”En kötüyü gördük demek için erken”

Bakan Babacan, 2009 yılı için büyüme hızının eksi 3,6'dan daha olumsuz olabileceğini gösterdiğini belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

ANKARA - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, şu anki tahminlerin 2009 yılı için büyüme hızının eksi 3,6'dan daha olumsuz olabileceğini gösterdiğini belirtti ve "Katılım Öncesi Ekonomik Program ile açıkladığımız eksi 3,6'dan bir miktar daha olumsuz bir büyüme rakamı bu sene çıkabilir ona hazırlıklı olmamız lazım" dedi.

Babacan, NTV'de katıldığı programda yaptığı açıklamada, dünyanın modern ekonomi tarihinin gördüğü en derin krizi yaşadığını, kapalı bir kaç ekonomi dışında her ülkenin krizden etkilendiğini söyledi.

Dünyadaki gidişin Türkiye'deki gidişi etkileyeceğine işaret eden Babacan, dünya ekonomisinin IMF tahminlerine göre eksi 1,3 büyüyeceğini, dünya genelindeki ticarette de yüzde 11'lik bir daralmanın öngörüldüğünü hatırlattı.

Bakan Babacan, Türkiye ile ilgili büyüme tahmininin sorulması üzerine de bu sene ve gelecek seneyle ilgili öngörülerini şu anda üzerinde çalıştıkları Orta Vadeli Programda açıklayacaklarını ifade etti.

Dünyada reel sektör kuruluşlarının "normal faizle borçlanabilen kuruluşlar" ve "reytingi çok iyi olduğu halde çok yüksek faiz ödeyerek borçlanmak zorunda kalan kuruluşlar" şeklinde ikiye ayrıldığını belirten Babacan, bu ikinci grubun ne olacağının bankacılık sektörünü yakından ilgilendirdiğini söyledi. Babacan, bankacılık sektörüyle ilgili olarak reel sektörden gelebilecek riskleri yakından takip ettiklerini bildirdi.

Türkiye'nin mal sattığı ülkelerin de ortalama büyüme oranının eksi 3,9 olacağının tahmin edildiğine dikkati çeken Babacan, bu durumun Türkiye'nin dış ticaretini etkileyeceğini vurguladı.

Babacan, bu çerçevede büyüme rakamında bir revizyon olup olmayacağının sorulmasına karşılık olarak, şunları söyledi:

"Orta Vadeli Programda bu rakamla ilgili bir revize gelebilir. Şu anki tahminler bu sene eksi 3,6'dan daha olumsuz bir büyümeyle karşı karşıya kalacağımızı gösteriyor. Bu sene Katılım Öncesi Ekonomik program ile açıkladığımız eksi 3,6'dan bir miktar daha olumsuz bir büyüme rakamı çıkabilir ona hazırlıklı olmamız lazım."

Babacan, bu yılın dünyada pek çok ülke için kaybedilen bir yıl olacağını ama önemli olanın bu yıldan sonra ne kadar hızlı toparlanılabileceğine ve hızlı toparlanma için neler yapılması gerektiğine odaklanmak olduğunu belirtti.

"Sanayi üretimindeki kötüye gidiş yavaşladı"

Sanayi üretimi rakamlarını da değerlendiren Babacan, sanayi üretimindeki kötüye gidişin yavaşladığını ifade etti.

Hem dünyada hem Türkiye'de düzelmeyle ilgili küçük küçük sinyaller görüldüğünü, ancak henüz (en kötüyü gördük bundan sonra her şey daha iyi olacak, bir düzelme trendine girdik) demek için erken olduğunu kaydeden Babacan, birkaç ay daha dünyayı ve Türkiye'yi izlemek gerekeceğini, hem dünyada alınan tedbirler hem Türkiye'de alınan tedbirlerle tablonun hızla iyiye gideceğini düşündüğünü söyledi.

