Başkanlar, iş dünyasına 'temkin' bankalara 'sağduyu' çağrısı yaptı!
Erken seçime yaklaşık iki ay kala DÜNYA’ya konuşan oda başkanları üyelerine, bu dönemi ani kararlardan ve dövizle borçlanmaktan kaçınarak geçirmelerini salık verdi. Başkanlar, bankalara ise, "Kriz refleksiyle hareket etmeyin, insaflı olun” diye seslendi
Türkiye 1 Kasım’da yeni bir seçime gitmeye hazırlanırken iş dünyasının temsilcileri uyarılarını artırdı. Kimi sektörlerde beklentilerin belirgin şekilde bozulduğuna dikkat çeken, 2015 yılının kayıp yıl olacağını, 2016’nın bile beklentileri karşılayamayacağını düşünen birçok ticaret ve sanayi odası temsilcisi var. Kimi oda başkanları da yeni dönemde üyelerini temkinli olmaya, ani ve keskin kararlar almaktan kaçınmaya çağırıyor. Üyelerinin özellikle dövizle borçlanmaktan uzak durmasını isteyen iş dünyası örgütleri, belirsizlik ortamının kredi maliyetlerini artıracağına da dikkat çekti. Türkiye ekonomisi için risklerin ciddi anlamda biriktiğini savunan iş çevreleri, bu ortamda reel sektörün desteklenmesinin daha çok önem taşıdığını ifade etti. Oda başkanlarının bankalara da bir çağrısı var: Kriz refl eksiyle hareket etmeyin! Zira, kimi odalar, özellikle turizm gibi bu dönemi sıkıntılı geçiren alanlarda zor durumdaki bazı üyeleri için bankalarla özel kredi anlaşmaları yapmak üzere masaya oturdu.
'Adımlar atılırken iki kere düşünülmesi gereken bir dönem'
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar:
“7 Haziran’dan bu yana belirsizlik süreci içinde olan iş dünyası koalisyon için sağduyusunu ve umutlarını hep sürdürdü. Ancak gelinen noktada tekrar bir seçim süreci, belirsizliği doruk noktasına ulaştırdı ve dolar da buna tepkisini gösterdi. Böyle zamanlar temkinli olmayı, borçlanmamayı, yeni girişimlere adım atmamayı gerektirmektedir. Geçmişten bugüne neredeyse her 10 yılda bir kriz yaşayan güzel ülkemizde, üyelerimiz de tecrübeleri doğrultusunda adımlarını atarken iki kere düşünmelidirler. Çünkü bekle ve gör noktasında olduğumuz bir gerçektir. Diğer yandan, dövize karşı ne yazık ki ekonomimiz bu kadar kırılgan iken, ekonominin araçlarından biri olan hedge etme noktasında çekimser kalınmaması gerektiğini bir kez daha gördük. Mutlaka bu süreci de atlatacağız. Ancak önemli olan en az hasarla atlatabilmek. 7 Haziran seçim sürecinde partilerimizin seçim propagandalarında ekonomi öne çıkmış ve bundan büyük mutluluk duymuştuk. Ancak seçimlerin akabinde Türkiye’de ne yazık ki sadece siyaseti konuşur bir hale geldik. Terör eylemlerinin artmasıyla birlikte güvenlik sorunları da eklenince ekonomi tamamen geri plana itildi. Oysaki, dış etkenlerden dolayı ihracatımız azalırken, içerdeki sıkıntılardan dolayı da dolar yıl başına göre yüzde 23 gibi çok ciddi bir oranda artmıştır. Hükümetin olmadığı bir ortamda, geçici açıklamaların dışında somut ve kalıcı bir adım ne yazık ki atılmamaktadır. Kasım seçimleri sonrasında yine benzer bir tabloyla karşılaşma olasılığı bizleri endişelendiriyor.
Özellikle dolar artışı ile birlikte özel sektörün mevcut borçları da katlanmaktadır. Talebin daraldığı, borçların arttığı bir ortamda finansal erişim zorluğu yaşatılmaması en büyük beklentimiz. Bizler dönemsel olarak, bankalarımızla protokoller imzalayarak üyelerimizin finansmana erişiminde normal şartlar altında da yardımcı olmaya çalışıyoruz. Şu anda henüz ülkemizde yaşanılan bu belirsizlik ortamından ötürü bize ulaşmış bir finansman talebi olmadı. Ancak olduğu takdirde, bize iletilen her konuda olduğu gibi konunun muhatapları ile anında yüz yüze görüşerek finansman sağlama noktasında somut adımlar atabiliriz.”
'Maliyet hesabımızı çok iyi yapmalı ve gereksiz riskten kaçınmalıyız'
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar:
“Aslında ekonomideki gidişatı seçimler ve iç gündemle bu denli bağdaştırmamak gerek. Dünya ekonomisinde ciddi bir türbülans yaşanıyor. ABD ve Euro Bölgesi'ndeki belirsizlik durumuna dönemlerde Asya piyasaları da eklendi. Bu gelişmeler elbette Türkiye’yi yakından etkiliyor.
Baktığınızda 2015, tüm dünyada ihracatçının yüzünü güldüren bir yıl olmadı. Kurlarda ülkeler devalüasyona gidiyor. Yatırımlar yavaşladı. Dünyada yeni bir denge kurulmaya çalışılıyor. Önümüzde FED’in en az bir faiz artırımı var. Taşlar çok kısa sürede yerine oturmayacaktır. Bu bizim seçimlerimizden bağımsız bir durum.
İşte bu yüzden seçimlerin bir an önce olmasını, siyasi tablonun netleşmesini istiyoruz. Bu türbülanstan geçerken, pür dikkat ekonomiye yoğunlaşabilelim, önümüzü görelim diye.
Dünyadaki bu tablo karşısında elimizdeki kozları dikkatle oynamamız ve oldukça öngörülü olmamız gereken bir süreçteyiz. İş dünyası olarak maliyet hesabımızı çok iyi yapmalı ve gereksiz riskten kaçınmalıyız. Kur riskinden korunma yöntemlerini kullanmak da çok önemli.
Türkiye, henüz seçim sathı mahalline yeni girdi. Tabii... Bugünden, sonuçlar üzerinde “şöyle olursa böyle olur” deme lüksümüz yok.
Millet iradesinin nasıl tecelli edeceğini hep beraber göreceğiz. En büyük hakem millettir ve bu noktada asıl önemli olan da kaos senaryolarına teslim olmadan yolumuza devam etmektir. Bugün, Türkiye’nin en büyük ihtiyacı büyümek. İşverenin de, işçinin de, işsizin de, sokaktaki vatandaşın da tek beklentisi var; büyümek, büyümek, büyümek. Refahı, iş yapma olanaklarını ve istihdamı artıracak reçete bu. O nedenle seçim gündemini ne kadar kısa tutarsak o kadar iyi, o kadar hayırlı olur diye düşünüyorum. Bir an evvel seçimleri yapalım. Böylece de önümüzü görelim ve ekonomiye yoğunlaşalım.
'Bu siyasi belirsizlik uzak olmayan bir süreçte bitecek'
İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş:
“Önümüzdeki tek seçenek olarak erken seçim kaldı. Erken seçim olması halinde, karalar bağlayacak değiliz. Biz iş dünyası olarak işimize bakmaya, üretmeye ve istihdam yaratmaya devam edeceğiz. Bu süreçte, üyelerimizin dikkatli olmaları gerekiyor. Çünkü mevcut hükümet de olsa, bir seçim hükümeti de oluşturulsa siyasi bir belirsizlik olacak. Bu, ekonomi ile ilgili önemli kararların alınmasına ve yapısal reformların aksamasına neden olacaktır.
Bu durum da zaten dalgalı bir seyir izleyen döviz kurlarının yukarı yönlü hareketini tetikleyecektir. Üyelerimiz, olabildiğince döviz ile borçlanmasın ve risk almasın. Yatırımlar ve büyüme hareketleri için mümkün olduğunca öz kaynak kullanmaya çalışsınlar. Fazla stok tutmamaya özen göstersinler, alım–satımlarda alıcıların ödeme gücünü iyi kontrol etsinler. Bu süreçte elbette ki, ekonomi yönetiminin etkinliği azalacak. Şu anki hükümette ekonomi yönetiminde son derece deneyimli ve bilgili bakanlarımız var. Ama yine de seçime giderken bazı kararları almaları aksayacaktır. Kanun çıkartılması gerekse TBMM çalışmıyor, bu da bir sıkıntı. İçinde bulunduğumuz bu kritik ortamda, bankalar ve reel sektörün birbirine ihtiyacı her zamankinden fazla. Bunun için bankaların firmalara insafl ı yaklaşması gerekiyor.
