DÜNYA Büyük Jürisi'nin "Yılın En Başarılı Şirketi" seçtiği Arbel, büyümeye devam ediyor: Bakliyatta Kanada lideri oldu makarnada İtalyanlar'a rakip

DÜNYA Büyük Jürisi'nin "Yılın En Başarılı Şirketi" seçtiği Arbel, büyümeye devam ediyor: Bakliyatta Kanada lideri oldu makarnada İtalyanlar'a rakip

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

MERSİN - Bakliyatta dünyanın lider ülkelerinden Kanada'da ihracat şampiyonu olan ve tek bir emtiada piyasa yapıcısı konumuyla dikkat çeken Mersin merkezli Arbel AŞ, mercimekten sonra, "Arbella" markası ile adım attığı makarnada da gözünü zirveye dikti. DÜNYA Gazetesi'nin geleneksel olarak düzenlediği Ekonominin Şeref Kürsüsü anketinde Ülker ile birlikte "Yılın Başarılı Şirketi" seçilen Arbel, 2007'de Kanada, ABD ve Avustralya yaptığı yatırımların yanı sıra Toronto'da halka açılmasıyla dikkat çekti. Değirmen ustası İbrahim Arslan'ın oğulları, Mahmut, Hüseyin, Hasan ve Ali Arslan 1980'de kurdukları firmalarını özverili çalışmalarıyla dünya devleri arasına taşıdı. Babaları İbrahim Arslan'ın 1952'de İskenderun'da değirmen ustası olarak çalışmaya başladığını, 1960'da bir Mersin firmasına transfer olduğunu anlatan Arbel AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Arslan, babasının 1965'ten sonra kendi işini kurup elediği ürünleri ihracatçılara satmaya başladığını dile getirdi. İhracat tek kurtuluş yolu Türkiye'nin 1970'lere kadar bakliyatı işlemeyi bilmediğini ve kendilerinin de bu süreci iyi değerlendirdiğini kaydeden Arslan, Boğaziçi Üniversitesi'nden mezun olup babasının yanına gelmesiyle ihracata atılma kararı aldıklarını söyledi. Böylece şirketleştirip 1980'de Arbel Limited Şirketi'ni kurduklarını anlatan Arslan o yılları şöyle özetledi: "1979'da mezun olduğumda Türkiye doğum sancıları çekiyordu. İhracat yavaş yavaş öne çıkmaya başlamış ve Türkiye'nin kurtuluş reçetesi olarak gösteriliyordu. Ben de ihracatçın o dönemki beşiği Mersin'de büyümüş biri olarak okulu bitirince baba mesleğini seçtim. O günlerde ileride suyun bile ihraç konusu olacağını söylediğimde bana gülüyorlardı. Aradan 15-20 yıl geçmedi su ihraç edilir oldu. Aslında bu uzak görüş değil, yaşadığınız ortamdan ileri geliyor. Tamamen ihracat içinde büyüyünce çevrenizdeki insanlar da yalnızca bu konuyu konuşuyor ve siz de ister istemez ihracat fikirleri geliştiriyorsunuz." Krizlerden büyüyerek çıktı Arbel isminin Arslan Bakliyat Eleme Limited'ten geldiğini dile getiren Mahmut Arslan, 28 yıldır aynı isimle tarım ihracatı yapan ender firmalardan olduklarını vurguladı. Arslan, "Türkiye tamamen içe dönmüş, dış dünyadan kendisini soyutlamıştı. Yalnızca tarım ürünlerinde istisna vardı ve biz de ülkenin kalkınmasını ihracatta gördüğümüzden o grupta yer aldık. Türkiye'de 2002'ye kadar ihracatta olmayan firmaların bu tarihteki son krizde ne hale geldiğini gördünüz. Biz hep ihracatın içinde olduğumuzdan ihracatla büyüdük. Devalüasyon oldu onunla büyüdük. Enflasyon oldu onunla büyüdük. Büyümek için stratejik dönemlerde alınacak doğru kararlar önem taşıyor ve biz de ülke yurtiçine dönerken