"IMF ile ilişkiler ağırlıklı olarak teknik nitelikte"

Babacan, IMF ile görüşmelere ilişkin soruya yanıtlarken de telefonla ve yüz yüze görüşmelerin sürdüğünü, en son Rusya'daki Uluslararası Ekonomik Forum Toplantısında IMF Birinci Başkan Yardımcısı John Lipsky ile kısa bir görüşme yaptıklarını kaydetti.

Şu andaki çalışmaların ağırlıklı olarak teknik nitelikteki olduğunu vurgulayan Babacan, teknik heyetin sürekli temas içinde olduğunu belirtti ve John Lipsky'nin 2 hafta içinde Ankara'ya geleceğini, kendisiyle o zaman uzun görüşmelerinin olacağını bildirdi. Babacan, "IMF olsun ya da olmasın Türkiye için neler gerekiyor bunun için çalışıyoruz" dedi. Babacan şöyle devam etti:

"Genel tabloya baktığımızda evet bu sene Türkiye eksi bir büyümeyle karşı karşıya kalacak ama gelecek sene de ciddi bir artı büyümeyi bekliyoruz. Hatta bir çok analiz ve tahmin gösteriyor ki bu sene ilk üç çeyrekte eksi büyüme çıkacak ama son çeyrekten itibaren artı büyüme rakamlarını tekrar yakalayacağız.

Enflasyon noktasında da işler gayet iyi gidiyor. Hedef 7,5 ama hedefin oldukça altında kapatacağız. Hem bu sene hem gelecek sene için beklentilerimiz oldukça olumlu. Yani hedefler içinde kalacağımız şu anda öngörülüyor. Enflasyonla mücadele uzun vadeli bir mücadele ve asla boşluk kabul etmeyecek bir mücadele. (nasılsa enflasyon konusunda rahatız artık) diye uzun vadede enflasyona zarar verecek politikaları asla uygulamayız."

"Cari açığı bu sene 10 milyar doların altında kapatacağız"

Babacan, bu senenin 10 milyar doların oldukça altında bir cari açıkla kapatılacağını, bu öngörünün cari açığı endişe kaynağı olmaktan çıkardığını da kaydetti.

Bakan Babacan, dış finansman ihtiyacının azalmasına ilişkin çeşitli açıklamalar hatırlatılarak, "hükümette IMF'siz de yapabiliriz" şeklinde bir anlayışın giderek güçlenip güçlenmediğinin sorulmasına karşılık olarak da şunları söyledi:

"Bu seneki dış finansman ihtiyacının azalması ağırlıklı olarak cari açığın azalmasıyla orantılı. Hazinenin dış borçlanma ihtiyacına baktığınızda bu sene için tablo oldukça rahat görünüyor. Cari açıkta da düşme olunca Türkiye'nin genel anlamda dış borçlanmasıyla ilgili ihtiyaçlarında oldukça önemli miktarda azalma oluyor, ancak şunu da dikkate almak lazım ki bu sonucu kendi kendini dengeleyen faktörlerin devreye girmesiyle bu sene elde ediyoruz. Ancak büyümenin hızlandığı, temel ham madde fiyatlarının arttığı bir senaryoda dış finansman konusunda daha farklı bir tabloyla da karşı karşıya kalabiliriz. Bizim ilgili birimlerimize talimatımız; hem IMF'li hem IMF'siz hem dünyadaki farklı senaryolara karşı hem de bizim IMF ile ilgili alacağımız karara bağlı olarak her türlü senaryoyla ilgili hazırlıklarını yapmaları.

Bizim Türkiye olarak IMF olsun olmasın yapmamızın elzem olduğu işler var. Bu sene bütçemiz uzun yıllardan sonra ilk defa faiz dışı açık verecek. Faiz dışı açık Hazinenin özellikle piyasalardan borçlanma ihtiyacının yüksek olacağı gerçeğiyle bizi karşı karşıya bırakıyor. Bu sene bütçedeki faiz dışı fazladaki açığımızı kapatmak için hem bu sene hem gelecek sene yapmamız gereken işler var."

