Ekonomi politikasını beğenenlerin oranı bir yılda 12 puan düştü
Transatlantik Eğilimler Araştırması'na göre Türkler, hükümetin ekonomi politikasından eskisi kadar memnun değil. Hükümetin ekonomi politikalarını beğenenlerin oranı 2012'de yüzde 55 iken, bu oran bu yıl 12 puanlık düşüşle yüzde 43'e geriledi.
İSTANBUL - Bu yıl onikinci kez gerçekleştirilen Transatlantik Eğilimler Araştırması sonuçları açıklandı. Araştırmanın Türkiye sonuçlarına göre, 2013 yılında Türkler ekonomik krizden kişisel olarak etkilendiklerini daha az ifade etti. Ekonomik krizden kişisel olarak etkilendiğini söyleyen Türklerin oranı 2009 yılında yüzde 78, 2012 yılında yüzde 69 iken, bu oran 2013 yılında yüzde 62’ye geriledi.
Ekonomik kriz, göç dahil olmak üzere bir çok iç politika konusuna yönelik tutumlar üzerinde de etkili oldu. Araştırmaya göre ekonomik krizden kişisel olarak etkilendiğini düşünenlerin yüzde 64’ü göçün sorun olduğunu düşünmekte, sadece yüzde 16’sı göçü fırsat olarak değerlendirmekte. Ekonomik krizden etkilenmeyenlerin yüzde 47’si göçün sorun olduğunu söylerken, fırsat olarak algılayanların oranı ise yüzde 26.
Araştırmaya göre Türkler, hükümetlerinin ekonomik liderliğinden eskisi kadar memnun değiller. Hükümetin ekonomik politikasını beğenenlerin oranı 2011 yılında yüzde 47, 2012 yılında yüzde 55 iken, bu yıl 12 puanlık düşüş ile yüzde 43’e geriledi. Hükümetin ekonomik politikasını beğenmeyenlerin oranı ise geçen yıl yüzde 38 iken, bu sene yüzde 52 oldu. Aynı durum, hükümetin göç yönetimi için de geçerlidir. Yanıt verenlerin yüzde 61’i hükümetin göç yönetimi performansını beğenmezken, yüzde 29’u bu görüşe katılmamakta.
Türkler, Amerika ve Avrupa’da yanıt verenlere kıyasla giderek artan sıklıkta ve tutarlılıkta, hükümetlerinin uluslararası politikalarına destek vermekte. Türklerin yüzde 51’i hükümetin uluslararası politikalarını onaylarken, bu oran ABD’de yüzde 41, Avrupa’da yüzde 50. Yüzde 42’si ise hükümetin uluslararası politikasını beğenmemekte.
AB üyeliğine destek yüzde 44'e geriledi
Araştırdmaya göre Türkler, Avrupa Birliği’ne girmeyi halen isteseler de, bu istekleri son 10 yılda önemli ölçüde azaldı. 2004 yılında araştırmaya katılanların yüzde 73’ü, geçen yıl ise yüzde 48’i Türkiye’nin AB üyeliğinin iyi olacağını söylerken, bu yıl bu oran yüszde 44’e geriledi. Üyeliğin iyi olmayacağını söyleyen Türklerin oranı ise 2004’te yüzde 9, 2012’de yüzde 29 iken, bu yıl yüzde 34’e yükseldi. Avrupalıların ise yüzde 20’si Türkiye’nin AB üyeliğinin iyi olacağına inanırken, yüzde 33’ü kötü olacağını söylemekte, yüzde 37’si ise ne iyi ne de kötü olur şeklinde yanıt vermekte.
Türklerin çoğu, AB, ABD veya bölgedeki komşularıyla işbirliği içinde hareket etmektense, Türkiye’nin yalnız hareket etmesi gerektiğini söylemekte. Yanıt verenlerin yüzde 38’i uluslararası konularda Türkiye’nin yalnız hareket etmesi gerektiğini düşünmekte, yüzde 21’i AB ile işbirliği yapılmasını desteklemekte.
