Aygün'ün gözaltına alınması tepki çekti; ATO, 6 maddelik bir bildiri yayınladı / Hisarcıklıoğlu: Darbe dönemlerini anımsattı
Aygün'ün gözaltına alınması tepki çekti; ATO, 6 maddelik bir bildiri yayınladı / Hisarcıklıoğlu: Darbe dönemlerini anımsattı
ANKARA - Önceki gün düzenlenen Ergenekon operasyonu piyasaları alt üst ederken, gözaltına alınanlar arasında Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün'ün de yer alması Ankaralı iş adamlarını harekete geçirdi. 120 bin üyesi olan Türkiye'nin ikinci büyük odası ATO, dün olağanüstü toplanarak Aygün'e destek içeren 6 maddelik bir bildiri yayınladı. Meclis toplantısında sert bir konuşma yapan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise "Dün (önceki gün), camianın çok saygın bir mensubu, ancak darbe dönemlerini anımsatan bir şekilde, hepimizi derinden yaralayan bir uygulamaya tabi tutulmuştur. Açıkça söylüyorum böylesine bir tutumu asla kabul etmiyoruz" dedi. Aygün'ün gözaltına alınması üzerine dün ATO Oda Meclisi, meclis üyeleri, meslek komiteleri ve yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla olağanüstü toplandı. Muameleyi kınıyoruz Hisarcıklıoğlu, ATO Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Ticaret Odaları Konsey Başkanı Aygün'ün "hala kamuoyuna açıklanmamış bir takım gayrimeşru faaliyetler içinde anılmasını, herhangi bir açıklama veya suçlama belirtmeksizin böyle bir muameleye tabi tutulmasını kınadıklarını" ifade etti. "Aygün'ün meşruiyet dışı herhangi bir tavır ve davranış içine girmeyeceğini de biliyoruz" diyen Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: "Aygün davet edilseydi adalete yardımcı olmak için ifade vermeye gitmeyecek miydi? Hukukun üstünlüğünü ve demokrasinin gereği insanların ifadesine başvurmanın kamuoyu vicdanına uygun yöntemleri vardır. Bu süreçte insanlara reva görülen muamelenin evrensel hukuk ilkeleri ile doğrudan bağdaşması gerekmektedir." Reva görülen uygulama hepimize yapılmıştır Önceki gün meydana gelen olayı "kişilik onuruna darbe" olarak nitelendiren Hisarcıklıoğlu, ticaretin güven üzerine inşa edildiğini, bir tüccarın en büyük sermayesinin itibarı olduğunu vurguladı. Hisarcıklıoğlu, "Demokratik yollarla bu göreve seçilen ve hem Ankaralı müteşebbislerimiz hem de ülkemizin menfaatleri için mücadele veren saygın bir mensubumuza reva görülen bu uygulamayı hepimize yapılmış kabul ediyoruz" diye konuştu. Hisarcıklıoğlu, cumhuriyetin şerefinin "adaleti" olduğunu ifade ederek, "Eğer bir sistem, hukukun ve adaletin dışına çıkmakla korunabilecekse esasen korunmaya değer değildir" dedi. Gelecekten endişeliyiz Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu, hukukun üstünlüğüne ve Türk yargısına inançlarının tam olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, ancak yargı sürecinin mutlaka şeffaf ve açık olması gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, süreç şeffaf olmadığında şahısların mağdur olmasının kaçınılmaz olacağını ifade ederek, "Sinan Aygün'ün tabi tutulduğu muamele, geleceğe matuf kaygı ve endişelerimizi artırmaktadır" diye konuştu. Yüreklerimizi yaktı Olayın "yüreklerini yaktığını", başta Ankaralı müteşebbisler olmak üzere Türkiye'deki iş dünyasının tamamını derinden yaraladığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu camia, toplumumuzun çimentosu olan demokratik, laik, sosyal hukuk devleti yapımızın savunucusudur. Bu camia, çağdaş bir devletin 3 temel niteliği olan ifade hürriyetinin, din ve vicdan hürriyetinin ve teşebbüs hürriyetinin savunucusudur. İşte, dün (önceki gün), böyle bir camianın çok saygın bir mensubu, ancak darbe dönemlerini anımsatan bir şekilde, hepimizi derinden yaralayan bir uygulamaya tabi tutulmuştur. Açıkça söylüyorum, böylesine bir tutumu asla kabul etmiyoruz." Hukuk yoksa özgürlük olmaz Hisarcıklıoğlu, "akşam yatağa yatarken sabah nasıl bir Türkiye ile karşılaşacakları" endişesi içinde olmak istemediklerini, hukukun keyfi yönetimlere karşı bireylerin son sığınağı olduğunu kaydetti. Hukukun olmadığı yerde, özgürlüğün de bulunmadığını, hukukun, bütün kurumların ve devletin bekasının garantisi olan adaletin en önemli aracı olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, adaletin ise toplumla devletin hayatının en temel değerini oluşturduğunu söyledi. "(Adalet mülkün temelidir) sözü bu anlamda sadece adliye saraylarına değil, hepimizin vicdanlarına kazınmalıdır" diyen Hisarcıklıoğlu, adalete güvenin zedelendiği bir yerde toplumsal ve siyasal bağların çözülmesinin kolaylaşacağına dikkati çekti. Kutuplaşma uyarısı Yaşanılan bu ortamda toplumsal kutuplaşmayı daha da derinleştirmenin iktisadi hayatı olumsuz etkileyeceğinin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: "Türkiye'nin demokrasiden vazgeçmesi gibi bir lüksü bulunmuyor. Herkes demokrasiye ve evrensel hukuk normlarına sahip çıkmalıdır. Öte yandan kanunları eleştirmek başka, uymak başkadır. Hepimiz kanunlara uymak durumundayız. Bu gerçeği asla unutmadan, yol açtığı toplumsal huzursuzlukları göz önüne alarak, fazlasıyla uzayan bu soruşturmanın artık bir an önce sonuçlandırılmasını bekliyor ve Türk adaletine olan inancımızı bir kez daha vurgulamak istiyoruz." TOBB Başkanı ve ATO Meclis Üyesi Rifat Hisarcıklıoğlu, toplantının ardından yaptığı konuşmaya, "Gönül isterdi ki bugün burada ekonomik sorunlarımız üzerine konuşalım. Daha fazla üretim, daha fazla istihdam nasıl yaparız, ülkemizin refahını nasıl artırırız diye konuşalım" sözleriyle başladı. 120 bin üyeden ortak bildiri Ankara Ticaret Odası Meclisi'nin olağanüstü toplantısının ardından 6 maddeden oluşan bildiri yayınlandı. Ankara Ticaret Odası Meclis Başkanı Nuri Gürgür, tarafından kamuoyuna açıklanan bildiride, Sinan Aygün'ün gözaltına alınması girişimin 120 bin ATO üyesini de hedef aldığı yer aldı. Meclis toplantısı sonrası oluşturulan ortak bildiride şu görüşler yer aldı: . ATO'nun yönetim kademeleri seçimlerle yani demokratik usullerle belirlenir; bütün faaliyetler aynı ilke ve anlayışla açık ve şeffaf şekilde yürütülür. . 