Boyner Sanayi İcra Kurulu Başkanı Osman Boyner: Mısır'a niye gideyim, biz yüzümüzü Batı'ya çevirdik / Boyner Sanayi İtalya'da tekstil şirketi alacak

Boyner Sanayi İcra Kurulu Başkanı Osman Boyner: Mısır'a niye gideyim, biz yüzümüzü Batı'ya çevirdik / Boyner Sanayi İtalya'da tekstil şirketi alacak

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Artan girdi maliyetleri nedeniyle tekstilciler Mısır'a kaçarken, Boyner Sanayi yüzünü Batı'ya çevirdi. Boynerler'in iplik işini yapan Çorlu ve Çankırı'daki fabrikaların başında bulunan Osman Boyner, İtalya'da rakipleri olan bir tekstil şirketini almak için görüşmelerde son aşamaya geldiklerini, Belçika'da da aynı şekilde bir şirkete baktıklarını açıkladı. "Ben niye Mısır'a gideyim, daha ileriye gitmek istiyorum" diyen Boyner, Türkiye'de en önemli sorunun eğitim olduğunu söyleyerek, tekstilcilere de üstü kapalı şu mesajı verdi: "Kur düşük de olsa siz işinizi doğru yaparsanız kazanırsınız. Şikayet etmekle birşey olmuyor. Ben şikayet edenler politikaya girsin, hükümet olup, sistemi değiştirsin diyorum". Türkiye'nin en çok istihdam yaratan sektörlerinin başında gelen tekstilciler son dönemde feryat figan. Bir tarafta Mısır'a gidip maliyetini düşürmeye çalışanlar, diğer tarafta fabrikalarına kilit vuran iplikçiler. 1950'lerden bu yana iplik sanayinde olan Boyner'lerin 4. jenerasyonu, Hulki Boyner'in oğlu, geçen yıl Doğan Gazetecilik İcra Kurulu Başkanı Hanzade Doğan ile evlenen Osman Boyner ile sektörü konuştuk. Çevresindekilerin 'Genç Osman' dediği Boyner ile konuştuk. Osman Boyner, Amerika'nın önde gelen üniversitelerinden MIT'deki eğitimini tamamlayıp, Türkiye'ye döndükten sonra Boyner ailesinin iplik işinin başına geçiyor. Bir dönem Harvard'dan arkadaşlarından da destek alarak TVCA'yi (Türk Risk Sermayesi Derneği) kuruyor. Fikri olup da parası olmayanları buluşturacak risk sermaye fonlarına ulaşmaya başlıyor. Ancak arkadaşlar kendi arasında anlaşamayınca o işi bırakıp dede mesleğine asılıyor. TÜSİAD International'ın başkanvekilliğini de yürüten Osman Boyner, diğer tekstilciler gibi kurdan şikayetçi değil. Maliyetlerin Türkiye'de iş yapmayı zorlaştırdığına katılsa da asıl sorunun mesleki eğitim olduğunu vurguluyor. - Boyner denilince akla ilk perakende kısmı geliyor. Biraz ailenin bu işe nasıl başladığını anlatır mısınız? Biz aslen Kastamonu Tosyalıyız. Ailenin işini ilk kuran dedelerimizin babası. Bizler 4. jenerasyonuz. İlk tiftik işiyle başlamışlar. Tosya'nın çeltiği meşhur. O işi yapmışlar. Dedemin babası 1870 doğumlu. Babama 'Münih olimpiyatlarında Hitler'i gördüm' diye anlatıyormuş. İşi kurduktan sonra Hasan, İsmail ve Fazıl ismindeki üç oğluna bırakıyor. Sanayileşme 1950'lerin başında başlıyor. 1952'de iplik bölümü Boyner Sanayi adıyla üretime başlıyor. Daha sonra da ipliği kumaşa çevirmek için Altınyıldız kuruluyor. Üç kardeş 1970'lerin başında aralarına ayrılmaya karar veriyorlar. Benim dedem İsmail, iplik işini alıyor. Cem abinin dedesi Hasan ile Fazıl Bey, şu anda perakende de gördüğünüz kısmı alıyor. 