Avrupalı üreticilere zam yapma fırsatı verildi
PLASFED, üreticileri "yerli üretimi yeterli olmadığı için" ithal edilmek zorunda kalınan plastik hammaddelerine getirilen gümrük vergilerinin sektörün zararını büyüteceğini savundu.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Mehmet KAYA
ANKARA - Plastik Sanayicileri Federasyonu PLASFED beyaz/kahverengi eşya, inşaat ve tek kullanımlık poşetlerde kullanılan HIPS-Yüksek Darbe Dayanımlı Polistiren ve GPPS-Genel Amaçlı Polistiren ürünlerine gelişme yolundaki ülkelerden (GYÜ) ithalatta yüzde 3 gümrük vergisi getirilmesinin Türkiye'nin rekabet gücüne darbe vuracağını açıkladı. Ekonomi Bakanlığı'na bir rapor hazırlayarak kararın geri alınmasını talep eden PLASFED, Türkiye'deki tek üreticinin ihtiyacın ancak yüzde 13-15'ini karşılayabildiği, hemen hemen bütün üretiminin yerli piyasada tüketildiğini belirterek, karar sonrası AB menşeli üreticilerin tek kaynak olarak kalma riski bulunduğunu ve fiyatlarını yüzde 8-10 aralığında artıracaklarını belirtti. Ek verginin sadece plastik üreticilerinin değil, beyaz-kahverengi eşya ve inşaat sektöründe de fiyat ayarlaması gerektireceği, bu sektörlerin de rekabet gücü kaybına uğrayacağını belirttiler.
Raporda, iki ürünü Türkiye'de sadece tek bir şirketin ürettiğini ve neredeyse tamamının iç pazarda satın alındığı vurgulandı. Buna karşılık, yerli üretimin tamamının toplam ihtiyacın sadece yüzde 14'ü düzeyinde olduğu kaydedildi.
Kararın sadece gümrük vergisi artışı yoluyla maliyet artışı getirmeyeceği, Türkiye'deki firmaların AB menşeli üreticilere bağımlı hale getireceği kaydedilen raporda, bu avantajı kullanacak Avrupalı üreticilerin yüzde 11'lere kadar fiyatlarını yükseltebileceği ve ithalata ödenen bedelin artacağı kaydedildi. Türkiye pazarının bozulması nedeniyle Avrupalı üreticilerle rekabet edebilen başta Uzakdoğu ve Ortadoğu firmalarının Türkiye'den çekileceğini, ithalatta rekabet yaratarak fiyat düşürme imkanının ortadan kalktığı belirtilen raporda, "Vergiden sonra GPPS ve HIPS kullanılan mamul üretim maliyetlerinin en az yüzde 8-10 oranlarında artacağı tahmin edilmektedir. Bu durumda sanayicimiz, uluslararası arenada rekabet edemez bir noktada olacaktır. Türkiye'deki plastik mamul üreticisi firmaların iç ve dış pazarlarda rekabetçi olmaları için plastik hammaddeleri mümkün olduğunca düşük maliyetle temin etmeleri gerekirken, GPPS ve HIPS'e yüzde 3 oranında gümrük vergisi getirilmesi tezat oluşturmaktadır. GPPS ve HIPS ithalatına %3 oranında gümrük vergisi getirilmesi, hammadde olarak GPPS ve HIPS'e kullanan beyaz ve kahverengi eşya, ambalaj ve inşaat malzemeleri üreticilerinin global pazarlarda rekabetçi üretim düzeylerini ve hızla artan ihracatlarını olumsuz etkileyecektir. Bu durum GPPS ve HIPS kullanan sektörlerin ihracatlarının azalmasına ve beyaz ve kahverengi eşya, inşaat ve ambalaj mamullerinin ithalatının artmasına neden olacak ve sonunda dış ticaret açığını olumsuz etkileyecektir" görüşüne yer verildi.