10 yıldan beri yönetim kurulu başkanlığı görevinde bulunan Sinan Aygün'ün çalışmaları, temas ve görüşmeleri bireysel girişimi şeklinde değil, bağlı olduğu kurulların yönetim ve meclisin bilgisi ve kararı bağlamında kolektif bir uygulama tarzında sürdürülmüştür. . Farklı görüş ve inançtaki insanların oluşturduğu kurullarla yürütülen bu faaliyetlerde yasalara aykırı, örtülü bir tutum izlenmesi, gizli bir amaç taşınması mümkün değildir. . Ankara Ticaret Odası camiası olarak Sinan Aygün gibi zekâ ve becerisini herkesin bildiği bir insanın, mantık ve demokrasi dışı bir tavır içerisinde olabileceğine kesinlikle ihtimal vermiyoruz, masumiyetine inanıyoruz. . Aygün, görevi gereği pek çok insanla ve değişik çevrelerle yoğun ilişkisi olan, her kesimle görüşüp konuşan sosyal yanı güçlü bir insandır. Bu özelliğini kamuoyu yıllardır yakından görüyor. Somut verilere dayanmadan, aşırı bir yorumlamayla bunda yasalara aykırı bir şeyler aramak fevkalade yanlıştır. Bu tarz bir anlayışın ATO'nun ve benzer konumdaki mesleki sivil toplum örgütlerinin misyonunu kısıtlama anlamına geleceğini düşünüyor, bunun uygulamalara yansıtılması halinde demokratik toplum yapımızın geleceğinin ve işleyişinin ciddi şekilde zarar görmesinden kaygı duyuyoruz. . Sinan Aygün'ün gözaltına alınması vesilesiyle, iki ay kadar önce, 8 Mayıs 2008 tarihinde yaşanan olayı (Aygün'ün ofisinde Glock marka tabancının bulunması) yeniden hatırlamak ve yorumlamak durumundayız. 5 konsey başkanından gözaltına tepki: Aygün'e muamele kaygı verici, endişimiz arttı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin 5 Konsey Başkanı Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Nafi Güral, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük, Gaziantep Ticaret Odası Mehmet Aslan, Manisa Ticaret Borsası Başkanı Arif Koşar, Deniz Ticaret Odaları Başkanı Sefer Kalkavan imzalı yazılı basın açıklamasında bulunarak, ATO Başkanı Sinan Aygün'ün Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınmasını kınadılar. Açıklamada Aygün'ün tabi tutulduğu muamelenin, geleceğe matuf kaygı ve endişelerimizi artırmakta olduklarını dile getirirken, bu süreçte insanlara reva görülen muamelenin evrensel hukuk ilkeleri ile doğrudan bağdaşması gerektiği vurgulandı. Açıklamada şöyle denildi: "Türkiye'deki en büyük ve yaygın meslek örgütlenmesi olan TOBB, oda ve borsalarımız, her zaman ülkemizde demokrasiden, meşruiyetten, şeffaflıktan, demokrasi kültürünün gelişmesi ve yerleşmesinden yana olmuştur. Birliğimiz çatısı altında yer alan ve iş dünyamızın 120 bini aşan seçkin üyesinin hakkıyla temsil edildiği Ankara Ticaret Odası'nın Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Aygün de, bu camianın saygın bir parçasıdır. Aygün'ün meşruiyet dışı herhangi bir tavır ve davranış içerisine girmeyeceğine olan inancımız tamdır. Aygün'ün meşruiyet dışı herhangi bir tavır ve davranış içerisine girmeyeceğini biliyoruz. Aygün davet edilseydi, adalete yardımcı olmak için ifade vermeye gitmeyecek miydi? Hukukun üstünlüğü ve demokrasinin gereği, insanların ifadesine başvurmanın kamuoyu vicdanına uygun yöntemleri vardır. Türkiye bir hukuk devletidir, hukukun üstünlüğüne, Türk yargısına olan inancımız tamdır. Yargı süreci şeffaf ve açık olmalıdır. Zira süreç şeffaf olmadığında şahısların ve toplumun her kesiminin mağdur olması kaçınılmazdır. Sinan Aygün'ün tabi tutulduğu muamele, geleceğe matuf kaygı ve endişelerimizi artırmaktadır. Akşam yatağa yatarken sabah nasıl bir Türkiye ile karşılaşacağımız endişesi içinde olmak istemiyoruz. Unutmayalım ki; yaşadığımız bu ortam, toplumsal kutuplaşmayı daha da derinleştirmekte, iktisadı