Enflasyon hedefi 2011'e kaldı
Enflasyon hedefi 2011'e kaldı
ANKARA - Global piyasalardaki dalgalanma, petrol fiyatlarındaki tırmanış, enflasyon, tahminlerini yukarı çekti. Enflasyon tahminlerini revize eden Merkez Bankası, önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetlerin ve istihdam artışının frenlenmesini bekliyor. Ayrıca Merkez Bankası, 2008 yılı enflasyon tahminini yüzde 9.3 olarak açıklarken, enflasyon tahminlerinin tutturulması için para politikası araçlarından kısa vadeli faiz oranlarını yükselteceğinin sinyalini verdi. Kamuoyunda 2008 yılı enflasyon hedefini revize edilmesi gerektiğine ilişkin görüşlerin ağırlık kazanırken, Merkez Bankası yüzde 4'lük hedefin 2011 yılında tutturulacağını açıkladı. 2008 yılının İkinci Enflasyon Raporu'nu açıklandığı toplantıda Başkan Durmuş Yılmaz, önümüzdeki dönemde istihdam piyasası ve enflasyon, büyüme gibi makro ekonomik tahminlere yönelik kara bir tablo çizdi. Yılmaz, "Enflasyonun, orta vadede yüzde 4 olan hedefe doğru yaklaşmasının iki yıldan daha uzun bir süre alabilecek" dedi. Durmuş Yılmaz, 2008 yılı enflasyon tahminin yüzde 9.3 olduğunu açıklarken, enflasyonun 2009 yılında orta noktası yüzde 6.7 olmak üzere, yüzde 4,9 ile yüzde 8,5 arasında gerçekleşeceğini belirtti. Yılmaz, 2010 yılında yüzde 4,9, 2011 yılında yüzde 4 enflasyon beklendiğini ifade ederken, tüm ekonomik birimlerin beklentilerini enflasyon hedefi değil, enflasyon tahminine göre oluşturmasını istedi. Ayrıca, Yılmaz, 2008 yılının ilk Enflasyon Raporu'nda petrol fiyatlarının 85 dolar olarak tahmin ettiklerini anımsatırken, bu tahminin 20 dolar yukarı çekerek 105 dolara çıkardıklarını açıkladı. Yılmaz, global piyasalarda dalgalanma, petrol fiyatlarındaki artış ve döviz kurundaki gelişmeler nedeni ile para politikasını daha da sıkılaştıracaklarını söyledi. Yılmaz, maliye politikasındaki disiplinin delinmesi durumunda gereken müdahaleyi yapacaklarının sinyalini verdi. Yılmaz, 2008 yılında milli gelir rakamlarının tekrar ele alınması ile yukarı yönlü revizyonunun enflasyon görünümü üzerinde etkili olmadığını belirtirken, istihdam artışının frenleneceğini belirtti. Yılmaz, "Küresel kredi piyasalarındaki sorunlara ve diğer belirsizlik algılamalarına paralel olarak zayıflayan harcama eğiliminin, iktisadi faaliyet ve istihdam artışını sınırlamaya devam edeceğini tahmin etmekteyiz" dedi. Gıdada enflasyon yüzde 13 olacak Bu arada Yılmaz, dünya genelinde gıda ürünleri fiyatlarındaki artışların orta vadede kalıcı olduğuna yönelik algılamaların güçlendiğini ve öngörülebilir bir gelecekte basta islenmiş gıda fiyatları olmak üzere yurt içi gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü risklerin devam edeceği sinyalini verdiğini kaydetti. Yılmaz, "2008 yıl sonu gıda fiyat enflasyonu varsayımımızı yüzde 13 gibi oldukça temkinli bir düzeye yükseltmiş bulunmaktayız. Bu değişiklik, 2008 yılı enflasyon tahminimizin yaklaşık 1,2 puan yukarı yönde güncellenmesine neden olmuştur. Ayrıca, 2009 yılında gıda fiyat enflasyonunun yüzde 8 olarak gerçekleşeceğini varsaymaktayız. Bu değişikliğin 2009 yılı enflasyon tahminimiz üzerindeki etkisi 1,1 puan olmuştur" dedi. Gıda, enerji ve hizmetin 2009'a etkisi yüzde 5 Yılmaz, 2009 yılında enerji, gıda ve hizmet fiyatlarındaki artışların enflasyon üzerindeki etkisinin 5 puana yaklaşabileceğine işaret ettiğini dile getirirken, "2009 yılında enerji kalemleri dışındaki 'tütün ürünleri ve diğer dolaylı vergiler gibi' yönetilen/yönlendirilen mal fiyatlarının sabit kaldığı varsayımı altında; enflasyonun yüzde 4 düzeyine düşebilmesi için gıda, enerji ve tütün dışındaki malların fiyatlarında yüzde 3 civarında deflasyon kaydedilmesi gerekmektedir. ithalat fiyatlarındaki artışlar ve enflasyondaki yapısal katılık gibi unsurların temel mal fiyatlarında deflasyon görülmesini engelleyeceği tahmin edilmektedir" dedi. Parasal koşullarda sıkılaşma gözlenecek Mevcut likidite koşulları altında, Merkez