46 marka 5 yıl daha Şampiyonlar Ligi'nde

"Dünya markaları" yaratmak için başlatılan Turquality Programı'ndan yararlanan 46 firmaya verilen destek 5 yıl daha uzatıldı. Bakan Çağlayan, Turquality Programı'nı Şampiyonlar Ligi olarak tanımladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Küresel çapta Türk markaları çıkarmak, "Türk Malı" için olumlu imajını yerleştirmek ve yurtiçinde marka bilincini oluşturmak amacıyla 2004 yılında hazır giyim ve konfeksiyon sektörü ile başlayan ve 2006 yılında tüm sektörler için uygulamaya konulan Turquality Programı kapsamında ilk 5 yılı başarıyla tamamlayan 46 firmaya verilen destek 5 yıl daha uzatıldı. Alanında dünyanın tek marka destek programı olan ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın Şampiyonlar Ligi olarak tanımladığı "Turquality" kapsamında desteklenen firma sayısı 116'ya, marka sayısı ise 131'e ulaştı.

420.4 milyon lira destek

Bakan Çağlayan ve Turquality Çalışma Grubu üyeleri önceki akşam ekonomi basını ile biraraya gelerek  Türkiye'nin Turquality yolculuğu hakkında bilgi verdi. En çok kullanılan destek kalemlerinin; tanıtım, reklam ve pazarlama faaliyetleri, yurtdışı birimlere ilişkin kira ve temel kurulum, danışmanlık (strateji, operasyon, organizasyon, teknoloji) giderleri, bilişim ve bilgi yönetimi alanına yönelik destekler olduğunu ve tüm bu alanlarda Turquality firmalarına yüzde 50 oranında, 5 yıl süreyle destek verdiklerini söyleyen Çağlayan, "Turquality programı kapsamındaki firmalarımıza 2006 yılından bu yılın ekim ayı sonuna kadar toplam 420.4 milyon lira kaynak aktardık. Sağlanan desteğin yüzde 54'ü tanıtım harcamaları, yüzde 17'si danışmanlık giderleri, yüzde 16'sı da kira ve dekorasyon giderleri için kullanıldı" dedi.

İhracat fiyatında ortalamayı geçti

2011 yılında Almanya'nın ihraç ürünlerinin kilosunu 4.1 dolardan, Japonya'nın 3.5 dolardan, Güney Kore'nin 3 dolardan sattığını, Türk ihraç ürünlerinin kilogram fiyatının ise 1.47 dolar olduğunu belirten Çağlayan, "Turquality Programı kapsamındaki firmalarımız ise ihraç ettikleri ürünlerin kilosunu 2.14 dolardan sattı. Buradan çıkardığımız iki ders var. Birincisi, Turquality kapsamındaki firmalarımız markalaşma avantajını kullanarak katma değerlerini artırdı. İkincisi ise 500 milyar dolarlık 2023 yılı ihracat hedefine ulaşmamız için önümüzde hala kat etmemiz gereken çok mesafe olduğu" diye konuştu. Bugün itibariyle, küresel anlamda, henüz en değerli marka listelerinde ilk 500'de bir Türk markasının yer almadığına dikkat çeken Çağlayan, "Türkiye'deki en değerli 100 markanın değerleri toplamı bile sadece 30 milyar dolar. En değerli markamızın değeri sadece 2 milyar dolar. Oysa Coca Cola'ya bakıyorsunuz; sadece markası 70 milyar dolar. Apple'a  bakıyorsunuz sadece markası 70 milyar dolar. Zara'nın marka değeri 5 milyar dolara yaklaşıyor. İşte bu yüzden firmalarımızın markalaşmaya önem vermeleri ve bizim nihai anlamda bir Türkiye markası geliştirmemiz gerekiyor" dedi.

Bölgesel Türk markaları

Program dahilindeki firmaların programa dahil olduktan sonra satışlarının arttığını beyan edenlerin oranının yüzde 83, ihracat yaptıkları ülke sayısının arttığını söyleyen firmaların oranının da yüzde 72 olduğunu belirten Çağlayan, marka bilinirlikleri konusunda da bilgi verdi. Çağlayan, "Mesela bugün Rusya'da kot pantolon dediğimiz zaman akla Colin's markamız geliyor. Yani bugün Colin's, Rusya'da kot pantolonun diğer adı noktasına gelmiş durumda. Ülker'in, Pınar'ın Körfez ülkelerinde, Arap Yarımadası'nda marka bilinirlikleri çok yüksek. Vitra İngiltere'de, Vesbo Vietnam'da kendi sektörleri itibariyle en çok bilinen markalar arasında. Beko İngiltere'de çok iyi bilinen bir markamız ve kendi ürün gruplarında pazar lideri veya ikincisi durumunda. Beko daha geçen hafta Londra'da en iyi Türk yatırımcı ödülünü aldı. Efes, Vestel, Rusya ve diğer Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde çok bilinen ve pazar payları yüksek olan  markalarımız" dedi. Bu örnekleri artırmanın mümkün olduğunu belirten Çağlayan, "Turquality programı ile önce iç piyasada, sonra bölgede son olarak da küresel çapta markalar yaratmak istiyoruz" diye konuştu.

Turquality'nin bilinirliğinin artması ve bir prestij unsuru haline gelmesiyle başvuru sayısının her geçen yıl arttığını belirten Çağlayan, "Hali hazırda Turquality programımızda 83 firmamız 95 markası ile yer alıyor. Birçok markamız da programa girmek için yoğun çaba gösteriyor. Turquality Programı'na hazırlık süreci olarak düşünebileceğimiz Marka Programımız kapsamında ise 33 firmamızın 36 markası destekten faydalanıyor. 2012'de 6'sı Turquality, 10'u Marka Destek Programı'na olmak üzere 16 yeni markayı daha destek kapsamına aldık. Bu kapsamda, ilk 5 yıllık destek dönemini başarıyla tamamlayan 46 markanın destek süresini de 5 yıl daha uzattık" dedi.

Sağlık da programa alınıyor

Turquality Programı'nda 2011 yılında önemli değişiklikler yaptıklarını belirten Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, "2006 yılındaki açılımımıza benzer bir şekilde, yeni sektörleri programa kattık. Hizmet sektörlerini de program bünyesine alma kararı vererek gastronomi sektörünü Turquality bünyesine dahil ettik" dedi. Uluslararası alanda Türkiye'nin giderek daha rekabetçi hale geldiği sektörlerden birinin de sağlık olduğunu kaydeden Çağlayan, "Sağlık hizmetlerinin pahalı ve bekleme sürelerinin uzun olduğu Avrupa ülkelerinden gelen hastalar Türkiye'deki hastanelerde tedavi oluyor. Bu eğilimi desteklemek üzere, sağlık sektörünün de Turquality Programı'na dahil etmek istiyoruz" dedi.

Denetleyici firma sayısı artacak

Mevcut durumda, Turquality firmalarının ön incelemesini ve detaylı analiz çalışmalarını tek bir firmanın yaptığını belirten Çağlayan, "Ancak firmalar bu kuruluştan başka konular hakkında da destek alıyor. Bu firmanın bugüne kadar Turquality Programı'na önemli katkıları oldu. Ancak, geldiğimiz aşama ve olgunluk itibariyle bu çalışmaların tek bir firma tarafından yapılması yeterli değil. Bu nedenle yılbaşından itibaren inceleme ve analiz yapan firma sayısını 5'e çıkartacağız. Bir firmadan başka konularda destek alan firma, Turquality denetlemeleri için o firmayı seçemeyecek" dedi.