Geçtiğimiz yıllarda reel sektörün üzerine giden bankalar, bunun hem piyasa hem de kendileri için çok acı sonuçları ile karşılaştılar. Sıkıntılara rağmen ülkemiz ekonomisi geçmiş yıllara nazaran çok daha güçlü. Bu nedenle diğer aktörler gibi bankaların da hemen paniklememesi, acele ile hareket etmemesi gerekiyor. Elbette bu siyasi belirsizlik çok da uzak olmayan bir süreçte sona erecektir. Belirsizlik ortamında kredi maliyetleri artacaktır. Böyle bir ortamda reel sektörün desteklenmesi daha fazla önem taşıyor. Oda olarak her zaman üyelerimizin yanında olduk. Türkiye genelinde 2001 krizi sonrası üyelere yönelik uygun koşullar içeren kredi protokollerini başlatan ilk odayız. Onların işini kolaylaştırmak adına onlardan gelen her öneri ve eleştiriyi dikkate alacağız. Gereken kurum ve kuruluşlar ile temasa geçip, sorunlarına çözüm bulmaya devam edeceğiz. Şu anda örneğin zor durumdaki turizm sektöründeki üyelerimiz için özel krediler için bankalarla görüşmelere başladık.”
'Ani ve keskin kararlar alma zamanı değil'
Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Başkanı Günal Baylan:
“Dünya ekonomisinde kur savaşları ve FED’in faiz artırımı gibi risklerin bulunduğu mevcut durumda; iç talebin zayıf seyri, ihracatın düşen TL’ye rağmen daralmasına bağlı olarak dış ticaret açığının artması ve düşük faiz döneminin sona ermesi gibi faktörler dikkate alındığında Türkiye ekonomisi için risklerin ciddi anlamda biriktiğini görüyoruz. Önümüzdeki dönemde ekonominin düşük bir büyüme düzeyine mahkûm olma ihtimali ile karşı karşıyayız. Buna, siyasi arenada yaşanan gelişmeler de eklendiğinde Türkiye ekonomisini önümüzde dönemde sıkıntılı günler beklediğini söyleyebiliriz. Mevcut siyasal belirsizlikler ve sonbaharda yaşanacak erken seçim atmosferi, politik risk primini de yükseltmekte ve makro dengelerin kalıcı bir biçimde bozulmasını beraberinde getirmektedir. Gelinen noktada 2015 yılının kayıp yıl olacağı, hatta 2016’ya dahi istenen performansla başlanamayacağı gerçeği ile karşı karşıyayız. Tüm bu olumsuzlukların iş dünyamızı etkileyeceğini biliyoruz. Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan Bursa’da üretim yapan çok sayıda sanayici ve BUSİAD üyeleri, gerçekleştirdikleri üretim ve ihracat hacmi ile hem şehir, hem ülke ekonomisi adına önemli katma değer sağlamaktadırlar. Büyük hacimli üretim potansiyeline sahip bu işletmelerin, erken seçimin doğurduğu belirsizliklere bağlı olarak mevcut üretim ve yatırım çalışmalarını bir anda askıya almaları ilk etapta çok beklenmeyebilir. Ancak seçim sonrası hükümet kurma çalışmalarının istenen seviyede gitmemesi ve yaşanacak siyasi istikrarsızlık ortamı, ülke genelinde olacağı gibi Bursa özelinde de üretim, ihracat ve ödemeler dengesi gibi alanlarda olumsuz hissedilecektir. Ekonominin tüm birimleri için basiretli davranmanın ve karar almanın önemli olduğu bir sürece giriyoruz. BUSİAD olarak bu süreçte üyelerimizin ve ekonomi içinde yer alan diğer oyuncuların söz konusu tüm bu olumsuz senaryolara bağlı olarak, ani ve keskin kararlar almayacağını ve mevcut çalışmalarını aksatmadan sürdüreceğini düşünüyorum.”
'Piyasanın acil canlandırılmasına ihtiyaç var'
ASO Başkanı Nurettin Özdebir:
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, 7 Haziran seçimlerinde vatandaşın görevini yapmış olmasına rağmen, siyasilerin bunu yerine getirmediğini söyledi. Kim kurarsa kursun Türkiye’nin acilen hükümete ihtiyacı olduğunu belirten Özdebir, piyasaları canlandıracak tedbirlerin bir an önce alınması gerektiğini bildirdi.
