(14:00)"Başbakan partisinin kapatılmasını istiyor"
(14:00)"Başbakan partisinin kapatılmasını istiyor"
ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakanın kapatma davasını geçmişin üzerine sünger çekecek bir imkan olarak gördüğü ve aslında içinden AKP'nin kapatılmasını istediği sonucu da çıkarılabileceğini ifade ederek, "Ancak, evdeki hesabın her zaman çarşıya uymadığı tecrübelerle sabittir" dedi. Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, önümüzde günlerde Türkiye'yi çok zor ve sıcak günlerin beklediğini, belirsizliğin giderek yoğunlaştığını ifade etti. Hükümet tarafından yargının kuşatma altına aldığını savunan Bahçeli, AK Parti'nin, iç ve dış destekçilerinin de yargıyı baskı altına almak ve korku salmak için topyekun bir psikolojik savaş başlattığını iddia etti. Bahçeli, "Bu amaçla tedavüle çıkarılan; 'AKP'nin alternatifi yoktur, Türkiye'nin bütünlüğünü temsil eden AKP kapatılırsa Türkiye bölünür, AB süreci biter, Türkiye dünyadan kopar ve ekonomi çöker' gibi iddialarla Türk adaletini baskı altına alarak yönlendirmek için AKP'nin başvurduğu tehdit ve yıldırma araçları olmuştur. Ancak, AKP yöneticileri çok iyi bilmelidir ki bu yöndeki çabalar, sonuç vermeyecek beyhude gayretler olarak kalmaya mahkumdur" dedi. Siyasetçilerin her şart altında hesaplarını verebilmeleri gerektiğini bunun, demokrasinin vazgeçilmez bir ön şartı olduğuna dikkati çeken Bahçeli, şöyle devam etti: "Yargı süreci sonunda AKP'nin kapatılmaması yönünde bir karar çıkarsa, MHP, demokrasi ve rejimin geleceği açısından bundan sadece memnuniyet duyacaktır. Ancak, unutulmamalıdır ki hiçbir siyasetçi ve siyasi parti vazgeçilmez ve alternatifsiz değildir. Hiç temenni etmemekle birlikte, AKP'nin kapatılması halinde bu durum dünyanın sonu olmayacaktır. Sayın Başbakan; herkesi suçlamaktan, herkesle kavga etmekten ve bağımsız yargıyı hedef almaktan vazgeçmelidir." "İktidar zihniyetinde bir panik havası esmeye başladı" Konuşmasında ekonomik gelişmelere de değinen MHP Lideri Bahçeli, Türkiye'nin, 6. yılını yaşayan AK Parti iktidarında; siyasi, sosyal, ekonomik hayatta neden olduğu ağır tahribatın acı sonuçları ile yüz yüze olduğunu öne sürdü. İktidarın iş, aş, üretim gibi temel ve insanca hayat için gereken taleplere çözüm getiremediğini ileri süren Bahçeli, şöyle konuştu: "Artık söyleyecek yalanı, uyduracak mazereti kalmayan bu zihniyet için yolun sonuna gelinmiştir. Beş yıldır bir türlü ulaşılamayan ekonomik hedeflerin bahanesini küresel ekonomide, Merkez Bankasının kararlarında, petrol fiyatlarının artışında aramaya çalışan hükümetin başarısızlığı saklanamayacak boyutlara ulaşmıştır. Özellikle son haftalarda hükümet üyelerinin birbiri ardına yaptıkları açıklamalar, iktidar zihniyetinde bir panik havasının esmeye başladığının da göstergesi olmuştur. İstihdamın artırılması, AKP iktidarlarının bir türlü yakalayamadığı hedeflerin başında gelmektedir." "İstihtam sorunu kritik aşamaya geldi" İstihdam sorunun, yıllardır süregelen yanlış ve çarpık ekonomi politikalarının doğal sonucu olarak kritik bir aşamaya geldiğini dile getiren Bahçeli, şunları