(13:00)"İthalat rekorları görmezden geliniyor"
(13:00)"İthalat rekorları görmezden geliniyor"
ANKARA - Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, ihracat rekorları her ay basın toplantısıyla açıklanan Türkiye'de, ithalat rekorlarının görmezden gelindiğini savunarak, beş yıl arka arkaya dış ticaret açığı rekoru kırıldığını söyledi. Aygün, Türkiye'nin dış ticaret gelişmeleriyle ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin hemen her ay Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in de katılımıyla düzenlediği basın toplantılarıyla ihracat rakamlarını açıkladığını hatırlattı. Aygün, şöyle devam etti: "İhracatın ay biter bitmez hemen açıklanması Türkiye açısından çok önemli bir gelişme. Ekonomiyle ilgili tüm verilerin aynı hızla açıklanması hepimizin dileğidir. Ancak, ihracat rakamları açıklanırken ithalat rakamlarının görmezden gelinerek gizlenmesi, erken açıklanan ihracat rakamlarının yararını ortadan kaldırıyor." Son yıllarda sürekli ihracat rekorlarından söz edildiğini ve ithalatın kırdığı rekorların görmezden gelindiğini öne süren Aygün, açıklamasına şöyle devam etti: "Türk Dil Kurumu rekor kelimesinin anlamının (bir spor dalında erişilmiş derecelerin en üstünü, daha önce elde edilmemiş olan sonucu aşan yeni sonuç) olarak açıklıyor. Böyle bakınca sürekli ihracat rekorları konuşulan Türkiye, hemen hemen her ay ithalat ve dış ticaret açığı rekoru da kırıyor. Ayrıca, 2001 yılından sonra Türkiye, her yıl bir önceki yıldan daha fazla ithalat yaptı. Yani ithalat beş yıl arka arkaya rekor kırdı. Yine aynı dönemde Türkiye'nin dış ticaret açığı da bir önceki yılın açığının üzerine çıktı. Yani beş yıl arka arkaya dış ticaret açığı rekoru kırdık. Biz ihracat rekorlarına dalıp gittiğimiz için, dış ticaret açığımızın dolayısıyla cari işlemler açığımızın ucunu adeta kaçırdık." "100 birimlik ithalata karşılık, 63 birimlik ihracat" Aygün, ihracat rekorlarıyla övünülen son beş yıllık dönemde Türkiye'nin toplam ihracatı yüzde 197,2 oranında artarken, ithalattaki artışın yüzde 230'u, dış ticaret açığındaki artışın da yüzde 306'yı bulduğunu belirtti. 2002 yılında ihracatıyla, ithalatının yüzde 70'ini karşılayan Türkiye'nin, 2007 yılında 100 birimlik ithalata karşılık sadece 63 birimlik ihracat yapabildiğini kaydeden Aygün, "Türkiye ekonomisi artık giderek daha fazla dış ticaret açığı veriyor. Türkiye, 1923-2002 yıllarını kapsayan dönemde 231 milyar dolarlık dış ticaret açığı vermişti. 2003 yılı başından bu yıl şubat ayı sonuna kadar verilen açık ise 242 milyar doları aştı. 5 yıl 2 ayda, 79 yıldan daha fazla dış ticaret açığı verildi" dedi. Şubat 2007 sonu itibariyle Türkiye'nin yıllık ithalatının 180,4 milyar dolara, yıllık dış ticaret açığının ise 65,7 milyar dolara kadar yükseldiğini ifade eden Aygün, "Bana göre, 114,6 milyar dolarlık ihracatı öne sürerek, arkadaki 180 milyar dolarlık ithalatı görmezden gelmek, Türkiye'nin diğer ekonomik sorunlarını görmezden gelmekle eşdeğerdir" dedi. Bu yüksek düzeydeki ithalatın, Türkiye'nin yıllardır uyguladığı kur politikasının ve ithalatı denetlememesinin bir sonucu olduğunu ifade eden Aygün şu görüşleri dile getirdi: "Türkiye, diğer ülkelerin ucuz ve kalitesiz tüketim malları ve ara mallarının pazarı haline geldi. Dış ticarette rakibimiz olan ülkeler paralarına değer kaybettirip, istihdam üzerindeki yükleri azaltarak ihraç ürünlerinin fiyatlarını düşürürken biz, paramızın değerini aşırı bir şekilde artırarak, ithal ürünleri iyice ucuz hale getirdik. Ortaya böyle bir manzara çıktı. Türkiye'nin bugün görünen iki önemli problemi olan cari işlemler açığı ve işsizliğin altında, ithalatın kontrolsüz artışı yatıyor. Birileri cari işlemler açığına karşı özelleştirmeyi ve yabancı sermaye girişlerini ilaç olarak gösteriyor. Türkiye'nin şimdiye kadar yaptığı en pahalı özelleştirme Türk Telekom'du. 2007 yılında 10 Telekom kadar dış ticaret açığı verdik. Artık her ay bir Telekom parası kadar dış ticaret açığı vermeye başladık. Buna Türkiye ne kadar dayanabilir? İhracat rekorlarıyla övünenlerin, bu soruların da cevabını vermesi gerekiyor."