ihracata yönelmeyi tercih ettik" diye konuştu. Teleks hayatımın dönüm noktası oldu Türkiye'de 1980'li yıllarda telekomünikasyonda büyük sıkıntılar yaşanması nedeniyle ihracatçı firmaların zorlandığına değinen Arslan, bu tespitlerinin ardından 1981'de sermayenin büyük bölümünü harcayarak 5 milyon TL'ye bir teleks aldıklarını söyledi. "Teleks hayatımın dönüm noktası oldu" değerlendirmesini yapan Arslan, "O dönemde yurtiçi telefon görüşmesinde dahi uzun süre çevir sesi bekleniyordu. Bu nedenle yurtdışıyla iletişim kurmak için teleks büyük önem taşıyordu" dedi. Yine o yıllarda ihracatın özendirilmesi için yalnızca yaş meyve sebzeye 5 milyon TL kredi verildiğini anlatan Arslan, bu krediden yararlanıp ilk ihracatı gerçekleştirebilmek adına İsrail'e 1 konteynır kayısı ihraç ettiklerini dile getirdi. 28 yıldır da bir daha kayısı ihraç etmediklerine değinen Arslan, "Ancak bizim için bir dönüm noktasıydı ve kayısı ihracatımız büyümemizin ilk adımı oldu" ifadelerini kullandı. Büyümenin ilk şartı: Kendi sistemini kurmak Bakliyatçılarının o yıllarda bir depoya sahip olup yalnızca eleme yaptığını dile getiren Arslan, kendi farklarını ise şu sözlerle anlattı: "Farklılık arıyorduk ve babamla 1981'de Mersin'in ilk mercimek fabrikasını kurduk. Malı tüm ihracatçılar işliyordu ama sorun, mercimek fabrikası bulunmaması nedeniyle kalitenin olmamasıydı. Mercimek ikinci elden alınıyor ve farklı ürünler kaliteyi de bozuyordu. Büyümenin ilk şartının kendi sistemini kurmaktan geçtiğini biliyorduk. İlk mercimek fabrikamızın kurulması işte bu düşünce ile gerçekleştirildi." İhracatçılar Japon Modeli ile yetişti Turgut Özal'ın 1983'te Japon Modeli'ni Türkiye'ye getirerek dış ticaret sermaye şirketlerini kurduğunu kaydeden Arslan, o yıllarda bu şirketlerin önemi anlaşılmasa da geleceğin ihracatçılarının buradan yetiştiğini ifade etti. Doğrudan ihracat yapmak isteyen firmaların dış ticaret sermaye şirketleri gibi dev bütçelerle rekabet etme şansı bulunmadığına işaret eden Arslan, "Biz ise dış ticaret sermaye şirketlerine mal vermeyi tercih ettik. Bu bir strateji işidir. Var olan sisteme uymazsanız sistem sizi reddeder. Dış ticaret sermaye şirketleri ile çalışarak ihracat tecrübemizi arttırmayı tercih ettik. Sonuç olarak bu sistemin belli bir ömrü vardı ve 1987'de ömrünü tamamlayınca biz de doğrudan ihracatçı olduk. Bir kez daha karşılaştığımız yol ayrımında yaptığımız analizlerle doğru kararı verip başarı grafiğimizi yükseltmeye devam ettik" diye konuştu. 'Futbol mercimek' Arbel'in yakıştırması Mercimek odaklı çalışmaları nedeniyle sektörün terminolojisine katkıda bulunduklarına da değinen Arslan, babalarının kabuğu soyulmuş yuvarlak kırmızı mercimeği futbol topuna benzetmesi ile bu tür mercimeğe 'futbol mercimek' dediklerini ve bu ismin zamanla literatüre geçtiğini söyledi. İlk futbol mercimek ihracatını 1983'te Bangladeş'e 3 bin ton olarak yaptıklarını anlatan Arslan, "Bu bize tescilli bir isimdir ve dünyada da siparişler bugün futbol mercimek olarak verilmektedir" dedi. Sektör için de çalışıldı Türkiye'de 1987- 88 