Doğrudan yabancı yatırımlar yüzde 36 arttı
Yurt dışında yerleşiklerin Türkiye'deki doğrudan yatırımları bu yılın sekiz ayında yüzde 36 artışla 11,8 milyara ulaştı.
Türkiye'ye doğrudan yabancı yatırım bu yılın sekiz ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 36 artış gösterdi ve 11 milyar 815 milyon dolara yükseldi.
Merkez Bankası ödemeler dengesi verilerden derlenen bilgiye göre, ülkeye yapılan doğrudan yatırım (net yükümlülük oluşumu) 2015 ocak-ağustos döneminde yüzde 36'lık artışla 11 milyar 815 milyon dolar oldu. Geçen yılın aynı döneminde bu tutar 8 milyar 718 milyon dolar düzeyindeydi.
Net yükümlülük oluşumunun 8 milyar 953 milyon doları sermaye yatırımı, 2 milyar 531 milyon doları gayrimenkul ve 660 milyon doları diğer sermaye yatırımı olarak gerçekleşti.
Aynı dönemde Türkiye'nin yurt dışına doğrudan yatırımı ( net varlık edinimi) yüzde 21 azalarak 4 milyar 244 milyon dolardan 3 milyar 349 milyon dolara geriledi. Net varlık ediniminin 3 milyar 121 milyon doları sermaye yatırımı ve 354 milyon doları diğer sermaye yatırımı şeklinde oldu.
Türkiye'ye net doğrudan yatırım ise bu yılın sekiz ayında 2014 yılı ocak-ağustos dönemine göre 89 artışla 8 milyar 466 milyon dolara yükseldi.
Ağustos ayında Türkiye'ye doğrudan yatırım 1 milyar 538 milyon dolar, yurt içi yerleşiklerin doğrudan sermaye yatırımı ise 266 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti.
Yatırımların 4'te 1'i İspanya'dan
Türkiye'de doğrudan sermaye yatırımlarının ülkelere göre dağılımı incelendiğinde 2015 ocak-ağustos döneminde en fazla yatırım yapan ülkeler sırasıyla İspanya, ABD, Rusya, Belçika ve Hollanda oldu.
Bu yılın ocak-ağustos döneminde yurt dışında yerleşiklerin Türkiye'deki 8,9 milyar dolarlık doğrudan sermaye yatırımlarının (yüzde 23,9'luk bölümü (2 milyar 138 milyon dolar) İspanya tarafından yapıldı. Temmuz ayında 2,1 milyar dolarlık doğrudan sermaye girişi İspanya'nın en büyük bankalarından BBVA'nın (Banco Bilbao Vizcaya Argentaria), Garanti Bankası'nı satın almasından kaynaklanmıştı.
Ağustos ayındaki 1,5 milyar dolar olarak gerçekleşen doğrudan sermaye yatırımının yüzde 85'i Goldman Sachs'ın, SOCAR Türkiye'nin yüzde 13 hissesine ödediği 1,3 milyar dolar olduğu görüldü. Sekiz aylık dönemdeki yatırımların yüzde 16,1'i (1 milyar 440 milyon dolar) ABD, yüzde 8,4'ü (754 milyon dolar) Rusya, yüzde 8,1'i (723 milyon dolar) Belçika ve yüzde 7,5'i Hollanda tarafından yapıldı.
Yabancılar bankacılığa, yerliler madenciliğe yatırım yapıyor
Yabancı yatırımcılar sekiz aylık dönemde Türkiye'deki yatırımlarının yüzde 29'unu bankacılık, yüzde 14,8'ini elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı, yüzde 14,5'ini kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı ve yüzde 10,9'ını gıda, içecek ve tütün ürünleri imalatı sektöründe gerçekleştirdi.
Bu dönemde bankacılık sektörüne 2,6 milyar dolar, elektrik üretim ve dağıtımı sektörüne 1,32 milyar dolar ve rafine edilmemiş petrol ürünleri sektörüne 1,3 milyar dolar oldu.
Yerli yatırımcılar ise 2015 ocak-ağustos dönemindeki yurt dışı yatırımlarının yüzde 34,4'ünü madencilik, yüzde 20,4'ünü bilgi ve iletişim, yüzde 8,2'sini bankacılık ve yüzde 6,1'ini inşaat sektöründe yaptı.
