AB'nin tarım için Türkiye'ye ihtiyacı var

AB'nin tarım için Türkiye'ye ihtiyacı var

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BERLİN - Tarım ürünlerinin fiyatlarındaki artış, tarım ülkelerine bakışı da değiştirecek gibi görünüyor. Gıda krizi, Avrupa Birliği'nin (AB) tarım politikalarını tartışmaya açarken, tarımın Türkiye'nin AB üyeliği için artık bir avantaja dönüşebileceği kaydedildi. Avrupa'nın en önemli iktisatçılarından Deutsche Bank'ın Baş Ekonomisti Profesör Norbert Walter, gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle ekilebilir toprağı olan ülkelerin birliğe girmesinin sevindirici olacağını söyledi. Avrupa'daki Türkiye karşıtlarının en önemli tezlerinden biri, Türkiye gibi büyük bir tarım ülkesinin üyeliğinin Avrupa'ya büyük yük getireceği yönünde. AB, uyum programında Türkiye'nin tarımla uğraşan nüfusunu çok görüyor ve kırsalda yaşayan yüzde 34'lük nüfusun yüzde 8'e çekilerek Avrupa standartlarına yaklaştırılmasını istiyor. Deutsche Bank'ın Baş Ekonomisti Walter ise aynı görüşte değil. Walter, Deutsche Welle'ye verdiği demeçte, 10-15 yıl sonrasında AB'de aynı tarım teşvik politikasının geçerli olup olmayacağı sorusunun sorulması gerektiğini vurguladı ve şartların değiştiğine dikkat çekerek şöyle konuştu: "Bence artık konu bu şekilde düşünülmemeli. İnsanlığın makul ve uygun fiyatlarla beslenebilmesi için her karış toprağın ekilmesi gerektiği ortaya çıkıyor günümüzde. Gıda fiyatlarının nasıl arttığını gören herkesin, tarım konusunda deneyimli, toprağı olan ülkelerin Birliğe girmesine sevinmesi gerekir. Çünkü bu, bizim giderek daha da yokluğu çekilen tarım ürünlerini arz eden taraf olmamız anlamına gelir. Bu şekilde önemimiz artar. Bu sadece Türkiye için değil, Romanya ve tarıma odaklı bir ülke olan Polonya için de geçerli." Reform çağrısı Yükselen gıda fiyatları karşısında AB tarım sisteminde reform çağrıları yeniden yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. Avrupa Parlamentosu'nun Liberal Grup Başkanı Graham Watson, tarımda korumacılığın ve ihracat kısıtlamalarının sona erdirilmesini talep etti. Şu an yaşanan sorunun biyo-yakıt üretiminden değil, AB tarım politikalarından kaynaklandığını belirten Watson, çözümün de biyoyakıtın terk edilmesinden değil, tarım politikalarında reformdan geçtiğini vurguladı. Acil önlem çağrısı Gıda fiyatlarındaki artış Avrupa Parlamentosu'nun da gündeminde. Avrupa Komisyonu'nun kalkınma ve insani yardımlardan sorumlu üyesi Louis Michel, AP'deki bir tartışmada, uygun fiyatlarla gıda döneminin geçmişte kaldığını, acilen gerekli önlemlerin alınmaması durumunda fiyatların bir daha asla eski seviyesine gerilemeyeceğini vurguladı. Michel, gerekli önlemlerin AB'nin imkanlarını aştığını, bunun uluslararası bir sorun haline geldiğini de belirtti. Spekülatörlere karşı uyarı Avrupa Parlamentosu'nun Sosyalist Grup Başkanı Martin Schulz ise gıda fiyatlarını manipüle etmeye çalışan spekülatörlere karşı uyardı. Schulz, şu an olup bitenin normallikten çıktığını ve gıda fiyatlarındaki yükseliş üzerinden muazzam bahisler döndüğünü belirterek, "Fiyatlar yükselsin ve kâr etsinler diye tarım ürünleri sıkıntısı yaratmaya çalışıyorlar" diye konuştu. Biyo yakıt tartışılıyor Yükselen gıda fiyatları karşısında en çok tartışılan biyo-yakıt üretimi konusu da AB'de tartışma konusu. AB liderleri geçtiğimiz yıl aldıkları kararla, 2020 yılına kadar birliğin yakıt ihtiyacının onda birini biyo-yakıttan karşılama hedefi belirlemişlerdi. Biyo-yakıt üretiminde en çok kullanılan madde, şeker kamışı, mısır, tahıl gibi tarım ürünlerinden elde edilen sıvı etanol. Avrupa Parlamentosu'nun en büyük grubunu oluşturan Hristiyan Demokratlar'dan Joseph Daul, biyo-yakıt karşıtı kampanyalara karşı uyardı. Biyo-yakıt için kullanılan tarım ürünlerinin, toplam tarımsal üretimin sadece yüzde 2'sini oluşturduğuna dikkat çeken Daul, Avrupa'da tarım araştırmalarının genişletilmesi çağrısında bulundu. Şu anki teknolojik seviyeye göre, biyo-yakıt hedefinin tutturulabilmesi için AB'deki toplam tarım alanının yüzde 17'sinin kullanılması gerekiyor. Daul, bu oranın saman gibi atıklar kullanılarak önemli ölçüde azaltılabileceğini vurguladı.