Adana’da işsizlik sorununa 3’lü formül

Türkiye’nin işsizlik oranı en yüksek kentleri arasında yer alan Adana, bu sıkıntısına rağmen daha az teşvik edilen 2. Bölge kentleri arasında olmasının sancısını yaşıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Recep ŞENYURT

Belma BAĞRIK

ADANA - Adana iş dünyasının bu gidişata dur demek için geliştirdiği 3’lü formül ise tarım, enerji ve tekstile özel teşvik. Sanayiciler bu uygulama ile Adana’nın önüne hiçbir kentin geçemeyeceğini söylüyor

Sahip olduğu avantajları, çok farklı sektörlerdeki üretim ve ihracatı ile hem yerli hem de yabancı yatırımcının ilgisini çeken Adana, Türkiye’nin ikinci İstanbul’u olmaya aday. Tarımdan mobilyaya, gıdadan makineye, plastikten tekstile, kimyadan enerjiye kadar sanayinin can damarını oluşturan her sektörde kendini gösterebilen Adana, teşvikte 2. bölgede yer olmanın dezavantajını büyük yatırımları çekerek atmaya hazırlanıyor. Kent, özellikle 3’lü formül olarak adlandırdığı tarım, tekstil, enerji sektörlerinde yapılacak yatırımlar için sektörel teşvik bekliyor. Türkiye’de işsizliğin en çok olduğu yerler arasında bulunan Adana’da iş dünyası teşvik hesapları yapılırken, işsizliğin çarpanının daha fazla olmasını da talep ediyor. 

Adana’daki sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına baktığımızda, yüzde 20 gıda ürünleri, yüzde 8 makine ve ekipman, yüzde 8 kimyasal ürünlerin imalatı oluşturuyor. Sanayiye tekstil ile birlikte adım atan ancak son 20 yıldır sektörde ciddi bir duraklama yaşayan Adana’da artık çarklar yeniden dönüyor. Tekstil yatırımlarında yaşanan artış ile sektörde fasonculuktan markalaşmaya doğru geçiş yaşanıyor. Adana’da bulunan sanayi işletmelerinin yüzde 9’unu oluşturan tekstil sektöründe faaliyet gösteren firmaların 2012 yılında toplam 30 milyon dolarlık yatırım yaptığı belirtiliyor.

Havza modeli ile pamuk stratejik ürün olmalı

Adana’nın geleceğinde ‘tarım’ ve ‘tarıma dayalı sanayi’ en stratejik sektörler olarak öne çıkıyor. Adana’nın arazi dağılımına bakıldığında ise yüzde 38’lik bölümü tarım alanı, yüzde 39’u ormanlık ve fundalık olduğu görülüyor. Dünyanın en verimli ovalarından biri olan Çukurova’nın merkezinde yer alan Adana’da, yılda 3 kez hasat alınabilmekte. Ancak kentin en stratejik ürünü olan pamukta yeteri kadar ekim yapılmıyor. Tekstilin de hammaddesi olan pamuğun ekim alanlarının büyük bir kısmı mısıra kaymış durumda. Verilen teşviklerin yeterli olmayışı ve pamuk ithalatı sektörü zor durumda bırakıyor. Adana iş dünyası havza modelinin hayata geçmesini ve pamuğun Adana’da stratejik ürün olarak değerlendirilmesini istiyor. Bu yıl pamuk üretimi Türkiye genelinde 500 bin ton civarında kalırken, ithalatın ise 900 bin tonu bulacağı tahmin ediliyor. İthalatın rakamsal değeri ise 2 milyar dolar ve bu rakam pamukta rekor olarak belirtiliyor.

Adana geleceğin enerji üssü olmak istiyor

Adana’da gelişime açık ve en çok yatırımcı beklenen sektörler enerji, kimya, makine-otomotiv yan sanayi olarak öne çıkıyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı ile enerji sektöründe önemli oranda yatırım çeken Adana, özellikle Enerji İhtisas ve Endüstri Bölgesi’nin tamamlanmasıyla petro-kimya ürünlerinin işleme merkezi ve enerji üssü olmayı hedefliyor. Ancak bölgedeki gelişmeler çok yavaş ilerliyor. Kamulaştırma çalışmaları biten bölge için yatırımcılar sırada beklerken, bölgede hangi sektörlerin yatırım yapmasına izin verileceği henüz netleşmiş değil. Adana’da ayrıca 169 MW kapasiteli Çatalan Hidro Elektrik Enerji Santrali ve 66 MW kapasiteli Seyhan Hidro Elektrik Enerji Santrali faaliyet gösteriyor. Taşkömürüne dayalı Türkiye’deki ilk özel yatırım olan İsken Sugözü Enerji Tesisi ise, 1,5 milyar dolar yatırım değeri ile Türkiye’nin en büyük doğrudan yabancı yatırımı konumunda. 