hayatı olumsuz etkilemektedir." Gürgür: ATO camiası son derece duygulu ATO Meclis Başkanı Nuri Gürgür: TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun sözünü ettiği 'darbe' sözü askeri darbe yöntemi değildi. Başkan bu sözü, hukuk sisteminin dışına çıkan, yasal düzenlemeye uymayan bir söz olarak kullandı. Bende Başkanla aynı fikirdeyim. ATO camiası son derece duygulu. Herkes kendini incitilmiş hissediyor. çok büyük destek gördük. Diğer oda başkanları da ziyaretlerini sürdürüyor. Yürüyüşler yapmak istiyorlar. Ancak biz durumun uygun olmayacağını düşünüyoruz. Arslan: Gündem bir türlü ekonomi olamıyor Gaziantep Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Arslan: Artık Türkiye'nin bu karışıklık ortamından çıkması gerekiyor. Ekonomik gelişmeler, siyasi ve ekonomik istikrara bağlı olarak erteleniyor. Kaos ortamından dolayı gündem bir türlü ekonomi olamıyor. Umuyoruz bu olaylar bir an önce biter. Keçeci: Kaygı ile izliyoruz Denizli Sanayi Odası (DTO) Başkanı Müjdat Keçeci: Demokratik kural ve yöntemlerle, yargı denetiminde seçilmiş bir meslek odası başkanının, kişilik hakları adeta ayaklar altına alınarak gözaltına alınmasını kaygı ile izliyoruz. Bir kez daha altını çizmekte yarar vardır; Türk adaletine güvenimiz tamdır. Ancak aralarında camiamızın seçkin bir üyesinin de bulunduğu dün göz altına alınanlara yapılan muameleyi kınıyor ve Türkiye'nin içine sürüklendiği durumdan endişe duyuyoruz. Kaya: Türkiye'de hukuk siyasileşti Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya: Türkiye'de demokrasiye karşı yapılacak tüm girişimlere karşı çıkılmalı. Ülkemizde hukuk siyasileşti. Kimin ne için yargılandığı belli değil. Bu durumda Türkiye en çok zararı yatırım ortamı konusunda görüyor. Gündem ekonomi olmaktan çıktı. Hükümet ise bu kriz durumunda bir adım atmıyor. Ülkenin birinci gündemi ekonomi olmalı. Taşkın: Büyük üzüntü duyuyoruz EBSO Başkanı Tamer Taşkın: Sinan Aygün ile birlikte Türkiye'nin önde gelen isimlerinin, herhangi bir açıklama veya suçlama belirtilmeksizin gözaltına alınmasından dolayı büyük üzüntü duyuyoruz. Bugün gündemimizde ekonomi olmalıydı. Herşeye rağmen, laik demokratik Cumhuriyet'e ve onun kazanımlarına sonuna kadar sahip çıkılacağına ve hukukun üstün geleceğine olan inancımız tamdır. Özünlü: Adalet yerini bulacak Bilecik TSO Başkanı Ahmet Özünlü: Sinan Aygün meslek odası başkanıdır. Hiçbir tebligat ve davet gönderilmeden sabaha karşı evinden apar topar göz altına alınmasını kınıyoruz. Yapılan tavrın kesinlikle doğru olmadığı kanaatindeyiz. Türkiye'de ki hukuk sistemine güveniyoruz. Adalet yerini bulacaktır. FT: Soruşturma yatırımcıları ürküttü Ergenekon soruşturması ve AKP'nin kapatılma davasının odağındaki tartışmalar dış basında yankı buldu. Ekonomi gazetesi Financial Times, Ergenekon soruşturması kapsamındaki gözaltıların finansal piyasaları olumsuz etkileyerek gerilimi artırdığını belirtti. AKP hakkındaki kapatma davası ve Ergenekon soruşturmasının yatırımcıları ürküttüğü öne sürüldü. Dış basında öne çıkan diğer yorumlar şöyle: . The Times: Türkiye'nin geçmişi liberal gelecek umudunu yok ediyor . Independent: Gözaltılar güç mücadelesinin ani yoğunlaşmasıdır . Guardian: Siyasi sistem