Anadolu LPG şirketleri isyanda: Tasfiye planı uygulanıyor

Anadolu LPG şirketleri isyanda: Tasfiye planı uygulanıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Anadolu LPG saayicileri, LPG piyasasını düzenleyen 5307 sayılı kanundaki boşluklar nedeniyle sıkıntılı günler yaşıyor. Rekabet hukuku uyarınca, akaryakıt bayileri ile üst sınır olan 5 yıllık sözleşme imzalayan LPG tedarikçileri, sözleşme sürelerinin bitmesi ve akaryakıt şirketlerinin ellerinde bulunan intifa hakkı nedeni ile 2008 sonunda akaryakıt istasyonlarının büyük bir bölümünden çıkmaya hazırlanıyor. Yüksek vergi oranları, genişleyen doğalgaz pazarı ve akaryakıt şirketlerinin ellerinde bulundurduğu intifa hakkı nedeni ile ciddi pazar kaybına uğrayan Anadolu LPG sanayicileri, DÜNYA Gazetesi tarafından düzenlenen toplantıda bir araya gelerek çözüm yollarını tartıştı. Toplantıda, akaryakıt şirketlerinin intifa hakkına dayanarak, bayilik sözleşmelerini uzatmalarının LPG şirketlerinin faaliyet alanlarını daralttığına dikkat çekilerek, EPDK tarafından basit usulsüzlüklere uygulanan cezalar ve LPG'ye uygulanan yüzde 90 oranındaki KDV nedeni ile sektörün durma noktasına geldiğinin altı çizildi. Özellikle doğalgaz ile LPG arasındaki yüksek vergi ve fiyat farkının tüketicileri doğalgaz kullanımına yönelttiğini belirten katılımcılar, devletin doğalgaza destek politikası güttüğünü iddia ettiler. Toplantıda, LPG şirketlerine getirilen 20 günlük stok mecburiyeti nedeni ile gerçekleştirilmesi gereken yatırımların birkaç yıl sonra atıl duruma geleceğine işaret edilirken özellikle, 5307 sayılı LPG Piyasası Kanunu'nda, sektöre giriş şartlarının belirlenmemiş olmasının, pazarda haksız rekabete neden olduğuna dikkat çekildi. Yasadaki bu boşluk nedeni ile LPG dağıtım şirketi olabilmek için hiçbir şart aranmadığını söyleyen katılımcılar, EPDK tarafından hazırlanacak bir yönetmelik ile piyasaya giriş şartlarının ve akaryakıt şirketlerinin elinde bulunan intifa haklarının düzenlenmesini talep ettiler. Anadolu LPG Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Rasim Kahyaoğlu:LPG'yi akaryakıtın bir parçası haline getirmeye çalışıyorlar Şu anda dernek olarak 32 LPG şirketinin üyeleri olduğunu söyleyen Anadolu LPG Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Rasim Kahyaoğlu, pazarın yüzde 25'ini oluşturduklarını belirtti. Büyük şirketlerin pazar paylarının ise yüzde 75 olduğunu anlatan Kahyaoğlu, sektörün içinde bulunduğu durum itibari ile birçok sorunla boğuştuğunu söyledi. Kahyaoğlu, 2005'te çıkarılan LPG Piyasası Kanunu'nun Anadolu'da faaliyet gösteren LPG şirketlerini umutlandırdığını belirterek, değerlendirmelerine şöyle devam etti: "Bu yasanın birçok sorunumuza çözüm olacağını düşünmüştük. Çıkmasında da konsensüs sağlanması amacıyla çok büyük fedakarlıklarda bulunduk Anadolu şirketleri olarak. Ancak kanun çıktıktan sonra gördük ki uygulamada birçok eksiklikler ve yanlışlar var. Kanun çıktıktan sonra bizi en çok zorlayan usulsüzlüklere uygulanan cezalar oldu. Cezalar o kadar ağır ki en ufak bir usulsüzlükte bile 250 bin YTL gibi bir ceza ödemek zorunda kalıyorsunuz. Aynı fiili aynı gün 5 kez tekrarlarsanız ceza 5'e katlanıyor. Bu cezalandırma sistemi tamamen yok etmeye yönelik. Biz kaçakçılığın