‘Avrupa’nın havasını’ yeni teknolojiyle değiştiriyoruz
DÜNYA TV'de bir araya gelen iklimlendirme sektörü temsilcileri, teknoloji ve tasarımla 2023 yılına kadar 6 kat büyüme hedefliyor. Sektörün beklentisi enerji verimliliği hedefli bir dönüşüm ve yeni ürün teşvikleri...
Yener KARADENİZ
Gamze ŞENER
İSTANBUL - Türkiye’nin 2023 hedefleri kapsamında 6 kat büyüme öngören iklimlendirme sektörü vizyonunu yüksek teknoloji ürünlere odaklanma olarak belirledi. İş Bankası’nın desteğiyle, DÜNYA Ekonomi TV’de yayımlanan Sektör Zirvesi’nde biraraya gelen iklimlendirme sektörü temsilcileri, AB’de üretilemeyen ürünleri bile ürettiklerini ve Türkiye’nin bölgenin üretim üssü haline geldiğini vurguladı. 2023 yılında 25 milyar dolar ihracat, 35 milyar dolarlık iç pazar büyüklüğüne ulaşmayı hedefleyen sektörü bir adım öteye götürmek için tasarımın olmazsa olmaz olduğu belirtiliyor. Sektörde Ar-Ge, Ür-Ge gibi uygulamalarla teknoloji odaklı bir yapılanma gelişiyor.Bu noktada sektör, yeni ürün tasarımlarının teşvik edilmesinin öneminin altını çiziyor. Örneğin, termik santral kazanları Türkiye’de henüz üretilemiyor. Ancak sektör, gerekli teşvik verilirse bu üretimin kolaylıkla yerlileştirilebileceğini belirtiyor.
Türkiye’de inşaat sektörünün hızlı büyümesinin getirdiği potansiyel, iklimlendirmenin yabancı yatırımı cezbetmesini sağladı. Bu ilginin sürmesini beklediklerini söyleyen sektör temsilcileri, sektörün yaşadığı bazı sorunlar da olduğunu ortaya koydu. Örneğin hala projelendirme safhasına yeterince önem verilmediği vurgulandı. Enerji verimliliği için ‘Enerji Çocuk’ projesinin devreye gireceği belirtilirken, Türkiye’de kombilerin yeni teknolojiye dönüşümü için bir teşviğin gerekliliğinin de altı çizildi.
Doğalgaz Cihazları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (DOSİDER) Başkanı Ömer Cihad Vardan:
Yüksek teknolojiye geçtik, yılda 1 milyon kombi üretiyoruz
2023 hedefleri için enerjiye ihtiyacımız var. İthal ettiğimiz doğalgazın yüzde 48’ini elektrik enerjisi üretiminde kullanıyoruz. Çoğu ısınma amaçlı. Yüzde 26.5’i ise sanayide kullanılıyor.Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasıyla doğalgazın elektrik üretiminde kullanılmayacağını ümit ediyoruz.
1990 öncesinde doğalgazdan bahsetmezdik. Ama şu an 72 ilde doğalgaz kullanılıyor. 9 ile daha geliyor. Bugün Avrupa’da ve Amerika’da kullanılan ne varsa Türkiye’de. Bu cihazların bir de yenilenme pazarı olacağını öngörüyoruz. Sadece aynı teknolojileri kullanmıyoruz artık Avrupa’da üretilmeyen malzemeleri üretiyoruz. Radyatör üretimi Avrupa’da kalmadı gibi bir şey. Şimdi dünya birincisiyiz. Türkiye’de kombi üretimi 1 milyon adete ulaştı. Pazarın büyümesi yabancı firmaları buraya çektiği gibi, kaliteli üretim de ihracatın artırılmasını sağlıyor. Sektörde yabancı yatırımcılar imalat yapıp, yerli pazara ürün verdikleri gibi ihracata da katkıda bulunuyorlar.
