DİSK'ten kıdem tazminatı çıkışı

DİSK Başkanı Beko, "Kıdem tazminatlarımızı fona devredip iş güvencemizi tırpanlamak için projeler hazırlıyorlar" açıklamasında bulundu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Kani Beko, Hükümetin, kıdem tazminatına yönelik yaptığı yeni düzenlemeler ile ilgili bir açıklama yaptı. 

Beko, "Kıdem tazminatlarımızı fona devredip iş güvencemizi tırpanlamak için projeler hazırlıyorlar" dedi. 

Birleşik Haziran Hareketi Türkiye Meclisi'nde konuşan Beko şunları söyledi: 

"Türkiye'de işçi sınıfının yüz yıllık kazanımı olan kıdem tazminatlarımızı fona devredip iş güvencemizi tırpanlamak için projeler hazırlıyorlar. Çocuklarımızın geleceğine ipotek koymak istiyorlar. Fonda biriken bu paraları Kanal İstanbul gibi projelerde kullanmak istiyorlar. Biz çok iyi biliyoruz ki fon demek yağma demek.

İşsizlik fonunun nasıl yağmalandığını hepimiz biliyoruz. İşsizlik fonunda kasada olması gereken para bugün 105 milyar TL iken ve bunun 25 milyarı devlet bütçesinden karşılanması gerekirken tersi olmuştur. GAP'a milyonlar aktarılmış, sanki patronlar açlık sınırının altında yaşıyormuş gibi onlara bu fondan 25 milyar TL para aktarılmıştır. 15 yılda işsiz kalanlara işsizlik fonundan sadece 10 milyar TL aktarılmıştır.

Yıllarca Belediyelerde, kamu iktisadi teşekküllerinde, sağlık sektöründe ve daha bir çok yerde işçiler kadro bekliyor. Seçim meydanlarında işçilere söz verenler şimdi taşeron işçilerin kazanılmış haklarına göz dikip "Özel Sözleşmeli Personel” dayatmasını gündeme getirdiler. İşçileri köleleştirmek için en acımasız yasaları birbiri ardına Meclis'e getiriyorlar. İnsanlık tarihinin en ağır suçlarından biri olan insan ticaretini bir gecede yasalaştırdılar. Kiralık işçilik adı altında işçi simsarlığını yasal hale getirdiler ama biz bu yasanın iptal edilmesi için her türlü girişimi ve direnişi yapacağız.

İşçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemler hala alınmıyor ve işçiler ölmeye devam ediyor. AKP'nin iktidar olduğu günden bu yana 17.000'in üzerinde işçi, iş güvenliği önlemleri alınmadığı için yaşanan iş cinayetlerinde katledilmiştir ILO kriterlerine göre işçi ölümlerinde hala Avrupa'da birinci, dünyada üçüncü ülke Türkiye.

Eğitim ve sağlık özelleştirilerek ve paralı hale getirilerek açlık sınırında ve yoksulluk sınırında yaşamaya çalışan milyonlar nitelikli eğitim ve sağlıktan mahrum bırakılmaktadır. Sadece parası olanın iyi bir eğitim ve sağlık hizmeti almaktadır.

Emeklilik yaşının 65 olduğu ülkemizde milyonlarca emekli açlık sınırının altında yaşamaktadır. İşçileri köleleştiren özel istihdam bürolarıyla ise emeklilik artık ülkemizde milyonlarca insan için imkansız hale getirilmektedir.

Son zamanlarda Anayasa tartışmaları yapılmaya devam ediyor. Bir anayasa değişikliği yapılmalıdır ama bu Anayasa değişikliği eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir anayasa olmalıdır.  

Demokratik bir Anayasayı ise ancak demokrat insanlar yapar. Demokratik bir Anayasa yapmak için TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerden oluşan bir komisyonla beraber, seçim barajı yüzünden Mecliste temsil edilemeyen siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, meslek odaları ve sendikaların görüşü alınarak yapılmalıdır.

Meclis'te dokunulmazlıkların kaldırılması ile yapılmak istenen bir siyasi soykırımdır. Halkın iradesine darbedir.

İç güvenlik yasası Meclis'te görüşülürken DİSK olarak görüşlerimizi söylemiştik. Bu yasa geçerse yargı kararı olmadan, savcılar talimat vermeden polise yargının üzerinde yetki verilerek hiç bir hukuka sığmayacak yargısız infazların, tutuklamaların, göz altıların olacağını ve bir polis devleti haline geleceğimizi ifade etmiştik.

Yine bununla birlikte Türkiye'de henüz adı belli olmayan bir sıkıyönetimin ilan edilecek ve Saray'da ki sıkıyönetim komutanının da ülkeyi tek elden yöneteceğini söylemiştik. Bugün bu söylediklerimizin hepsini ne yazık ki yaşıyoruz.  

Basın ve ifade özgürlüğü Anayasa teminat altına alınmasına rağmen alınan siyasi kararlarla gerçek gazetecilik yapanlar cezaevlerine gönderilmektedir. Karanlığa karşı küfreden olmayacağız inatla ve kararlılıkla aydınlık için bir mum yakmaya devam edeceğiz.

Bu topraklar kana, gözyaşına doydu. DİSK olarak diyoruz ki kardeş kanı akmasın, analar ağlamasın, çocuklar ölmesin, barış olsun, kardeşlik olsun. Kalıcı barış bu topraklarda mutlaka sağlanmalı bir arada huzur içinde yaşanmalıdır.

Bütün bu tablo karşısında bizlere düşen tarihsel görev mevcut siyasal iktidar karşısında toplumsal muhalefetin ve demokrasi mücadelesi veren bütün kesimlerinin içinde olduğu bir demokrasi cephesini örmektir. Faşizme karşı demokrasi için ortak mücadele etmeliyiz.

Unutmasınlar ki 8 Mart'ları, 1 Mayıs'ları, 15-16 Haziran'ları yaratanlar hep kazanmıştır. Onlar kaybedecek biz kazanacağız."