caydırılması için cezaların yüksek olmasını istedik, ufacık bir usulsüzlükle bu kadar cezaya maruz kalınması çok yanlış. Çünkü bu tip uygulamalar başka sektörlerde de var. Oto gaz istasyonları ile ilgili de bir sorun var. Bizim oto gaz istasyonu açtığımız yerlerin çoğunda akaryakıt da birlikte satılıyordu. Buralarda rekabet hukukuna uymak adına bütün sözleşmeleri 5 yıl ile sınırlandırdık. Kanun bunu emrediyor çünkü. Bayiler ile 5 yıldan uzun süreli sözleşme yapılamıyor. Önceden 8-10 yıl olan sözleşmelerin hepsini 5 yıla indirdik. Ancak akaryakıt şirketleri intifayı bahane ederek bu sözleşmeleri 20-30 yıla kadar uzatabilme avantajını elde ettiler. Çünkü rekabet kurumu intifa olan yerler ile ilgili olarak ayrıcalık tanıdı. Burada intifa süresi kadar akaryakıt şirketi sözleşmesini uzatabilir. Aksi halde zaten bu bayinin yapacak bir şeyi de yok. Çünkü siz oraya 20 yıllık sözleşmeyi vermişsiniz. Sözleşmeyi 5 yıl yapmanız bir şeyi değiştirmeyecek. Ya 5 yıl sonra çıkacaksınız ya da yine akaryakıt şirketinin söylediği şekilde sözleşmeyi uzatacaksınız. Çünkü 20 yıl intifa vermek demek 20 yıl boyunca oranın kullanım hakkını o şirkete vermek demektir. Akaryakıt şirketleri de kanunen bize bir şey yapamadıkları için bayilere baskı yaparak, bizi anlaşmaya razı ettiler. Biz de intifa hakkını onlara vererek istedikleri rakamı da verdik. Bu defa da 2008 yılına kadar sözleşme imzalamak zorunda kaldık birkaç yıl önce. Bayiler bizden memnun ama diğer akaryakıt şirketleri onları zorluyor. Günden güne LPG sektörünün otogaz bölümü akaryakıt şirketlerinin eline geçiyor. Bu şekilde bizi istasyonlardan tahliye ederek, hukuki yollardan veya bayiye baskı yaparak, yavaş yavaş asli işi LPG olan bizi akaryakıt istasyonlarından çıkarıyorlar. Akaryakıtın bir parçası haline getirmeye çalışıyorlar LPG'yi. Biz bu konu ile ilgili rekabet kurumuyla bir görüşme yaptık. Rekabet kurumu böyle bir sıkıntının varlığını kabul ediyor ama şunu söylüyor: 'Bizim bunu bir değişiklik ya da yönetmelikle halledebilmemiz mümkün değil. İntifa hakkı medeni hukuktan gelen bir hak ve biz bunu yönetmelikle değiştirirsek Danıştay bu kararı bozacaktır'. Bunu EPDK'nın bir sistem ile çözmesi gerekir. Bu sistemi medeni kanunun intifa ile ilgili bölümünden ayırmak gerekecek. 2008 sonunda bizim POAŞ ile olan sözleşmemiz bitiyor ve eğer bir düzenleme olmazsa biz bu yılın sonunda birçok istasyondan çıkmış olacağız. Bu sorunların hepsi piyasada yaşadığımız sorunlar. LPG piyasasını kontrol eden EPDK olduğuna göre buradaki eksik ve aksaklıkları da EPDK'nın düzenlemesi lazım. Çok acil birkaç maddenin tadil edilmesi gerekiyor. Yumurtalık Ceyhan bölgesinde bir ithalat terminali kurulması ile ilgili isteğimiz oldu. Biz orada bütün girişimleri yaptık. Yeri satın aldık. İnşaat aşamasına geldiğimizde önümüze bir set konuldu. Yapımı için hiçbir yasal engel olmamasına rağmen Maliye Bakanlığı'ndan alınması gereken bir olurda takıldık ve orada bekliyor. Hükümetin burada enerji üzerine farklı planları olduğunu ve bu izni bize veremeyeceklerini söylediler. Bir terminal kurarak dışarıdan gazı getirip üye şirketlere dağıtılması ve gazın temini sırasında sağlanacak avantajları üyelerimize tedarik etme gibi düşüncemiz var. Burada da aşağı yukarı 1-1,5 