Biyoteknoloji devi start-up’ların peşinde

Dünya Gazetesi - Özlem ERMİŞ BEYHAN

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

İnovasyon, sürdürülebilirliğin ilk koşulu olunca; bu alanda zirvedeki şirketler iyi bir fikir neredeyse onu bünyeye katabilmek için gerekli süreçleri oluşturuyor.

Çünkü inovasyon asla ‘şans eseri’ olmuyor. Fransız ilaç devi Sanofi, 100 ülkede 100 bin çalışanı bulunan bir dev. 4 ülkede Ar-Ge birimi var ve araştırma geliştirme için bünyesinde 16 bin kişi çalışıyor. Ama bu araştırma geliştirme ordusu, şirket için yeterli değil; Sanofi şirketin dışında yeşeren inovasyonu da bünyesine alabilmek için her yolu deniyor. Bu sayede son 5 yılda sektörü etkileyen 6 major inovasyona imza attığını vurguluyor.

Boston: Bir biyoteknoloji ekosistemi yaratmak...

Sanofi’nin merkezi, biyoteknolojinin başkenti Boston’da. Boston, öyle bir ekosistem haline gelmiş ki; Harvard ve MIT’nin çekim noktasını oluşturduğu bu yapıya şirketler, hastaneler ve kurumların eklenmesi ile şehirde biyoteknoloji firması sayısı 1000’i aşmış. Boston’da biyoteknoloji alanında çalışan kişi sayısı 70 binin üzerinde. En hızlı büyüyen 10 şirketinden 9’u biyoteknoloji alanında. Ve tüm bu gelişim son 25 yılda yakalanmış. Biyoteknoloji alanında iyi bir fikri olan Boston’a geliyor, üniversitelerle birlikte çalışıyor, kurumsal yapının desteğini alıyor ve ilerlerken onu bir risk sermayesi şirketi mutlaka bulup destekliyor. Bu açık inovasyon süreci sonrası iyi fikirler hızla iyi ürünlere dönüşüyor.

Sanofi bu ekosistemin önemli üyelerinden biri. İki ayrı risk sermayesi şiketi kurmuş ve bu şirketlerle yatırımlara imza atıyor. Sanofi Sunrise sadece bu yıl 4 şirkete yatırım yapmış, birkaç şirketi de inceliyor. Diğer şirket Sanofi Ventures ise daha erken aşama biyotek’lere yatırım yapıyor. Portföyünde 17 şirket bulunuyor.

Sanofi sadece risk sermayesi şirketleri ile de yetinmiyor, erken aşama fikirlerin de peşine düşmüş durumda. Bunun için iki global program oluşturulmuş: iAwars ve iDea. iAwards’ta Sanofi üniversitelerle birlikte çalışıyor ve akademisyenlerden en iyi fikirleri toplayarak ‘tohum yatırımı’ veriyor. Kendi Ar-Ge’miz ne işe yarıyor diye düşünmüyor, özellikle nadir hastalıklar konusunda uzmanlaşan şirketi Sanofi Genzyme aynı hastalık için 10 yıllarını veren ‘uzmanlar’ı bulmaya çalışıyor. Şirket bugüne kadar iAwards sayesinde 10 projeyi ‘pipeline’ına katmış. iDea ise büyük datayı anlamak için geliştirilen bir ödül programı. Sanofi’nin stratejik yatırımlardan sorumlu Başkan Yardımcısı Sridar Natesan bu yapıyı tek bir cümleyle özetliyor: “Son 10 yılda şirketi tüm dünyadaki inovasyonlara açtık. İyi bir fikir varsa, onu bulmak, dinlemek ve birlikte çalışmak için elimizden ne gelirse yapıyoruz.”

MIT: Başarısızlık denememektir

Boston’daki biyoteknoloji ekosisteminin kalbinde MIT üniversitesi var. Üniversitenin sloganı; “Başarısızlık, denememektir.” Özellikle kanser alanında çalışmalar yapan merkez; biyolojistler, mühendisler ve akademistlerin birarada çağın lanetine çözüm bulma yolunda en önemli adımları attığı yer konumunda. Örneğin bu merkez kapsamında hamilelik testi gibi idrardan kanser riskinizin olup olmadığını ölçecek bir test üzerinde çalışıyor.

Diğer bir çalışma ise meme kanserini henüz milimetre boyutundayken karbon sayesinde fark edebilecek bir cihaz üzerine... “Bilim bir takım oyunudur” denilen MIT’nin kanser araştırma merkezinden 60 farklı şirket filizlenmiş; bu şirketlerden 6 farklı ürün için başvuruda bulunulmuş.

Nadir hastalıklar için de çalışan birileri var

Sanofi Genzyme da Sanofi’nin inovasyonu bulup bünyesine katma vizyonunun bir ürünü. Genzyme, nadir hastalıklara odaklanmak üzere 1981 yılında kurulmuş bir şirket. Birkaç bin kişinin taşıdığı ve dev firmaların ilgilenmediği hastalıklara çözüm bulmak üzere yola çıkmış ve önemli başarılar elde etmiş. Sanofi, Genzyme’ı 2011’de satın almış ve bugün şirketin 25 onaylı ürünü bulunuyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir