Çözüm sürecine bankalar da ayak uydurmalı
Çözüm sürecinin Güneydoğu Anadolu bölgesine ekonomik anlamda ciddi katkı yaptığını söyleyen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, bu süreçte bankaların da destek vermesi gerektiğini ifade etti.
Sercan AKINCI
DİYARBAKIR - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, sanayisini ve ekonomisini ağırlıklı olarak İstanbul, Bursa ve Kocaeli üçgenine sıkıştırmış Türkiye gerçeğinin önümüzdeki yıllarda kırılacağını vurgulayarak, "Çözüm sürecinin bölgenin ekonomik kalkınmasına sunduğu katkı, bankalar tarafından maalesef yeterince desteklenmiyor. Bu süreçte, herkes gibi bankalar da bakış açısını değiştirmek zorunda" dedi. 50'ye yakın İSO üyesi işadamı ile Güneydoğu turuna çıkan ve ilk durağı Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası'nın Meclis toplantısına katılan Bahçıvan, "Bu süreçte, herkes gibi bankalar da bakış açısını değiştirmek zorunda. Türkiye, en önemli sorunlarından birisini çözmeye çalışırken, bankaların bu bağlamda daha fazla toplumsal duyarlılık ve sorumluluk sergilemeleri gerektiğine inanıyorum. Finansa erişim, bu bölgede de en büyük sıkıntılardan birisidir. İpoteklerin yüksek teminata bağlanması, çekler ve sigortacılık konusunda bölgede büyük sıkıntıların yaşandığına dair şikâyetler kamuoyuna yansımış durumda. Ülke genelinde olduğu gibi bu bölgede de bankalar, vakit kaybetmeksizin üretim ve yatırımı destekleyen bir anlayışa yönelmelidir." açıklamasında bulundu.
Ticaret Doğu'ya kayıyor fırsatlar değerlendirilecek
Kandan ve çatışmadan beslenen, nemalanan acımasız bazı çevrelerin dışında herkesin çok şey kaybettiği bu olumsuz dönemin geride kaldığını kaydetti. Yine de olası nifak çabalarına karşı herkesin dikkatli olmasını isteyen Bahçıvan, "Demokratikleştikçe önyargılar kırılıyor, iyimser bir ortam doğuyor, toplumsal kaynaşma artıyor" diye konuştu.
Ticaretin doğuya kayıyor oluşu sebebiyle bölge işadamlarıyla birlikte buradaki yatırım fırsatlarını değerlendireceklerini anlattı. İstanbul'un Türkiye'nin sanayi ve ticaret merkezi konumunda bulunduğunu, uluslararası iş çevreleriyle entegre olduğunu ifade eden Bahçıvan, "İstanbulsuz bir dünya düşünülemez. Ve tabii ki, Diyarbakırsız bir İstanbul da" dedi. Türkiye'nin bir bütün halinde sanayileşerek kalkınmasını arzu ettiklerini kaydeden Bahçıvan, İSO üyelerinin bilgi ve birikimlerini paylaşmak üzere yola çıktıklarını söyledi. Bahçıvan, "Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası üyeleriyle birlikte buradaki yatırım fırsatlarını değerlendireceğiz. Üyelerimiz arasında yapılacak ve daha sonra da İstanbul'da devam edecek görüşmelerden güçlü birliktelikler ve dostluklar çıkacağına inanıyoruz" dedi. "Ekonomik refahın bölgesel paylaşımı toplumsal barışa zemin hazırlar" diyen Bahçıvan, Diyarbakır'da kamu yatırımlarının giderek arttığını, tarım ve eğitimin yatırımlarda başı çektiğini söyledi.
Asıl teşvik barış süreci
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Sayar, olağan Meclis Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Temmuz 2012'de yürürlüğe giren teşvik avantajı ile ilk dönemde geri dönüş alamadık, ancak çözüm iradesi ile güven ortamı ile yatırım talepleri arttı. Ama bizim için asıl teşvik barış sürecidir. Kalkınmayı asıl bu yol sağlayacaktır." dedi. Sermayenin güven ortamını sevdiğini vurgulayan DTSO Başkanı, "Bunun için silahların susması gerek. Ki barışa şu an en yakın noktadayız. Daha fazla gelişim için herkesin üzerine düşen görevi yapması gerekiyor." dedi. DTSo ile İSO arasında bir de iş birliği protokolü İmzalandı. Sayar, bunun diyarbakırı sanayi şehri yapmada ilk adım olacağını söyledi. Sürecin Diyarbakır'a pozitif etkisi de artıyor. Yerli ve yabancı yatırımcı talebindeki artış sebebiyle şehirdeki organize sanayi bölgesi alanı 188 hektar genişletildi. Edinilen bilgiye göre tekstil ve tarım ihtisas alanlarında da genişletme çalışmaları başlatıldı. Diyarbakır'a yatırım teşvik politikaları sayesinde Batı'ya kıyasla yüzde 38 daha ucuz.
Demokratikleşme paketi haftaya açıklanacak
Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, şeklen kalbe benzeyen Diyarbakır'ın ruhunda barış bulunduğunu, hiç bozulmadığını, ancak son 80 yıldır bu hoşgörü ortamının şifrelerinin unutulduğunu söyledi. "Barın kodlarını kaybettik ve sorun çıktı. 1925-1985 arasındaki dönem, içeride bir yaranın büyüdüğü ama bunun dışarıdan pek farkedilmediği dönemdi. 85 sonrası açık ve kanamalı oldu ve akan kan Türkiye'nindi. Kaybedilen güç Türkiye'nindi." diyen Bakan, bu süreçte ülkenin tamamının zarar gördüğünü, ama bu şehirin bütün şehirlerden fazla yandığını aktardı. "1920'lerde ilk 5'te yer alan Diyarbakır, kanla anılan şehir haline gelmişti. Başka haber duyulmaz şehir olmuştu. Biz, hükümetimizle bunu kırmak istedik. Bizi korkutmaya çalışan, yatırımcı araçlarını yakanlara rağmen inadına biz açılıma devam edeceğiz dedik. Ve 2005 ile birlikte Kürt meselesinin tanımlanması ve çözümü sürecine girildi." diye konuştu. Bu sürece inatla devam edeceklerini vurgulayan Bakan Eker, Başbakan Erdoğan'ın önümüzdeki hafta açılma ilgili yeni paketi açıklayacağını, bu paketten herkesin faydalanacağını açıkladı.