milyon dolarlık bir yatırımımız arsa ve üzerine yapılan harcamalar kaldı. Gelişmiş ülkelerde enerji maliyetinin tüketiciye kalorifik bazda aynı oranda yansıtması yapılıyor ki eşitlik sağlansın. Bu eşitlik sağlandığı takdirde bizim vergi ile ilgili serzenişlerimiz ortadan kalkmış oluyor. Yani bir sanayici ya da perakende tüketici LPG'ye ne ödüyorsa doğalgaza da onu ödüyor. Şimdi bir ailenin 1 aylık ihtiyacını karşılayan 45 YTL'lik bir tüp yerine aynı ihtiyacı 8 YTL'lik doğalgaz ile karşılayabiliyorsanız LPG'yi tercih etmezsiniz. Ama devletimiz maalesef, sanki kendi ülkemizden çıkıyormuşçasına herkesi doğalgaza yönlendiriyor. Biz enerjide neticede dışa bağımlıyız. Madem böyle neden doğalgaza ekstra destek sağlanıyor? Sonuçta vananın başında başkaları oturuyor. LPG'de bu yok. LPG'de tanklardaki stokla zaten 10-15 gün herkesi idare eder. O zamana kadar da çok alternatif var; her yerden LPG temin edilebilir. Çünkü altyapı oturmuş durumda. Devletin bir enerji politikası belirleyerek, eşitliği sağlayacak bir uygulama getirmesi lazım." Gesan AŞ-Turnagaz Genel Müdürü Orhan Tatar: Tüplü LPG otogaza kurban ediliyor Akaryakıt dağıtım şirketlerinde rekabet kanunu açısından sözleşmelerin 5 yıl ile sınırlı olduğuna dikkati çeken Gesan AŞ-Turnagaz Genel Müdürü Orhan Tatar, bu maddenin akaryakıt şirketleri tarafından medeni kanundaki intifa hakkından yararlanılarak uygulanmadığını vurguladı. Sektördeki haksız rekabetin önlenmesi açısından bu sorunun çözülmesi gerektiğini ifade eden Tatar, sektördeki sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin şu açıklamaları yaptı: "Eğer intifa hakkı konulacaksa, buna rekabet kurumunun kararındaki üst limit olan 5 yılı aşamaz diye bir hüküm konulması gerekiyor. Yoksa 5 yılı intifa hakkı olmak üzere, 10 yıllık, 20 yıllık, 50 yıllık sözleşmelerle kanun delinmiş olunuyor. 1996 yılında uygulanan fiyatta LPG'ye sübvansiyon uygulanıyordu. O da doğru değildi. Şimdi yapılan da doğru değil. LPG özellikle de tüplü LPG, temel tüketim maddesi. Buna çok yüksek miktarlarda ÖTV ya da başka vergiler koyduğunuz zaman bu insanların hem ceplerinde hem de vicdanlarında bir erozyona sebep olacak. Sebebi şu, aslında tüplü LPG segmenti, otogaz LPG segmentine bir yerde kurban edilmiş olunuyor. Otogaz segmentini yüksek tutabilmek için, bununla birlikte kaçaklar olmasın diye arada tüplü LPG'nin vergisini de belli bir rakama çıkarmak durumunda kalıyorlar. Aynı malın 2 farklı fiyatı olursa uygulamada çok büyük sorunlara neden olur. Bunu art niyetli olarak kullanabilirler, rant elde etmeye çalışabilirler. Doğalgaz ve tüplü LPG'deki vergi farkını şu şekilde yorumlamak gerekir, bir enerji türünün verdiği verimlilik açısından. Ne kadar enerji elde edildiğine bakılmalı. Biz buna biz kalorifik baz diyoruz. Böyle değerlendirdiğimizde doğalgaz LPG'den 4.2 kat daha ucuz. Burada adil olması gereken enerji türlerinin kalorifik bazda fiyatlandırılması. Şu anda doğalgazda bir cazibe yaratılıyor. Bununla paralel LPG'de 20 günlük stok mecburiyeti var. Doğalgazda ise bir stok mükellefiyeti yok. Ulusal çıkarlarımız söz konusu ise LPG'ye uygulanan stok zorunluluğu doğalgaza da uygulanmalı. LPG'deki stok mükellefiyetini ekonomik anlamda değerlendirdiğimizde, olmaması gereken