Erken seçim çalışmalarının başlamasıyla birlikte iş dünyası, piyasadaki belirsizliğe yönelik yakınmalarını artırdı. DÜNYA’nın sorularını cevaplandıran ASO Başkanı Nurettin Özdebir, 7 Haziran seçimlerinde çıkan tablodan bir hükümet kurulmasını beklediklerini ancak bunun gerçekleşmediğini söyledi. kimi partilerin kırmızı çizgi koyduğunu, kimilerinin de rövanşist bir yaklaşımla hükümet kurulmasına imkan tanımadığını ifade eden Özdebir, “Vatandaş görevini yaptı ama siyasetçi bunun gereğini yerine getirmedi. Ancak gerek kamu güvenliği açısından, gerekse ekonomik durumlar açısından piyasalar son derece tedirgin ve insanlar karar vermekte zorlanıyorlar” dedi.
Karar vermekte zorlananların koalisyon veya kimin hükümeti kuracağıyla çok fazla ilgilenmediğinin altını çizen Nurettin Özdebir, “Ancak belirsizlik insanları duraksamaya sokuyor. Bu da piyasayı olumsuz etkiliyor. Yurtdışıyla çalışan büyük şirketler kısmen işlerini yürütse de özellikle küçük işletmelerde ciddi sıkıntı var” diye konuştu.
Çarklar yavaş da olsa dönse bile temmuz ayının verilerinin nasıl geleceğinin bilinmediğini söyleyen Nurettin Özdebir, “Ancak bu durum birkaç ay daha giderse birçok firmanın tıkanacağı muhakkak. Piyasada vadeler çok uzamış durumda. Kimse 2015 yılına çek senet vermek istemiyor, ödemeyi 2016 yılına uzatıyor. Ciddi likidite sıkıntısıyla birlikte, yatırım mallarında da tıkanıklık görünüyor” ifadelerini kullandı.
Bankalar kredi musluklarını kıstı
Bu dönemde üyelerinden bankaların kredi musluklarını kıstığına yönelik şikayetlerin giderek arttığını belirten Özdebir, bu aşamada acilen piyasayı canlandıracak tedbirlerin alınmasının şart olduğunu söyledi.
İlk etapta tüketim eğilimi yüksek olan emekli kesiminin harcamalarındaki tıkanıklığın giderilmesi gerektiğini dile getiren Nurettin Özdebir, “Kredi kartı ve tüketici kredisi borçları yüzünden harcama dahi yapamayan 200 bin emekli olduğunu biliyoruz. Bu insanların borçlarının yapılandırılması, tüketici kredilerindeki 36 aylık vade sınırının uzatılması piyasaları canlandırabilir. Emeklilerin önemli bir kısmı maaşını Ziraat Bankası’ndan alıyor. Borç küçük taksitlerle kaynağından kesilebilir” dedi.
Türkiye’de şirketlerin borçları yapılandırılırken ödemeler için yanlış dönemler belirlendiğine vurgu yapan Nurettin Özdebir şunları söyledi:
“İnsanlar zor durumdayken yapılandırma yapılıyor ama zaten işler iyi olmadığı için bu borçların ödenmesi de güçleşiyor. Borçlar yapılandırılırken, geri ödemelerin Türkiye’nin yüzde 3-4 büyüdüğü dönemde başlaması gerekli rahatlamayı sağlar.”
'İnsanlar barışı tattı artık savaş istemez'
TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu:
Barış sürecinin ardından yeniden çatışma ortamına girilmiş olmasının Güneydoğulu iş insanlarında büyük kaygı yarattığını söyleyen Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Tarkan Kadooğlu, halkın barışı tattıktan sonra iplerin yeniden kopmaması gerektiğini belirterek, liderlerin bir an önce hükümeti kurup barış sürecini tekrar başlatmasını istedi.