Bankası'nın gerektiğinde kısa zaman içinde güçlü bir parasal sıkılaştırmaya gitme esnekliğine sahip olduğuna dikkat çekmeden Yılmaz, "Son aylarda döviz alım ihale miktarının düşürülmesi, Hazine'nin döviz cinsinden daha az borçlanması ve para talebinde gözlenen artış gibi gelişmelerle gecelik piyasada çekilen fazla likidite azalış göstermiştir. Söz konusu eğilimin önümüzdeki dönemde de devam etmesi ve bu doğrultuda parasal koşullarda göreli olarak sıkılaşma gözlenmesi öngörülmektedir" diye konuştu. Piyasaya bedel ödettirme söz konusu değil Toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yılmaz, döviz alım ihalelerine ilişkin bir politika değişikliğinin söz konusu olmadığını, piyasadaki talep koşullarına göre aşağı ve yukarı yönlü revizeler yapılabileceğini söyledi. Yılmaz, Enflasyon hedefinin revize edilmeyerek parasal sıkılaştırmaya gidilmesinin piyasayüa bedel ödetmek anlamına gelip gelmediği yönündeki bir soru üzerine, 2008'de yüzde 4'lük enflasyon hedefinin tutmasına ilişkin bir parasal sıkılaştırmadan söz etmediklerini söyledi. Kamuoyunun orta ve uzun vadede açıklanan senaryoları, kısa vadede ise tahminleri çapa alınması gerektiğini ifade eden Yılmaz, "Bedel ödettirme ve yüzde 4'ü tutturma gibi bir şey söz konusu değil" dedi. Enflasyon hedeflemesinde başarı grafiğimiz yok "9.3'lik enflasyonun açıklanması ile bankanın kredibilite kaybı olduğunu düşüyor musunuz?" sorusuna Yılmaz, "Kredibilite sorunu olduğunu kabul ediyoruz" cevabını verdi. Yılmaz, "İki yıl üst üste hedefini tutturamayan bir bankayız. Bizim gibi hedefini tutturamayan merkez bankaları da var. Dünyada enflasyon yükseliş trendine girdi, bu hayatın gerçeği. Bizim için önemli olan bugünkü verilere göre ekonomideki karar vericilere açıkça yol göstermek, enflasyonun nasıl bir patika izleyeceğini anlatmak. Açık enflasyon hedeflemesine geçtiğimizden bu yana arkamızda bir başarı grafiği yok. Bu bizim içini önemli bir kredibilite sorunu, bunu kabul ediyoruz. Bize burada düşen kararlılığımızı topluma iletmek, toplumun bizim enflasyonla mücadele kararlılığımıza inanması. Buna inandırdığımız sürece başarılı olacağımıza şüphe yok. Bugün itibarıyla kredibilite açığımız var." Enflasyon, kanunsuz bir vergidir Ayrıca Başkan Yılmaz, enflasyon hedefinin tutturulmamasına ilişkin "Verdiğiniz sözü sürekli tutmazsanız bu, yalana dönüşür. İletişim önemli ama, altını da doldurmak gerek. Bunun farkındayız. Bize inanın derken söylediğimiz şu; enflasyon, kanunsuz bir vergidir, hepimiz biliyoruz. Bizim yapacağımız vatandaşın cebinden alınan bu kanunsuz, temsilsiz vergiyi yok etmek, orta vadede herkese iş ve aş verilecek ortama hazırlamaktır. 'Enflasyon saptı ne yapalım, burada bırakalım' diyemeyiz. Ne yapıp edip fiyat istikrarı ile herkese iş ve aşı sağlayacak koşulları temin etmek durumundayız" diye konuştu. Durgunluk dönemine girmiyoruz "Bir durgunluk dönemine mi giriyoruz" sorusuna ise Yılmaz, yurtiçi ve yurtdışı finansman koşullarındaki zorluklara rağmen Türkiye ekonomisinin büyümeye devam edeceğini belirterek, "Hayır bir durgunluk dönemine girmiyoruz. Böyle bir şey olmayacak" yanıtını verdi. Yılmaz, Türkiye'ye giren sermayenin son birkaç günde artışa geçtiğini belirtti. İşler önceki yıllardan kolay olmayacak Yılmaz, "Topluma ve ekonomi çevrelerine mesajınız nedir" sorusu üzerine, sıkıntılı bir dönemden geçildiğini, uzun vadeli çıkarların kısa vadeli çıkarlara heba edilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Uluslararası piyasalardaki dalgalanmanın cari açık finansmanını ne ölçüde etkileyeceğine ilişkin soruya Yılmaz, "Türkiye'nin dış finansman kaynağını da göz önünde bulundurduğunuzda bir sıkılaştırmadan söz edebiliriz, işlerin önceki yıldaki kadar kolay olmayacağını söyleyebiliriz" dedi. IMF ile parasız anlaşma AB'nin bir çıpa olarak görülmeye devam edilmesi gerektiğinin altını çizen Yılmaz, IMF ile nasıl bir ilişki yürütüleceğinden çok Türkiye'nin ne yapacağının