1970'lerden sonra Boyner Holding kuruluyor. Beymen'e yatırım yapılıyor. 1980'lerde Çarşı, 1980'lerin sonunda ayakkabı, 1990'larda Advantage ile davem ediliyor. Yani kumaştan perakendeye doğru gidiliyor. - Yani kuzenlerle iş ilişkisi yok aslında Bizim onlarla hukuki veya yönetim anlamında bir ilişkimiz yok. Ama kuzenlerimle sürekli görüşüyoruz. - Ticari ilişki var mı? Yani Altınyıldız'ın ipliğini siz mi veriyorsunuz? Altınyıldız ile ticari olarak çalışıyoruz ama açık pazardayız. Bizim fiyatımız yüksek geliyorsa başka yerden de alıyorlardır. - İplikçiler son dönemde sıkıntıda. Boyner Sanayi'nin durumu nasıl? Dünyada 100 kilo elyaf tüketiliyorsa bunun 2 kilosu yündür. Bunun da yüzde 50'si naturel yüzde 50'si sentetik. Naturelin büyük bölümü pamuk, geri kalanı kaşmir, yün, tavşan gibi hayvan kılları. Biz böyle bir nişte çalışıyoruz. Daha korumalıyız. Beyaz t-shirt üretmiyoruz. Bu tür şeyleri yapmıyoruz. Masraflarımız artıyor zor durumdayız ama daha global piyasada çalışıyoruz. - Yani bize bir şey olmadı mı diyorsunuz Sektörde kapanmalar doğru ama bir taraftan da bakıyorsunuz. Bu maliyetlerin arttığı, doların düştüğü görünen bir şeydi. Dolayısıyla bu kadar yatırımlar yapılmalı mıydı? Onu yapan insanlara sormak lazım ama inşallah kendi paralarıyla yapıyorlardır ve bize sistematik bir etkisi olmaz. Yoksa yapıp da yatırımlarını paralar ödenemezse iş daha da zorlaşır. Ekonomi 5 yıldır antibiyotik alıyor - Tekstilcilerin başındaki insanlar dahi bugün işin ticari kısmına girme peşinde Geçenlerde İsmail Gülle 'Ticarete geri dönüyoruz' dedi. Haklı belki ama biz 50 sene önce bir iğne bile yapamıyoruz denilerek sanayileşmeye başladık. Devlet bu fikirle çeşitli fabrikalar kurdu sonra özel sektörün önü açıldı. Sanayi uzun nefesli bir şey kısa nefesli değil. 'Ticarete geri dönüyoruz' deniliyor, iyi de nasıl döndüreceksiniz. Bizim zorunluluklarımız var, hissedarlarımıza para kazandırmamız lazım. Kur düşük de olsa siz işinizi doğru yaparsanız kazanırsınız. İşadamlarına şunu söylüyorum: Şikayet etmekle birşey olmuyor, o zaman politikaya girip, hükümet olup, bunu değiştireceksiniz. Türkiye ve Doğu Avrupa ülkeleri pahalılaşıyor bu bir gerçek. Ama hükümette sistemi çevirmeye çalışıyor. AKP'yi tuttuğum için değil fakat uygulananlar Kemal Derviş'in kurduğu politikalar. Geçen dün Davos'ta Kemal Derviş'i gördüm, konuştuk biraz. 