Deniz taşımacılığının duayeni sırlarını Gentleman okurlarıyla paylaştı / Tasarrufun limiti var, kâra odaklanın
Deniz taşımacılığının duayeni sırlarını Gentleman okurlarıyla paylaştı / Tasarrufun limiti var, kâra odaklanın
Denizcilik sektörünün en önemli isimlerinden Lucien Arkas, tasarrufun bir limiti olduğunu, kârın ise limitsiz olduğunu belirterek, iş yaşamında her zaman kâra odaklandığını söyledi. İşadamlarının işadamı kimliklerinin dışında dünyasını mercek altına alan, onları ilgi alanları, meraklarıyla sayfalarına taşıyan Gentleman Dergisi'nin haziran sayısı çıktı. İş dünyasına yönelik farklı içeriğiyle ilgi gören derginin bu sayısında, "Bir İngiliz asilzade: Bentley", "Jaeger-LeCoultre'dan bir keşif", "Azimut'la seyahat", "Koleksiyonculara küçük sırlar", "Babalara özel 15 armağan", "2.5 ayda 10 ülke", "Göl kenarında SPA keyfi", "BMS'den üç yeni marka daha", "Gurme mağazacılığı Okko'da", "Bir savaşın içkisi: Drambuie" başlıklarıyla yer alan haberler öne çıkıyor. Derginin kapak haberi ise deniz taşımacılığının en önemli isimlerinden Lucien Arkas'a ayrılmış. Arkas Holding AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas, 44 yıllık mesleki yaşamının ilginç ayrıntılarını Gentleman okurlarıyla paylaşıyor. 19 yaşında başladı, müşteri ziyaretleriyle işi büyüttü 1700'lü yıllarda Fransa'dan gelerek İzmir'e yerleşen köklü bir ailenin üyesi olan Lucien Arkas, henüz 19 yaşındayken aile şirketinin başına geçmiş. Arkas'ın bugün çatısı altında uluslararası kara, hava ve demiryolu taşımacılığı alanlarında ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren 42 şirketi ve bunları bir dev şirket haline getiren Lucien Arkas, iş yaşamının başından itibaren müşteri gezmelerine ağırlık vermiş: "Babam çevresinde çok sevilirdi. Bu bana çok büyük bir avantaj sağladı. Nereye gitsem, 'Gel oğlum ne istiyorsun' derlerdi. Öyle ziyaret ede ede başarılı olduk." Başarısının sırlarından birini 'tasarrufa değil, kâra odaklanmak olarak açıklayan' Arkas, girişimcilere, "Düşüncenizi tasarrufa vereceğinize, kâra odaklanın. Çünkü tasarrufun limiti var, kârın ise yok" önerisinde bulunuyor. Boş tenekelerden yaptığı sal battı Denizcilikle çocukluğundan itibaren tanıştığını anlatan Arkas, "Babam beni alıp, gemilere götürürdü. Ambarları gösterirdi. O zaman gemimiz yoktu. Bir gemi şirketinin acentesiydik. Eve kaptanlar, armatörler gelirdi. Bir de denizi çok severdim. Yazlığımız vardı. 10 yaşındaki bir çocuğu bir anne beş saat denizde bırakabiliyordu o dönemde. Ben kendime bir sal yapmıştım. Kümesin iki tane ana kalasını almıştım. Araya Coca-Cola boş tenekeleri bulmuştum. Birbirine bağlamıştım. Üçgen açılırdı onlar. Ortaya da mum akıtıp koymuştum. Yalnız mum suya girince sertleşiyor, ne bileyim. Sal başladı su almaya. Döndük. Annemden epey bir azar işittim. Sal serüveni orada bitti" sözleriyle açıklıyor." İlk pazarlama başarısı biletçiyle Her zaman hesaplı biri olduğunu belirten Arkas, 17 yaşındayken gittiği İngiltere'de tuttuğu notlara baktığında kibrite kadar her şeyi yazdığını görünce şaşırdığını söyledi. Arkas, ilk pazarlama başarısını da İngiltere'de yakalamış: "Babama bir kalem almıştım; Schaeffer. Çok özel bir kalemdi. 