bir durum olarak ortaya çıkıyor. Şu anda uygulanan idari para cezaları 5011 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'ndan alınıp aynen 5307 sayılı LPG Kanunu'na monte edilmiş fakat sektörlerin piyasa büyüklükleri de göz ardı edilmiş. Akaryakıt sektörü rakamsal olarak bizim LPG sektörünün yaklaşık 10 misli büyüklükte. Orada söz konusu cezalar 5'te 1'i oranında uygulanma istisnası var, LPG'de bu da yok. Bizim önerimiz, rekabet kanunda olduğu gibi ciroya uygun bir ceza sisteminin uygulanması. LPG sektöründeki 20 günlük stok mükellefiyeti ile ilgili TOBB'daki bir meclisimizde aldığımız bir karar var. Orada Anadolu Grubu şirketleri olarak 10 günlük stok maliyetine rıza gösterdik, dünyada bunun bir örneği yok ama tutarlı olmak açısından 10 günlük stok kararımızın arkasındayız. Anadolu Grubu şirketleri olarak haksız rekabet ile ilgili sıkıntılarımız var. Bu maliyetin altında denilebilecek rakamlara LPG satışları var. Burada da biz tüp gaz LPG çıkış fiyatının referans alınmasını birtakım maliyetlerin hesap edilmesini ve tüketicileri olduğu gibi üreticileri de koruyacak bir taban fiyatının oluşturulmasını istiyoruz. Zaten EPDK'nın böyle bir düzenleme yetkisi var. Ton başına işçilik olarak bakıldığında büyük şirketlerle kıyaslandığımızda yaklaşık 3-4 misline varan işçilik maliyetlerimiz var. Demek ki Anadolu'da çok geniş bir istihdam yaratıyoruz. Sosyal adalet açısından da büyük katkımız var. Kırsal kesimde LPG yaygınlaştırılması ile ilgili çalışmalarımız var. Türkiye'nin toplam LPG satışını 3,5 milyon ton olduğunu düşünürsek, kırsal kesimlerde LPG fiyatı çok yüksek. Bu kesimlerle ilgili eğer 200-300 bin tonluk bir LPG alımı yapılacaksa bundan vergi alınmasın diyoruz. Çünkü malın fiyatı, mal bedeli artı ÖTV olarak belirleniyor. ÖTV'den vazgeçildiği takdirde malın bedeli epey düşüyor. Bu da kırsal kesimdeki insanlarımız için bir cazibe yaratıyor. Tüp takas odalarını oluşturulması bizim milli servetimiz olan stratejik servetimiz olan demir-çeliğin yurtdışına gitmesini ve preslenmesini engelleyecek bir uygulamadır. LPG'de ÖTV zammı gibi birtakım fiyat ayarlamalarından bahsediliyor. Bu insanların hem cüzdanlarında hem de vicdanlarında epey sarsıntıya sebep olacaktır. Zaten dar gelirli vatandaşın kullandığı bir temel tüketim maddesidir. Otogaza da tüplü LPG'nin kurban edilmemesi gerekir." Karadeniz Tüpgaz AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Yılmaz: Piyasada biz de varız, çekinmiyoruz LPG Piyasası Kanunu ile birlikte tüm akaryakıt istasyonlarının kendileri ile aynı konuma geldiklerini söyleyen Karadeniz Tüpgaz AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Yılmaz, bu şirketlerin hiçbir emek harcamadan bir gaz şirketi alarak kendileri ile aynı pozisyona geldiklerini aktardı. Yılmaz, açıklamalarında şu ifadelere yer verdi: "Meselenin özü şu: Bu insanlarla bizim mücadelemiz intifa hakları falan değil artık. Biz bu intifa hakkını kanunen de geri alamıyoruz. Eksiklik, LPG kanunu çıkarken bu kanuna LPG piyasasına giriş şartlarının konmaması. Piyasa yapıcıları, akaryakıtçılara bir yol açılsın, yani uluslararası akaryakıt şirketleri bu piyasayı ele geçirsinler diye bu şartları koymadılar. Böyle irili ufaklı şirketlere de yol görünsün diye 2005 