Türkler, NATO hakkında bölünmüş görüşlere sahip. Araştırmaya katılanların yüzde 39’u NATO’nun gerekli olduğunu düşünürken, yüzde 39’u gerekli olmadığına inanmakta. (2012 oranları yüzde 38 ve yüzde 39) NATO’nun hala önemli olduğunu düşünenler, bunun en önemli nedeninin NATO’nun temsil ettiği demokrasiler topluluğu olduğuna inanırken (yüzde 30), NATO’nun askeri harekatların yükünü paylaştırması ikinci neden olarak ifade edilmiştir (yüzde 27). NATO’nun artık gerekli olmadığına inananların yüzde 70’i Türkiye’nin kendi askeri kararlarını alabilmesi gerektiğine inanmakta.
Türklerin yüzde 72'si Suriye'ye müdahaleye karşı
Türkler, İran ile ilişkili transatlantik uzlaşıya katılmaya başlamıştır. Türklerin %27’si İran’ı nükleer programını terk etmeye ikna etmek için ekonomik yaptırımların kullanılmasını isterken, aynı seçenek ABD yüzdea 29 ve AB’de ise yüzde 32 oranında tercih edilmiştir. Türklerin yüzde 22’si İran’ın nükleer silahlara sahip olmasını kabullenmektedir.
Suriye konusu sorulduğunda Türkler, müdahale için geçen seneye kıyasla çok daha isteksiz olmuşlardır. Geçen yıla oranla 15 puanlık artışla Türklerin yüzde 72’si Türkiye’nin tamamen bunun dışında kalması gerektiğini söylerken, yüzde 21’i Türkiye’nin müdahale etmesi gerektiğine inandığını belirtmiştir (2012’de yüzde 32 idi)
Yasal ve yasadışı göç endişe kaynağı
Türkiye’de göçle ilişkili genel tutumlar kötümser görünmekte. Yüzde 54’ü göçü sorun olarak tanımlarken, sadece yüzde 18’i göçün bir fırsat olduğunu düşünmekte. Türkler, hem yasal hem de yasadışı göçten endişe etmekte. Yüzde 60'ı yasal göçten endişe duyduğunu söylerken, yüzde 33 buna karşı çıkmakta. Türklerin yasadışı göçle ilgili endişeleri (yüzde 69), Avrupa (yüzde 71) ile aynı doğrultuda. Göçle ilgili Türk kamuoyunda son zamanlarda yer alan tartışmaların çoğunun odağı geçici göç oldu. Çoğu İran ve Irak’tan olmak üzere geçen aylarda Türkiye’ye ciddi bir sığınmacı akımı gerçekleşmişti. Ayrıca Türkiye yaklaşık 140 bin Suriyeli mülteciye de geçici koruma sağlamıştır. Ülkelerindeki göçmenlerin payının ne kadar olduğu sorusuna Türklerin tahmini yanıtı yüzde 21.2 olmuştu. Oysa gerçek rakam yüzde 2.
Araştırmanın Türkiye sonuçlarını değerlendiren Marshall Fonu Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, Türk kamuoyunda dış politikada yalnız hareket etme eğiliminin sürmesine rağmen, spesifik dış politika konularında Amerikan ve özellikle AB kamuoyları ile bir yakınsama olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Araştırma 3-27 Haziran arasında ABD ve 21 AB üye devletinde yapıldı
Transatlantik Eğilimler 2013, ABD ve Avrupa’da kamuoyunu irdeleyen kapsamlı bir araştırmadır. Araştırma bu sene de Marshall Fonu (GMF) ve Compagnia di San Paolo tarafından Barrow Cadbury Trust, Fundação Luso-Americana, BBVA Vakfı, Communitas Vakfı ve İsveç Dışişleri Bakanlığı’nın desteğiyle gerçekleştirildi. Çalışma, TNS Opinion tarafından 3-27 Haziran 2013 tarihleri arasında; Birleşik Devletler ve Türkiye ile birlikte 11 Avrupa Birliği üye devletinde (Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, İspanya, İsveç ve Birleşik Krallık) gerçekleştirildi. Türkiye’de araştırma bir hafta uzamış ve 2 Temmuz 2013’de tamamlanmıştı.