'Etkili rekabet enflasyonu düşürür büyümeyi artırır'

Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak, rekabetçi piyasa ortamının firmaları, rakiplerine göre daha etkin ve verimli olmaya yönelttiğini kaydetti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ferit PARLAK - Yeşim ARDIÇ

Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak, kanunda yapılması planlanan değişiklikle daha etkin bir rekabet ortamı oluşturulacağını, halen 1 yıla kadar uzayabilen inceleme süreçlerinin de 3 aya kadar düşürülebileceğini kaydetti. Etkili rekabet ortamının enflasyonu düşüreceğini ve büyümeyi arttıracağını belirten Torlak, sık sık cezalarla gündeme geldiklerini, anacak dertlerinin ceza değil rekabet bilincini yerleştirmek olduğunu anlattı. Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Prof. Dr. Torlak, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve arkadaşımız Yeşim Ardıç’ın sorularını cevaplandırdı.

► Öncelikli olarak, Rekabet Kurumu ve rekabet hakkında bilgi alabilir miyiz?

Piyasa ekonomilerinde işlerliğin sağlanması ve korunması için uygulanan ekonomik politikanın temel ve merkezi unsuru rekabettir. Sağlıklı bir rekabet ortamı bulunan piyasalarda rekabetin sağladığı ekonomik faydaları hep birlikte görüyoruz. Mesela rekabetçi piyasa ortamı, firmaları, rakiplerine göre daha etkin ve verimli olmaya iter. Firmalar, bu yüzden maliyetlerini azaltmaya çalışır, inovasyona yönelir. Dolayısıyla rekabet, firmaların tüketicilere daha düşük fiyatlarla, daha yüksek kalitede, daha çeşitli ve yeni ürün ile hizmetler sunmasına yol açar. Böylelikle vatandaşlar rekabetçi piyasalar sayesinde daha kaliteli ürüne daha ucuza sahip olabilmektedir.

Öte yandan, rekabetin faydaları bunlarla sınırlı da değildir. Rekabet politikası, ülke ekonomisini bir bütün olarak olumlu yönde etkiler. Rekabet kurallarının etkili bir şekilde uygulanması neticesinde elde edilen düşük fiyatlar, enflasyonda düşüş meydana getirir. Buna bağlı olarak artan tüketici talebi ise firmaları, üretim kapasitesi ve daha ileri teknolojiye yatırım yapmaya teşvik eder. Bu durum, işgücü verimliliğinin yanı sıra, istihdamda artışa yol açar ve ekonomik büyüme ile uluslararası alanda rekabet edebilirlikte gelişmeyi de beraberinde getirir. Rekabet ihlallerinin önlenmesi ve rekabetçi bir piyasa için iş ahlakı vazgeçilmez bir gerekliliktir. Başka bir ifadeyle, iş ahlakının varlığı, rekabet ihlallerini azaltır ve rekabetçi bir piyasanın önünü açar.

► Rekabet Kurulu’nun verdiği kararlar çerçevesinde Türkiye’de ekonomik ve sosyal hayatta yaşanan değişimler neler?

Kurumumuz geçtiğimiz 19 yılda önemli sayıda rekabete aykırı ticari uygulamayı incelemiş ve engellemiştir. Mesela 2003 yılında GSM sektöründe yaptığımız inceleme sonucunda sektördeki rekabetçiliğin arttığı, artan rekabetçiliğin ise telekomünikasyon fiyatlarında düşüş şeklinde pazara yansıdığı görülmüştür.

Başka bir örnek olarak 2013 yılındaki bankacılık sektöründe faaliyette bulunan 12 bankanın 4054 sayılı Kanun’u ihlal edip etmediğine yönelik yapılan incelemeyi verebilirim. Burada ise Rekabet Kurulu kararı neticesinde rekabeti azaltan bazı fiillerin sona erdirilmesi yoluyla ekonomik hayatımızda etkili olmuştur. Yine gazlı içecekler piyasasına yönelik verdiğimiz bir karar ile pazara girişlerin önü açılmış, genişleyen seçme hakkı ve rekabetçi fiyatlar yoluyla tüketici faydasının arttığı görülmüştür.