çöküşe doğru ilerliyor . The New York Times: Türkiye'deki darbe davasında 21 gözaltı . Telegraph: Türkiye'de siyasi kargaşa . CNN: Türkiye'de siyasi tansiyon yükseldi Başbuğ: İddialar gerçek dışı Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ dün İspanya Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Carlos Villar Turrau'nun Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı'nı ziyareti öncesinde yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile 24 Haziranda gerçekleştirdiği görüşme ile Ergenekon soruşturması arasında ilişki kurmaya yönelik bazı yorumlarda bulunulduğunu belirterek, "Açık şekilde ifade etmek istiyorum. Yapılan bu yorum, ima ve değerlendirmeler kesinlikle gerçek dışıdır. Söz konusu toplantıda bu konu hiçbir şekilde gündeme gelmemiştir" diye konuştu. Diğer taraftan Genelkurmay Başkanlığı resmi internet sitesinde, Ergenekon soruşturması kapsamında dün üst rütbeli emekli askerlere ait ev ve işyerlerinde yapılan aramaların, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 119'uncu maddesi 5'inci fıkrasındaki 'Askeri mahallerde yapılacak arama, Cumhuriyet savcısının istem ve katılımıyla askeri makamlar tarafından yerine getirilir' hükmüne istinaden yapıldığını bildirdi. Başbakanlık da yalanladı Bu arada Başbakanlık'tan yapılan açıklamada, Ergenekon soruşturması kapsamında gerçekleştirilen gözaltıların, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral ilker Başbuğ görüşmesinde hiçbir şekilde gündeme gelmediği bildirildi. 2 bin 500 sayfalık iddianame tamamlandı Önceki gün Ergenekon Soruşturması kapsamında gözaltına alınan isimlerin, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki işlemleri sürüyor. Soruşturma kapsamında tutuklu bulunan 49 kişi ile gözaltına alınıp serbest bırakılan zanlılardan bazıları hakkında hazırlanan iddianamenin yazımının tamamlandığı öğrenildi. İddianamenin yaklaşık 2 bin 500 sayfa olduğu bunun kısaltılmaya çalıştığı iddia edilirken, önceki gün gözaltına alınan 21 kişinin hazırlanacak iddianamede yer almaması bekleniyor. İddianameyi değerlendirmeye alacak olan mahkeme, kabulüne karar verirse dava açılmış olacak. Mahkeme, usul açısında eksikler gördüğü taktirde iddianameyi soruşturma savcılarına geri gönderilebilecek. Öte yandan Ergenekon davasına bakacak olan mahkemeye 2009 yılı nisan ayına kadar başka dosya gönderilmeyeceği öğrenildi. Balbay susma hakkını kullandı Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılarından Zekeriya Öz, önceki gün geldiği İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden, dün gece yarısından sonra korumaları ile ayrıldı. Ankara'daki aramalarda el konulan bir minibüs dolusu evrak, bilgisayarlar ve bir pompalı tüfek de, dün saat 05.00 sıralarında sivil bir polis aracıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi. Gözaltındaki isimlerden Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın avukatı Akın Atalay, Balbay'ın emniyette susma hakkını kullanacağını, medyaya sızan kirletilmiş ve çarpıtılmış haberlerle yapılan linç girişiminden kurtulmak istediğini kaydetti. Emekli Org. Hurşit Tolon'un avukatı Ahmet Çörtoğlu ise müvekilinin henüz neyle suçlandığının söylenmediğini, belirsizliğin sürdüğünü söyledi.