yılında LPG Kanunu'na piyasaya giriş yönetmeliğini koymadılar. Bizim arzumuz ise burada, tüplü segmentte tüpü dağıtan kişinin evlere dağıttığı 12 kilogramlık tüpü otogaz olarak da satabilmesi idi. Biz 12 kilogramlık tüplü gaz satabiliyorsak 12 kilogramlık otogaz satabilme imkanımız da olmalı. Ordu'da Trabzon'da, Rize'de tüplü gaz kullanan kişiler İstanbul'da doğalgaz kullananlara karşı kötü durumdalar. Orada 46-50 YTL'ye tüplü gaz alıyor, burada ÖTV'siz doğalgaz yakılıyor. Arada müthiş bir uçurum var. Bizi esas ilgilendiren mesele pazar payımız. Biz yıllarımızı verdik. En küçük şirketimizin 500-600 binlik üretimi var. Demirbaşa kayıtlı ve dönen tüpler bunlar. Halbuki diğer şirketlerin 1 tane tüpü yok. Bedavadan piyasamıza girdiler. Halbuki bu segment LPG piyasasına ait bir pazar. Bizim piyasamız akaryakıtçıların değil. O halde onların da 30-40 yıl boyunca tüp imalatı gerçekleştirip, bir bayi ağı kurmaları gerekirdi. Esas mesele bu idi. İntifa hakkını kullanarak bizim piyasamızı elimizden aldılar. Elimizde sadece tüplü segment kaldı. Tüp meselesi 1964'lü yıllarda Maliye Bakanlığı'nın, tüpler üzerindeki depozito olayını ortaya çıkarmasıyla başladı. Biz bakanlığı müracat ederek tüpün üzerindeki depozito olayını kaldıracağız. Tüp satılır bir emtia olacak ve vergisini vereceksiniz. Şu anda amortismana tabi olduğu için biz artık zayiat vermeye başladık. Çünkü büyük üretici tüpü kendi fabrikasında imal ediyor ama diyelim ki maliyeti 50 YTL, onu 5 YTL'den satıp masrafa yazarak kâr elde ediyor. Ancak küçük şirketler bu duruma dayanamıyor. Eğer Maliye Bakanlığı gerekli düzenlemeleri yaparsa artık 50 YTL'lik bir tüp 8 YTL'den satılamayacak. Biz piyasada varız; çekinmiyoruz. 1-2 yıl piyasada sıkıntı çekeriz ama sıkıntı çekerken de uluslararası şirketlere kendi yerimizi bırakma arzusunda değiliz. Bugün 50 YTL olan tüp, yarın bizi yok ettiklerinde 100 YTL'ye çıkacak. Bütün dünya doğalgaza, elektriğe geçti ama LPG, asla çok büyük daralma yaşamadı. Bugün gelinen noktada, bizi idare edenleri ve piyasayı ikaz etmek zorundayız." TOBB Türkiye LPG Meclisi Başkan Yardımcısı Ömer Yağız: Anadolu şirketleri çekilirse piyasa tekelleşir TOBB Türkiye LPG Meclisi Başkan Yardımcısı ve Ergaz AŞ Genel Müdür Yardımcısı Ömer Yağız, Anadolu şirketlerinin LPG piyasasından çıkarılmak istendiğini iddia etti. 1996 yılında çıkarılan Otogaz yönetmeliğinin de bu maksatla kullanıldığını kaydeden Yağız, sözlerine şöyle devam etti: "1996 yılında çıkan Otogaz yönetmeliğinde mevcut petrol istasyonları içinde otogaz istasyonu açmak yasaktı. Standartlara uygun değildi. Maksat şuydu: Bu sektörün 2010'lu yıllarda 2 milyon ton LPG satacağı tahmin ediliyordu. Bunun da bugünkü doğalgaz piyasasının genişlemesi ile birlikte dağılacak olan tüplü segmentteki payını, otogaza kaydırılması idi. Maalesef 2000'li yıllar ile birlikte, akaryakıt istasyonları içinde otogaz istasyonunun açılması serbestleşti. Bu yer değişikliği ile birlikte bizim resmen ve fiilen önümüz kesilmiş oldu. Doğalgaz bizim tahminimizden daha hızlı yayılmaya başladı. Eskiden, Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de, İzmit'te olan doğalgaz 10 yılda 20 haneye gidiyorsa şimdi 1 yılda 100 haneye gidiyor. Ben Erzurumlu'yum. Biz Erzurum'da yüzde 40 pazar payı kaybettik tüplü segmentte. Çünkü doğalgaz ihalesini alan tüm şirketler özel sektör şirketleri. Bu şirketler de hatlarını bir an önce çekip para kazanmanın peşine düştüler. 2005'te çıkan LPG Kanunu'nda piyasaya giriş yönetmeliği de olmayınca herkes elini kolunu sallaya sallaya bu piyasaya girdi. Şu anda da ayda 124 ton tüplü satan bir şirket 18 bin ton otogaz satıyor. Hiç yatırım yapmadan. Biz şirkete 30 yılımızı verdik. Benim 4,5 milyon tüpüm var. Bu şirket piyasasının yüzde 30'unu kaybetmiş ve kaybetmeye devam ediyor. Bu kaybın ana nedeni kanunla çerçevesi çizilen yönetmelikle uygulanmayan bizim piyasadaki nüfusumuzun yavaş yavaş silinmesi. Bu da sinsi, çok planlı bir şekilde Anadolu şirketlerini ortadan kaybetme, yok etmeye yönelik bir çalışma. Eskiden 40-50'lere ulaşan şirket sayısı şimdi 12'lerle sınırlandırılıyor. Bu önceden tasarlanmış bir planın uygulama safhasıdır. EPDK'da çıkan ve buna yönelik tüm yönetmelikler Anadolu şirketlerini köşeye sıkıştırmak için hazırlanmıştır. Bizim haklı nedenlerimiz var. Biz Anadolu şirketleriyiz. Bizim 30 yılımız geçmiş, vaktimizi paramızı harcadık. Bizim elimizle dişimizle kazıdığımız piyasamızın elimizden alınmasına müsaade etmeyiz. Buna devletin de dur demesi lazım, EPDK'nın da önlem alması gerekir. Bizim sektörde çalışan 500 bin insan 124 tesis, 6 bin 200 otogaz bayisi var. Anadolu şirketlerinin yavaş yavaş silinmesi ile piyasayı ele geçiren büyük şirketler tekelleşmeye gidecekler. Böyle olduğu takdirde durum hem bizim açımızdan hem de tüketici açısından çok vahim olacak diye düşünüyorum. Bugün Türkiye hızla doğalgaza kayıyor. Doğalgazın dağıtımını özel şirketler yapıyor. Biz de özel şirketler olarak dağıtım yapıyoruz. Bize stok zorunluluğu var ama onlara yok. Doğalgazda vana kapandığında gaz bitiyor. Ama bizde 1 aya kadar gaz var. Ulusal stoklarda LPG tanklarının ki bu ilave stok mecburiyeti ile 100 milyon dolarlık bir maliyeti var. Bunlar yazılmış ve önceden tasarlanmış planların bir parçası. Bu şirketler, Anadolu şirketlerinin kendilerine kafa tutmalarını istemiyorlar. Anadolu insanının şirketleşmesini istemiyorlar. Biz şirketken onların bayisi durumuna düştük. Tüplü stoklarda, örneğin Brezilya'da ilgili kurumun denetiminde belli sahalar kurulur. Bütün şirketler gelip kendi tüplerini buradan alıp gidiyorlar. Böylece milli değerleriniz stratejik bir malzeme olan sacın yurtdışına çıkmaması sağlanmış oluyor. Hem de haksız rekabet ortadan kalkmış oluyor. Çözüm, EPDK kontrolünde Türk takas sahalarının kurulması, ihtisas yerlerinin kurularak, tedarikçilerin oradan tüplerini alması. Bizim bütün tüplerimiz yurtdışına gidiyor. Yılda 260 bin adet tüp yapıyoruz ama bu kadar satış yapamıyoruz. Ulusal stok sınırının 10 gün olmasını istiyoruz. Avrupa'da bu uygulama yok. Madem Türkiye'de böyle bir uygulama olacak bunun 10 gün ile sınırlandırılmasını istiyoruz." Akgaz Yönetim Kurulu Başkanı Atalay Armutçu: Maç oynanırken kural değiştirilmez Otogaz istasyonunu açma konuları ile ilgili yönetmelikte otogaz istasyonu açılabilecek yerler olarak, sanayi bölgeleri, organize sanayi bölgeleri ve akaryakıt istasyonlarının belirtildiğini söyleyen Akgaz Yönetim Kurulu Başkanı Atalay Armutçu, OSB'lere 1 otogaz istasyonunun