'Biz adama antibiyotik verdik' dedi. Tamam antibiyotik verirsiniz bir hafta iki hafta ama biz 5 yıldır alıyoruz. O kadar antibiyotik almak da yanlış. - 'Kur düşük de olsa işi doğru yapan kazanır' dediniz. Siz ihracat yapmıyormusunuz? Üretimin yüzde 50'sini ihracat yapıyoruz. İhracatın yüzde 50'sinden fazlası da Avrupa'ya. Kalan bölümü Ortadoğu ve Afrika'ya. Babam karşı çıkmasaydı Vietnam'a giderdik - Siz hiç yurtdışına gitmeyi düşünmediniz mi? Ben 2001'de işin başına geçtim. O dönemde Vietnam'a yatırım yapmayı istedim. Ama o gün gün babam karşı çıktı, keşke o zaman yaptırsaydı. Çünkü Vietnam çok gelişti. - Herkes son dönemde Mısır'a gidiyor Biz firma olarak Mısır'da senelerdir çalışıyoruz. Ortadoğu'ya ihracat yapıyoruz. Ama Arap ülkeleri zor. Oralara turist olarak gitseniz bile havaalanında birçok sorunları yaşıyorsunuz. - Yani Mısır'da iş yapmak zor, o yüzden düşünmüyor musunuz? Ben Mısır'a yatırım yapmak istemiyorum. Avrupa'dan firma almak istiyorum. Böylece onun know how'u da alırım. - Görüştüğünüz firmalar var mı? İtalya'da rakibimiz olan bir firmayı satın almak için görüşüyoruz. Son aşamaya geldik, biz satın alacağız herhalde öyle görünüyor. Ben niye Mısır'a gideyim, ileriye gitmek istiyorum. Belçika'da da bir firmaya bakıyoruz. Bizim yüzümüz Batı olmak zorunda. İtalya'dan özellikle tekstili kopyalamak lazım. İspanya İtalya'yı kopyaladı, şimdi onların önüne geçiyor. Bizim de bu atakları yapmamız lazım. Yani Batı'nın know how'ını nasıl alabiliriz, diye düşünmek lazım. 2006'da 20 milyar dolar yabancı yatırım çekildi, bunun sadece 84 milyon doları greenfield (sıfırdan yatırım). Bu çok az bir miktar. Dolayısıyla insanlar buraya know how veya istihdam yaratmaya gelmiyor. Olan şirketi alıyor. Ben yabancı yatırıma karşı değilim, ucuza verin daha çok gelsin, ama daha fazla istihdam isteyin. Türkiye'nin sorunu dünyada bilinen firması yok. Ne sektör olursa olsun, bizim dünyada 2-3'e girecek firmalar yaratmamız lazım. Almanya'da pil üretiyoruz - Başka bir sektöre girme planınız var mı? Ben elektronik mühendisiyim. New York'ta bankacılık yaptım. Şu anda da tekstil işi yapıyorum. Bankacılık, tekstil ve elektronik alanlarında fırsatları takip ederiz. Almanya'da pil üretimi yapan bir firmamız var. 3 sene önce başladı. Bir fabrika alınmıştı, sonra onu bir başka fabrika aldı, böylece biz diğerine de ortak olduk. - Türkiye'de ara eleman sorunu var. Siz sıkıntı yaşıyor musunuz? Kur, faiz bunlar bilinen parametreler. Euro'da dolara karşı son dönemde kuvvetlendi. Asıl bence Türkiye'deki sorun eğitim. Orta ya da ortanın bir altı usta denilen adam yok. TÜSİAD'da da bunu söylüyoruz. Meslek okullarına daha fazla önem verilmesi gerek. Almanya bunun lokomotifi gibi. Devletin 'Tekstile gerek yok' tavrı, tukaka denilmesi nedeniyle üniversitelerde bu bölüm tercih edilmiyor. Geçenlerde 23 yaşında mezun alalım dedik, iyi de maaş veriyoruz. Bir arkadaş geldi, 'Ben gece vardiyasında çalışmam, gündüz çalışırım' dedi. Üniversiteden yeni mezun olmuş, iş öğrenmek için kendisinin gelmesi lazım ama öyle olmuyor. Biraz tembellik de var. 6 ay önce Çankırı'daki Fabrika Müdür'ü aradı. 