DPT: Önlem alınmazsa gıda fiyatlarında artış devam eder
DPT: Önlem alınmazsa gıda fiyatlarında artış devam eder
ANKARA - Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), önlem alınmaması durumunda, stokları azalan ve üretiminde sorun yaşanabilecek ürünlerde fiyat artışının kaçınılmaz olduğunu bildirdi. DPT, petrol fiyatlarının yükselmesi nedeniyle biyoyakıt talebinin artarak devam etmesinin de, gelecekte tarım ürünü fiyatlarını artırıcı rol oynayacağı uyarısında bulundu. DPT Planlama Uzmanı Taylan Kıymaz ve Yurdakul Saçlı tarafından hazırlanan "Tarım ve Gıda ürünleri Fiyatlarında Yaşanan Sorunlar ve öneriler" raporunda, fiyat artışına neden olan etkenlerin değişmemesi durumunda, uzun vadede fiyatların reel olarak yükselmesinin beklendiği kaydedildi. Raporda, gıda fiyatlarındaki bu artışın yoksullaştırıcı etkilerinin ise dünya çapında bir başka büyük sorun oluşturduğu dile getirildi. Petrol fiyatlarındaki yüksek seyrin, tarım ürünleri piyasasını hem arz hem de talep yönüyle etkilediğine dikkat çekilen raporda, "Petrol fiyatlarındaki artış üretim maliyetlerini etkilerken, biyoyakıt talebinin artması da tarım ürünleri piyasasında dalgalanmalara neden olmaktadır" denildi. Stoklarda yüzde 5 azalacak Gelecekte hububat stoklarında yüzde 5'lik bir düşüş daha beklendiği için mevcut fiyat seviyesinin devam edeceği belirtilen raporda, petrol fiyatlarındaki artışların üretim maliyetleri yanında taşıma maliyetlerinin de artmasına neden olduğu kaydedildi. Raporda, dünya fiyatlarının gerek biyoyakıt kullanımı gerekse piyasanın serbestleşmesine dönük yeni anlaşmalarla artacağı belirtilirken, ayrıca küresel ısınmanın da ürün fiyatlarında önemli artışlara yol açabileceğine dikkat çekildi. Gıda fiyatlarındaki artışın fakirleştirici etkilerinin birçok ülkede önemli sorun oluşturduğu dile getirilen raporda, "İthalatçı durumdaki az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ticaret dengelerini sarsacak ölçülere varmaya başlayan gıda fiyatı artışları, gıda güvencesizliğini de artırmaktadır" denildi. Raporda, üretim maliyetini doğrudan etkileyen ve olmazsa olmaz konumda olan iki girdinin mazot ve gübre olduğu belirtilerek, her ikisi de petrol ürünü olan bu girdilerde yaşanan fiyat dalgalanmalarının üretim maliyetlerine doğrudan yansıdığı belirtildi. Raporda, söz konusu durumla dünya petrol piyasalarında yaşanan gelişmelerin Türkiye'nin genel ekonomik dengelerine olduğu gibi tarım sektörüne de doğrudan etki yaptığı açıklanarak, şöyle denildi: "Gerek ham petrol gerekse gübre fiyatlarının hemen hemen aynı seyri göstermeleriyle birlikte, özellikle 2002 yılından sonra görülen tırmanış, 2006 yılından sonra daha da hızlanarak sadece Türkiye'de değil genel olarak dünyada tarımsal üretim maliyetlerinde yükselişe neden olmuştur." Yapısal sorunların önüne geçilmeli Raporda, tarımda yapısal sorunlarını bir ölçüde çözebilen bir Türkiye'nin tarım ve gıda ürünlerinde rekabet gücünü yükselterek tarımsal gelirini artırmasının önemli bir hedef olarak ortaya konulabileceği anlatıldı. Orta ve uzun vadede sektörde istikrarlı ve rekabet gücü yüksek bir yapının oluşturulmasının zorunluluk arz ettiği ifade edilen raporda, fiyat dalgalanmalarının yurtiçi piyasalara olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelik olarak Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından temel tahıl ürünlerinde yürütülecek stok yönetiminin spekülatif hareketleri önleyebileceği ve ürün rekolte miktarlarıyla toplam yurtiçi talep gözetilerek kullanılacak dış ticaret araçlarının kısa vadeli çözümler olarak öngörüldüğü dile getirildi. Yükseliş 2006'da başladı Rapora göre, dünya tarım ürünleri piyasasında 2006'da başlayan artış eğilimi 2007 yılında da devam etti. Gıda ve Tarım örgütü (FAO) gıda fiyatı endeksi 2006 yılında yüzde 9, 2007 yılında ise yüzde 23 oranında arttı. Bu artışa neden olan temel ürünler ve bu ürünlerde yaşanan fiyat artışları sırasıyla, sütte yüzde 80, yağlarda yüzde 50, hububatta yüzde 42 ve pirinçte yüzde 26 oldu. Gıda fiyatlarındaki artışın dünya toplam enflasyon ortalamasına katkısı 2006 yılında yüzde 27 iken, 2007 yılında yüzde 44.3'e yükseldi. Petroldeki artışın ise aynı ortalamaya katkısı 2006 ve 2007 yılları için sırasıyla yüzde 20 ve yüzde 8 olarak gerçekleşti.