”Birinci önceliğimiz iç tüketimi artırmak olmalı”
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin her bölgesinin ekonomik krizden aynı derecede etkilenmediğine dikkat çekti
İSTANBUL - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de ekonominin, özel tüketim harcamaları arttığı zaman büyüdüğünü, azaldığı zaman aşağı indiğini belirterek, "Türkiye'nin mutlu ve müreffeh olması için birinci önceliğimiz iç tüketimi artırmak olmalıdır" dedi
Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleştirilen "Perakende Günleri 2009"da konuşan Hisarcıklıoğlu, dünyada yaşanan bu ekonomik kriz karşısında önce her ülkenin tedbirler almaya çalıştığını, daha sonra ise dünya ekonomisinin yüzde 85'ini oluşturan G-20 zirvesi ile bu küresel kriz karşısında nasıl önlem alınabileceğinin ve etkisinin azaltılacağının tartışıldığını hatırlattı.
Hisarcıklıoğlu, 2009 yılının ilk 6 ayında Amerika bölgesi'nde Meksika'nın yüzde 9,2, Rusya'nın 9,8 küçülürken, Türkiye'nin de yüzde 10,3 oranında küçüldüğünü belirtti.
Türkiye ekonomisinin, 2009 yılının ilk 6 ayındaki küçülmesinin cumhuriyet tarihindeki ikinci büyük küçülmesi olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, 2009 yılında Türkiye küçülürken, Çin'in yüzde 25 oranında, Hindistan'ın ise yüzde 5,4 oranında büyüdüğünü belirtti.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizini 2001 yılında yaşadığını anımsatarak, 2001 yılında yaşanan ekonomik krizden Türkiye'nin fırsatlar çıkardığını anlattı.
Türkiye ekonomisinin alınan tedbirlerle hızla büyüme yaşadığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, 2005 ve 2006 yıllarına gelindiğinde rehavete kapıldığını, 2008 yılının 8'inci ayına kadar dünyada kriz yokken Türkiye ekonomisinin hızla aşağıya indiğini kaydetti.
Rifat Hisarcıklıoğlu, 2001 yılından sonra Türkiye ekonomisindeki iyileşmenin ardından Türkiye'de kardeş kavgasının başladığını, herkes birbirini öteki tanımladığını anlatarak, "Artık, her yerde alışverişlerimizde bile, benden mi senden mi önem arz etmeye başladı. Biz dünyada kriz yokken, işini bereketini rahmetini kaybetmeye başladık. Dünya ekonomileri yukarı giderken, bizimki aşağı gitmeye başlamıştı. Kendi içimizde kavgaya başlayınca kaybettik, bu kriz algılanamadı" diye konuştu.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin her bölgesinin ekonomik krizden aynı derecede etkilenmediğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesela bu krizden Güneydoğu etkilenmedi, İç Anadolu kan kaybediyor, Güney Anadolu'da Irak ve Suriye pazarını iyi değerlendirdiği için büyüme var. Geçenlerde baktım Amasya'da küçülme yok. Şehrin iki önemli girdisi var. Bunlar tarım girdisi ve memur maaşları. Amasya ürün bol olduğu için etkilenmemiş. En çok etkilenen bizim markalaşmış 11 şehrimiz Gaziantep hariç. Krizden en çok etkilenen sektör giyim sektörü olmuş. Türkiye'nin GSMH düştükçe insanlar giyim alışverişinden kısıyor. Her sektör de aynı şekilde etkilenmedi. Otomotiv yüzde 40 daralırken, beyaz eşyanın yüzde 5 büyüdüğünü görüyoruz.
Türkiye'de 6 milyon 300 bin kişi işsiz. Bu 6 milyon 300 bin kişi işsizse, mutsuz demektir. Türkiye'nin yaş ortalamasının 28 olduğunu düşünürsek, bu rakam çok yüksek. Bizim yapmamız gereken, her yıl 700 bin genç istihdama katılıyor. Bunlara iş bulmalıyız. İnsanlar mutlu olacaksa 6 milyon 3 bin insana iş bulmak zorunda. Her yıl üniversiteyi bitirip, iş gücüne katılan 700 bin gence iş bulmak durumunda. Bu müthiş bir güç, geleceğimizin itici güçleri. Bunları iyi yönetebilirsiniz. Eğer bu insanlara iş bulabilirsek lokomotifimiz olacak. Bu insanları mutsuz bırakırsak ne büyük ayak bağımız olacak. Şimdi 700 bin, gelecekte 1 milyon kişi olacak. Türk gencine ve insanına iş bulabilmek için Türkiye ekonomisini büyütmek mecburiyetindeyiz."