Adana OSB alanını büyütmeyi hedefliyor

Bin 590 hektar alana kurulan Adana Hacı Sabancı OSB, Türkiye’nin tek parçada bulunan en büyük ilk 10 organize sanayi bölgesinden biri. Türkiye’nin en iyi alt yapısına sahip olan Adana OSB’de 350’ye yakın firmada 30 bin kişi istihdam edilirken, bölge Adana’daki kayıtlı istihdamın yüzde 12’sini sırtlıyor. Arazilerin hepsi tahsis edildiği için yeni genişleme planları yapılan Adana OSB’de, 2 bin hektarlık genişleme alanını bünyesine katmak için Bilim Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na gerekli başvurular yapıldı. Bu genişleme ile Adana OSB ilk 3 organize sanayi bölgesi arasında girmeye aday. Türkiye’nin önemli serbest bölgeleri arasında yer alan Yumurtalık Serbest Bölgesi ise, yeni yatırımlar bekliyor. Özellikle gemi inşa sektörünün büyümesine büyük olanak sağlayan serbest bölgede, 17 firma faaliyet gösterirken, 27 firmanın da ruhsatı bulunuyor. 4,5 milyon metrekare kurulu alanı ile Türkiye’nin en büyük serbest bölgeleri arasında yer alan bölgenin genişleme alanı ise 47 milyon metrekare.

İhracatta ilk 10 il arasında

Adana, ihracatta Türkiye’de üst sıralarda yer alsa da rakamsal olarak istediği yerde değil. Geçen yıl yaklaşık 1,9 milyar dolar ihracat ile ilk 10 il arasında yer alan Adana’da, bu yıl bu rakamın 2 milyar doları bulması bekleniyor. Ancak ithalat- ihracat arasındaki dengesizlik de giderek artan kentler arasında Adana. Geçen yıl yaklaşık 5 milyar dolarlık bir ithalat söz konusu. Adana’da 2013 yılında 32 yerli bir yabancı olmak üzere 33 teşvik belgesi alınırken, sabit yatırımın tutarı toplam 621 milyon TL ve yarattığı istihdam ise bin 629 olarak belirlendi. Ancak ihracatta çeşitlilik potansiyeli yüksek olan Adana, Türkiye’de bu özelliği ile ilk 5 il arasında yer alıyor. Adana, bankalardaki kredi/mevduat oranı en yüksek illerin başında yer alıyor. Türkiye’deki kredi/ mevduat oranı yüzde 109 iken bu rakam Adana’da yüzde 165. Haziran 2013 verilerine göre Adana’daki toplam mevduat 12,5 milyar TL iken, toplam kredi 20,7 milyar TL. Adana bankadaki bu mevduat oranı ile de Türkiye’de 6’ncı sırada yer alıyor. Adana iş dünyası da bu mevduatın yatırıma dönmesini istiyor.  DÜNYA Gazetesi, Anadolu iş dünyasının nabzını tutmaya “Üreten Kentler Anlatıyor” yazı dizisiyle devam ediyor. Bu kapsamda 18 kentte incelemelerde bulunan DÜNYA Ekibi, şimdi de Adana’yı mercek altına aldı. Eskişehir, Kahramanmaraş, Konya, Çorum, Sakarya, Mersin, Antalya, Manisa, Diyarbakır, Gaziantep, Çanakkale, Kütahya, Van, Sivas, Giresun, Balıkesir, Trabzon ve Kastamonu’nun ardından Adana’daki sanayicilerle bir araya gelen DÜNYA ekibine Adana Sanayi Odası ev sahipliği yaptı. DÜNYA Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt ve DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı ve Bölgeler Yayın Koordinatörü Talip Aktaş’ın katıldığı incelemelerde, kentin sanayisini temsil eden isimler sorularımızı yanıtladı.

Özel nitelikli sanayilerin kurulmasının önü açılmalı

[PAGE]

Özel nitelikli sanayilerin kurulmasının önü açılmalı

Bekir Sütcü Adana OSB Başkanı

5084 sayılı teşvik ilk yapıldığı yıllarda çok gerekliydi. Ancak bu teşvik sayesinde bazı şehirlerimiz belli bir doyuma ulaştı. Bu şehirlerimize daha fazla teşvik verilmemeli. Adana’daki kapasite düşerken Doğu illerde artmasından devletimiz çok fazla kazanamaz. Ekonomi Bakanlığı bölgelere göre hangi yatırımların yapılıp yapılmayacağını ayırmalı. 6’ıncı bölgelerde her yatırım yapılamayabilir. Bunlar teşvik edilmesin. Şehirlerin veya bölgelerin iklim şartlarına, tarımına veya sanayisine göre teşvik verilebilir. Özel nitelikli sanayilerin kurulmasının önünün açılmasını istiyoruz. Diğer yandan Yeşil Kart uygulamasında sıkıntılar var. Yeşil Kart güzel bir uygulama ve ihtiyaç sahibi insanlara yardım ediliyor. Ancak işin diğer boyutu da var. Bunun en önemlisi kayıtdışı çalışmayı teşvik ediyor. Adana kayıtdışı çalışmanın en az olduğu illerden biridir. Ancak Yeşil Kartı olanlar ‘bize sigorta yapmazsan çalışırım’ diyor. Sanayi sektöründe bunu yapmak da mümkün değil. Ancak inşaat, hizmet gibi bazı sektörlerde çalıştırılacak kimse bulamayınca kayıtdışı çalıştırmak mecburiyetinde kalınıyor. Bu nedenle çalışmadan bir olanak sağlanmış, haksız bir kazanç elde edilmiş olunuyor. Yeşil Kart’ın sadece gerçek ihtiyaç sahiplerine verilmesini istiyoruz. Avrupa ülkeleri Türkiye’nin krizi çok iyi atlattığını ve ekonomimizin çok iyi olduğunu söylüyorlar. Ayrıca esnek çalışma sisteminin uygulama yönetmeliğinin çıkarılması lazım. Bir sanayicinin ihtiyacı olduğunda haftasonu işçisini çalıştırabilmeli.