Hammadde sıkıntısı artacak
Raporda kararın kısa vadeli olumsuz sonuçları, "Sektörün hammadde sıkıntısı artacak. GPPS ve HIPS'in fiyatları yükselecek, GPPS ve HIPS kullanan sektörlerin iç ve dış pazarlarda rekabetçi üretim olanakları azalacak ve ihracatları gerileyecek. GPPS ve HIPS kullanan sektörlerde mamul ithalatı artacak, dış ticaret açığı büyüyecek, GPPS ve HIPS ithalat maliyetinin artması nedeniyle, bu mamulleri kullanan sektörlerin yarattıkları katma değer azalacak, Plastik sektörünün yanı sıra, plastik mamul kullanan diğer ihracatçı sektörlerin de olumsuz etkileneceği için ekonomimiz zarar görecektir" olarak sıralandı.
Yerli üretim ihtiyacın yüzde 15'ini karşılıyor
Öte yandan, PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy, yaptığı açıklamada kararı eleştirdi. Aksoy, kararın dış ticaret açığını artırma, rekabet gücünü düşürme yönünde etki edeceğini, tek olumlu sonucunun Avrupa'lı üreticilerin karlarını artırmak olacağını vurgulayarak, Türkiye plastik sanayicilerinin yüzde 8-10 daha fazla parası, AB'li üreticilerin cebine gidecek. Plastik sanayicileri ucuz olduğu için ya da canı istediği için ithalat yapmıyor. Daha önce de açıkladığımız gibi; plastik hammaddelerinin tamamı için yerli üretim, sektörün toplam ihtiyacının sadece yüzde 15'ini karşılıyor. GPPS ve HIPS ürünlerinde de yıllık 290 bin ton tüketime karşılık yerli üretimin toplam miktarı 40 bin ton dolayında. Enflasyonla mücadele eden, büyüme hızını artırmak isteyen, her sektör için ihracat artışı talep edilen bir ülkede, maliyetleri artırıcı, üretim kısılmasıyla sonuçlanabilecek kararlar peş peşe neden alınıyor anlamıyoruz, akılcı bir gerekçeyi bulamıyoruz. Taleplerimize rağmen bize bir açıklama yapan da yok. Bu maliyeti taşımamız mümkün değil, fiyat artışları kaçınılmaz. Sektörümüzde kar marjları çok düşük üstelik uluslararası pazarda rekabet -Cent- düzeyinde yaşanıyor. Üreticilerimizin ihracatta elleri bağlanmıştı, şimdi ayakları da bağlanacak. Böyle bir durumda ihracat hedeflerine doğru koşmamız mümkün değil" dedi.
Yeni geliştirilen plastik ambalajlar çok daha düşük karbon ayak izine sahip ve çevreci
PLASFED, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan "Türk Gıda Kodeksi Domates Salçası ve Domates Püresi Tebliğ Taslağı"nda, domates salçası ve domates püresinin sadece cam ve metal ambalajlarda sunulmasının zorunlu tutulması yoluyla plastik ambalajların yasaklanmasını sağlayan tebliğ ile ilgili plastik ambalaj sektörünün önde gelen üreticileri ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla "Türk Gıda Kodeksi Domates Salçası ve Domates Püresi Tebliği Taslağı" ile ilgili ortak görüşlerini içeren bir yazıyı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü'ne gönderdi.
PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy, gıda ambalajlarında plastik kullanımının yaygınlaştığını; yeni geliştirilen plastik ambalaj ürünlerinin muadillerine göre çok daha düşük karbon ayak izine sahip ve çevreci ürünler olduğunu belirterek, düşük maliyet ve uygun lojistik avantajları sunan plastiklerin günümüzün vazgeçilmez malzemesi olduğunu söyledi. Alternatif olarak önerilen cam ambalajların Avrupa Birliği'nde yasaklanmasının gündemde olduğuna dikkati çeken Aksoy, yenilikçi ambalaj uygulamalarının göz ardı edilmemesi gerektiğini ve yasaklamak yerine tanımlanmış standartlarla yeni ürünlerin kullanımı ve geliştirilmesinin özendirilmesinin, desteklenmesinin önemini vurguladı.