Borç yükü son 10 yılda 10 kat arttı
Türkiye'de hanehalkının finansal yükümlülüklerinin finansal varlıklarına oranı 10 yılda yüzde 4.3'ten 40.5'e yükseldi.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Talip AKTAŞ
İSTANBUL - Türkiye'de finansal borçlarının finansal varlıklarına oranı, son 10 yılda yaklaşık 10 kat büyüme gösterdi. 2002 yılında finansal varlıklarının yüzde 4.3'ü kadar finansal borcu bulunan hane halkının yükümlülüğü 2011'de yüzde 40.5 seviyesine ulaştı. 2003 yılından bu yana hane halkının finansal yükümlükleri 8 milyar TL'den 206 milyar liraya çıktı. Finansal varlıkları ise 156 milyar liradan 509 milyar liraya yükseldi. Böylece ve hane halkının finansal yükümlülüğü 25 kat artarken, finansal varlıklarındaki artış 2.3 katla sınırlı kaldı.
BDDK'nın Aralık-2011 dönemi Finansal Piyasalar Raporu'nda yer alan verilere göre, hanehalkı yükümlülüklerinin GSYH'ya oranı da yaklaşık 8 kat arttı. 2003 yılında yüzde 1.8 düzeyinde bulunan hane halkı yükümlülüklerinin GSYH'ya oranı, 2011'de yüzde 15.9'a yükseldi.
Rapora göre, Türkiye'deki büyümenin devam etmesi paralelinde, hane halklarının toplam finansal yükümlülüklerinde de artış yaşanıyor ve bu artış iç talebin güçlü seyretmesinde de etkili oluyor. Hane halkı finansal varlıklarının daha fazla büyümemesinde ise, genel tasarruf oranlarının ve düşen faiz ortamında azalan getirilerin rolü bulunuyor.
BDDK raporunda, hane halkı borç yükümlülüğün artmasında, son yıllarda hızla artan konut kredileri ile taşıt ve diğer tüketici kredilerindeki büyümenin etkisine işaret ediliyor. Ancak, bununla birlikte raporda kredi kartı işlemlerine ilişkin tespitlerin uyarı niteliği dikkati çekiyor. Raporda, verilerin, gerçekte bir ödeme aracı olan kredi kartının "bir kredilendirme aracına dönüştüğü"ne işaret ediliyor ve bu konudaki uyarı, "Kredi kartı kullanıcılarının ve kart veren kuruluşların daha ihtiyatlı davranmaları beklenmektedir" ifadeleri dile getiriliyor.
Kredi kartı borç bakiyesi 17 kat arttı
Son yıllarda tasarruf oranının gerilemesiyle birlikte harcamaların ve borçlanmanın artmasında önemli ölçüde, ücret ve maaşlardaki artışın milli gelire artışına göre düşük kaması yanında tasarruf edilebilir hane halkı gelirlerinin enflasyon karşısında kayda değer bir getiri sağlamaması da etkili oldu. Bu durum, kredi kartı borç bakiyesindeki artışta ve taksitli kredi kartı borcunun toplam bireysel kredi kartı tutarı içindeki payın seyrinde de net biçimde görülüyor. Nitekim 2003'te 1.7 milyar TL düzeyinde bulunan kredi kartı borç bakiyesi izleyen yıllarda hızla yükselerek 2006'da 10, 2010 yılında da 20 milyar TL sınırın aştı ve 2011 sonunda da 30 milyar TL sınırına dayandı. Aynı şekilde, kredi kartlarındaki taksitli borçların oranı da yıllar itibarıyla hızlı bir gelişme gösterdi. 2004 yılında yüzde 27.5 seviyesinde bulunan taksitli kredi kartı borcunun toplam bireysel kredi kart tutarı içindeki payı 2008'de yüzde 36.3'e 2011 yılında da yüzde 47.1'e ulaştı. BDDK'nın raporunda, hanehalkı gelir ve harcamalarının durumuna ilişkin şu tespitlere yer verildi.
TASARRUF ORANI YÜKSELTİLMELİ
Milli Tasarruf oranlarının gelişimi incelendiğinde, bazı ülkeler hariç tasarruf oranlarında bir düşüş eğilimi olduğu görülmektedir. Türkiye'de de benzer eğilim olmakla beraber, 2011 yılında ılımlı bir artış görülmektedir. Sürdürülebilir büyüme açısından tasarruf oranını yukarıya taşıyacak teşvik edici önlemlerin üzerinde durulması önem arz etmektedir. Bireysel emeklilik sisteminde yapılacak yeni düzenlemelerin söz konusu oranın yükselmesinde etkili olması beklenmektedir. Ayrıca, tüketicinin finansal eğitim düzeyinin artırılması, tasarruf bilincinin yükseltilmesi, kredi kartlarının işlevine uygun kullanılması yönünde çabalar, milli tasarruf oranını yukarıya taşıyabilecektir.
FİNANSAL VARLIKLAR DAHA AZ BÜYÜYOR
İç talebin güçlü seyretmesine önemli katkıda bulunan hanehalklarının toplam finansal yükümlülüklerinde görülen artış, 2011 yılında da devam etmiştir. Hanehalkları finansal varlıklarının daha fazla büyümemesi de, genel tasarruf oranlarının ve düşen faiz ortamında azalan getirilerin rolü bulunmaktadır. Hanehalkı borcunun gelişimine bakıldığında, ekonomik büyüme ve istikrar ortamına paralel olarak, güçlü büyüme eğiliminin devam ettiği görülmektedir. Söz konusu finansal yükümlülüğün artmasında, konut kredileri ve kredi kartlarından doğan yükümlülükler belirleyici olmuştur.
