ATO Başkanı Baran: Ticaretin Anayasası yeniden yazılmalı

Ankara Sohbetleri'nin konuğu olan Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, ticaretin kurallarının A'dan Z'ye değişmesi gerektiğini belirtti. (Yeşim Ardıç)

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

YEŞİM ARDIÇ

Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Türkiye'de aynı bölgede çok sayıda benzer işle uğraşan işletme ve fabrika açılmasının kaynak israfı anlamına geldiğine dikkat çekerek, "Ticaret ve imalat yapısının A'dan Z'ye değiştirileceği yeni bir Ticaret Anayasası'na ihtiyacımız var." dedi.

Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Baran, Ankara Temsilcimiz Ferit Parlak'ın sorularını cevaplandırdı.

 -Enflasyondaki yükselişte fırsatçılık söylentileri dillendirilmeye başlandı. Oda başkanı olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ülkenin durumu ortadayken, bazı kişilerin aynı ülkede yaşamıyormuş gibi fırsat sağlamak üzere harekete geçmiş olacağına inanmak istemiyorum. Ayrıca fırsatçılığın, en fazla fırsatçılık yapanı etkileyeceğine inanıyorum. Örneğin marketler konusu. Bizim sokakta dahi 7 tane süpermarket var. Ve bunlar rekabet halinde. Fiyatlarda fırsatçılık yapan belki o anda kazanır ancak, müşteri kaybeder. Zaten sürekli market sayısının çokluğundan ve imha edici boyutta bir rekabetten söz ediyoruz. Fırsatçılık yapanlar ,rekabetin kaybeden tarafı olur. Deniyor ki, "ticaret ve ahlak son dönemlerde yan yana gelemiyor." Ben de bu nedenle ticaretin anayasasının yeniden yazılması gerektiğini savunuyorum. A'dan Z'ye yeniden yazılmalı ve bu anayasaya uymayan tacir, ticaret yapmamalı. "Rızkın onda dokuzu ticarettedir" denilen mesleğin statüsünü yükseltmekten başka yolumuz yok.

 -Öncelik ne olmalı bu Anayasa'da?

Ben iş yerini açarken bir testten geçmeliyim. Sermaye birikimim nedir? Kaç paralık iş yapacağım? Gücüm nedir? Bilgi birikimin nedir? O işle ilgili donanımım nedir? Bu işi nerede yapacağım? Orada benim yaptığım işi yapan var mı? Kapasitesinin tamamını kullanıyor mu? Yapacağın işin pazarı ne durumda. Bunların hepsi testin konusu olmalı. Bu nedenle A'dan Z'ye ticaretin her şeyini baştan yazmak lazım. Ama bu teste yarın başlanır mı diye sorsalar, başlanmaz. Bir plan, program, yol haritası gerekiyor. Öncelikle doğru bir envanter çıkarılmalı. Bu 6 ay da sürebilir, 1 yılda, 3 yılda... Ama mutlaka böyle bir sistem inşa edilmeli.

 -Dövizle kira ödeme konusu farklı bir boyuta taşındı. Alınan tedbirler, sıkıntıyı daha da artırdı galiba?

Ağustosta yaşanan döviz krizi üzerine hükümetimiz acil tedbirler aldı. Bu tedbirler çok faydalı da oldu. Ancak bu süreçte gerek sektör temsilcilerinin derdini doğru anlatamayışı gerekse önerilerini doğru yapamayışları nedeniyle çözüm olarak ortaya konan yaklaşım, sorunu daha da büyütebiliyor. Örneğin, dövize endeksli sözleşmelerin TL'ye uyarlanması. Gerçekten sorun yaşayanların yüreklerine su serpti diye düşündük. Düzenlemeden önce dertlerini anlatmak için bize gelenler tekrar geldi. "Biz aramızda döviz kurunu sabitlemiştik. Yeni düzenlemeyle maliyetimiz daha da arttı. Düzenleme iş yeri sahibine yaradı" diye. Bizde sektörler bir konuyu talep ederken, enine boyuna düşünülmeden akla ilk gelen çözümü, önerisi olarak ortaya koyuyorlar. Sonrasında daha büyük sıkıntılar yaşanıyor. Bu nedenle bir sorunun çözümü için karar alınmadan önce, tüm tarafların görüşlerinin alınması gerekiyor.