önemli olduğunu söyledi. Yılmaz, işleri doğru yapıldığı sürece makro istikrarda ve para politikasında bir sorun görmediğini belirterek, "Uluslararası camiaya bugüne kadar yapılanların yapılacağı konusunda bir yeşil ışık yakmak için IMF ile parasız bir anlaşma sürdürülmesi gerektiğini düşünüyorum" dedi Yılmaz, IMF ile ilgili yapılan anlaşma neticesinde enflasyon hedefinin revize edilip edilmeyeceği konusunda bir karar verilmediğini, ancak Para Politikası Kurulu toplantısında bu konunun tartışıldığını anlattı. Kapatma davası ekonomiyi etkiler Yılmaz ekonomik beklentilerin bozulmasında Yargıtay Başsavcılığı'nın AKP'ye karşı açtığı kapatma davasının etkisini şöyle yorumladı: "Bunlar hayatın gerçeği. Ekonomik olaylar boşlukta cereyan etmiyor. Bunlar belirsizlik unsuru. Ekonomik faaliyetleri bir şekilde etkiliyor. Bize düşen elimizdeki verileri görerek, görev alanımız çerçevesinde tepki vermek. Türkiye'nin risk priminin artmasının ne kadarının hangi faktörden kaynaklandığını belirlemenin imkanı yok. Kapatma davasını ekonomiye olumsuz etkisinin ne kadar ne olduğuna ilişkin rakam yok. Bunu bu şekilde koymayı doğru bulmuyorum." Enflasyon Raporu açıklamasında, makro ekonomik tahminlere yönelik pekte iç açıcı olmayan açıklamalarda bulunan Yılmaz'a bir basın mensubunun, 'Merkez Bankası Başkanı olmasanız, bu açıklamaları ekrandan dinlerken "eyvah" der miydiniz? sorusuna, "Merkez Bankası Başkanı'nın bilgilerine sahip olmasam, 'ne güzel' derdim" diye konuştu. Ayrıca Yılmaz, uzun süredir boş bulunan başkan yardımcılığı koltuğunun doldurulmasına ilişkin atama ile ilgili, "Eli kulağında, ismi belirledik" dedi. Hükümete 14 sayfalık 'enflasyon' mektubu Merkez Bankası, enflasyon tahminini tutturamama nedenini, gıda, enerji fiyatları ve global piyasalardaki dalgalanmaya bağladı. Merkez Bankası, yılın ilk 3 ayında enflasyon hedefini tutturamaması nedeni ile Merkez Bankası Kanunu'nun 42. maddesi gereği, hükümet adına Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'e 14 sayfalık mektup gönderdi. Mektupta enflasyonun tek haneli rakamlara inmesinde Maliye politikalarının katkısının büyük olduğu altı çizilirken, özellikle mevcut konjonktürde ekonominin dayanıklılığını koruması için, mali disiplin ve yapısal reformların devamlılığı kritik önem taşıdığı belirtildi. Mektupta, gıda, petrol ve enerji fiyatlarındaki artışların diğer sektör fiyatlarını 'domino etkisi' ile etkilediği anlatılarak şu ifadelere yer verildi: "Ham petrol fiyatlarının 2008 yılında artış eğilimini koruması yurtiçi akaryakıt fiyatlarında yüksek oranlı artışlara neden olmuştur. Petrol fiyatlarının yüksek seyri aynı zamanda konut grubundaki enerji kalemleri üzerinde de etkili olmuştur. Gıda fiyatlarındaki artışlar lokanta hizmetlerini, petrol fiyatlarındaki artışlar ise ulaştırma hizmetlerini olumsuz etkilemektedir. 2006 dalgalanmasından en çok Türkiye etkilendi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), çalışma tebliğleri serisinin ikincisi "Küresel Finansal Yapı ve 2007 yılı Dalgalanmaları" başlığıyla yayımlandı. Raporda, 2006 yılından itibaren ekonomide yeni bir döneme girildiğine dikkat çekilirken, bu kez yaşanan krizlerin öncekilerden farklı olarak ödemeler dengesi üzerinde olumsuz etki yaratmadığının altı çizildi. Raporun 2006 yılında yaşanan dalgalanmanın seçilmiş ülkeler arasındaki etkisinin incelendiği bölümde, kur, eurobod spread ve borsa indekslerinin en çok olumsuz etkilendiği ülkenin Türkiye olduğu tespiti yapıldı. Değerlendirmede, Arjantin, Brezilya, Meksika, Rusya, Çin ve Güney Kore ve Türkiye'deki veriler karşılaştırıldı. Raporun sonuç bölümünde, krizin etkilerinin dünyadaki büyük ölçekli kurumlara bulaşmasının, finansal piyasalardaki tedirginliğin yüzeysel olmadığını gösterdiği yorumu yapıldı. Ayrıca mevcut risklerin banka ve finansal kurumlar tarafından karşılanabilir düzeyde olsa da belirsizlik unsurunun bekleyişleri olumsuz etkilediği görüşüne yer verildi.