"Birinci önceliğimiz iç tüketimi artırmak olmalı"
2009 yılı ile 2008 yılının ilk 9 ayının karşılaştırıldığında Türkiye'nin bütçe giderlerinde yüzde 19'luk bir artış olduğunu, devletin bu krizin etkisini azaltabilmek için harcadığını dile getiren Hisarcıklıoğlu, devletin en çok harcamayı cari harcamalarda yaptığını ve bütçe gelirlerinin de geçen yıla göre yüzde 3 azaldığını kaydetti.
Hisarcıklıoğlu, devletin harcama yapmasının istenilmemesi gerektiğini dile getirerek, ''Devlet dediğiniz aslında sizsiniz. Devlet harcasın değdiğiniz zaman cebinizden 100 lira vereceksiniz. Devlet harcadıkça senden alıyor. Diyelim ki 100 liralık benzin aldınız, 31 lirası benzine, 69 lirası vergi olarak ödüyorsunuz. Yani devletin harcamasını finanse eden sizsiniz. O nedenle siyasetçilerle bir araya geldiğimde, aman harcama diyorum, çünkü harcadıkça benden alacak'' şeklinde diye konuştu.
Türkiye'de ekonominin, özel tüketim harcamaları arttığı zaman büyüdüğünü, azaldığı zaman aşağı indiğini belirten Hisarcıklıoğlu, ''Türkiye GSMH'sini 100 olarak alırsak yüzde 70'ini özel tüketim oluşturuyor. Eğer buraya 10 puan destek sağlasaydık, Türkiye ekonomisi yüzde 7 büyürdü. Türkiye'nin mutlu ve müreffeh olması için birinci önceliğimiz iç tüketimi artırmak olmalıdır'' dedi.
"Herkes birbirini idare ediyor"
Hisarcıklıoğlu, bu günkü şartlarda şirketlerin birleşerek, beraber masraflarını sıfıra indirebileceklerini vurgulayarak, bu birleşme ve ortak iş yapma kültürünün Türkiye'de yeterince gelişmediğini, bunun gelişmesi gerektiğini anlattı.
"Bugünkü ticaretin, sanayinin kültüründe böyle bir şey yok. O nedenle baş olmaktan vazgeçin. Herkes baş olunca asker kalmıyor, işte kaybettiğimiz nokta burası" diyen Hisarcıklıoğlu, şirketlerin birlikte hareket edememesi durumunda kaybedebileceklerini söyledi.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde bizim iki şeye odaklanması gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bunlardan biri demokrasinin kalitesini artırmaktan geçiyor, diğeri de ekonominin güçlü olmasından. Bu ikisi sıkı sıkıya birbirine bağlı. Biri olmadan biri olmaz. Siyasi partiler ve seçim yasasının değişmesi lazım. Demokrasinin kalitesini artırmanın yolu da hesap sormaktan geçiyor. Bunun için hesap verebiliyor olmak lazım. Türkiye de hesabını verebilecek kim var diyorum, bazen bir iki parmak kalkıyor. Ayağı titremeden defterleri kim getirebilecek dediğimde bin kişilik salonlarda bir 2 parmak kalkıyor. Bunun için benim ayağım titremeden defter götürüyor olmalıyım ki hesap sorabileyim. Herkes birbirini idare ediyor. Tek hesap sorma yeri var o da seçim sandığı..."
Türkiye'nin hedefinin ekonomide yüzde 7 büyümeyi yakalamak olması gerektiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, güçlü olabilmenin yolunun işi büyütmekten geçtiğini, en çok üreten, en çok alan ve en çok satan olmanın bu küresel krizde ön plana çıkmanın yolu olduğunu sözlerine ekledi.