söyledi: "Resmi rakamlarla Türkiye genelinde işsizlik oranı yüzde 11,3'e, kentlerde ise bu oran yüzde 13'e ulaşmıştır. Gerçekte işsizlik oranı; iş bulma ümidini kaybeden ve çalışmaya hazır oldukları halde umutsuzluktan iş aramaktan vazgeçerek kahve köşelerine çekilen çaresiz vatandaşlarımızla birlikte yüzde 20'yi aşmış bulunmaktadır. Bu rakamların doğal sonucu olarak, iş gücüne katılma oranı da giderek düşmüş, yüzde 45,7 seviyesine gerilemiştir. Dikkatimizi çeken ve AKP hükümetleri tarafından görmezden gelinen bir olgu da genç nüfustaki yüksek işsizlik oranındır. Geleceğimizin teminatı olan 15-24 yaş grubundaki işsiz evlatlarımızın oranı yüzde 21 seviyesine ulaşmıştır. Ne hazindir ki bu genç işsizler ordusu, çaresiz ve umutsuz bir arayışla, iş bulma sırasının siyasi iktidar mensuplarının yakınlarından kendilerine gelmesini beklemektedir. AKP hükümetinin aile fertleri ise şirket üstüne şirket kurup, lüks yaşamlarını hızla arttırırken, yüz binlerce vatandaşımız, insani bir hayatın asgari şartlarından çok uzakta yaşamaya çalışmaktadır. Bir paket makarna, bir kilo peynir, bir teneke yağ, bir torba un, bir kutu şekerle hayatını sürdürmeye zorlanmaktadır." Kapatma davası "İktidarı döneminde görülmemiş ölçüde bir vurgun ve yolsuzluk bataklığına saplanan AKP, Türkiye'nin milli kaynaklarını talan etmiş ve yandaşlarına peşkeş çekmiştir" diyen Bahçeli, yıkım döneminin sorumlularının bunun hesabını önce Türk milletine, sonra da Türk adaletine mutlaka vereceğini söyledi. Bahçeli, zamanı ve vadesi ne olursa olsun, bu hesaplaşmadan kaçmak ve kurtulmanın mümkün olmadığını dile getirerek, "Ancak, Sayın Başbakan ve AKP'nin 'çıkmadık candan ümit kesilmez' hesabıyla, Yüce Mahkemede açılan kapatma davasını; 'bütün bu kötülükleri unutturacak, hırsızlık, vurgun ve yolsuzlukların üzerini örtecek, ekonomik ve sosyal çöküntünün sorumluluğundan kendilerini kurtaracak bir aklanma imkanı olarak kullanabilir miyim?' hesabı içine girdiği anlaşılmaktadır" diye konuştu. Hukuki sürecin sonunda parti kapatılırsa, Başbakan ve arkadaşlarının, "mağdur ve mazlum" oldukları iddiasıyla Türk milletinin merhamet ve acıma duygularına sığınacağını ileri süren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Başbakanın kapatma davasını geçmişin üzerine sünger çekecek bir imkan olarak gördüğü ve aslında içinden AKP'nin kapatılmasını istediği sonucu da çıkarılabilecektir. Ancak, evdeki hesabın her zaman çarşıya uymadığı tecrübelerle sabittir. 'Herkesin bir hesabı varsa Allah'ın ve bizim de bir hesabımız vardır' diyen Sayın Başbakan'ın hesabının ne olduğu bizi ilgilendirmemektedir. Ancak unutmasın ki Türk milletinin; temiz duygularla verdiği emanete ihanet edenlerle, vurgun ve soygun düzeni kuranlarla, kul ve yetim hakkına el uzatanlarla ve geniş halk kitlelerini açlığa ve yoksulluğa mahkum ederek, bunların sırtından kendi siyasi saltanatını sürenlerle olan hesabı, mutlaka bu dünyada görülecektir. Sayın Başbakanın siyasi manevraları ve oyunları, bu milli hesaplaşmayı engellemeyecek, erteleyemeyecek ve bunun sorumlularını hesap vermekten kurtaramayacaktır."