(16:00)'Sosyal Güvenlik, uzlaşma ürünü bir reform'

(16:00)'Sosyal Güvenlik, uzlaşma ürünü bir reform'

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

GAZİANTEP - Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, gerek AB süreci gerekse Türkiye'nin makro ekonomik dinamiklerini güçlendirecek yapısal reformlarda kararlı olduklarını belirterek, "Sosyal Güvenlik reformu uzlaşma ürünü bir reformdur, benim yüzde 100 çok mükemmel diyeceğim türden bir şey değil ama mevcut şartlar arasında uzlaşmanın sonucu gelen bir reformdur. Türkiye'yi uzun dönemde bir miktar iyileştirecek bir reformdur" diye konuştu. Şimşek, "Güneydoğu Anadolu ve Avrupa Birliği" toplantısında, Bakanlar Kurulu toplantısında her hafta ele alınan tek konunun, "AB müzakere sürecindeki ilerleme" olduğunu, bunun hükümetin AB'ne verdiği önemi gösterdiğini söyledi. Şimşek, reformlarda bir yavaşlama olup-olmadığı konusunda ise şöyle dedi: "Bu bir süreç. Bu sürecin bir sürü tarafı var. Teknik bazda aslında bir sürü ilerleme var. Eskiden olduğu gibi çok, gazetelerin ön sayfasına yerleşecek büyük reformlardan az kaldı. Teknik düzeyde bir sürü çalışma yapılması lazım. Onun da altyapısı zaten 2007-2013 programıyla açıklandı. Dolayısıyla burada eksikliklerimiz yok mu? Var." AB'nin uzun dönemde büyüme oranının yüzde 1,8- 2,2 arasında değiştiğini, Türkiye'nin ise önümüzdeki 10-20 yılda AB'nin büyüme oranının 3 hatta daha fazla büyüme potansiyeline sahip olduğunu anlatan Bakan Şimşek, "Türkiye, AB için bir varlık. Yani bir yükümlülük değil. İleride bizim AB'ne katkımız her alanda son derece büyük ve anlamlı olacak" dedi. "Biz genç bir demokrasiyiz" Devlet Bakanı Şimşek, Türkiye'nin sadece reel ekonomik yakınsamasının yetmediğine vurgu yaparken, şöyle konuştu: "Bizim demokrasi açığımızı da kapatmada AB sürecinin önemi büyük. Biz, halkımızın birinci sınıf demokrasi, birinci sınıf kurumsal altyapıyı ve yasal altyapıyı hak ettiğini biliyoruz. Dolayısıyla AB süreci aslında bizim kendi sürecimiz. AB sadece bir referans noktası, bizim için bir standart, bir çıpa. Biz genç bir demokrasiyiz. Dolayısıyla bu süreçte bizim gerek demokratik yapımızı, gerek hukuki altyapımızı güçlendirmemiz çok ön plana çıkıyor. Türkiye, AB sürecinde bir sürü katkıda bulanacak. Ama en önemli katkılardan birisi, Türkiye; sadece demokratik değil, sadece bir hukuk devleti değil aynı zamanda halkının Müslüman olmakla birlikte bir de laik bir ülke. Ve önümüzdeki dönemde Türkiye laikliği de güçlendirecek bir süreç içerisinde olacak. Çünkü, AB ile entegrasyon, Batı ile entegrasyon zaten başka türlü düşünmeye izin vermiyor. Dolayısıyla bu anlamdaki kaygıları da azaltmış olacak. Türkiye bütün nitelikleri itibariyle aslında bir anlamda kendi bölgesindeki ve diğer birçok bölgelerdeki ülkelere çok güzel bir örnek teşkil edebilir. AB, Türkiye kendi evini düzene koymasında referans olmakla aslında dünya barışına da çok önemli katkıda bulanacak. AB çok başarılı bir birliktir." "AB ailesine katılacağız" 2050 yılında Çin, Hindistan gibi ülkelerin dünya ekonomisindeki payını yüzde 7-8'den yüzde 45-50'ye çıkaracağının tahmin edildiğini ifade eden Şimşek, AB'nin de önemli bir ekonomik ve siyasi güç olmak istiyorsa Türkiye gibi dinamik ülkelere de ihtiyacı olduğunu