Çukurova’nın hedefi yüksek katma değerli üretim olmalı 

Tarkan Kulak ATO Meclis Başkanı

Ülke, bölge ve Adana olarak ihtiyaç duyduğumuz ve hedeflememiz gereken en önemli şeylerin başında ‘katma değerli ürünler ve hizmetlerin üretimi’ olmalı. Türkiye’yi zenginler ligine katacak hamle budur. Ekonomistlerin, ekonomi elitlerinin, ileri görüşlü devle ve ticaret adamlarının son dönemlerde dillerinden haklı olarak düşürmedikleri ‘orta gelir tuzağı’ mevzusu ancak ve ancak katma değer yaratan ürünler ve hizmetlerinle çözüm bulabilir. Bugün Türkiye’nin en büyük ekonomisinin İstanbul olduğunu herkes bilir. Türkiye, ekonomisini büyütmek ve geliştirebilmek için İstanbul gibi dev şehir ve bölge ekonomileri yaratmak zorunda. Türkiye ekonomik coğrafyasını göz önüne alıp detaylı taradığımızda, bir İstanbul daha olabilecek hatta geçebilecek tek seçeneğin, toprağıyla, tarımıyla, ulaşımıyla, limanı, havaalanı, insan kaynağı, yeraltı ve üstü su kaynaklarıyla, Adana merkezli Çukurova olduğu aşinadır. Adana’nın üretim kaynakları her ne kadar çeşitli ve bol ise de mevcut durumda katma değeri çok düşük. Bu nedenle Türkiye’nin ve Çukurova bölgesinin olduğu gibi Adana’nın temel ihtiyacı yerli ve dış pazarlara yönelik yüksek katma değerli üretim olmalıdır.

İhraç pazarı bulmakta sıkıntı çekiyoruz 

Hilmi Baysal Kozan Ticaret Odası Başkanı

Kozan geri kalmış ve sanayisi gelişmemiş bir ilçe. Adana’nın ilçesi olduğu için teşvik uygulamasında Adana’nın gelişmişliği dikkate alınıyor ancak Kozan’ın gelişmişliği çok daha az. Bunun dikkate alınmasını istiyoruz. İlçelerin çoğunda bu vardır ancak Kozan’da makas epey açık. Feke ve Saimbeyli’de de durum aynı. Olan sanayiye de sahip çıkılmıyor. Bu anlamda Kozan OSB’yi kurduk bütün zorluklara rağmen ve doluluk oranımız da belli bir seviyeye geldi. İhracat ve ithalat pazarı oluşmuyor. Narenciye Kozan’ın en büyük gelir kaynaklarından biri. Narenciye satmak ve pazar bulmakta zorluk çekiyoruz. Bir kısım çiftçimiz malını satıyor ama parasını alamıyor. Çünkü kime satacaklarını bilmiyorlar.

Madenlerimizi işleyerek satabilirsek katma değer yaratırız

Mehmet Yağan Kozan Ticaret Borsası Başkanı

Kozan’da yol yapımı çok ağır ilerliyor. İç Anadolu’ya açılacak yolumuz yok. Kozan çıkmaz sokak oldu. Narenciyede de ihracatçılarımıza 200 lira destek veriliyor. Çiftçide bu destek yok. Buğdayda, mısırda veriliyor. Narenciye ihracatındaki 200 liranın 100 lirası çiftçiye verilse çiftçi de kayıt altına girecek. Yer fıstığına da destek verilmesini istiyoruz. Kayıt altına alınamıyor. Kayıt dışı ekonominin en büyük kısmı yer fıstığında. Ayrıca bölgemizde madencilik de yapılıyor. Krom madenlerimiz var. Ancak madenimizi işlemeden satıyoruz. İşleyerek satabilirsek katma değer yaratabilir. Bunun için yatırımlara teşvik verilebilir. Çok fazla madenci var ve çok fazla ihracat yapılıyor ama katma değer yaratılamıyor.

Artık mısır da kazandırmıyor

Memici Güleçyüz, Ceyhan Ticaret Borsası Başkanı

Ceyhan bir tarım kenti. En çok mısır ekiliyor ancak her sene mısır hasadına yakın bir zamanda ithal mısır geliyor. 3-4 senedir de 500-600 lira mısırın fiyatı. Girdilerin hepsi pahalı. Mazot, gübre, işçilik maliyetlerimiz çok fazla. Pamuktan para kazanılmadığı için çiftçilerin birçoğu mısıra döndü. Ancak artık mısır da para etmiyor. Ceyhan’da dönüm başına ortalama bin 200 kilo mısır alıyoruz. Zeytin ekimi artmaya başladı. Özellikle yağlık ekiliyor.

Pamuk üretimi artmalı

Dinçer Dinç Ceyhan Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi

Türkiye’nin pamuğa acil dönmesi gerekiyor. Ürünlerin bölgesel bazda ayrılması gerekiyor. Bahçecilikte de acil bir politika belirlenmeli. Çünkü bir ürün bir sene para ettiyse ertesi sene herkes o ürüne yöneliyor. Tarlalarda çok fazla tarım teknolojileri kullanılıyor.