Babacan, faiz dışı açık rakamının ne olacağına ilişkin de bu rakamın Orta Vadeli Programda açıklanacağını dile getirdi. Babacan, "Bir miktar faiz dışı açık bu sene bütçede ortaya çıkacak. Bu kamu borç stokunda geçen sene sonuna göre bir miktar artışı da beraberinde getirecek. Yani bu senenin sonu geldiğinde Türkiye'nin borç yükü geçen seneye göre bir miktar daha fazla olacak" dedi.

Türkiye'deki borç stoğu artışının diğer ülkelerle mukayese edildiğinde çok daha makul bir artış olacağını da ifade eden Babacan, 2010 sonunda Türkiye ekonomisiyle Avrupa'nın büyükleri ve ABD yan yana konulduğunda, bütçe açığı ve borç stoğu konusunda Türkiye'nin bu ülkelere göre "çok çok daha iyi" konumda olacağını, Türkiye'nin yatırım yapmak için çok daha tercih edilir bir hale geleceğini dile getirdi. Babacan, "mutlaka adımlar atıp bu seneden itibaren faiz dışı açığımızı kapatıp faiz dışı artıya tekrar dönmemiz gerekiyor" diye konuştu.

"İşsizlik rakamlarını görmek bir miktar zaman alacak"

İşsizliğin çözümünün özel sektörde olduğunu ve hızla üretimin, istihdamın artmasını sağlayacak tedbirler almak gerektiğini ifade eden Babacan, hem büyümedeki toparlanmanın hem de eski işsizlik rakamlarını görmenin bir miktar zaman alacağını kaydetti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçen hafta açıklanan paketle ilgili de bilgi veren Babacan, şöyle dedi:

"Bu paketi bir defalık bir paket olarak görmemek lazım. Olumlu sonuç aldığımız noktalarda farklı uygulamalar devreye sokabiliriz. Aktif iş gücü politikaları çerçevesinde çok farklı alternatifler var. Bunların zaten bir kısmını çalıştık ama hepsini devreye sokmadık. Sadece bugün için uygun gördüklerimizi uygulamaya soktuk. Başka tedbirler de gelebilir ama bunların tümünde bütçemize çok dikkat etmemiz lazım. Yani mali dengeler konusunda son derece hassas olmamız gerekiyor ve genel dengeler üzerinde kalıcı etki bırakacak yanlış adımlardan kaçınmamız gerekiyor."

Babacan, bu paketin etkisiyle oluşacak bütçe açığının nasıl finanse edileceğiyle ilgili olarak da "Sayın Başbakanın açıkladığı tedbirlerinin tümünün bütçemize getirdiği ilave maliyet 250 milyon liradır. 1 milyar rakamı 2 sene için toplamdır" dedi.

Bu tedbirlerin "eski moda, sürekli yük getirecek ve suistimal edilebilecek tedbirler" olmadığına işaret eden Babacan, "geç kalındı" şekildeki eleştirileri de haklı bulmadığını dile getirdi.

Babacan, bir başka soru üzerine de hurda indirimi konusunda kesinleşmiş bir kararları bulunmadığını, gemi inşa sektörüne de uluslararası yükümlülükler gereği teşvik uygulanmayacağını söyledi.

Tasarruf paketi

Bakan Babacan, "yılın ikinci yarısından itibaren bir tasarruf paketinin söz konusu olup olmayacağı" şeklindeki soruyu yanıtlarken de şöyle konuştu:

"Bunların hepsine bakıyoruz, (birden bire bu sene bütün bütçe problemimizi halledeceğiz...) bu gerçekçi değil. Öyle bir tedbir alırsak bunun da ekonomi üzerinde baskı oluşturucu, yavaşlatıcı etkileri olabilir. Bütçe neden bu sene açık verecek buna bakmak gerekiyor. Ekonomik daralma nedeniyle vergi gelirlerimizde düşüş var. Artı önceki dönemlerde alınan kararların da bütçeye etkisi var. Hem gelir ayağında hem gider ayağında öngörülenden daha farklı bir tablo var şu anda. Orta Vadeli Programımızda Türkiye'nin bütçesi ve borç stoku üzerindeki bu olumsuz etkinin sadece kriz dönemiyle sınırlı olacağı ve bunun hızlı bir şekilde normale döneceği, normal bir patika üzerine oturacağı konusunda bugünden öngörülebilirlik getirmeliyiz ki kimsenin endişesi kalmasın. Bu da ancak yapısal reformlarla mümkün."