'Ben ayrılacağım, devlete geçeceğim' dedi. Burada maaş fazla, önü açık ama orada saatler 09:00-17:00 olunca gidiyor. Bir de insanlar işini sevmiyor. Dolayısıyla ben eğitim, eğitim, eğitim diyorum. Ben elektrik mühendisiyim ama teknisyenin işini yapamam, elektrikçi arasanız bulamıyorsunuz. Devletin bu konuya eğilmesi gerek. İş dünyası mesleki eğitimle ilgili bazı çalışmalar yapıyor ama bunların seferberlik şeklinde olması lazım. Mısır'ın işini kendisi yapıyor bizim Avrupa'nın işini yapmamız lazım. - İki fabrikada kaç kişi istihdam ediyorsunuz? Çorlu'daki fabrikada yaklaşık 200, Çankırı'daki fabrikada ise 50 kişi çalışıyor. Biz ciromuzu ve kapasitemizi 3 yılda yüzde 80 büyüttük. Bunu artırmaya da devam ediyoruz. - Farklılaşma adına teknik tekstil ile ilgili çalışmalar yapıyor musunuz? Teknik iplik olarak biraz üretim yapıyoruz. Ama çok değil. Bir de bu işler öyle çok kolay değil, bir günde iki günde olmaz. Dante "Bütün yaratıcılığın ana çıkışı kopyalamaktır" demiş. Biz de o aşamadayız. Önemli olan kopyalamayı geçip, yaratıcı olmak da. İtalya ile İspanya ucuz işçilik yapacak ülke arıyor TÜSİAD International Başkan vekilliği görevimi yürütürken yurtıdışında işbirliği arayışlarını araştırıyoruz. İtalya ve İspanya ucuz işçilik yapacak yer arıyorlar. Ortak komiteler kurarak, ülkeler arasında hangi sektörlerde hangi firmaları eşleştireceğimize bakacağız. İtalyanlarla komiteyi kurduk ama oradaki siyasi sorunlar nedeniyle yavaş işliyor. Türkiye'ye gelmek isteyen fakat bizi bilmeyen çok firma var. Onlar da daha ucuz bir ülkeye gelmek istiyor. Biz ucuz maliyetli diye teşvikli illere ya da Mısır'a giderken, onlar da 2 bin Euro'luk işçi ücretlerini düşürmek için bazı ülkeler arıyor. Biz de bu firmaları bilgilendirmek için böyle bir çalışma başlattık. Daha sonra bu Finlandiya ile de olabilir. Dernekçiliği yapmamaya karar verdim Türk Risk Sermayesi Derneği'ni 2000 yılında kurduk. Sonra aramızda anlaşamadık, kavga ettik. Ben dernekçiliği öğrendim ve bir daha yapmamaya karar verdim. Risk sermayesi prive equity anlamında bir yerlere geldi ama küçük şirketlere yatırım yapma anlamında bence bir yere gelemedi. Belki istisnalar vardır ama kitlesel şekilde risk sermayesi denildiğinde yüzlerce gelmesi gerek. Bizim derneği devam ettiren arkadaşlar da risk profili fazla olduğu için risksiz alana yani gelişmiş şirketlere yatırım yapmaya başladılar. Osman Boyner kimdir? Osman Boyner, Alman Lisesi'ni bitirdikten sonra Londra'da Imperial College'da elektronik mühendisliği öğrenimi gördü, aynı üniversitede yüksek lisans yaptı. New York'ta üç yıl süreyle bankacı olarak çalışan Boyner, daha sonra Massachusetts Institute of Technology'de (MIT) iş idaresi, ardından Harvard Üniversitesi Kennedy School of Government'ta kamu yönetimi alanında olmak üzere iki ayrı yüksek lisans derecesi daha aldı. Osman Boyner, tekstil alanında faaliyet gösteren Boyner Sanayi A.Ş.'nin İcra Kurulu Başkanlığı'nı yapıyor. Aynı zamanda TÜSİAD üyesi olan Boyner geçen yıl Aydın Doğan'ın kızı Doğan Gazetecilik A.Ş. İcra Kurulu Başkanı Hanzade Doğan ile evlenmişti.