Girdiler artıyor, ürün para etmiyor

Erdoğan Şire Adana Sanayi Odası Başkan Yardımcısı

Tarım sektöründe girdilerde bir sorun var. Narenciye 10 yıldır 30-40 kuruş. 10 yıl önce işçilik 10 liraydı bugün 40 lira. Gübre 400 lirayken bugün bin 500 lira. Diğer bir sorun ise tarım ilaçları. Tarım ilaçlarında bir lisans var. Aynı ürünü yurtdışından çok daha ucuza alabiliyoruz. Burada devletin bir koruması var. Aslında bunu çözebilirse bizim girdilerimiz düşecek. Bizim giderimizin üçte biri tarım ilaçları. Tarım ilaçlarında bir iyileştirme yapılabilir. İthalat serbest bırakılabilir. Mısırın girdi maliyeti pamuğa ve portakala göre daha düşük. Mazot fiyatlarımız çok yüksek.

İhracata dayalı teşvik verilmeli

İsrafil Uçurum Adana Sanayi Odası Meclis Başkan Yardımcısı

Türkiye ekonomisinin çıkışının en önemli nedenlerinden biri ihracat. Biz ülke olarak ne kadar ihracat yaparsak o kadar başarılı oluruz. 2023 hedefimize de ulaşacağımıza inanıyorum. Ancak ulaşabilmek için altyapılara dikkat edilmesi gerekiyor. Adana tekstil bölgesi. 100 yıldan daha aşkın bir süredir tekstilin merkezi konumundaydı. Son 20 yılda biraz zayıflasa da son 3-5 yıldır toparladı. Teşvikte de iller bazında sektörler öne çıkarılmalı. Bir ilde verilen teşvik artı bir üretim ve ihracat sağlamıyorsa çok anlamlı değildir. Bir ilden bir ile aktarılmasıdır sadece. Bir il kalkınırken diğer il işsizleşiyor. Bu da eşitsizlik yaratıyor. İhracata dayalı teşvik verilmeli. Bir firma devlete ihracat taahhüdünde bulunmalı teşvik alırken. Ya da ürettiğimiz ürünün katma değeri yüksekse veya özel bir ürünse teşvik verilebilir. Adana teşvikte 2’inci bölgede. Buradaki kriterlerin ilk önceliği işsizlik olmalı. İşsizliğin çarpanı yüksek olmalı. Adana’da mevduatta çok fazla para var deniliyor ancak bunun sıkıntısını yatırım yapan niye çeksin. Teşvik yine devam etsin ancak bizler de ihracat yaptığımız için teşvik alabilelim.

GDO’lu pamuk ithalatına izin verilmeli

Rafet Milli Adana Sanayi Odası Meclis Katip Üyesi

Pamuk ve pamuk yağı üretimi yapan firmaların en büyük sıkıntısı sektöre sigorta yapılmaması. Fabrikayı bile satsak içindeki emtianın parasını ödeyemeyiz ancak riskli olduğu için sigortalanmıyor. Biz kendimizi nasıl güvenceye alabiliriz? Pamuk çok değerli bir bitki. Atığından bile elektrik üretebilirsiniz. Pamuk üretimi az olduğu için herkes almak istiyor ve fiyatı çok arttı. Çiğidin fiyatı artınca küspenin fiyatı da arttı ve biz küspe satmakta zorlanıyoruz. Üretimi artırmamız lazım. GDO’lu pamuk getiremiyoruz. Ancak mısır veya soya getiriliyor. Bizim yeterli hammaddemiz zaten yok. İthalatta da GDO sorunu çıkıyor. Buna bir çözüm bulunabilmeli. Biz devlete vergilerimizi ve faturalarımızı tam ödüyoruz. Ancak doğudaki sanayici elektriği yarı fiyatına ödüyor. Bu nedenle pazarda rekabet edemiyoruz. Pazara eşit koşullarla çıkmalıyız.

Sektörel sanayi siteleri kurulmalı

Halis Bayrak Adana Ticaret Odası Başkan Yardımcısı

ADASO, ATO ve Adana OSB ile ortaklaşa hazırlanan ve Başbakan’a sunduğumuz bir raporumuz var. Bu raporda Adana ile ilgili belirlemelerimiz oldu. Adana’daki ticari işletmelerimiz dağınık ve plansız bir şekilde faaliyet gösteriyor. 4 bin 116 kayıtlı işletmemiz var. Bu işletmelerden ayakkabı, tekstil, mermer sanayi, mobilya ve metal imlatı yapan hepsi ayrı ayrı küçük işletmeler şeklinde.  Bu işletmelerin uygun şekilde ve uygun yerlerde toparlanması gerekiyor. Sektörler kümelenmeli. Sektörel sanayi siteleri açılabilir. Ayrıca fikir ve sanat eserleri kanunu uyarınca kamuya açık alanlara telif ücreti ödemeden müzik yayını yapılması suçtur. Bunun çözümüyle ilgili değişiklik istiyoruz. Telif ödemek sorun değil ancak karşımızda sadece bir muhatap yok. AVM ve büyük mağazalar yasasının çıkarılmasıyla yerli sermayeler ve KOBİ’lerin haksız rekabetten korunmasıyla ilgili bir sorunumuz var. Şehir merkezindeki küçük esnaflar da bu konuda sıkıntı yaşıyor. Bununla ilgili perakende yasasının biran önce çıkmasını istiyoruz. Madencilik sektörünün izin bürokrasisinin ve sürelerinin kısaltılması, madencilik strateji planının ve plana uygun çağdaş mevzuatın yürürlüğe konmasıyla ilgili bir çalışma istiyoruz.

Çukurova’da pamuk ekimi teşvik edilmeli 

Muammer Çalışkan Adana Ticaret Borsası Başkanı

Adana bir sanayi şehri ve çok eski bir sanayi kültürü var. Ancak Adana aynı zamanda da bir tarım şehri. Çukurova gibi dünyanın sayılı verimli ovasına sahip. 1,8 milyar dolarlık Adana’nın ihracatında tarım ve tarıma dayalı sanayi ürünlerinin ihracatı 540 milyon dolardır. Pamuk bizim için çok önemli bir konu. Türkiye bu yıl tarihindeki en yüksek pamuk ithalatını yapacak. 1.4 milyon ton civarında tüketimimiz olacak bu yıl. Üretimimiz de 500 bin ton civarında.  900 bin ton yani 2 milyar dolarlık bir ithalat gereksinimimiz olacak. Pamuk ithalatı çok kötü bir şey değil çünkü hammaddede. Ama burada kötü olan çok büyük bir kısmını kendimiz üreteceğimiz halde ithal ediyoruz. ATB olarak bunun sebebini biraz derinlemesine araştırdık. Pamuğun ikame ürünü mısırdır. Türkiye’de pamuğun ithalatında herhangi bir kısıtlama, vergi yok. Aynı fiyattan Türkiye’ye girebiliyor. Ama mısır öyle değil. Mısır ithalatında yüzde 130 vergi var. Zaman zaman devlet mısırın ithalatı durduruyor veya TMO vasıtasıyla fiyatlara müdahale ediyor. Mısıra gizli bir destek var. Bu sistem geçtiğimiz yıla kadar iyiydi ancak durum yavaş yavaş tersine dönmeye başladı. Çünkü üretim fazlası var. Özellikle Adana’da mısır yerine pamuk üretimi teşvik edilmeli. Ayrıca AB’nin uyguladığı İPART programında da Adana’nın proje verebilmesini istiyoruz. Türkiye’den bu programa Bursa, Aydın gibi çok zengin iller faydalanabiliyor, ancak Adana faydalanamıyor.

İşsizlik, teşvik için önemli bir kriter olmalı

Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, Türkiye’de birçok ilde önemli oranda fayda sağlayan 5084 Sayılı Teşvik Kanunu’nun Adana’ya zarar verdiğini söylerken, Adana’nın 2’inci bölgede yer almasının sıkıntılarını yaşadığını kaydetti. Türkiye’nin en işsiz illerinden biri olan Adana’da işsizliğin önlenemediğini aktaran Kıvanç, “Çünkü teşvik nedeniyle sektörler kan kaybetti. Yatırımlarını çevremizdeki teşvikli bölgelere kaydıran firmalar oldu. Bunu toparlamaya çalışıyoruz. Bu teşvik yeniden gözden geçirilirse eğer, işsizliğin önemli bir kriter olmasını istiyoruz” dedi.  Adana’nın tersine göç veren bir il olduğunun altını çizen Kıvanç, vasıflı işgücünün şehri terk ettiğini, ancak vasıfsız göç alındığını dile getirdi. Kıvanç, işsizlik için İşkur’a müracaat edenlerin sayısının son dönemde daha da arttığına vurgu yaparken, “Adana kişi başına mevduatın en yüksek olduğu illerden biri. İşsizlikte de birinciyiz. Biz öyle bir teşvik alalım ki bankadaki mevzuatlar yatırıma dönüşsün. Hatta bu teşviklerin il değil ilçe bazında yapılması daha doğru olur” şeklinde konuştu.

Islah OSB kurulması için başvuru yaptık

Başkan Kıvanç, Adana’da yapılması gereken en önemli işlerden birinin ise ıslah organize sanayi bölgelerinin kurulması olduğunun altını çizerken, Adana’da hiç kimsenin ıslah organize sanayi bölgelerine müracaat etmediğine işaret etti.  “Bu bölgeler yeni yatırımların çekilmesini ve daha fazla istihdam oluşturulmasını sağlıyor” diyen Kıvanç: “Adana’da Mersin, Ceyhan ve Karataş yolu üzerinde kurulmuş fabrikalar için ıslah organize sanayi statüsü alınabilir. Başbakan’a da konuyu arz ettik. Yerel yönetimlerle birlikte ıslah organize yasası tekrar gündeme getirilirse birçok il ve ilçede organize bölgelerinin oluşmasının gerçekleşebileceğini söyledik. Başbakan da bu konuyu makul gördü. Böyle bir yapılanma için Adana’nın Ceyhan, Mersin ve Karataş yolunu kapsayan 1/100 binlik haritasını çıkararak buraların ıslah organize sanayi bölgesi olması için müracaatımızı yaptık” şeklinde konuştu.  Bölgede elektrik şebekeleri ve dağıtımının özelleştirildiğini aktaran Kıvanç, hatlar özelleşeceği için uzun bir dönemde bakım yapılmadığını ve bu nedenle birçok bölgede sık sık elektrik kesintisi yaşandığını ifade etti. Kıvanç, Ar-Ge teşviklerinden bölgenin çok az istifade ettiğini vurgularken şöyle devam etti: “Bunun sebebi, Ar-Ge’de 50 kişilik istihdamın olması gerekiyor. Tekstil, mobilya gibi sektörler ar-ge yapmıyor ama ür-ge yapıyor. Ür-Ge de Ar-Ge gibi teşvik kapsamına alınmalı. Ayrıca bölge olarak Enerji İhtisas Bölgesindeki mülkiyet yapısının bir an önce çözülüp, amacının belirlenip bu bölgenin tahsis edilmesini istiyoruz.