Ali Babacan, "o zaman bir tasarruf paketi olanak dışı değil" şeklindeki yoruma karşılık da  "Onu illa da bütçede kesinti, illa vergi artırma şeklinde görmemek lazım. Alacağımız tedbirlerin bir kısmı hemen sonuç verebilir bir kısmı zaman içinde daha büyük sonuçlar getirebilir. Bugün şu vergiyle oynamışsınız, şu harcama kaleminden şu kadar kesmişsiniz bunlar çözüm değil. Kalıcı olarak bütçemizi daha sıhhatli hale nasıl getirebiliriz bu önemli" dedi.

Bakan Babacan, Orta Vadeli Programın ne zaman açıklanacağına ilişkin olarak da normalde bu programın belli bir takviminin olduğunu hatırlattı ancak bu sene takvimi biraz ötelediklerini, ama çok büyük gecikmelerinde olmayacağını söyledi. Babacan, programın gelecek 3 yıl içinde ne beklediklerini ve ne yapacaklarını ortaya koyacağını ifade etti.

Özelleştirme gelirleri

Babacan, özelleştirme gelirleriyle ilgili soruya karşılık da bu sene gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere sermaye akacağının dikkate alınması gerektiğine vurgu yaptı ve "Sanki hiç bir şey yokmuş gibi özelleştirme uygulamalarının devam etmesini beklememek lazım. Bu yıl özelleştirme açısından da kolay bir yıl olmayacak. Planladığımız hedeflediğimiz bir rakam olabilir... bir miktar altında da kalabilir buna da hazır olmak gerekir" diye konuştu.

Bakan Babacan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının "muhafazakar partiler öne çıktıkça ekonomik büyümeye daha çok vurgu yapılmak suretiyle laikliğin gündemden düşürüldüğü görülmektedir" şeklindeki açıklaması hatırlatılarak, değerlendirmesinin sorulması üzerine de "bunu cevap vermeyi gerektirecek bir açıklama olarak görmüyorum. Her hükümet tabi ki bu ülkenin ekonomisini daha iyiye götürmek için çalışacak. Ekonomi geri planda bırakılıp çok daha farklı tartışmalar mı olmalı ülkede? buna cevap vermek istemiyorum" dedi.

ABD Başkanı Obama'nın Kahire'de yaptığı konuşmayı nasıl bulduğunun sorulmasına karşılık da Babacan, "olumlu, dengeli, problemlerin farkında olduğunu hissettiren, ama problemlere (ben süper gücüm) diye yaklaşmayan, empati ağırlıklı, iyi dizayn edilmiş bir konuşma" değerlendirmesinde bulundu.

Kamudaki işçilere verilecek zam

Babacan, kamudaki işçilerle ilgili toplu sözleşme çalışmalarına ve verilecek zam oranına ilişkin bir soruyu da şöyle yanıtladı:

"Gönül ister ki kamuda çalışan işçilerimize, memurlarımıza, hatta emeklilerimize mümkün olan en geniş imkanları sunalım. Ama bu yıl farklı bir yıl. Önceki yıllarda (çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz) dedik, refah payı verdik. Bu sene ise refahın artması değil, daralması söz konusu. Türkiye'deki 72 milyon kişi bunu az ya da çok hissedecek. Genel tablo bu iken kamudan maaş alanların şunu bilmeleri lazım; devletin elindeki imkanlar nispetinde azami ne yapılacaksa yapılacaktır, ama azami yapılabileceğin ötesinde alınacak tedbirler de genel makro dengeler üzerinde hasara yol açar ve bunun bedelini toplum olarak hep beraber öderiz. Müzakereler devam ediyor, bir süre izleyelim."