► 12 banka hakkındaki Danıştay kararından sonra her yerde yorumlar yapılıyor. Peki vatandaş şimdi ne yapmalı, nasıl bir yol izlemeli bu konuyu sizden öğrenebilir miyiz.

Bu konuda bizlere de başvurular oluyor. Vatandaşlar ne yapması gerektiğini soruyor. Rekabet Kurulu, Türkiye’de faaliyet gösteren 12 banka hakkında, mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında anlaşma ve/veya uyumlu eylem içerisinde bulundukları gerekçesiyle yürüttüğü soruşturmada, çeşitli oranlarda idari para cezası uygulanmasına hükmetmişti.
Kurulun vermiş olduğu kararın iptali istemiyle bankalar tarafından açılan davaların tümü Ankara 2. İdare Mahkemesi tarafından reddedildi ve davacı bankalar da Danıştaya temyiz başvurusunda bulundular. Temyiz incelemesini yapan Danıştay 13. Dairesi bütün temyiz taleplerini reddederek Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararları onadı. Bu bilgiler ışığında, haklarında idari para cezası yaptırımı uygulanan bankalardan söz konusu Rekabet Kurumu kararında belirtilen tarih aralığında kredi veya kredi kartı kullanmış ya da bu bankalarda mevduat hesabı açmış olan tüketicilerin uğramış oldukları zararların tespiti ve tayini meselesi adli yargının konusuna girmektedir. Bu çerçevede “tazminat taleplerinin karara bağlanması” hususunda tüketicilerin, zararın miktarına göre, ilgili mercilere başvurmaları gerekmektedir.

► Hazırladığınız sektör raporları için neler söyleyeceksiniz?

Biz, sektörün ekonomi içindeki büyüklüğü, makroekonomik parametreler üzerindeki etkisi, tüketici nezdindeki önemi ve bütçesindeki yeri, ülkenin rekabet gücüne katkısı ve ekonomi politikasının öncelikleri arasındaki yeri gibi bazı hususları göz önünde bulundurarak inceleme yapacağımız sektörü belirliyoruz. Tabii bunlara ilave olarak bizlere konuyla ilgili gelen şikayetleri de dikkate alıyoruz. Bir süre önce kamuoyunun bilgisine sunduğumuz Çimento Sektör Araştırması Raporu hakkında 20 Aralık’ta İzmir’de sektörden ve üniversitelerden gelecek temsilcilerin de katılımıyla bir çalıştay düzenliyoruz.

Bu çerçevede son yıllarda kurumumuza fındık alım piyasasına yönelik şikayetler sıkça gelmektedir. Bu şikayetlerin neredeyse tamamı fındık alım fiyatının düşük olmasına yöneliktir. Kurumumuzca bu başvuruların tamamı incelendi, sektör temsilcisi ve yetkilileriyle görüşüldü, yerinde incelemeler yapıldı. Yapmış olduğumuz bu incelemeler neticesinde gördük ki sektörde bazı yapısal sorunlar var, bu sorunların daha ayrıntılı olarak araştırılması gerekiyor. Dolayısıyla, kurulumuz da konunun daha ayrıntılı ve kapsamlı incelenerek sorunların gün ışığına çıkartılması ve sonuca kavuşturulabilmesi amacıyla fındık piyasasına yönelik olarak bir sektör araştırması yapılmasına karar verdi. Sektör araştırması ile fındık piyasasına yönelik tüm hususları daha detaylı olarak incelemeyi planlıyoruz. Altını çizerek söylemek istiyorum, sektör araştırması, sektörün daha sürdürülebilir rekabetçi yapıya ulaşabilmesini teminen yapısal problemlere ilişkin çözüm önerilerini içermesinin yanı sıra 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde pazarda ihlal niteliği taşıyabilecek hususları da araştırmayı amaçlamaktadır.

► Rekabet mevzuatı alanında yapılması öngörülen değişiklikler ne aşamada? Ne içeriyor?