vurguladı. Bakan Şimşek, yapılan bir çalışmaya göre Türkiye'nin 2050 yılına kadar yüzde 5.1 büyüyeceğinin öngörüldüğünü belirtirken, şunları kaydetti: "Türkiye sadece bu dönemde yüzde 5 civarında büyürse, dünya ekonomisinden aldığı pay ve büyüklüğü itibariyle bugün G7 ülkeleri arasında olan Kanada'yı, İtalya'yı geçme ihtimali son derece yüksek. Öyle bir öngörü var. Dolayıyla ben şuna inanıyorum; Türkiye AB'nin gereklerine yerine getirirse ki, bizim hükümetimiz o konuda son derece kararlı, AB ailesine katılacağız." 301. Madde Vakıflar Yasası'nın da çıkartıldığını anımsatan Mehmet Şimşek, şunları kaydetti: "Avrupa ailesine katılacaksak o standartları özümsememiz lazım. Hem oraya katılmak isteyeceğiz hem de bunun gereklerini yerine getirince bir takım şüpheler ile korkularla bunu yapmayacağız...Olmaz. Yine, 301 konusu (301. madde) bizim büyük bir eksikliğimiz. Türkiye'de hala insanlar söyledikleri nedeniyle yargılanmamalıdır. O konuda da ben eminim önümüzdeki dönemde gerekli değişiklikleri yapacağız. AB süreci ekonomik siyasi ve sosyal transformasyon sürecidir. Bu, Türkiye için gerekli bir süreçtir." "Önümüzdeki 5 yılda GAP bitecek" AB'nin en önemli katkılarından birisinin üyeleri arasında bölgesel kalkınma farklarını azaltma süreci olduğunu anlatan Şimşek, Türkiye'de önümüzdeki yıllarda bölgesel kalkınma farklarını gidermek için daha yoğun çaba içine girileceğini söyledi. Bakan Şimşek, GAP'ın önemli bir proje olduğunu, enerji ayağının önemli kısmının bittiğini ama sulama ayağının ilk aşamalarda olduğunu belirterek, önümüzdeki 5 yılda GAP'ın biteceğini kaydetti. GAP'ın tam anlamıyla işlerliğe kavuşması ile 3,8 milyon kişiye istihdam yaratılacağına, batıdan doğuya göçü sağlayacağına dikkati çeken Şimşek, şöyle konuştu: "Bunu da yapmak için başka reformlar yapıyoruz. GAP için önümüzdeki 5 yıl için ihtiyacımız olan para 16 milyar YTL. Sadece bir yılda, ortalama yaşı 28-29 olan bir ülkede, sosyal güvenlik sisteminin açıkları 33 milyar YTL. GAP için gerekli olan paranın iki katını, bir yılda maalesef zamanında bizi yönetenlerin popülist yaklaşımları nedeniyle...bugün ufak tefek nereden bulabiliriz yaklaşımı içindeyiz. Onun için bu reform çok önemli. "Türkiye'yi bir miktar iyileştirecek bir reformdur" Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, reformlar konusundaki kararlılıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti: "Reformları siyasi ortama bakmadan, suni gündemlere bakmadan biz bu reformları yapacağız. Pozitif enerjimizi AB sürecindeki ivmeyi devam ettirmek için harcayacağız. Türkiye'nin 60-70 yıllık perspektifle nasıl daha sağlam temeller üzerine oturturuz yaklaşımıyla; Sosyal Güvenlik Reformunu da Türk Ticaret Yasasını da ve diğer benzer bir sürü reformu da istihdam paketini de biz uygulamaya koyacağız. Bizim hükümetimiz gerek AB sürecinde gerekse Türkiye'nin makro ekonomik dinamikleri güçlendirecek yapısal reformlar konusunda kararlı. Bu kararlılık devam ediyor. Şu anda Meclis gündemimizde görüşülen Sosyal Güvenlik Reformu ki, aslında uzlaşma ürünü bir reformdur, benim yüzde 100 çok mükemmel diyeceğim türden bir şey de değil aslında ama mevcut şartlar arasında bir uzlaşmanın sonucu gelen bir formdur, Türkiye'yi uzun dönemde bir miktar iyileştirecek bir reformdur."