Baykal: 1 milyon'a yakın kişi ekonominin dışına itildi
Baykal: 1 milyon'a yakın kişi ekonominin dışına itildi
ANKARA - CHP Lideri Deniz Baykal, Merkez Bankası'nın kara listesine, bu yıl, 802 bin kredi kartı ve banka kredisi kullanıcısının girdiğini ifade ederek, bunun, 1 milyona yakın kişinin, ekonomik sistemin dışına itilmesi anlamına geldiğini söyledi. Baykal, dün partisinin grup toplantısında ekonomide, KKTC'de ve Ergenekon soruşturmasındaki gelişmeleri değerlendirdi. Son 1 ayda gerçekleşen satın alma gücü kaybının yüzde 5,5 olduğunu ifade eden Baykal, Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı sermaye girişinin ise yüzde 50 azaldığını vurguladı. Baykal, Türkiye'ye portföy yatırımı olarak gelen paranın, net çıkış yapmaya başladığını, mayıs sonunda 1,5 milyar dolarlık net portföy yatırımı çıkışı olduğunu kaydetti. Türkiye'nin son 5 yılda, dış dünyaya 25 milyar dolar kaynak transferi yaptığını ifade eden Baykal, bu kaynakların bir kısmının, kâr payı olarak çıktığını söyledi. 'Altın yumurtlayan tavuklar satıldı' Baykal, Türkiye'nin son 5 yılda 7,5 milyar dolar kâr transferi yaptığını vurgulayarak, "Önümüzdeki 5 yıl, bunu bir kaç kez katlayarak, ortaya koyacaktır, trend o. Çünkü, Türkiye, altın yumurtlayan tavuklarını sattı. O tavuklar, başkasının folluğuna yumurtluyor. Bu, Türkiye'de çok ciddi sorun haline dönüşmeye başladı" dedi. Son 5 yıldaki özelleştirme gelirlerinin 20-25 milyar dolar arasında olduğunun tahmin edildiğini kaydeden Baykal, bu dönemde transfer edilen kâr payının ise 7,5 milyar dolar olduğunu belirtti. 'Başbakan'ın tezi yargıya yansıdı' Baykal, Ergenekon iddianamesinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tezini sahiplenen bir iddianame olduğunu ileri sürdü. Baykal, "O tezi, bugüne kadar yargı organları önemsememişti. Bir türlü yargı organlarına bunu aktaramamıştı Sayın Başbakan. Şimdi öyle anlaşılıyor ki İstanbul'daki bu dava dolayısıyla Başbakan'ın tezi, yargı sisteminin içine yansımıştır" diye konuştu. Dünkü grup toplantısında Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarına yanıt veren Baykal şunları söyledi: "Bugün (Dün) grup toplantısında Başbakan, 'Evet, ben savcıyım' demiş. Tabii Başbakan'ın savcı olmak istemesine saygı gösteririm. Savcılık şerefli bir meslektir. Saygıdeğer bir iştir. Başbakan'ın savcılığına özenmesinde hiçbir yanlış yoktur ama Başbakan'ın şunu hatırlaması lazım: O savcının isminin başında Cumhuriyet yazar. Cumhuriyet Savcısı.'Ben milletin savcısıyım' demiş Başbakan. Savcılar, Cumhuriyet'in savcısıdır. Avukatlar, milletin avukatıdır. Başbakan'ın kendisine hukuk süreci içinde bir yer arayışı içine girdiğini görüyorum. Savcılık da onu çok ilgilendiriyor. Burada bir sakınca yok. Bence, savcı olmayı arzu etmesi saygı değer bir iş ama Başbakan'ın şunu bilmesi lazım ki savcılık, Başbakanlık'la bir arada gitmez."