”Ekonomimiz üç çeyrektir aralıksız küçülüyor”

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Küçük, "Bizim dışımızda başlayan krizin, 'bizim krizimiz' haline geldiğini" söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, "Bizim dışımızda başlayan krizin, 'bizim krizimiz' haline geldiğini görmekteyiz" diyerek, Türk ekonomisinin 2008'in son çeyreğinden bu yana üç çeyrektir aralıksız küçüldüğünü bildirdi.

İSO Meclisinde konuşan Küçük, eylül ayı ile birlikte küresel krizde, bir yılın geride bırakıldığını, 2007 yazında ilk işaretlerini veren mali krizin şiddetinin 2008 sonbaharında arttığını anımsattı.

Küçük, şunları söyledi:

"Doğal olarak o süreçte bizlerin aklındaki temel soru, Türkiye'nin ve Türkiye ekonomisinin bu krizden, nasıl ve ne kadar etkileneceği idi.

Bir yıl sonra ekonomik göstergelere baktığımızda, Türkiye ekonomisinin ne yazık ki bu krizden oldukça ağır etkilendiğini ve bizim dışımızda başlayan krizin, 'bizim krizimiz' haline geldiğini görmekteyiz. Ekonomimiz, 2008'in son çeyreğinden bu yana üç çeyrektir, aralıksız küçülüyor.

Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna açıklanan orta vadeli planda 2009 yılını, yüzde 6'lık bir küçülme ile kapatacağımız öngörülüyor. Güncellenen milli gelir serisine göre 2001 yılında ise ekonomimizdeki küçülme oranı yüzde 5,7. Dolayısıyla bu yaşadığımız son yılların, en ağır krizi olarak karşımıza çıkmaktadır."

"Sanayi adeta bir yıkım yaşadı"

İSO Meclisinde konuşan Küçük, finans krizi olarak başlayan krizden Türkiye'de de finans ve bankacılık sektörünün daha olumsuz etkileneceği beklendiğini ancak gelişmelerin beklendiği gibi olmadığını, bankacılık sektörünün çok fazla etkilenmezken reel sektörün özelikle de sanayinin "adeta bir yıkım yaşadığını" dile getirdi.

İlk kez 2008 ağustos ayında sanayi üretiminin küçüldüğünü hatırlatan Tanıl Küçük, "Küçülme ne yazık ki tam 12 aydır, yani bir yıldır aralıksız devam etmektedir. Üretimle birlikte, sanayi istihdamı başta olmak üzere, istihdamda da büyük kayıplar ortaya çıktı, işsizlik rekor düzeylere ulaştı" diye konuştu.

Sanayi üretiminde 2009'un ilk çeyreğinin çok olumsuz olduğunu, ikinci çeyrekte nispi bir toparlanma olduğunu, üçüncü çeyreğin ilk ayında (temmuz) ayında ise üretimdeki küçülmenin yüzde 9,2 ile tek haneli ama hala çok yüksek sayılabilecek bir oranda gerçekleştiğini belirten Tanıl Küçük, şöyle devam etti:

"Üretimin öncü göstergesi diyebileceğimiz kapasite kullanım oranı ise ağustos ayında bir önceki aydan daha düşük çıktı.

Verileri bir arada değerlendirdiğimizde üretimdeki toparlanmanın, oldukça, yavaş seyredeceği anlaşılmaktadır.

Oysa Türkiye ekonomisinin, Türkiye'nin daha büyük daha hızlı adımlara ihtiyacı vardır ve Türkiye, daha büyük, daha hızlı adımlara ancak, ekonominin lokomotifi olan sanayi sektörünü tetikleyerek ulaşabilecektir.

Son büyüme verileri sanayimizin, büyümedeki belirleyici rolünü bir kez daha teyit etmiştir. Zor koşullarda, hayatta kalma mücadelesi veren sanayicimiz, kendi elindeki imkanlarını, en iyi şekilde  kullanmış, ve girdi çıktı oranını iyileştirmiştir."

Bu kadar çaba gösteren sanayiciye mutlaka destek eli uzanması gerektiğini kaydeden Tanıl Küçük, büyüme verilerinin alınan tedbirlerin işe yaradığını ortaya koyduğunu belirterek, "Başından bu yana her fırsatta dile getirdiğimiz üzere ÖTV ve KDV indirimi uygulaması tüm sektörleri kapsayacak şekilde, genişletilerek, mutlaka devam etmelidir" dedi.

Sel felaketine de değinen Küçük, çalışmaları sonunda makine hasarının 74 milyon lira olarak hesaplandığını, ayrıca üretim tesislerinde büyük hammadde yarı mamul ve mamul kaybının da yaşandığını, İstanbul sanayisinin çok yüklü bir faturayla karşı karşıya olduğunu kaydetti.

AB süreci çok zor ve yavaş işleyen bir hal aldı

2002 yılındaki seçimlerin ardından hükümetin AB'ye tam üyelik hedefi yolunda son derece aktif bir politika izlediğini ve Türkiye'yi müzakere eden ülke konumuna taşımak gibi önemli bir başarıya imza attığını dile getiren İSO Başkanı, ancak 2005 sonrasında her iki taraftan da kaynaklanan nedenlerle sürecin çok zor ve yavaş işleyen bir hal aldığını kaydetti.

AB'de Türkiye'nin üyeliğine sıcak bakmayan bir siyasi liderliğin ağırlık kazandığını belirten Tanıl Küçük, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin tam üyeliği teknik boyutundan çok, siyasi yönüyle gündeme getirilmektedir. Özellikle sağ partiler imtiyazlı ortaklık konusunda ısrarcı görünmektedir. Son olarak Almanya'daki seçimler de yine Türkiye'nin tam üyeliğine sıcak bakmayan, siyasi kanadın başarısıyla sonuçlanmıştır.

2005 sonrasında hükümetimiz AB konusunda başlangıçta koyduğu kararlılık ve azmi kaybetmiş gibi göründü. AB uzunca bir süre, adeta unutuldu. 

2008 yılında,ulusal programın güncelleştirilmesi karalılığın teyidi açısından önemli bir adımdı.

Türkiye cephesindeki bir başka önemli adım da tamamen AB ile müzakerelere yoğunlaşabilecek yeni bir başmüzakerecinin atanması oldu."

Salonda bulunan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'a hitaben "Sayın Bakanım, göreve gelişinizi ve sürecin hızlandırılmasına yönelik tutumunuzu, girişimlerinizi ümit verici bulduğumuzu ifade etmeliyim" diyen Küçük, Türk özel sektörü olarak Türk insanını hak ettiği seviyeye taşıyacak bir proje olarak gördükleri AB sürecini başından itibaren desteklediklerini söyledi.

Bundan sonra da desteklemeye ve AB'ye tam üyelik yolunda hükümetle birlikte çalışmaya devam edeceklerini kaydeden Küçük, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ancak verdiğimiz desteğin yanında bizleri rahatsız eden bazı konuları, dikkatinize getirmeyi de görev kabul ediyoruz.

Öncelikle vizeler, taşıma kotaları ve serbest ticaret anlaşmalarından kaynaklanan sorunlar, aradan geçen elli yıla karşın hala giderilememiştir.

Ürünleri Avrupa pazarında serbestçe dolaşan Türk iş adamlarına yönelik, vize uygulaması kaldırılmalıdır.

Hukuki açıdan netlik kazandırılamayan seyahat serbestisi hakkı konusundaki anlaşmazlık, diplomatik yollarla çözülmeli ve AB üyesi ülkelerle, anlaşmalar yapılmalıdır."