yıllarında ciddi bir tarım reformuna ihtiyaç duyulduğunu anlatan Arslan, ihraç ürünlerinde pazar kayıpları yaşamaya başladıklarını söyledi. Türkiye tarım ülkesi olsa da yeterli üretim gerçekleşmediğini kaydeden Arslan, hükümet kanalıyla sorunlarını çözemeyince 1997'de ürün kalitesini arttırmak adına ihracatçılarla Tohumculuk AŞ'yi kurduklarını bildirdi. Her ihracatçıdan 10 bin dolarda 1 dolar kesinti yaparak bu şirketin hayata geçirildiğini anlatan Arslan, "O yıllarda ihracatta kalitesizlikten şikayet vardı ve tohumculuk işine başlayarak bu sıkıntıyı ortadan kaldırmış olacaktık" diye konuştu. Tohumculuk işine girmelerinin ardından 1998'de dünyada bir fasulye krizi yaşandığını ve istenilen rekoltelere ulaşılamadığını kaydeden Arslan, bunun üzerine nerede fasulye yetiştirilebileceğini araştırmaya başladıklarını söyledi. Kırgız fasulyesi Talas'ın alım gücünü arttırdı Kırgızistan'ın fakir bir bölgesi olan Talas'ta barbunya tipi fasulyeler yetiştiğini ve çok az da beyaz fasulye yetiştiğini saptadıklarını anlatan Mahmut Arslan, çalışmalarını şöyle özetledi: "Kırgızistan'da fasulye var denildi ama renkli, dünyada kullanılmayan bir çeşit üretiyorlardı. Bunun üzerine oradaki çiftçileri toplayıp, bu işi biliyorsunuz, tohumluk getirelim, eski çeşitleri bırakıp bunu ekin dedim. Kabul ettiler ve tohumculuk çalışmalarına başladık. Tohumun ardından teknoloji ve ziraat mühendisleri götürüp sürekli destekledim. Bir süre sonra Kırgız fasulyesi dünyada aranan bir çeşide dönüştü ve Kırgızistan'ın en yoksul bölgesi olan Talas'ta herkesin alım gücü arttı. Dünyada örnek olacak bir olaydı ve ardından bana Kırgızistan'da fahri konsolosluk verildi." 2008 markalaşma ve makarna yılı Bakliyattaki başarılarını makarnada da yaşamak istemeleri nedeniyle 2008'i markalaşma ve makarna yılı ilan ettiklerini anlatan Mahmut Arslan, çalışmaları da bu doğrultuda hazırladıklarını dile getirdi. Makarna fabrikasındaki hat sayısını 2'den 3'e çıkarıp kapasiteyi yüzde 50 artırıp günlük 200 ton civarında üretim gerçekleştirdiklerini kaydeden Arslan, yılsonunda yüzde 50 daha kapasite artırımına gideceklerini bildirdi. Üretimin yüzde 65'ini ihraç edip kalanı iç pazara verdiklerini açıklayan Arslan, yurtiçinde Arbella marka makarnayı iyice yaymalarıyla bu oranın yüzde 50-50'ye dönüşmesini beklediklerini söyledi. İtalya'da fabrika alırsak şaşırmayın Makarna sektöründe 6 yıldır çalıştıklarını ve son 2 yıldır da Mersin'de olduklarını anlatan Arslan, yurtiçinde yüzde 5, yurtdışında ise yüzde 10'luk bir pazar payına sahip olduklarını vurgulayarak, "Bu kadar kısa sürede bu kadar başarı mucizedir" değerlendirmesini yaptı. Başarıyı doğru stratejilerin izlenmesine bağlayan Arslan, "Bakliyattaki başarıyı makarnada da yakalamak istiyoruz. Bir gün İtalya'da makarna fabrikası alırsak hiç şaşırmayın" diye konuştu. Bu yıl Arbella Family markası ile makarna üretimine başladıklarını kaydeden Mahmut Arslan, çocuklar için Süpermen, Simpson Ailesi gibi çizgi film karakterlerinden oluşan makarnalar hazırlayacaklarını anlattı. Ailelerin çocuklarını makarna yemeye