Demir-çelik sektörü riskli pazarlar için sigorta istiyor
Diğer sektörler gibi demir-çelik sektörünün de politik risk taşıyan birçok ülkeye ihracat yaptığını ve yatırımlarının bulunduğunu bildiren Demir Çelik Üreticileri Derneği (DÇÜD) Genel SekreteriVeysel Yayan, bu yatırımların politik karışıklıklar sırasında
Özüm ÖRS
ANKARA - Demir Çelik Üreticileri Derneği (DÇÜD) Genel Sekreteri Veysel Yayan, hem demir-çelik sektörünün hem de diğer sektörlerin yatırım yaptığı ülkelerdeki politik risklerin karşılanabiliyor olması gerektiğini vurguladı.
Bu noktada ya devletin rol oynayacağını ya da buradaki ihtiyacın özel sigorta şirketleri aracılığı ile karşılanabileceğini belirten Yayan, devletin şimdilik böyle bir uygulamasının olmadığını ancak devletlerarası ilişkiler ile bir garanti mekanizmasının kurulabileceğini bildirdi. Bu açıdan Marsh Sigorta’nın politik risk sigortasının ilgilerini çektiğini dile getiren Yayan, “Marsh Sigorta ile
4 Nisan tarihinde İstanbul Divan Otel’de sektörümüzün temsilcilerinin katılacağı bir toplantı gerçekleştireceğiz. Sektörümüz açısından da riskli olduğu için girilemeyeceği düşünülen pazarlara giriş noktasında destek verecek bir çalışma olacağına inanıyoruz” dedi. Bu konunun diğer sektörler açısından da faydalı olacağını düşündüklerini ifade eden Yayan, Türkiye’nin politik risk sigortası yapılması gereken ülkeler kategorisinde görmediğini kaydetti.
Sektörün yatırımlarını kolaylaştıracak politik risk sigortalarına ilişkin DÜNYA’ya açıklamalarda
bulunan ve sektörün son durumuna ilişkin bilgi veren Yayan, Türkiye’nin 2011 yılında dünyada üretimini en fazla artıran ülke olduğunu dile getirerek, 2012’de de büyümenin devam ettiğini söyledi. 2011 yılında yüzde 17’lik bir üretim artışının gerçekleştiğini ifade eden Yayan, 2012 yılının ilk 2 ayında yüzde 13.4 seviyesinde artış gerçekleştiğini belirterek “Artışın biraz gevşemesinde şubat ayında enerji kesintisi sebebiyle tesislerin durmak zorunda kalması da etkili oldu” dedi. Sektörün 2012’nin ilk 2 ayında gerçekleştirdiği üretim artışı ile Türkiye’nin dünya sıralamasında iki basamak birden yükselerek Brezilya ve Ukrayna’yı geride bıraktığını ve dünyanın 8’inci en büyük çelik üreticisi ülke olduğuna dikkat çeken Yayan, “Artış hızımız böyle devam ederse önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde Almanya’yı da geride bırakıp 7’inci sıraya yerleşmemiz mümkün gözüküyor” dedi.
Türkiye’nin büyüdüğünü ve büyümeye devam edeceğini kaydeden Yayan, bu durumun daha fazla girdi kullanımını beraberinde getirdiğini söyleyerek “Bu ihtiyaç Türkiye’nin girdi tedarikini sadece yurtiçinden değil, yurtdışından da sağlam kanallardan temin etmesi ihtiyacını ortaya çıkarıyor. Bu da sistem itibariyle oturmamış bölgelere yönelik yatırımların hız kazanmasını gereğini ortaya koyuyor. Bu da politik risk sigortasını yanında getiriyor. Yeni ihtiyaçlarımız yeni enstrümanları gündeme getiriyor. Bunları da efektif bir şekilde kullanma ihtiyacı içindeyiz” dedi.
Devletlerarası garanti mekanizmaları kurulabilir
Yurtdışında kurulan bir tesisin politik belirsizlikler nedeniyle atıl kalma ihtimalinin düşündürücü olduğunu kaydeden Yayan, “Risk bazen o kadar yüksek olabiliyor ki yatırım kararının verilmesinde güçlük çekilebiliyor. Bu hem bizim ülkemiz açısından, hem de bizi yatırıma davet eden ülkeler açısından bir kayıp olarak ortaya çıkıyor”
dedi. İhracatın yanı sıra, ihracata girdi temini açısından da politik risklerin karşılanabiliyor
olması gerektiğini belirten Yayan, “Bunu ya devlet yapacak, ya da buradaki ihtiyacı özel sektör kuruluşları aracılığı ile karşılayacağız. Devletin şimdilik böyle bir uygulaması yok. Ancak devletin
politik risk konusunda şöyle bir katkısı olabilir. Devletlerarası garanti mekanizmaları kurulabilir” diye konuştu.
Yatırımın zarar görmeyeceğinin bilinmesi yatırımı kolaylaştırır
Diğer sektörler gibi demir-çelik sektörünün de birçok ülkede yatırımlarının bulunduğunu bildiren Yayan, “Bu yatırımların o ülkedeki karışıklıklar sırasında zarar görmemesi, politik açıdan riskli sayılabilecek bölgelerde sigortanın yapılmasını gerekli kılıyor. Görülen zararın tazmin edilmesi ihtiyacını ortaya çıkarıyor. Bizim kuruluşlarımızın cevher ihtiyacı var. Bu ülkelerde cevher kaynaklarının olduğunu biliyoruz. Oraya yatırım yapıldığında risk ortamı doğduğunda bu yatırımların zarar görmeyeceğinin bilinmesi yatırımı kolaylaştırıcı bir faktör.
Devletlerarası ilişiklerin faydası olacağını düşünüyoruz, ‘bizim ülkemizin firmaları buraya yatırım yapacak ama siz de onlara şu garantileri verin’ şeklinde. Bir de ticari yönden zarar doğarsa tazmin edilmesi konusu var; o da sigorta konusu oluyor. Bunlar olursa yatırımcılar riskleri minimize ederlerse yatırım kararlarını daha kolay verebilirler” diyerek bunun güvenilir bir girdi tedariki mekanizması kurmak açısından hayati önem taşıdığına dikkat çekti.
Marsh Sigorta ile yapacağımız toplantıyı çok önemsiyoruz
Marsh Sigorta ile 4 Nisan’da sektörün temsilcilerinin kat›lacağ› bir toplant› gerçekleştireceklerini söyleyen Yayan, “Marsh Sigorta dünyanın en büyük sigorta şirketlerinden biri. Bize geldiklerinde sektör kuruluşlarıyla konuşmak istediklerini söylediklerinde ürünleri arasında politik risk sigortası bizim oldukça ilgimizi çekti.
Bu toplantının politik risklerin nasıl sigorta edilebileceğinin anlaşılması bakımında faydalı olacak. Sektörümüz açısından da riskli olduğu için girilemeyeceği düşünülen pazarlara girişe destek verecek bir çalışma olacağına inanıyoruz. Bu yönüyle bu toplantıyı önemsiyoruz” dedi. Yayan,
bu konunun sadece demir çelik sektörü açısından değil, diğer sektörler açısından da faydalı olacağını düşündüklerinivurguladı.