Entegre bir sektörümüz var. ‘Enerji Hanım Projesi’nden sonra şimdi ‘Enerji Çocuk’ projesi yapacağız. Çünkü bu konunun daha çocuk yaşta öğretilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Taşeronlar yüzünden iş yapılamıyor
Ülkemizde tesisat konusunda projelendirme ciddi önemli. Önce proje yapılır. Ona göre teklif verilir. Bizde en büyük sıkıntılardan biri bu. Bir proje çiziliyor ve en ucuz şekilde halledilmeye çalışılıyor. Malzemede de en ucuza kaçılıyor. Sonra uygulamada sıkıntılar yaşanıyor. Sonuçta insan sağlığına varan en kötü noktalara gidiliyor. Tahsilatta sıkıntı yaşanıyor.
En büyük sıkıntılardan biri üçüncü şahıslara yapılan işler. Bir devlet ihalesinde örneğin müteahhit projeyi alıyor. Siz o müteahhit ile de muhatap olmuyor onun taşeronun taşeronu ile muhatap oluyorsunuz. Yapılan tatbikat ile doğru projelendirilmediği için yanlış bir iş ortaya çıkıyor. Aradaki adamlar kaybolduğu zaman siz de tahsil edilmemiş, işi yapılmış bir proje ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu yüzden batma riski yaşayanlar var. Büyük müteahhit firmaları iş yapmak istemiyor. Karsızlık var, ödemede problem yaşanıyor. Bu zincirleme bütün sektörü mahvediyor. Önlemler alınmalı.
Önü açık bir sektör var. Kentsel dönüşüm var. Yeni binalar yapılacak. Bu yüzden doğru proje ürün ve doğru uygulamaya gidilmesi gerekiyor.
Doğalgazın kullanıldığı yerlerde yeni dizayn edilmesi gereken bir baca problemi var. Fakat bununla ilgili bir yönetmelik oluşturulamıyor. Sektör olarak ciddi teşvik beklentisi içindeyiz. Firmalara, evlere sağlanacak uzun dönemli krediler ile anında tasarruf sağlanacağı için hem devletin hem de bireylerin kesesine ek kazanç oluyor.
Sanayideki doğalgazın kullanımındaki verimliliğe baktığımızda eski sistem var. Yeni teknolojilere geçmek lazım. Doğalgaz arzının güvenliği konusu da bizim önümüzdeki en önemli gündemlerden biri. Hükümet bunla ilgili çalışmalar yapıyor. Etrafımız çalkantılı olduğu için siyasi olaylardan doğalgazın kesilmesi riski var. Çeşitlendirme ve ağırlığı yenilenebilir enerji gibi kaynaklara kaydırma şart.
Kazan ve Basınçlı Kaplar Sanayicileri Birliği Derneği (KBSB) Başkanı Ahmet İlhan:
Termik santrallerde bir tane Türk şirket yok, üretime talibiz
Kazan imalatçılarının çıkışı 1950’li yıllara dayanıyor. Dernek 1985 yılında kuruldu. 55 üyemiz var. 1990’lı yılarda doğalgaza geçiş sürecinde şok yaşadık ve yerli sanayinin gerçekleri dikkate alınmadan bu geçiş yapıldı. 2000’li yıllarda ise AB sürecinde atılan adımlar şok yaşattı. Bu yerli üreticide büyük sıkıntılar oluşturdu. Biz de 2000’li yıllarda kazan kaldırmaya karar verdik.
1990’lı yılların başından itibaren ithalat patlaması yaşandı. 2000’li yıllarda şirket satın almalarıyla bu patlama sürdü. Bugün ithalatımızın üçte ikisini karşılıyoruz. 2023’teithalatımızdan daha fazla ihracat yapmayı hedefliyoruz. Termik santral yatırımları sürecinde, yerli termik santrallerin kurulumuna karar verdik. Bu konuda bir irade oluştu.Sanayicilerin tek çatı altında toplanması kararını verdik. Her yıl yüzde 20 büyüme hedefi var. 2023 için ise hedef yüzde 300 büyüme. Bugünkü ihracatımızsa 300 milyon dolar.
İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) Başkanı Zeki Poyraz
Ar-Ge’yle ihracat da yatırımlar da artar
Sektörümüz son derece örgütlü. İstanbul, Ankara ve İzmir’de üretim bakımından kümelendiğimizi söyleyebiliriz. Yabancı sermayeyi de cezbettik. Yabancılar sektörümüzde oldukça iyi durumda çünkü sektör hareketli. Yabancı yatırım sektöre şirket birleşmeleri ya da yüzde 100 yabancı yatırımı şeklinde de gerçekleşiyor. Yabancı yatırımların yüzde 50’yi biraz daha geçtiğini söylemek mümkün. Sanayi dışı enerjinin yüzde 80’i bizim cihazlarımızı tüketiyor. Dünya ithalatı geçtiğimiz yıl 446 milyar dolardı. ABD 60 milyar dolarla birinci. İkinci,30 milyar dolarla Almanya ve üçüncü de 29 milyar dolarla Çin. Türkiye ise 6 milyar dolarla 23’üncü sırada. Fırsatlar çok. Türkiye’nin konumu, kentsel dönüşüm, yeniye olan talep, refah seviyesinin artması gibi avantajlarımız var.
2000’den 2012 yılına kadar büyümeyi 5 katına çıkardık. Yani 2 milyar dolardı, 11 milyar dolara çıktı pazar hacmimiz. 2023 yılında 25 milyar dolar ihracat, 35 milyar dolar iç pazar hedefliyoruz. 2012 ihracatımız 4 milyar dolar, ithalatımız ise 6 milyar dolardı. Gerekli Ar-Ge yatırımlarını yaparsak, ihracatımız artar, yabancı yatırımları daha da çekersek hedefimiz 6’ya 4 oranını tersine çevirmek ve bunu gerçekleştirebiliriz.
Sorun olmadığı için yabancı sermaye de geliyor
İhracatımızın kilogram değeri 1.5 doların üzerinde. Katma değerimiz daha yüksek. Avrupa'da elektrik motorlarında yeni standart koydular. Bu cihazları kullanmazsak Avrupa’ya ihracat şansımız yok. AB bu konuda çok sıkı.
İklimlendirme için konjonktür çok müsait. Türkiye’nin itibarı ve ürünlere olan güven önemli ölçülere geldi. Yenilikler var. Sektör gelişiyor, önü çok açık ve parlak. Yabancı sermayenin gelmesinin sebebi de bu. Sektörümüzün pazarı gelişmiş ülkeler. Hala Almanya birinci pazar. Sektör gelişecek. Daha bireysel havalandırma devreye girmedi. İyi proje ve kaliteli ürün kritik önemde.
Isıtma Soğutma Klima Araştırma ve Eğitim Vakfı Başkanı Cafer Ünlü:
AB seviyesine % 40 daha az tüketerek gelebiliriz
İklimlendirme cihaz ve ekipmanları enerjiyi en fazla tüketen cihazlar. Türkiye enerji tüketimi yüzde 37’si endüstride, yüzde 36’sı da konutlarda kullanılıyor. En büyük dilim yani yüzde 73’lük dilim teknik elemanların kontrolünde. Bizler, gerek endüstri gerekse binalarda tasarımından uygulamasına, işletmesinden cihaz üretimine kadar her aşamasında varız.Türkiye’nin toplam enerji tüketimi 2012’de 82 milyar dolar. Bunun 60 milyar doları ithalat. Bu 60 milyar dolar ithalata bakıldığında yüzde 73’ü bizlerin kontrolünde. Türkiye AB seviyesine gelebilmesi için yüzde 40 daha az tüketmesi lazım. Yunanistan’ın seviyense gelmek için yüzde 30 daha az tüketmemiz lazım.