9 paund'tu. 9 paund iki haftalık harçlıktı. Sonra git sen onu otobüste unut. İki katlı otobüsler var ya, onlardan. Oxford'daydım. Bekledim ki dönsün. Aynı otobüse bindim. Bir tane Hintli ya da Bangladeşli bir biletçi vardı. 'Yukarıda bir kutu unuttum' dedim. 'Yok' dedi. 'Babama almıştım' falan diye söylenmeye başladım. 'Ne vardı içinde' dedi. Söyledim. Dedi ki 'bunu sana vermemem lazım. Bunun cezası var. Ödeyeceksin.' İngiltere'nin bir düzeni var. Otobüste bulunanları biletçi belli bir dükkana bırakır. İnsanlar malını orada gidip arayabilir. Ama kaybedenlerden ceza alırlar. Ben de '2.5 paundum yok. Hepsini buna verdim' dedim. Adam acıdı bana 'hadi al git' dedi. Yalnız beş durak ötede bıraktı beni. Pazarlamada ilk başarım o oldu diyebilirim." Gemi almak için döviz bulamadı Lucien Arkas, başarı hikayesini yazarken, yıllar içinde birçok zorluk yaşamış. İlk gemisini 1976 yılında bir Danimarkalı armatörden alan Lucien Arkas'ın iki gemi daha alma arzusu ise döviz sıkıntısına takılmış: "İki gemi daha alacaktık. 70'lerin ikinci yarısında dövizimiz tükendi. 250 dolarımı Merkez Bankası'ndan çekemedim. Karşılıksız damgasıyla bana geri geldi. O nedenle gemileri getiremedik. Ortağım tersane almamızı önerdi. Beykoz Tersanesi'ni aldık. Aldık da ne makine, ne sac ithal edebiliyoruz. 'Bu iş olmuyor' deyip gemiyi de ortaklara devrettim. Payımı alıp çıktım." Özal'lı yıllar yükseliş dönemi oldu 1978'de konteynerciliğe odaklandığını, bu sayede 1980'li yıllarda, dış ticaretin patladığı Turgut Özal döneminde hızla yükselişe geçtiğini anlatan Arkas, "80'den sonra Özal'ın döneminde dış ticaret patlayınca birden bire konteynere çok uyan ürünler ihraç edilmeye başladı. Şişecam benim en iyi müşterimdi, hâlâ öyledir. Suudi Arabistan Coca-Cola şişeleme tesisi kurmuş. O zaman boş şişeler Türkiye'de üretilip konteynerle Arabistan'a gönderilirdi. Bu bizi çok geliştirdi" diye kaydetti. Konteynerın çok kişinin maliyetini düşürdüğünü belirten Arkas, "Meslektaşlarımdan büyük bir kısmı konteyner almadı. Benim şansım o oldu" dedi. Eski Tekel binasını müzeye çeviriyor Çok sayıda hobisi olduğunu belirten Lucien Arkas, 15 bin kadar kitabı bulunduğunu ve büyük bir resim koleksiyonuna sahip olduğunu söyledi. Saatlerce denizde kalıp balık tutamayınca balık tutmayı bıraktığını belirten Arkas, hobileri ile ilgili olarak şunları söyledi: "Çeşmede yazlığım var. Bahçeyi severim. Benim evimin bahçesi çok güzeldir. Türkiye'nin sayılı bahçelerindedir. Evin altını da müze gibi yaptım. Dolaşıyorum, resimlerimi seyrediyorum. İnanın derdimi unutuyorum. Bir gün ben burada altı müze, üstü konser salonu olan bir yer yapacağım dedim. Belediye başkanı 'Ya ne yapacaksın orada, gel burada Tekel binasını al orada yap' dedi. Prosedür iki sene sürdü. Orası hem kongre ve konser salonu, hem de müze ve müzayede yeri olacak. Müzik ve heykel gibi her türlü dallara ilgisi olanların eğitildiği ufak atölyeler olacak. İki restoranı ve tiyatrosu da olacak. Çünkü artık İzmir'de düzgün bir tiyatro istiyorum. Sonuçta ticaret de girmek istedi. Son üniversite girdi. Yüzde 25, 9 Eylül Üniversitesi, yüzde 25 ticaret odası, yüzde 50 biz girdik. 15 günde bir toplantı yapıyoruz. İki üç seneye kadar bitirmemiz lazım. Bir de ben maketleri severim. 200'ü geçti. Beş tane adam var benimle çalışan onlara yaptırıyorum."