Zeki Kıvanç, bölge olarak Rusya ve İran ile ticari ilişkilerin önemli bir noktaya geldiğini ifade ederken, ancak ticarette sıkıntılar yaşandığını dile getirdi. “İran ve Rusya’nın para birimiyle alışveriş edilebilsin ve Merkez Bankası da buna aracılık etsin” diyen Kıvanç, Merkez Bankası’ndan bu ülkelerin paralarının bozdurulabilmesi gerektiğini kaydetti.

Talip AKTAŞ'ın gözlemi

[PAGE]

Talip AKTAŞ / GÖZLEM

Adana doğru politikalar bekliyor

Pamuk, her dönemde Adana’da sanayinin ve ticaretin omurgasını oluşturmuş. Özellikle 1861’de başlayan Amerikan İç Savaşı’nın yarattığı arz sıkıntısı nedeniyle alternatif ekim alanları arayan İngiliz tüccarların teşvikiyle Çukurova’da pamuk ekim alanları genişlemeye başlamış ve bu süreç Adana’da pamuğa dayalı sanayinin gelişmesine de öncülük etmiş. 1860’lara kadar ilkel yöntemlerle yürütülen pamuk tarımı, bu tarihten sonra giderek makineleşmeye yönelmiş. İlk çırçır fabrikasını dönemin ünlü yazarlarından Fransız Alphonse Daudet’nin yakın akrabası olan ve gezgin olarak geldiği Adana’ya yerleşen Justin Daudet tarafından kurulmuş. Cumhuriyet’le birlikte dokuma sanayini önemli merkezlerinden biri haline gelen kent, özellikle 1950’li yıllardan başlayarak önemli bir gelişme hamlesini gerçekleştirdi. Çukobirlik, Bossa, Paktaş, Güney Sanayi gibi dev tekstil tesisleri ülke sanayinin gelişmesine de öncülük ettiler. Adana ekonomisi, 1980’lerden sonra ise giderek kan kaybetmeye başladı.

Pamuk ithalatı rekora gidiyor

Çukurova bugün hala önemli bir pamuk üretim merkezi. Ancak üretimde ciddi sıkıntılar var. Bunda, pamukta uygulanan politikalar ile alternatif ürün olarak mısır ekiminin teşvik edilmesinin önemli payı var. Pamuğun ithalatında ek maliyet yok, ancak mısır vergi ve fonlarla korunuyor. Dünyada 2.000$/ton olan pamuk fiyatına karşılık 180-190$/ton mısır fiyatı var. Yani 1’e 10 gibi bir parite söz konusu. Oysa Türkiye’de oran 1’e 6 düzeyine gelmiş. Nitekim bu nedenledir ki, bölgedeki üreticilerin beyanlarına göre, mısıra verilen gizli destek sonucu, Türkiye bu yıl 500 bin tonla ihtiyacı olan pamuğun ancak üçte birini üretebiliyor. Kalanını ithal edecek. Bu yıl pamuk ithalatına 2 milyar dolarla rekor bir fatura ödenecek. Osmanlı, 19. yüzyılda ayni ve nakdi teşviklerin yanı sıra pamuk ekenleri, ihraç edenleri, üretimde kullanmak üzere tohum ithal edenleri altın ve gümüş madalya ile ödüllendiriyordu. Bugün ise pamuk üreticileri madalya istemiyorlar ancak, pamuk ekiminin Türkiye ekonomisi ve ekonomide büyük ağırlığı bulunan tekstil ve hazır giyim sektörlerinin ihtiyacını karşılayacak kapasitenin rasyonel kullanılmasını istiyorlar.

Yeşil kart büyük sorun

Adana’da sanayici ve işadamlarıyla gerçekleştirdiğimiz toplantıda, son yıllarda yeniden belirgin bir toparlanma süreci yaşayan bölge ekonomisi açısından üç önemli sorun daha gündeme getirildi. İlki “yeşil kart” meselesi… “Gerçekten muhtaç olanlara yeşil kart verilsin” diyor sanayiciler ve ekliyor: “Ama ölçü kaçmış durumda… Çoğu yerleşim yerinde, nerdeyse nüfus kadar yeşil kart sahibi var. İş başvurusu için gelenler ‘sigorta yaparsanız çalışmam” diyor. Çünkü sigortalı olduğunda yeşil kartını kaybedecek. O yüzden de çalıştıracak eleman bulmakta ciddi zorluklar yaşıyoruz. Bu durumun acilen çözüme kavuşturulması ve gerçekten ihtiyaç sahibi olanlar dışında haksız yere edinilmiş yeşil kartların iptal edilmesi gerekiyor…”