Biliyorsunuz rekabeti geliştirici düzenlemelerin hayata geçirileceğini Sayın Başbakanımız Orta Vadeli Programı açıklarken de belirtmişti. Bir taraftan rekabet hukukundaki gelişmeler, bir taraftan da bu amaca yönelik olarak Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkındaki çalışmalarımızı kurum olarak tamamladık. Bu tasarıdaki en göze çarpıcı husus rekabet hukukunun uygulaması bakımından önemli değişikliklere neden olabilecek uzlaşma müessesesinin uygulanmasına geçilecek olmasıdır. Tasarı ile vergi mevzuatında olduğu gibi rekabet ihlallerinde de belli şartlar doğrultusunda uzlaşma müessesesini rekabet mevzuatımıza kazandırmış olacağız.

Ayrıca söz konusu kanun tasarısı ile 4054 sayılı Kanun daha açık ve anlaşılır hale gelmenin yanı sıra, teşebbüsler açısından hukuki belirlilik artırılacak, bürokrasinin azaltılması suretiyle kurum kaynakları ciddi rekabet ihlallerine yönlendirilecek. Dolayısıyla da daha etkin bir rekabet hukuku sistemine sahip olacağız. Halen 6 ay ile 1 yıl arasında süren soruşturmaların bir kısmı, yeni düzenlemeyle birlikte, uygun görülmesi halinde 2-3 aya kadar düşebilecek. Önümüzdeki dönemde yasalaşmasını beklediğimiz sözkonusu kanun değişikliği tasarısı ile ülkemizde rekabet kurallarının çok daha etkin olarak uygulanması imkânının doğacağını düşünüyorum.

► Türkiye’de rekabet kavramının taraflar arasında tam anlamıyla yerleşmesi için neler yapılması gerekir?

Rekabet Kurumu yüklendiği sorumluluğu yerine getirirken iki temel faaliyette bulunmaktadır. Bunlardan birincisi 4054 sayılı Kanun’da yasaklanmış olan davranışların tespit edilerek cezalandırılması süreçlerini içeren rekabet hukuku incelemeleri, ikincisi ise piyasalarda, toplumda ve bürokraside “rekabet kültürünün” yaygınlaşması amacıyla sürdürülen rekabet savunuculuğu faaliyetleridir.Biz iş dünyasında rekabet bilincinin yaygınlaştırılması için oda ve borsalarla bilgilendirme toplantıları yanı sıra, sektörel çalıştaylar da planlıyoruz.

Rekabet bilincinin ekonomiye katkısı…

Rekabet sayesinde teknoloji gelişti, verimlilik arttı, fiyatlar düştü. Satış öncesi ve sonrası hizmet kalitesi rekabet sayesinde arttı. Kısacası tüketici de, üretici de rekabet sayesinde kazandı ve rekabet sayesinde gelişmeye/büyümeye, kazançlarını artırmaya devam edecek. Rekabete katılamayan ve en önemlisi rekabet hukukundan haberi olmayan KOBİ temsilcileri ise ciddi şekilde zarar görecek. Bu kadar önemli bir alanı düzenleyip, denetleyen kurumun başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak ile sohbetimizde KOBİ temsilcilerine uyarılar ve müjdelerin yanı sıra rekabet bilincinin enflasyon ve büyüme gibi sıkıntılı olduğumuz alanlara yaptığı ve yapabileceği katkının ayrıntıları da var.

Amacımız ceza vermek değil, rekabeti artırmak

Rekabet Kurumu deyince herkesin aklına gelen temel sorulardan birini sordunuz. “Ne kadar ceza verdiniz?” Öncelikle şunu belirteyim, Kurum olarak bizim derdimiz ceza vermek değil. Rekabetin faydaları konusunda, iş dünyasını, ilgili paydaşları ve kamuoyunu bilinçlendirerek rekabetin arttırılması ve sağlıklı çalışan bir rekabet ortamının tesisi için çalışıyoruz. Rekabetin tesis edilmesi ve rekabet ihlallerinin önlenmesi bakımından ceza önemli bir yaptırım aracıdır. Verilen para cezalarının boyutuna bakarsak, 2016 yılında Kasım sonu itibariyle toplam 178 milyon TL idari para cezası verilmiştir. 1999 yılından bugüne kadar verilen idari para cezaları ise yaklaşık 3 milyar TL civarındadır. Para cezalarının tahsili ise 6183 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Maliye Bakanlığı tarafından yapılmakta ve genel bütçeye gelir olarak kaydedilmektedir.

Bu konularda ilginizi çekebilir