”Ekonominin saygınlığına darbe vuruldu”
CHP lideri Baykal, Maliye Bakanının, "her türlü sorgulama anlayışını bıraktık, bavula paraları doldurup Türkiye'ye getirin" sözlerini değerlendirdi
ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Maliye Bakanımızın, 'yurt dışındaki tasarrufları Türkiye'ye almak istiyoruz, her türlü sorgulama anlayışını bir tarafa bıraktık, bavula paraları doldurup Türkiye'ye getirin, Türkiye'nin buna ihtiyacı var' yaklaşımı bir önlem olarak telaffuz edilmiştir. Bu bir önlem olmaktan çok, Türkiye ekonomisinin saygınlığına, güvenilirliğine, ciddiliğine vurulmuş bir darbedir" dedi.
Sheraton Oteli'nde düzenlenen Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Genel Kurulunda konuşan Baykal, TÜRMOB'un 19 yıl gibi uzun olmayan bir süre içerisinde çok iyi biçimde örgütlendiğini, güçlendiğini ve kurumsallaştığını söyledi.
Dünyanın, ekonomik açıdan büyük sarsıntının yaşandığı bir süreçten geçtiğini ifade eden Baykal, bugüne kadar izlenen ekonomi politikalarında sıkıntıların ortaya çıktığını kaydetti. Serbest piyasa ekonomisinin zaaflarının ortaya çıkmasıyla yaşanan ekonomik kaosun da derinleştiğine işaret eden Deniz Baykal, yaşanan sorunlardan en çok zarar gören finans sektörünün pek çok ülkede kamu kontrolü altına alındığını belirtti. Baykal, şunları kaydetti:
"Bugün geldiğimiz noktada görüyoruz; cari açık Türkiye'nin en temel sorunu haline dönüşmeye başlamıştır. Cari açığın altında dış ticaret açığı yatar. Bu konuda gereken duyarlılığın, dikkatin gösterilmemiş olması bugün bir sorun olarak karşımıza çıkmıştır. Hatırlarsanız, çok uzun süre Türkiye'de 'cari açık finanse edildiği sürece bir sorun değildir' anlayışına dayalı tartışmalar yaşanmıştır. Cari açığın bu kadar artmakta oluşunun yaratacağı sorunlara dikkati çekenlere karşı, 'merak etmeyin, cari açık finanse ediliyor, önemli bir sorun değildir' denilmiştir. Son borsa hareketlerinin altında Türkiye'deki cari açık tablosunun yattığını hepimiz çok açık bir şekilde görüyoruz.
Cari açık konusundaki duyarsızlık, bir temel yanlış olmuştur. Türkiye'nin bir sanayileşme politikası ortaya koyamamış olması, bir sanayileşme politikası ihtiyacını hiç hissetmemiş olması, ithalatı Türkiye'de ekonominin bir temel dayanak noktası haline dönüştürmesi karşısında bir duyarsızlık içine girilmesi, bir temel sorun olarak ortaya çıkmıştır."
"Kredi sıkışmasını bertaraf etmek için ciddi adımlara ihtiyaç var"
Gelinen noktada bankacılık sektöründe de bir "dikkat eksikliğinin" ortaya çıktığı görüşünü dile getiren Baykal, "Bankaların yabancılara satılması konusunda izlenen tutumun yerinde olmadığının bugün daha açık bir şekilde anlaşılmaya başladığını görüyoruz" dedi.