teşvik etmesine karşın istedikleri seviyelere ulaşamadıklarını dile getiren Arslan, yeni karakterlerle çocukların daha çok makarna yiyeceğini ve onların mutlu olmasıyla ailelerin de mutlu olacağını, böylece aile mutluluğuna katkı sağlayacaklarına inandığını söyledi. Personel, patron gibi hissetmezse başarılı olamaz "Şirketlerin öğrenilmiş çaresizlikleri vardır ve sorunu yeni kanlar ile çözersiniz" diyen Arbel AŞ CEO'su Hüseyin Arslan, "Şirketler büyüdükçe, dışarıdan biri gelene kadar kendi yanlışlarını fark edemez. Dışarıdan gelen farklı fikirlere şans verilmesi gerekir. Şans vermezseniz o da şirkete uyum sağlar ve yanlışlar sürer. Bu nedenle biz yuvaya dönmeden farklı tecrübeler ediniriz ki hatalarımızı görebilelim" diye konuştu. Şans tanımanın yalnızca yönetime değil tüm ekibe uygulandığını anlatan Arslan, başarının, personelin de fikrinin alınmasıyla geleceğine işaret ederek, "Personel kendisini patron gibi hissetmezse başarılı olamaz" değerlendirmesini yaptı. Bir takım oyunu oynadıklarını dile getiren Arslan, "Özellikle firmayı temsil eden pazarlama elemanı kendini patron gibi hissetmeli ki müşteri kendisini dinlesin. Yoksa özellikle fiyat konusunda çalışanlarımızı atlayıp bize ulaşmaya çalışırlar ve bir bakarsınız ki siz pazarlama elemanı olmuşsunuz" ifadelerini kullandı. Şirket müdürlerinin onayı olmadan talimatla hiçbir iş yaptırmadıklarını kaydeden Arslan, "Alacağımız kararlarda müdürlerimizin fikri ve onayı olmalı. Bence büyümenin en önemli unsurlarından biri de budur" dedi. Bulgur ihracatını artırdık Sadece yurtdışı çalışmaların yeterli olmayacağını, yurtiçine de dönmek gerektiği düşünerek, araştırmalara başladıklarını kaydeden Şirket CEO'su Hüseyin Arslan, "Araştırmalarda içeride en çok satılan ürününün bulgur olduğunu ve o dönemlerde her evin bulgurunu köyünden getirdiğini gördük. Bu konseptin süreç içerisinde değişeceği düşüncesiyle 2000'de Mersin'in ilk bulgur fabrikasını kurduk. İç piyasa odaklı başlasak da bir süre sonra Türkiye'nin en büyük bulgur ihracatçısı olup Türkiye'nin bulgur ihracatını yüzde 40 artırdık" dedi. Başkalarının yaptığı işi yaparak başarı yakalanamayacağını fark oluşturmak gerektiğini anlatan Arslan, sektörde her zaman ilklere imza atarak başarıyı yakaladıklarını söyledi. İhracattan koparsanız tekrar uyum sağlayamazsınız Türkiye'deki tarım ürünlerinde sürekli düşen bir grafik tespit etmelerinin ardından Kanada'ya yatırım yapma kararı aldıklarını anlatan Arslan, "Türkiye'deki gelişmeler bizi dışarı gitmeye zorluyor" değerlendirmesini yaptı. Düşen grafiğin sonuçlarını tartışarak, Kanada'ya yöneldiklerini anlatan Arslan, ihracatta kalıcı olmak için sürekliliğin önem taşıdığını söyledi. "İhracattan 3-4 yıl koparsanız pazardaki alıcılar dahi değişir ve uyum sağlayamazsınız" diyen Arslan, bu nedenle coğrafi çeşitliliğe gidip pazarda kalıcı olma hedefiyle yatırımlara başladıklarını bildirdi. Kanada'ya yatırım kararı aldıklarında çevrelerinden kimsenin desteklemediğini vurgulayan Arslan, "Ancak sektörde büyük bir boşluk görüyorduk ve bu nedenle tamamen Türk