Dampingli ithalat önlem bekliyor

İkinci sorun Adana ve çevresinde yeniden güçlenen tekstil sanayiinin karşı karşıya kaldığı “trafik sapması” ile gelen ithal ürünler… Adana Sanayi Odası (ADASO) Başkanı Zeki Kıvanç, Türkiye ile Serbest Ticaret Anlaşması ve Gümrük Birliği olan ve sıfır gümrükle çalışılan İspanya, İtalya, Polonya, İsrail, Malezya, Yunanistan ve Makedonya gibi ülkelerin, kendileri üretici ya da ihracatçısı olmadıkları halde Uzakdoğu’dan aldıkları ürünleri gümrüksüz şekilde Türkiye’ye sattıklarına dikkat çekiyor. Şöyle diyor Kıvanç, “Menşei değiştirilen tekstil ürünleri nedeniyle ithalatta izah edilemeyecek ölçüde büyük artışlar var. Uzakdoğu’dan alınan ve anti damping vergisiyle 5 dolara satılması gereken mal 2.8 dolara satılabiliyor. Bu nedenle son iki yılda büyük yatırımlar yapılan ve büyüyen tekstil sektörü, şimdi üretimde ciddi düşüşler yaşıyor. Çözüm bulunmazsa, önümüzdeki dönemde bu sıkıntının çok daha büyük boyutlara ulaşması kaçınılmaz.”

Üçüncü ve daha önemli bir sorun da nitelikli işgücü…

Nitelikli işgücü yatırımları erteletiyor

Üçüncü ve çok daha önemli bir sorun da nitelikli işgücü… Türkiye’nin hemen her bölgesinde sanayicilerin temel şikayetlerinden birini nitelikli işgücü sorunu oluşturuyor. Ancak bu sorun, özelikle niteliksiz göç alan Adana’da çok daha yakıcı biçimde kendini gösteriyor. Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sütcü’ye, OSB’de ve kendi şirketindeki yatırım planlarını soruyoruz. Hiç duraksamadan yanıtlıyor: “Biz şirket olarak önümüzdeki dönemde yapmayı planladığımız yatırımları askıya aldık” diyor Sütcü ve devam ediyor: “Nedeni ise kalifiye işgücü bulma konusundaki sıkıntı. Bizim gibi, çok sayıda arkadaşımızın olduğunu da biliyoruz. Mevcut eğitim sisteminin ne yazık ki üretimle bağı yok. Biz AOSB içinde orta düzey kademede ihtiyaç duyduğumuz alanlarda eğitim verecek bir okulu kurma çabası içindeyiz. Yakında eğitime başlayacağız. Ancak, asıl sorun yaygın eğitimin, sanayinin ihtiyaç duyduğu alanlarda ihtiyacı karşılayacak yapıdan uzak olması. Bu eğitim sistemi ile rekabetçi ve katma değerli bir üretim yapısına geçmemiz mümkün değil…”  

Rüştü BOZKURT'un analizi

[PAGE]

Rüştü BOZKURT / ANALİZ

Adana’da umutlandım…

Adana sorunları üzerinde analiz yapmaya çalıştığımda, “Adana Doğu Akdeniz Havzası’nın önemli bir parçasıdır,  sorunları da çözümleri havza ölçeğinde analiz edilmelidir !” notunu düşerim. Bu yazıda, havza bakışından vazgeçmiş değilim, ama bakışımı Adana’nın il özeline odaklamak istiyorum.

Adana’da gözlediğim önemli gelişme, seçimlerden sonra, merkez ve ilçelerindeki meslek örgütleri arasındaki “ortak dil yaratılması ve ortak davranma”  ilkesinin hayata taşınmış olmasıdır. Bu ilk adımı çok önemsiyorum; nerede mesleki örgütler ilkeler üzerinde anlaşır; küçük fikir ayrılıklarını abartarak kavga etmiyor ve uzlaşıyorsa, orada kentin gelişme hızı gözle görülürcesine artıyor. Uzaklara bakmaya gerek yok; ortak dil ve davranışın Gaziantep ve Kayseri’de yarattığı sonuçları bilenler, kentin genel yararı olduğunda, kişisel küçük hesaplarından uzaklaşan yöneticilerin erdemi hakkında net bir fikir edinebilir. 

Adana’da gördüğüm önemli eksiklik ise,  STK’lar arasındaki birlik ve beraberlik algısının, bu aşamada yerel yönetim ve merkezi yönetim birimlerine yeterince yanşamamış olması… En azından benim özlediğim düzeyde birliktelik görüntüsü hayata yansımış değil. Yerel yönetim seçimlerinden sonra, ekonominin bütün aktörlerinin kenttin geleceğini yaratma konusunda işbirliği ve güç birliği yapacaklarına ilişkin umutlarımı koruyorum.