Baykal, son olarak Ziraat Bankası ve Halk Bankasının satışı konusunda hükümetin de önlem alma ihtiyacı hissettiğini, bunun çok önceden sergilenmesi gereken bir tavır olduğunu söyledi. Ekonomik tablodaki değişimi en başta sektördeki meslek kuruluşlarının yakından gördüğünü dile getiren Baykal, şöyle konuştu:
"Bütün ekonomi örgütlerinin, Odalar ve Borsalar Birliğinin, sanayi odalarımızın, ticaret odalarımızın, esnaf ve sanatkar kuruluşlarımızın, TÜSİAD'ın, bütün meslek kuruluşlarının, TÜRMOB'un, Türkiye'de ekonominin durumuyla ilgili alınması gereken önlemler konusunda katkılar yapmasına ciddi ihtiyaç vardır. Bu konuda resmi çevrelerden şimdiye kadar telaffuz edilen sadece iki temel önlem vardır. Bunlardan biri, Maliye Bakanımızın, 'yurt dışındaki tasarrufları Türkiye'ye almak istiyoruz, her türlü sorgulama anlayışını bir tarafa bıraktık, ne paradır, niçin gelmektedir, vergi borcu nedir, mali statüsü nedir bunu sormayacağız, bavula paraları doldurup Türkiye'ye getirin, Türkiye'nin buna ihtiyacı var' yaklaşımı, bir önlem olarak bu ortalıkta telaffuz edilmiştir.
Bu bir önlem olmaktan çok, Türkiye ekonomisinin saygınlığına, güvenilirliğine, ciddiliğine vurulmuş bir darbedir. Hiç kuşku yok ki anlık sıkıntıları çözeceğiz diye bir ekonominin temel saygınlığına zarar verecek böyle telaşla ortaya atılan önlemler yarardan çok zarar getirir. Bunların işlerliği de kuşkuludur. Niye kuşkuludur? Çünkü dünyanın bütün ekonomileri her türlü mevduata mutlak garanti ilan etmişlerdir. Yurt dışından o Türkiye'ye getirilmesi söz konusu olan paralar mutlak güvence altında bulunurken, şimdi daha bu konuda harekete geçememiş bir ekonomiye bunun getirilmesi, Maliye Bakanımızın sevimli davetiyle gerçekleşecek bir olay olarak gözükmemektedir."
Bu konuda başka önlemlerin de alındığını belirten Baykal, "Maliye Bakanı, bildiğiniz gibi kredi geri çağırma girişimleri karşısında 'sakın ha kulağınızı çekerim' demektedir" dedi.
Ekonominin kendi kurallarının olduğunu, bankaların likidite ihtiyacı konusunda alınması gereken önlemlerin bulunduğunu ifade eden Baykal, bu konuda politikalar izlenmesi gerektiğini ve Merkez Bankasına da görevler düştüğünü söyledi. Baykal, "Yani, Türkiye'de bir kredi sıkışmasını bertaraf etmek için atılması gereken ciddi adımlara ihtiyaç vardır. Maliye Bakanı, 'ben bankaların kulağını çekerim' demeden önce kendisinin Türkiye'deki bankacılık sistemini likidite krizine sürüklenmekten alıkoyacak önlemler alma konusunda görev ve sorumluluğu vardır" diye konuştu.
"TÜRMOB'a karşı 'dışlayıcı' bir davranış"
Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci, Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu ile ilgili eleştirilerde de bulunan Baykal, bu konuyla ilgili girişimlerde bulunduklarını söyledi.
Baykal, 2008 yılındaki seçimlerden itibaren oda başkanlığı ve TÜRMOB Başkanlığı'nın en fazla iki dönem yapılabileceğini belirten Baykal, "Diğer esnaf kuruluşlarının seçimlerinde böyle bir düzenleme yoktur. TESK'e yönelik böyle bir düzenleme, orayı ele geçirme düşüncesiyle denenmiştir. Anayasa Mahkemesinden bunu döndürmeyi başarmıştık. Şimdi bu TÜRMOB'a karşı deneniyor. İki dönem, üç dönem, dört dönem, size ne? Siz ne karışıyorsunuz parlamentodakiler, sizin meseleniz değil" diye tepki gösterdi.
Bunun TÜRMOB'a karşı "dışlayıcı" bir davranışın yansıması olduğunu savunan Baykal, "Bu, demokrasi anlayışı bakımından gerçekten sorgulanması gereken bir tavırdır. Aynı şekilde TÜRMOB Başkanı olmak için 5 yıl yeminli müşavirlik yapma şartı getirilmektedir. Bu yine siyaseti, parlamentoyu ilgilendirmeyen bir konudur. TÜRMOB, kendi kararını kendisi alabilecek bir kuruluştur" diye konuştu.