Bankacılar tedirgin, kur ve faizde yükseliş bekliyorlar

Bankacılar tedirgin, kur ve faizde yükseliş bekliyorlar

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Bankacılık sektörü, yurtdışı ekonomik ve yurtiçi siyasi gelişmelerden dolayı faiz oranlarında, TÜFE'de ve döviz kurunda artış, kârlılıkta ve bireysel kredi hacimlerinde düşüş bekliyor. En dramatik değişiklik ise iç borçlanma faizinde oldu. Bir önceki anket döneminde iç borçlanma faizinde artış bekleyenlerin oranı yüzde 3 seviyesinde bulunurken nisan-haziran döneminde bekleyenlerin oranı yüzde 50'ye çıktı. Dolarda artış beklentisi ise yüzde 36'dan yüzde 68'e yükseldi. Bankacılar, GSMH, bütçe açığı gibi makroekonomik göstergelerde olumlu beklentilerini koruyor. Özellikle ticari kredi hacimlerinde artış beklentisinin sürdüğü bankacılık sektörü, kısa vadede durgunluk vb. gelişmeler beklemezken, sektörde riskliliğinin artabileceği uyarısında bulundu. "Bankacılık Sektörü Yönetici Kesimi Beklenti Anketi"nin nisan sayısı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından yayınlandı. 90 üst düzey banka yöneticisi tarafından cevaplanan Nisan-Haziran 2008 dönemi Bankacılık Sektörü Yönetici Kesimi Beklenti Anketinde üç önemli dışsal faktörün etkisi öne çıktı. Bu faktörler, uluslararası piyasalardaki dalgalanmanın yarattığı likidite sıkıntısı, girdi fiyatlarında yaşanan artışlar ve iç siyasi gelişmeler oldu. Özellikle uluslararası likidite daralması, hem fon kaynaklarının, hem de kredilerin faiz oranlarına ilişkin beklentilerin artış yönünde olması sonucunu doğurdu. Diğer taraftan, sektörün kârlılığına ve riskliliğine ilişkin beklentiler de aynı şekilde olumsuz yönde gelişti. Raporda dikkat çeken noktalar kısaca şöyle; . Sektör yöneticileri genel olarak, reel ekonomi ve bankacılık sektörü dışından kaynaklanan sebeplerle oluşan olumsuz durumun etkilerinin sınırlı olacağını, sektörün ve ekonominin büyümeye devam edeceğini bekliyor. . Ankette, TÜFE'nin artacağı beklentisine sahip katılımcı oranı yüzde 59 ile son bir yılın en yüksek seviyesinde. Bu durumun, yaşanan dalgalanmaların yanı sıra petrol ve diğer enerji fiyatlarındaki artışlardan kaynaklanabileceği ayrıca faiz artışı beklentilerinin enflasyonist baskı yaratacağ beklentisinden kaynaklanabileceği sonucu çıkarılıyor. . Makroekonomik göstergeler arasında en dramatik değişim iç borçlanma faiz oranlarında oldu. Bir önceki anket döneminde yüzde 3 olan iç borçlanma faiz oranındaki artış beklentisi bu dönemde yüzde 50 seviyesinde gerçekleşti. . Benzer şekilde ABD Dolar kuruna ilişkin artış beklentisine sahip katılımcı oranı bir önceki anket döneminde yüzde 36 seviyesinde iken bu anket döneminde yüzde 68 seviyesine çıktı. . Kredilerin faiz oranlarında ağırlıklı beklenti kredi kartları hariç olmak üzere artış yönündedir. Faiz oranlarında artış yönünde beklentiye sahip katılımcı oranı konutkredilerinde yüzde 64, diğer tüketici kredilerinde yüzde 57, ticari kredilerde yüzde 60, kredi kartlarında ise yüzde 20 seviyesinde oldu. . Kredi hacimlerine ilişkin sorularda bireysel kredi hacimlerinde daralma, ticari kredi ve toplam kredi hacimlerinde artış beklentilerinin hâkim olduğu görüldü. . Anket katılımcılarının yüzde 71'i en fazla artış göstermesini bekledikleri fon kaynağı olarak mevduatı gösterildi. İkinci sırada yüzde 14 ile para piyasaları, üçüncü sırada yüzde 10 ile özkaynaklar geliyor. . Bankacılık sektöründeki yabancı sermaye payına ilişkin beklenti yüzde 72 oranında aynı kalacağı yönünde. Artış bekleyenlerin oranı yüzde 21 ile anketin yapılmaya başlandığı Ekim 2005 döneminden beri en düşük seviyeye geldi. Riskin artacağı öngörülüyor Ankete göre, bankacılık sektörünü ve sektöre olan güveni en fazla etkilemesi beklenen faktörlerin sorulduğu sorularda siyasi ve makroekonomik gelişmeler öne çıkıyor. Sektörün riskliliğine ilişkin soruda ise katılımcıların yüzde 82'si riskliliğin artacağını beklediklerini ifade ederken, en önemli risk kaynağı olarak ise sırasıyla katılımcıların yüzde 39'u likidite riskini, yüzde 31'i kredi riskini, yüzde 21'i faiz riskini yüzde 7'si kur riskini görüyor. Anket sonuçlarından, yurtdışı ekonomik ve yurtiçi siyasi gelişmelerden dolayı faiz oranlarında, TÜFE'de ve döviz kurunda artış, kârlılıkta ve bireysel kredi hacimlerinde düşüş gibi olumsuz beklentilerin olduğu, ancak GSMH, bütçe açığı gibi makroekonomik göstergelerde olumlu beklentilerin devam ettiği, özellikle ticari kredi hacimlerinde artış beklentisinin sürdüğü ve dolayısıyla kısa vadede durgunluk vb. gelişmelerin beklenmediği, ancak bankacılık sektörünün riskliliğinin artmasının beklendiği sonuçlarına ulaşılıyor.