AB, 2020 hedeflerini şöyle açıkladı; enerji kullanımını yüzde 20 azaltıp, karbondioksit emisyonu düşürülecek. ‘Tüm yapılacak yeni yapılarda sıfır enerjili bina istiyorum’ diyor. Bu, net sıfır fosil yakıt kullanmama anlamına geliyor. Eğer bunlara ihtiyacın olursa yenilenebilir enerji kullanacaksın. Fosil yakıta ihtiyacın olursa o tükettiğin enerjinin karşılığı enerji üretip sistemime göndereceksin. O yüzden fosil yakıtları bir nevi yasaklıyor. Bu konuda tüm dünyada yoğun çalışmalar var. AB’yi pazar olarak görmek istiyorsak yenilenebilir enerjiye yönelmeliyiz. Ona göre cihazlar üretmeliyiz. Bugün ülkemizde enerjiyi yüzde 75 daha verimli kullanan cihazlar üretiyoruz, bu alana yoğunlaşmalı. Dünyanın 2035 hedefi var. Burada yenilenebilir enerji açısından pazar büyüklüğü 1.4 trilyon dolar. Sektörümüz bu pazardan ne kadar pay alabilir bunları düşünmeli. Biz İSKAV olarak sertifikalı eğitim düzenliyoruz.Yıldız Teknik Üniversitesi’nde İklimlendirme dalı açıldı. Branşlaşmaya gidilmeli. Ar-Ge yatırımına önem verilmeli.
Enerji tasarrufu sadece çift cam kullanmak değil
[PAGE]
İZODER Isı, Su, Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Başkanı Ferdi Erdoğan:
Enerji tasarrufu sadece çift cam kullanmak değil
Türkiye’nin enerji ithalatının üçte biri konutlarda kullanılıyor. Toplumumuzda enerji tasarrufu bilinci oluşturulması son derece önemli. Isı yalıtımına sadece çift camlı pencere olarak yaklaşıyoruz.
Sektörümüzün ihracatı 250 milyon dolar. Türk müteahhitlerin çevre ülkelere yaptıkları işler bizim için de önemli bir fırsat. Çevre ülkelerdeki inşaat sektöründeki hareketliliği gördüğümüzde yabancıların ilgisini Türkiye’ye çekmiş oluyoruz.
Dernek olarak toplam 210 üyemiz var. Bizde sadece üretici yok. Yarıdan fazlası bayilerden oluşuyor.
Henüz pasif evlerin çok uzağındayız
2020’ye de giderken pasif ev projesi var. Pasif evlerde metrekarede yılda 15 kilowatt/saat enerji tüketim yapılacak. Biz şu anda 400’deyiz, bunu 150’ye çekmeye çalışıyoruz. Fransa bu seviyeyi 2020’de mecbur hale getiriyor. 40 metrekare bir alan pasif ev olarak yalıtıldığında iki tane insanın vücut ısısı onu ısıtmaya yetiyor. 100 metrekare bir alan pasif ev ile donatıldığında 6 tane 100’lük ampul ısıtmaya da aydınlatmaya da yetiyor. Biz bunun çok çok uzağındayız.
Binaların enerji kimlik belgesi 2011’in başından itibaren mecbur kılındı. Yalıtım hesaplanarak binalara karne veriliyor. Şu anda Türkiye kendini C’ye set etmiş vaziyette. Bütün binaları buraya getirmeye çalışıyor ki pasif evler A sınıfında. Biz daha C’ye ulaşma noktasındayız. Bu önce yapı ruhsatına bağlanmıştı, doğru bir yerdeydi. Şimdi iskana çevrildi. Bu iş bu şekilde gevşetildi, sulandırıldı. İskanı bitmiş evin üzerine yalıtım yapabilirsiniz ama sıfırdan yapmak kadar etkili güçlü olmaz. 2017’ye kadar da bütün binaların enerji kimlik belgelerinin alınması zorunlu kılındı. Henüz Türkiye’deki yalıtımlı binaların oranı yüzde 20’lerde ve 20 milyon konut var. Bu çok ciddi yapılacak iş var anlamına geliyor.