TÜKETİCİ KREDİLERİNİN PAYI ARTIYOR
Hanehalkları toplam borçları içinde tüketici kredileri çok önemli bir paya sahiptir. 2011 itibarıyla 206 milyar TL tutarındaki toplam finansal yükümlüğün içindeki tüketici kredilerinin payı yüzde 83'tür. Son yıllarda makro ekonomik ve finansal istikrarın artmasıyla güçlenen iktisadi ortam, hanehalklarının ileriye yönelik bekleyişlerinin olumlu olmasını ve borçlanma eğiliminin artmasını sağlamıştır. Tüketici kredilerinin büyüme hızında görülen düşüşün yanı sıra takibe dönüşüm oranlarının yükselme eğiliminde olmaması, bu alandaki riskleri sınırlamaktadır.
KREDİ KARTI KREDİLENDİRME ARACI OLDU
Finansal istikrar ortamında kredi kartı kullanımı da yaygınlaşmaktadır. Kredi kartı kullanımı ağırlıklı olarak alış veriş işlemlerinde olmaktadır. Bankalararası Kart Merkezi verilerine göre, 2011 yılsonu itibarıyla kredi kartı kullanımı cirosunun yüzde 91'i alış veriş, yüzde 9'u ise nakit avans amaçlıdır. Söz konusu oranlar son yedi yıldır artan bir seyir izlemektedir. 2008'de yüzde 36,3 olan taksitli kredi kartı borcunun toplam bireysel kredi kart tutarı içindeki payı, 2011'de yüzde 47,1'e çıkmıştır. Kredi kartı kullanımı, nakit kullanımını azaltarak kayıt dışılığın azalmasına katkıda bulunmaktadır. Bununla birlikte, rekabetin tetiklediği bir ortamda kredi kartı sayısı ve kredi kartı kullanımından kaynaklanan işlem tutarının hızlı bir artış göstermesi, finansal erişimin arttığına yönelik bir göstergedir. Kredi kartı başına işlem adedinde önemli bir değişim gözlenmezken, kredi kartı başına işlem tutarı artış göstermektedir. Kredi kartı alacaklarının yıllık reel artış hızı ile ihtiyaç kredileri yıllık reel artış hızı arasındaki farkın azalması, kredi kartlarının ödeme aracı olma niteliğinin yanı sıra bir kredilendirme aracına da dönüştüğüne işaret etmektedir. Kredi kartı kullanıcılarının ve kart veren kuruluşların daha ihtiyatlı davranmaları beklenmektedir.
SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME İÇİN TASARRUF GEREKLİ
Hanehalklarının toplam gelirleri içerisinde maaş ve ücretlerin payının yüksekliği nedeniyle, işgücü piyasasındaki gelişmeler, finansal istikrar açısından önem taşımaktadır. İşsizlik oranının daha da olumluya doğru yol almasıyla, hanehalkı gelirinin artması ve hanehalkı borçluluğunun azalması mümkün olabilecektir. Aynı zamanda hanehalkı tasarruflarının artmasıyla, sürdürülebilir büyümenin önü açılmış olacaktır. Bu nedenle işgücü piyasasının iyileşmenin kalıcı olması önem arz etmektedir. İşgücü piyasasına bakıldığında, kurumsal nüfus artış hızına bağlı olarak, işgücü sayısı da artmaktadır. Bununla birlikte, son birkaç aydır, mevsimsel etkilerin de katkısıyla toplam işgücünde, istihdam edilenlerin sayısında ve işgücüne katılma oranında nispi bir azalma yaşanmaktadır. Eğitim durumuna göre en yüksek işsizlik oranı lise mezunlarında görülmektedir. Bu durum, mesleki eğitim ile meslek ve beceri kazandırmaya yönelik kursların önemini ortaya koymaktadır.
GELİR 2, BORÇLAR 17 KAT ARTTI
Hanehalkı borçluluğunun artışına, Merkez Bankası'nın Kasım ayında açıkladığı Finansal İstikrar Raporu'nda da dikkat çekildi. Hanehalkı yükümlülüklerinin finansal varlıklara oranının yıllar itibarıyla arttığına işaret edilen raporda, bu durumun "hanehalkının yükümlülüklerin varlıklardan daha hızlı artmasından" kaynaklandığı vurgulandı.
Kasım 2011 Finansal İstikrar Raporu'nda verilere göre, 2003 yılında 180.3 milyar lira düzeyinde bulunan hanehalkı harcanabilir geliri Eylül 2011'de 529.7 milyar liraya çıkarken, hanehalkı finansal borçları 13.4 milyar liradan 236.6 milyar liraya yükseldi. Buna göre, söz konusu dönemde hanealkı harcanabilir geliri yaklaşık 2, borçlardaki artış 17 kata yaklaştı. 2003-2011 arasında dönemde hanehalkı borçlarının harcanabilir gelire oranı da yüzde 7.5'ten altı kat artışla yüzde 44.7'ye yükseldi.
2003-2011 arası dokuz yıllık dönemde hanehalklarının faiz ödemelerindeki artış da 5.7 kata ulaştı. 2003 yılında 3.9 milyar lira faiz ödeyen hanehalklarının ödediği miktar, izleyen yıllarda faiz oranlarında yaşanan gerilemeye rağmen yüksek borç kullanımından dolayı artış kaydetti. 2011 yılının ilk dokuz ayında ödenenen faiz tutarı 22.3 milyar lirayı buldu.