 -Konkordato konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kanunun borçlu ve alacaklının menfaat dengesini daha iyi korumasına katkı sağlamasını bekliyoruz. Konkordato amacıma uygun şekilde mali krizde bulunan şirketlerin krizden çıkmasına olanak sağlayacak şekilde, ama bunu yaparken de diğer şirketleri de zor durumda bırakmayacak şekilde işlemeli.

 -İş yeri, fabrika açılması konusundaki plansızlıklar yüzünden aynı bölgede aynı işle uğraşan çok sayıda işletme görüyoruz. Bu verimsiz, kaynak israfına neden olan yatırımlar nasıl durdurulur?

ATO olarak 67 meslek komitemiz var. Hepsi sektörlerine çok hakim. Hemen her sektörümüz üyeleriyle istişare toplantıları yapıyorlar. Son dönemde gergerçekleştirdiğimiz her toplantıda sektörler ruhsat sınırlandırması talebinde bulunuyorlar. Hemen her alanda aynı bölgede işletme sayılarının fazla olduğu belirtiliyor. Bu durum tabii haksız rekabete yol açarken, ülke kaynaklarının bir anlamda israf edilmesi demek. HOTİÇ örneği gazetelere yansımıştı. Paris'te iş yeri açmak istiyorlar ancak açmak istedikleri bölgede aynı işle iştigal eden bir işletme olması gerekçesiyle izin verilmiyor. Diyorlar ki "başka bir semtte açın." Tabii bizde uygulamanın bu şekilde olması için envantere ihtiyaç var. Nasıl eczacılar istedikleri yerde açamıyorlarsa, aynı durum serbest piyasa ekonomisi kurallarına aykırı olmayacak şekilde düzenlenebilir. Bunlar tartışılıp, konuşularak yapılması gereken düzenlemeler. Amaç ticaretin imha edici rekabet içermemesi. Bizler siftah ettiğinde, sonradan gelen müşteriyi siftah etmeyen komşusuna gönderen nesilden geliyoruz. Ticaret insanların birbirlerine zarar vermesiyle yapılmaz. Ticaret ticari ahlakla yapılır.

 -Yönlendirme de yapmalı mı karar alıcılar?

Şu anda Ankara'da bilinen 160-170 bin konut fazlası var. Bugün çıksam ve şurada arsam var, 3 bin tane konut yapıyorum desem, semti önemli değil, canım nereye istiyorsa yapabilirim. Bana kimse, "Burada konut yapamazsın, ihtiyaç yok" demez. Hatta ben oraya 3 bin konut yapacaksam, cebimden ciddi bir para çıkacak. Devlet bana, "Konuta müsaade etmiyorum. Şu anda Ankara'nın konut ihtiyacı yok. Ama savunma sanayi alanında şu silahla ilgili ihtiyaç var. Bunun alım garantisi de var. Madem sen yatırımcısın, git şu işe gir. O alanda ihtiyaç var" diyebilmeli.

 -Tüm sektörlerde yaşanan finansman ve finansmana erişim problemi ticareti nasıl etkileyecek?

Ayağımızı yorganımıza göre uzatmayı öğrenmemiz gerekiyor. Hem bireysel hayatımızda hem de işletmelerimizde. Sermaye birikimine ihtiyacımız var. Bu sermayeyle hem yerli ve milli hem de yüksek teknoloji üretmeye ihtiyacımız var. Tüm bunları yapabilmek için de alışkanlıklarımızı değiştirip yeni ve doğru alışkanlıklar oluşturmaya ihtiyacımız var. Üyelerimizin sermaye ihtiyacını karşılamak için elimizden geleni yapıyoruz. Odamıza hizmet binası yapmak için hazırlığımız vardı. Projeyi erteledik ve tüm kaynağımızı, üyelerimize kredi olarak kullandırılmak üzere bankalara aktardık. TOBB'un öncülüğünde başlatılan KOBİ Destek Kredisi kapsamında üyelerine en büyük desteği veren oda olduk. İki yılda 14 bine yakın üyemize uygun kredi koşullarıyla toplam 3 milyar TL finansman sağladık. Elektronik ortamda düzenlediğimiz belgelerin tümünü ücretsiz vermeye başladık. Oda sicil belgelerinde %10 indirim yaptık. Üyelerimize toplam 145 bin lira fayda sağladık.