İklimlendirme Soğutma Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD) Başkanı Naci Şahin:
Artık tasarımda kendimizi kanıtlamak zorundayız
Dernek olarak Türkiye’deki imalatçıların yüzde 80’ini kapsıyoruz. Klima sektörü dünyada 82.5 milyar dolarlık hacme sahip. Türkiye’nin pazarda yüzde 1.8’lik payı var. İç pazarda 1.6 milyar dolarlık bir yerimiz var. 1.2 milyar dolarlık da ihracat yapıyoruz. 2005 yılından itibaren dünyayla aynı nitelikte olduğumuzu, tasarımda öne çıkmamız gerektiğini dillendirmeye başladık. Firmalarımızın Ar-Ge altyapılarını geliştirmeleri gerektiğine değindik. Kolay değil, zaman alıcı bir süreç. Artık bir farkındalık olduğunu söyleyebiliriz. Yabancı yatırımların bir kısmı yabancı lisans olmadan eski modeli muhafaza ederek üretimi sürdürebiliyor. Ancak bizim sektör olarak dünyaya bakıp, çıtayı çok daha yükseklere koymamız gerekiyor. Burada önümüze çeşitli fırsatlar da çıkıyor ve daha da çıkacaktır. Bu gelişmeleri yakından izlemeliyiz. Önümüzdeki süreçte biz de başka firmaları satın alabiliriz. Örnekleri gelecekte görebiliriz.
Biz aslında makine ve donanım olarak kendimizi yeniledik. Dünyaya satıyoruz. Bu noktada gelişmeleri takip etmek ve bazı üretilmeyen ürünlerin üretimini teşvik etmek gerekiyor.Ülke olarak sistem tasarımında kendimizi geliştirmemiz lazım. Az enerji tüketen ürünler üretebiliriz ama yanlış bir tasarımda daha fazla enerji tükettiğini görebiliriz. Hangi cihazın nerede kullanılacağına yönelik tasarım geliştirmeliyiz. Ür-Ge önü açık ve fırsatlar sunuyor.
Sektör olarak Ür-Ge projesi yapıyoruz. Ekonomi Bakanlığı da destek veriyor. Burada firmalarımızın üniversite sanayi işbirliğine yönelik kurumsal altyapılarını geliştirmeye yönelik birçok destek var. Burada konuya güvenle yaklaşmak gerekiyor. Biz aslında yaşam kalitesini artırmak istiyoruz.
GÖRÜŞ / Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat İnce:
Sektörün ihracatı hız kazanacak
İklimlendirme sektörü; ısıtma, soğutma , havalandırma-klima, tesisat sistem ve elemanları ile yalıtım malzemeleri imalatını kapsayan oldukça geniş bir yelpazede üretim ve ihracat gerçekleştirmekte. Hem yurtiçinde, hem de çevre ülkelerdeki pazarlar, Türkiye iklimlendirme sektörüne dönük yerli ve yabancı yatırımın artmasını sağlarken, yurtiçi ve yurtdışı satış rakamlarının ivme kazanmasına neden oluyor. TİM verilerine göre 2012’de 3,8 milyar dolar olarak gerçekleşen sektör ihracatının, 2013 sonunda yaklaşık %10 artarak 4,2 milyar dolar civarına yaklaşması bekleniyor. Dünya iklimlendirme pazarı ise 450 milyar dolar civarında. Yakın coğrafyamızda Almanya, Fransa ve İtalya da belli başlı iklimlendirme üreticileri olarak öne çıkıyorlar. Söz konusu ülkelerde faaliyet gösteren büyük firmaların Türkiye’ye dönük yatırımları, Türkiye’yi bölgesinde önemli bir oyuncu haline getirmekte. Sektörde Kuzey Afrika ve AB’ye yönelik ihracatın hız kazandığını gözlemliyoruz. Ayrıca, yurtiçi iklimlendirme pazarının sahip olduğu potansiyelin de sektöre dikkate değer bir dinamizm kattığı ifade edebiliriz.
Son yıllarda tüketici eğilimlerinde iklimlendirmenin yanı sıra havalandırma, nemlendirme gibi özelliklerin yanı sıra enerji verimliliği de öne çıkmakta. Ayrıca, düzenleyici otoritelerin bu konudaki hassasiyetleri de artıyor. Enerji verimliliğini öncülleyen mevzuatsal çalışmalar gerçekleştiriliyor. Bu doğrultuda, sektördeki firmaların Ar-Ge çalışmaları önem kazanmakta ve sektörün geleceğini belirleyici bir rol üstlenmektedir.
İklimlendirme sektörünün büyümeye devam edeceği ve sektöre dönük yerli ve yabancı yatırımların süreceğini öngörüyoruz.