Barış sürecinde herkesin çok mutlu olduğunu vurgulayan Kadooğlu, “Şimdi insanlar tedirgin ve huzursuz. Bizim de sahip olduğumuz kaygıları fazlasıyla yaşıyorlar. Barış süreci çok iyi gidiyordu, çok mutluyduk. Çünkü insanlar barışı tattılar. Bu saatten sonra savaşı desteklemezler. Kim yapıyorsa karşısında halkı görür. Halk artık Cudi Dağı’nda piknik yapmaya başladı. Bu zevki bırakıp da savaşa razı olmazlar. Kimse savaş istemiyor. Cizre ve çevresinde her gün sabaha kadar çatışmalar, patlamalar var. Eskiden böyle değildi, gece saat 12’lere kadar insanlar sokaktaydı, kahvelerdeydi” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Çözüm sürecini buzdolabına kaldırdık” sözünü de yorumlayan Tarkan Kadooğlu, “Sorunu buzdolabına da, dağ başına da kaldırsanız, sorunlar bitmediği müddetçe Türkiye huzura kavuşamaz. Eğer çözüm silahla olsaydı, 30 yıldır nice hükümetler, nice TSK’lar geldi, komutanlar değişti, bu çözülürdü, çözülmedi. Üstelik gittikçe bu yara açılacak, birlik ve beraberlik bozulacak diye büyük kaygı duyuyorum. Barış sürecinin 3 yıl sürüp bir anda sona ermesi, Güneydoğulu iş insanlarında da büyük kaygı ortaya çıkardı” açıklamasını yaptı.
'Türkiye'nin ekonomisi sağlam, sarsıntı yaşanmaz'
Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk:
“7 Haziran milletvekilliği genel seçimleri sonucunda; dört partinin Meclis’e girdiği, seçimlerde tek başına iktidarın mümkün olmadığı bir tablo ortaya çıkmıştı. Bu sonuç üzerine; Türkiye’nin, 1980 öncesi ve sonrasında, zoraki kurulan, birbirleri ile uyuşmayan görüşlere sahip olan partilerin koalisyonunda büyük kayıplar verdiğini, sağlıklı bir koalisyon olmayacaksa sandığa gitmekten de çekinmemek gerektiğini ifade etmiştik. 2002 yılında koalisyonun çıkmaza girdiği bir dönemde yapılan erken seçim Türkiye için hayırlı sonuçlar getirmişti. 2007 yılında da sistemin kilitlenmesi üzerine sandığa gidilerek sıkışıklığın giderildiğini görmüştük. Bugün de mevcut meclis tablosundan bir koalisyon hükümeti çıkmadığını ve tek ihtimal olarak seçimin kaldığını görmekteyiz. Yapılacak seçim ile birlikte Türkiye’de siyasi gelişmelerin rayına oturacağına, yeniden ekonomik ve siyasi istikrarın yakalanacağına inanıyoruz. Türkiye’deki siyaset gündemi ile birlikte uluslararası ekonomik gelişmeler reel sektörümüzü tedirgin etmektedir. Çin Merkez Bankası’nın yuanı devalüe etmesi, Amerikan Merkez Bankası’nın faiz artırımı beklentisi, emtia fiyatlarındaki gerileme aslında küresel bir krizin yaşandığını göstermektedir. Türk Lirası da bu durumdan etkilenmekte ve değer kaybetmektedir. Bugün 3 lira sınırına dayanan bir dolar kurundan bahsediyoruz. Tabii ki Türkiye’de sağlam bir bankacılık sistemi bulunuyor. Bankalarımızın kriz refl eksi ile hareket etmeyeceğini düşünüyoruz. Üyelerimize de bu dönemde temkinli olmalarını öneriyorum. 2015 yılında kurdaki dalgalanmalar yıl sonuna kadar devam edecektir. Fakat Türkiye, sağlam makroekonomisi sayesinde çok büyük bir sarsıntı yaşamayacaktır.”
'Önceliğimiz çatışmasızlık ortamının sağlanması'
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Sayar:
“Bizim önceliğimiz şu anda ölümlerin durması. Ölümün olduğu yerde başka hiçbir şeyden bahsetmek mümkün değil. 40 gündür yaşanan kaos ortamı gün geçtikçe dozunu artırıyor. Böylesi bir dönemde yatırımcımıza, tüccarımıza verdiğimiz tek tavsiye sabırlı olmaları yönünde. Üyelerimize düşük faizli kredi bulmak için özel bankalar ile görüştük. Ancak özel bankalar talebimize sıcak bakmadılar. Bu nedenle burada devlet bankalarının devreye girerek yatırımcıyı koruması gerekiyor. Beklentimiz öncelikle çatışmasızlık ortamının oluşturulması ve ivedi olarak siyasetin işlerlik kazanması.”