yeterli geldiğini, yol üzerindeki akaryakıt istasyonlarının varlığı nedeni ile kendi pazarlarının ciddi şekilde daraldığını söyledi. Şu anda Türkiye genelinde 450 bağımsız otogaz bayisinin olduğunu belirten Atalay Armutçu, kendilerinin sektöre girmelerinin ardından yönetmeliklerin değiştiğini vurguladı. Armutçu, sözlerine şöyle devam etti: "Maç oynanırken kural değişmez. Biz belli kurallar çerçevesinde bu sektöre giriş yaptık. Şimdi çok masum gibi görünen bu 20 günlük stok mecburiyeti çok büyük sıkıntı yaratıyor. Bunun çok farklı maksatları var. Şu anda hiçbir şirketin elinde 20 günlük stok yapabilecek kabı yok. Şu anda şirketimin 20 günlük stoku bin 430 ton, sadece gazın maliyeti 1,5 milyon dolar. 1 milyon dolar da depolama için yatırım maliyeti gerekir. Bu maç oynanırken kural değiştirmektir. Biz tesislerimizi yaparken emniyet mesafelerine göre tesisleri koşullandırdık. Şimdi ilave tank konulacak yer yok. Dolayısıyla ek bir tesis gerekiyor depolama için. Çok enteresan bir şey daha var bunun arkasında. Biz sektör olarak 60-65 yıldır Türkiye genelinde 285 bin ton stok kabı imal edebilmişiz bugüne kadar. 20 günlük stok mecburiyetinden dolayı bize 100 bin tonluk daha stok kabı gerekiyor. Bunun için de en az 35 bin ton sac ihtiyacı var. Böyle bir sac yok Türkiye'de. 3-5 yılda üretilecek hali de yok. Bazı büyük şirketlerin piyasada stokları var. Kendilerinden alışveriş yaptığımız takdirde stok sıkıntısını halletmeyi vaat ediyorlar. Cezalar, can yakıcı değil, yok edici. Hadiseler bizim gıyabımızda gelişiyor. Bu cezalar aynı şekilde akaryakıtçılara da yapıldı. Bunlar Danıştay'dan geri döndü. Bize de aynı şey yapılıyor ve avukat paralarına yazık. Bu davalar yüzde bin geri dönecek. Şu anda doğalgazın doğal şekilde stoklanması gündemde. Tuz Gölü'nün altına gaz basacaklar. Türkiye'de neler olabileceğini biraz düşündüğünüz zaman birinci derecede deprem bölgesine gaz depolanacak önlem almaksızın." Gesan AŞ Yönetim Kurulu Üyesi Kadir Engin:Zaman zaman sektörün yüzde 15-18'ini satacak duruma geldik LPG sektörünün Anadolu'daki gelişimi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Gesan AŞ Yönetim Kurulu Üyesi Kadir Engin, 1970'li yılların sonuna doğru, Türkiye'deki LPG dağılımının kendilerini Anadolu'da tesis yapmaya ittiğini söyledi. Anadolu'daki birçok şirketin LPG'yi yaymak için özveriyle çalıştığını dile getiren Engin, şöyle konuştu: "Bunlar Ankara'nın doğusunda, Samsun, Anakara, Mersin hattında bütün Anadolu şirketlerine bakıldığında tamamen kırsal kesimde yaşayan insanların hizmetinde olan şirketlerdir. Diğer yandan 2008'e geldiğimizde aşırı rekabet ve yönetmeliklerin yeterince uygulanmaması nedeni ile çok büyük sıkıntılarımız var. Ama biz 1980 sonrası Anadolu'da gelişen tüccarlar grubuyuz, sanayici grubuyuz ve 1990'larda tüp yaptırmak için büyük şehirlere gittiğimizde bize 2-3 yıl sonraya gün verilirdi. Bu nedenle biz daha sonra 9 tane tüp imal eden fabrika sahibi olduk. Biz bu sıkıntıları aşarak 450 bin tonluk satış kapasitesine ulaştık. Zaman zaman yükseldik zaman zaman sektörün yüzde15-18'sini satacak duruma geldik. Bu uğraşlar Anadolu'nun kendi içinden gelen ve el yordamı ile yaratılan alanlardır. Bunlarla uğraşırken son yıllarda 'bunlar da artık çok oldu' gibi