Adana’da bir başka olumlu gelişme  “mekan ile rekabet arasındaki ilişkinin” kavranmış olması. İş süreçlerini ve işgücü profillerini iyileştirmeden daha yüksek katma değerli ürün aşamasına geçilemeyeceğinin herkes farkında. Ceyhan ve Karataş’ta geçmişin koşullarına göre yapılanmış olan tesislerini   “Islah OSB” kapsamında iyileştirme talepleri giderek artıyor. Siyasi iradenin, bürokrasinin, STK inisiyatiflerinin ve girişimcilerin güç birliği yaparak bu konu üzerine eğilmeleri, kentle ilgili yaratmak isteğimiz sonuçlara bizi daha çabuk ulaştıracaktır. Yöredeki İhtisas OSB’lerinin felsefesi, yapısı, işlevi ve etkileri mutlaka daha yoğun biçimde gündeme taşınmalıdır.

Bütün yerleşim yerleri için dile getirmeye çalıştığımız bir başka sorun  “fiziki mekan planlardır.” Adana’da herkesin bir numaralı gündem maddesi yapması gereken iş 1/100.000’lik Çevre Düzeni Planı’dır. Bize verilen bilgiye göre bu konuda ihale yapılmış… İkincisi 1/25.000’lik Nâzim İmar Planı’dır… Yetmez 1/5000’lik Nâzim İmar Planı ile 1/1000’lık Uygulama Planı’nın da bitmiş olması gerekir. Mekan planları konusuna eğilmeyen, kamuoyu baskısı oluşturacak işbirliğine girmeyenlerin “kent sevgisinden” ciddi kuşkular duyarım. Deneyimlerim bana, “insanların kentle ilgili bilincini ölçmek, sevgisini değerlendirmek istiyorsan plan bilinçlerine ve planlara sahip çıkmadaki özenlerine bakmalısın” genellemesini yaptırıyor.

Çağdaş bir devletin üç temel görevi var: Birincisi, çalışmak isteyen herkese geçimini sağlayabileceği bir iş vermek. İkincisi, yurttaşları barınabileceği bir konuta sahibi yapmak.  Üçüncüsü de konutlar ile iş ve yaşam alanlarına hızlı, güvenli ve konforlu gidiş gelişi sağlayacak ulaşım olanakları sağlamak.

Eğer bir kent anılan üç temel işleve sahipse, oralarda yatırım beklentisi ile gerçekleştirilen yatırım arasındaki makas kapanıyor.

Eğer bir kent anılan üç temel işlevi hüner ölçeğinde yerine getiriyorsa, orada yaşam biçimi ve yaşam kalitesi yükseliyor; kent sadece ekonomik anlamda değil, sosyal anlamda ve yaratıcı sektörler açısından da  “cazibe merkezi” haline gelebiliyor.

Adana hala bugün tarım-odaklı kentlerimizden biri. Toplantılarda pamuk ve mısır üretimin dengesi, fiyatları, rekabet koşulları gündemdeki yerini koruyor. Sevindirici gelişme ise, değerlendirme yapanların bakış açısındaki değişme: Kimse, her şeyi devletten beklemiyor; tarımsal üretim gelişmesi için rakiplerle şans eşitliği yaratan düzenlemelerin yapılmasını, fiili desteklerini sağlanmasını ve fiyat istikrarı yaracak önemlerin alınmasını talep ediliyor.

Ülkemizin her yerinde olduğu gibi Adana’da da iş insanlarının büyük derdi kaliteli işgücü bulma ve o işgücünü koruyabilme. Adana’da son incelememizde sadece kalifiye işgücü değil, sıradan işgücü bulmanın zorluklarını anlatanlar çoğunluktadır. Adana’da da yeşil kart uygulamasından, ilke ve amacını aşmış sosyal yardım anlayışına, çalışma şartlarıyla ilgili çok katı uygulamalardan, enek çalışma koşullarını kısıtlayıcı kurallarda bıçak kemiğe dayandığı anlaşılıyor.

Teşvik Sistemi ise haksızlık üretmeyi sürdürüyor… Mekana dayalı teşviklerin yapısından kaynaklanan eşitsizlik ve haksızlık Adana kanaat önderleri tarafından da önemle ve özenle vurgulanıyor; bu haksız ve yararsız uygulamanın bir an önce düzeltilmesi isteniyor. Eximbank olanaklarının daha da artırılarak önlerini açmasını isteyen iş insanlarımızın sayısı da bir hayli kabarık.

Pamuk ve pamukyağı konusunda,  ayrıntısına burada giremeyeceğimiz sorunların çözümü de, ekonominin karar verici aktörleri arasında “birbirini anlamaya dönük” ilişki kurulması gerekiyor. Pamuk ve pamuk yağı konusunda kolay çözümler üretilebileceğine içtenlikle inanıyorum.

Adana’nın geleneksel sektörü tekstil ciddi toparlanma içinde. Bu toparlanmayı sürdürülebilir bir büyüme ve gelişmeye dönüştürmemiz gerekiyor. Özel girişimin önündeki irili ufaklı bütün engelleri el birliği ile kaldırma sorumluluğumuz var.

Bütün sorun, siyasi iradenin, bürokrasinin, iş insanlarının, sivil inisiyatiflerin, yerel ve yaygın medyanın tartışarak, danışarak ve ayrıntı bilgisine dayanarak başlıklar halinde özetlemeye çalıştığımız sorunlar üzerine gidilmelidir. Ülkemiz böylesi sorunları kolaylıklı çözebilecek potansiyellere sahiptir.

Adana’ da bu ülkenin aynasıdır… Adana’da sorunları çözmek, ülke sorunlarını de çözmektir…

Bu konularda ilginizi çekebilir