Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Dezenflasyon süreci hız kazandı
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Yeni Dünya Düzeninde Değişen Jeopolitik ve Ekonomik Dinamikler" programında önemli açıklamalarda bulundu. Yılmaz, dezenflasyon sürecinin hız kazandığına işaret ederek enflasyonun yıl sonu itibarıyla 20'li rakamlara gerileyeceğini öngördü.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul'da "Yeni Dünya Düzeninde Değişen Jeopolitik ve Ekonomik Dinamikler" programında konuştu.
Yılmaz, Uluslararası Para Fonunun (IMF) son tahminlerine göre, 2025 küresel büyüme beklentisinin yüzde 2,8'e düşürüldüğünü aktararak "IMF, 2025 yılı için küresel mal ve hizmet ticaretinde yüzde 1,7 büyüme beklerken Dünya Ticaret Örgütü, dünya mal ticaretinde yüzde 0,2 oranında daralma öngörmektedir" diye konuştu.
Bu gelişmelerin, birçok ülkeyi doğrudan etkilediğini, söz konusu ekonomilerde büyüme kaybına ve iç talepte daralmaya neden olduğunu dile getiren Yılmaz, Trump'ın ikinci baaşkanlık döneminin de güçlenen korumacılık eğilimlerini ivmelendirdiğini bildirdi.
Türkiye için yeni fırsatlar getirdi
Yılmaz, küresel ticaret savaşlarının Türkiye için bazı yeni fırsatları da beraberinde getirdiğini vurgulayarak "Türkiye stratejik konumu, genç ve dinamik nüfusu, nitelikli iş gücü, 1,3 trilyon dolar büyüklüğüne ulaşmış ekonomisiyle yatırımcılara büyük bir potansiyel sunmaktadır. Özellikle 'friend-shoring' denen dost ülkelerle veya 'near-shoring' denen komşularla, yakın ülkelerle yatırım kararlarının da etkili bir şekilde alındığı bir dönemde, bir konjonktürde Türkiye'nin sahip olduğu avantajlar öne çıkmaktadır" değerlendirmesini yaptı.
"Türkiye giderek daha cazip bir alternatif haline gelmektedir"
Yılmaz, kararlılıkla uyguladıkları ekonomi programının başarılı sonuçlar ürettiğini, yatırımcı güvenini arttırdığını, Türkiye'nin üretim ve yatırım üstü konumunu güçlendirdiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Ticaret politikalarındaki değişim sadece ticareti etkilemiyor. Lojistikten tedarik zincirlerinin yeniden şekillenmesine, yatırım kararlarına varıncaya kadar birçok ekonomik değişkeni etkiliyor. Dolayısıyla ticareti tartışırken sadece ticareti değil, bütün bu farklı unsurları da tartışmak durumundayız. Bu süreçte artan üretim maliyetleri nedeniyle merkezlerini farklı ülkelere taşımayı değerlendiren büyük teknoloji firmaları için Türkiye giderek daha cazip bir alternatif haline gelmektedir. Planlı sanayi alanlarımız, güçlü AR-GE ve inovasyon ekosistemimiz, yatırımcı dostu teşvik yapımız, nitelikli insan kaynağımız ve stratejik lojistik bağlantılarımız sayesinde ülkemiz yeni nesil üretim üssü olma yönünde önemli bir konumdadır."
Küresel gelişmeler ve ülke içerisinde geliştirilen politikalara dikkati çeken Yılmaz, şöyle devam etti:
"Türkiye 2024 yılında küresel doğrudan yatırımların genel olarak azaldığı bir ortamda artış kaydeden nadir ülkelerden biri olmuştur. Küresel FDI akımları geçen yıl yüzde 8 gerilerken, Türkiye'ye gelen UDY yüzde 5,6 oranında artış göstererek 11,3 milyar dolara ulaşmıştır."
"İstikrar içinde ve sürdürülebilir şekilde büyümemiz lazım"
Yılmaz, temel önceliklerinin enflasyonu aşağıya doğru düşürmek olduğunun altını çizerek "Geçen yıl mayıs ayında 75,5'lere kadar yükselmişti. En son geldiğimiz noktada 37,9 gibi bir rakam geldi. Bu önemli bir gerileme ama yetmez etmez elbette. Daha düşük oranlara gelmemiz gerekiyor. İstikrar içinde ve sürdürülebilir şekilde büyümemiz lazım. Sosyal refahı da kalıcı bir şekilde arttırmamız lazım. Aldatıcı, geçici, gösterişe dayalı birtakım söylemler yerine esaslı, kalıcı, uzun vadeli birkaç teklifle hareket etmemiz lazım. Bu çok önemli diye düşünüyorum. Burada belli bir yere gelmiş durumdayız, yıl sonu itibarıyla da 20'li rakamlardan bahsedeceğimizi tahmin ediyoruz." diye konuştu.
Kararlılıkla uyguladıkları "Orta Vadeli Program"da para, maliye ve gelirler politikaları arasında güçlü bir eşgüdüm sağladıklarını aktaran Yılmaz, Ekonomi Koordinasyon Kurulundaki ilgili tüm bakanlarla koordineli bir anlayış içinde birbirini destekleyici bir mahiyette politikaları hayata geçirdiklerini anlattı.
Bu yaklaşımla kalkınma hedeflerine emin adımlarla ilerlediklerini, geleceğe güvenle baktıklarını, tüm bu kazanımların kalıcı hale gelmesi için yapısal reformları da çok önemli gördüklerini aktaran Yılmaz, yapısal dönüşümü sağlayan ve reform yapan ülkelerin gelecek adına daha umutlu bir perspektif oluşturduğunu, beklentileri iyileştirmek suretiyle de kısa vadeli etkiler de ürettiğini dile getirdi.
"Ülkelerin bu tür ortamları değerlendirmesi çok kıymetli"
Yapısal reformların beklenti kanalıyla etkisini çok önemli bir unsur olarak gördüğüne işaret ederek şunları kaydetti:
"Belirsizliklerin, sorunların daha fazla yoğunlaştığı dönemlerde daha stratejik hareket edebilenler, buradan pozitif ayrışanlar o farklılığı daha hızlı bir şekilde giderebiliyorlar. Bu, bir imkan olarak karşınızda duruyor. Bunu değerlendirmek tabii ki sadece iktidarın sorumluluğu değil, onu da söyleyeyim. İktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplumuyla, tüm toplumsal unsurlarıyla ülkelerin bu tür ortamları değerlendirmesi çok kıymetli diye ifade etmek istiyorum. Terörün gölgesinden tamamen kurtulmuş, istikrarı kalıcı hale gelmiş, öz güveni yüksek ve müreffeh bir Türkiye'yi birlikte inşa etmek ve geleceğe taşımak durumundayız. Bu anlayışla geliştirilen her yapıcı iş birliğinin son derece kıymetli buluyor bu panelin ortak aklı güçlendireceğine ve değerli fikirler geliştireceğine, bu anlamda geleceğe ışık tutan bir çerçeve sunacağına ben de yürekten inanıyorum."