bir tavırla karşılaşıyoruz ama biz buradayız ve her türlü ortamla da baş etmek zorundayız." Karadeniz LPG Depolama ve Deniz Terminali Ticaret AŞ Genel Müdürü Hakan Yolsal: Şirket olarak ithalat yapmak isteyen küçük firmalara depolama hizmeti verdiklerini aktaran Karadeniz LPG Depolama ve Deniz Terminali Ticaret AŞ Genel Müdürü Hakan Yolsal, küçük şirketlerin bulunduğu yerlerde, büyük yatırımlar gerektiren stoklama imkanlarının elvermediği ortamlarda ithalat yapabilme imkanını sağladıklarını anlattı. Böyle bir yatırım yaparak Karadeniz Bölgesi'nde o bölgede yatırım yapan şirketlerin ithalat yapabilme becerisine kavuşabilmesi için gemi yanaşma sistemi, stoklama ve terminal sistemi hazırlayarak yardımcı olmaya çalıştıklarını kaydeden Yolsaül, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim esas olarak depolama lisansına sahip bir şirket profilimiz var. Şirketler gaz satmak uğruna gazın kabını ucuza satıyorum kisvesi ile politika güdüyorlar. Fakat buradaki politika gerçekten gaz satma politikası değil. Tüpü ucuz satarak başkalarının piyasasındaki tüpü ıskartaya çıkarmak. Dertleri bu. Küçük şirketlerin derdi de bu. Yatırım gerektiren noktalarda küçük şirketlerin bütçesi çok kısıtlı olduğu için büyük şirketler bir nebze avantajlı durumda oluyor ve 1-0 önde başlıyor. Bir de müthiş fazla tüp var piyasada ve büyük şirketlerin diğerlerine göre yıpranma payları çok az. Burada önlenmesi gereken şey fiyatlandırma. Bir metanın bir fiyatı vardır. Hangi rekabet şartlarında olursa olsun bunun zarara satılması bir nebzeye kadar ifade edilebilir. Yani 50 YTL'lik bir tüpün piyasada 5 YTL'ye satılması olmaz. Dolayısıyla EPDK'nın düzenleme ve rekabet adına bunu hukuki sistemde bir çerçeve içine oturtması gerekir." Anadolu LPG Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yurt: Muafiyet sistemi kalkmalı Akaryakıt şirketleri tarafından kullanılan intifa hakkının ciddi bir sıkıntı yaratmasına rağmen sorunun çözümünün çok basit olduğunu aktaran Yücel Gaz Sanayi Ticaret AŞ Genel Müdürü Mehmet Yurt, "Durumu düzeltmek için kanunu değiştirmeye gerek yok. Rekabet hukukunun ili uygulanması yeterli. Bununla şirketler intifa hakkı olsa bile 5 yıldan uzun bir süre sözleşme yapamazlar. Şu andaki mevcut kanuna göre durum bu. Şöyle bir uygulama getirmesi gerekiyor. 5 yıldan fazla sözleşme yapmak tüm işlemlerde yasak. Bu nedenle muafiyat sisteminin kalkması gerekiyor akaryakıt istasyonları için. Türkiye'de bunun uygulaması çok fazla anlaşılamadı. Şu andaki hukuk bizim için yeterli. Hiçbir kanun değişikliği olmadan bizim hakkımızı koruyor. Biz sadece bunun uygulamasını sağlamalıyız" diye konuştu. Karadeniz Tüpgaz Yönetim Kurulu Üyesi Erdeşan Kobaş:Rekabet Kurumu intifa hakkını kabul etmemeli Karadeniz Tüpgaz Yönetim Kurulu Üyesi Erdeşan Kobaş açıklamalarında, EPDK'nın görevini tam anlamıyla yerine getirmesinin büyük önem taşıdığını söyleyerek, "Burada EPDK görevlerini ihmal etmemeli. Rekabet Kurumu'nun bu intifayı kabul etmemesi gerekir. 5 yıldan sonraki intifa kabul edilmemeli. Bana göre burada Rekabet Kurumu görevini yapmıyor. İntifa hakkını aldığı zaman bir şirket, 15-20 yıldan fazla gerçekleştirilen sözleşmeler ile rekabetin şartları ihlal edilmiş oluyor" ifadelerini kullandı.