işçisinin gücüyle, Türkiye'den götürdüğümüz makinelerle Kanada'da bir fabrika kurduk" diye konuştu. Kanada'daki en büyük Türk yatırımcısıyız 2001 yılında Kanada'da 160 dönüm arazi üzerine fabrika kurduklarını ve bölgedeki en büyük Türk yatırımcısı olduklarını anlatan Hüseyin Arslan, "Daha çok büyümek istiyorduk. Bunun için ya para koyacak, ya büyük bir ortak bulacak ya da halka açılacaktık, halka açılmayı tercih ettik" dedi. Bunun 2 yıl süreceğini göz önünde bulundurup halka açılmış küçük bir firmayı satın alıp böylece 3 ayda hedeflerine ulaştıklarını dile getiren Arslan, "Halka açılmayı hisse başına 5.4 dolar ile yaptık. Şu anda hisse 10 dolardan işlem görüyor. Halka açıldığımız tarihin Ağustos olduğu düşünülürse, 4 ayda ve dünyadaki mortgage krizi gibi dalgalanmalar içerisinde dahi yüzde 100'e yakın değer kazanması yapılan işin doğruluğunu gösteriyor" değerlendirmesini yaptı. Dünyada artık firma değerlerinin borsadaki değerle ölçüldüğüne dikkat çeken Arslan, Arbel'in borsa değerinin ise 70 milyon dolar olduğunu açıkladı. "Eğer Türkiye'de büyük olmayı sürdürmek istiyorsanız dünyada büyük olmanın yolunu arayacaksınız" diyen Arslan, bu düşünceyle Avustralya ve ABD yatırımlarının geldiğini, değişik coğrafyalardaki süreklilikleri ile müşteri nezdindeki güçlerini de artırdıklarını ifade etti. Yılın Şirketi Arbel'in kilometre taşları 1980 Arbel AŞ değirmen tarzı üretimden fabrika üretimine geçti. 1981 Mersin'in ilk mercimek fabrikası kuruldu 1980 İlk ihracat kayısı olarak İsrail'e yapıldı 1983 İlk mercimek ihracatı Bangladeş'e yapıldı 1998 Kırgızistan'da yıllık 15 bin ton kapasiteyle beyaz fasulye üretimine başlandı 2000 Mersin'in ilk bulgur fabrikası kuruldu 2002 Kanada'da, ülkenin tek mercimek kırma tesisi olan yatırım devreye alındı 2003 Mersin'in ilk, Türkiye'nin 4. büyük sigara fabrikası olan European Tobacco AŞ kuruldu 2006 Mersin'in ilk makarna fabrikası kuruldu 2007 Kanada'da Agtech firmasını alarak Toronto Borsası'nda işlem görmeye başlandı 2007 Amerika'nın Kuzey Dekota eyaletinde United Pulse Trading adlı tesis alındı 2007 Avustralya'da Australia Milling Group tesisi satın alındı 2007 Kanada'da bulunan Saskcan Main, Sasckan Agtech, Saskcan Rosetown ve Sackcan Horizon şirketlerini, Amerika'daki United Pulse Trading'i ve Avustralya'daki Australia Milling Group'u Alliance Grain Traders çatısında birleştirildi. Değirmen ustasının makina mühendisi oğlu Arbel AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Aslan 1953 yılında İskenderun'da doğdu. Değirmen ustası İbrahim Arslan'ın 6 çocuğunun en büyüğü olan Arslan ilk, orta ve lise yıllarını Mersin'de tamamlayarak Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü'nü dördüncülükle kazanır. 1979 yılında üniversiteden mezun olan Mahmut Arslan, Mersin'e dönerek baba mesleğini seçer. 1980 yılında Arslan soyadının ilk hecesi ile bakliyat eleme işini özleştirerek Arbel adı ile şirket kurar. Arslan Dünya Bakliyat Konfederasyonu Başkan Vekili, Akdeniz Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı, Kırgızistan Mersin Fahri Başkonsolosu'dur.