Aynı dönemde madencilik sektörüne 1,1 milyar dolar, bilgi ve iletişim sektörüne 636 milyon dolar, bankacılık sektörüne 255 milyon dolar ve inşaat sektörüne 190 milyon dolarlık yaptırım gerçekleştirildi.
"Yabancı yatırımcı güveni artarak devam ediyor"
Odeabank Başekonomisti İnanç Sözer, Türkiye'ye doğrudan yabancı yatırımının devam ettiğini belirterek, cari açığın finansmanında doğrudan sermaye yatırımının arttığına işaret etti.
Geçen yılın ocak-ağustos döneminde doğrudan yatırımların cari açığa oranının yüzde 15 düzeyinde iken, bu yılın sekiz aylık döneminde bu oranın 2 kat artışla yüzde 33'e çıktığına dikkati çeken Sözer, sanılanın aksine doğrudan yatırımların güç kazanarak devam ettiğini söyledi.
Sözer, doğrudan yabancı yatırım verilerine bakıldığında süre gelen risklere ve zorluklara rağmen, yabancı yatırımcıların orta vadede Türkiye ekonomisine olan güvenini artırarak sürdürdüğünü dile getirdi.
"Doğrudan yatırımlar Türkiye'nin jeostratejik önemin, yansıtıyor"
Ziraat Yatırım Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, Türkiye'de cari açığın 2011 yılında GSYH'ya göre yüzde 10 seviyesine yükselmesinin ardından aynı yıl faaliyete başlayan Finansal İstikrar Komitesi uygulamaları ve TCMB'nin makroihtiyati politikaları dahilinde yüzde 5'e doğru iyileşmekte olduğunu ifade etti.
Bu iyileşmenin yarısından fazlasını makroihtiyati politikalar ve yapısal gelişmelere bağladıklarını söyleyen Yılmaz, iyileşmenin diğer kısmının ise petrol/hammadde fiyatlarındaki malum iyileşme ve Türk lirasındaki değer kaybından kaynaklanmakta olduğunu belirtti.
TCMB'nin, ülkenin makro göstergelerinin dengeli şekilde yönetilmesinin büyümeyi kendiliğinden beraberinde getireceğini düşündüğünü aktaran Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bu kapsamda geçtiğimiz yılbaşında tüketici kredilerine yönelik devreye alınan uygulamalar sayesinde küresel oynaklığın yükseldiği, iç siyasi ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde Türkiye yüzde 3 üzerinde büyümeyi başarırken cari açığını da daraltmakta. Bu yaklaşımın haftasonu Resmi Gazete'de yayımlanan Orta Vadeli Programa da yansıdığı görüşündeyiz.
Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda cari açığını daraltmayı sürdürmesini bunun sonucu olarak enflasyonun düşmesini ve Türkiye'nin yüzde 4 üzeri büyüme trendini yakalayabileceği görüşündeyiz. Son olarak ağustos ayında Goldman Sachs'ın Socar'a petrokimya yatırımlarına ortak olarak 1,3 milyar dolar tutarında doğrudan yatırım gerçekleştirmesi de Türkiye'nin lojistik açıdan jeo-stratejik önemini yansıtırken, yatırım ortamının da yapısal reformlarla iyileşeceğine yönelik beklentilerle uyumlu değerlendiriyoruz."
"2014'ü geçebiliriz"
Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYDTA) Başkanı Arda Ermut, konu ile ilgili olarak, içinde bulunulan seçim süreci ve bazı komşu ülkelerdeki olumsuz koşullara rağmen Türkiye’nin yatırımcı nezdinde bir istikrar adası olmayı sürdürdüğünü söyledi.
Uzun vadeli planlarına Türkiye’yi dâhil eden uluslararası yatırımcıların kazançlı çıkacağını ifade eden Ermut; “Geçtiğimiz 12 yılda gerçekleştirilen yapısal reformlar ile ekonomide bir başarı hikâyesi yazan Türkiye, bölgesinde bir istikrar sembolü olmayı sürdürüyor. Bu bağlamda ülkemizin yatırım cazibesini koruduğu UDY performansından da anlaşılabiliyor. Bazı komşulardaki olumsuz koşullar ve seçim sürecine rağmen ilk 8 ayda yatırımcı ilgisindeki artış, öncelikli hedefimiz olan 2014 yılı UDY toplam tutarını geçme yönündeki beklentilerimizi güçlendirdi” şeklinde konuştu.