Finansal serbestleşme gelişmekte olan ülkeleri zehirliyor

İktisat ve Toplum Dergisi (İTD) editörü Çolak, 'Finansal serbestleşme gelişmekte olan ülkeleri zehirliyor' dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Beş yıldır ekonomiyle ilgilenen herkesin yakından takip ettiği İktisat ve Toplum Dergisi’nin (İTD) editörü Prof. Dr. Ömer Faruk Çolak, derginin piyasa çıkışının beşinci yıldönümde yaptığı açıklamada, “Finansal serbestleşme gelişmekte olan ülkeleri zehirledi” sözleriyle Türkiye’de de uygulanan finans ve ekonomi politikalarına eleştiri getirdi. Çolak, bugün herkesin sorgulamaya başladığı büyüme modelini 4-5 yıl önce gündeme getirdiklerini ancak bu eleştirileri yaparken akademik ve etik değerlere bağlı kaldıklarını söyledi. Çolak ayrıca, derginin içeri ği ve misyonuna ilişkin bilgiler verdi. 

'Türkiye’de İktisadın Şövalyeleri'

İktisat ve Toplum Dergisi’nin 60. Sayısı için DÜNYA’ya konuşan Prof. Çolak, dergiyi “bakılmak için değil, okunmak için çıkıyoruz” sözleriyle tanımladı. Çolak, “Aslında dergi fikri yirmi yıldır kafamda olgunlaştırdığım bir proje idi. Ancak biz İktisat ve Toplum Dergisi’ni 2010 yılında yayımlamaya başladık” dedi ve derginin çıkış hiyakesini şöyle aktardı: “2008 yılında üniversitelerde kıyım başlayınca, 2009’un başında emekli oldum. Bu derginin çıkmasının ilk adımı da bu oldu diyebilirim. Bir toplantıda, fikrimi Asaf Savaş Akat’a açtım. ‘İyi olur. Ben destek veririm.’ dedi. Sonra birkaç yakın dostum akademisyenle daha konuştum. Daha işin başında Erinç Yeldan, Serdar Sayan, Osman Aydoğuş destek verdi. Sonrası da kısa sürede geldi. Ben ilk sayıda editör sayfamda şöyle yazmıştım: “Bu dergiyi şövalyeler çıkarıyor”. Gerçekten de öyle oldu.” Derginin yayımlanmasındaki amaçlarını ise şöyle açıkladı: “Türkiye’de herkes her konuda konuşuyor. Konuşuyor diyorum, çünkü yazan az. Biz yazanlar tarafındayız. Ana amacımız iktisadın bu kadar öne çıktığı bir dönemde, küresel kriz sürecinde, ekonomide neler olup bittiğini, teorik temellerin de ihmal etmeden anlaşılabilir bir dille yaşanan analiz etmekti. İktisat ile ilgili akademik dergiler çıkıyor. Ancak bunların bulunabilirliği ve okunabilirliği düşük düzeyde. Biz bu boşluğu doldurduk. 

Bunu yaparken rahat durmadık, uluslararası kurumlara da bize akademik destek verin dedik. Daha 20. sayımızda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Helen Clark, 23. sayımızda dönemin Dünya Ticaret Örgütü Başkanı Pascal Levy dergimize yazdı. Sanırım ülkemizde başka bir yayın organında böyle özel yazılar yazmadılar.”

127718.jpg

Erdem Başçı, Dani Rodrik, Osman Arolat’ın da emeği var 

Dergide emeği geçen çok sayıda isim olduğuna da dikkati çeken İTD editörü, “O kadar çok kişi yazdı ki. Bu güne kadar yaklaşık 180 yazar katkı verdi. Bazılarını sıralayayım: Dani Rodrik, Yılmaz Akyüz, Erdem Başçı, Hasan Ersel. Bozkurt Güvenç de yazarımız, Osman S. Arolat da yazarlarımız arasında. Şimdi tüm yazarlarımızı sıralayamayacağım. Hepsine büyük teşekkür borçluyuz. Ancak kuruluş aşamasında adlarını verdiğim hocalarımız hep yanımızda oldu, onlar olmasa idi, dergi bugünkü durumuna zor gelirdi.” 

'Hiçbir STK ile bağımız yok'

Derginin nerede durduğu sorusuna ise Prof. Dr. Ömer Faruk Çolak şu sözlerle yanıt verdi: 

“Biz bağımsız bir dergiyiz. Ama dergimizin elbette bir duruşu var. Buna karşın dolaylı ya da doğrudan hiçbir siyasi partiyle, hatta STK ile bağlantımız yok. Bazı yazı kurulu üyelerimiz siyasete atıldı, bu ilkemiz nedeni ile onları kurul üyeliğinden çıkardık. Dünyada ve Türkiye’de uygulanan iktisat politikalarına ciddi eleştirilerimiz var. Türkiye’de bir ara moda haline gelen üç çocuk çağrılarına karşı çıktık, finansal serbestleşmenin baskın gücüne karşı çıktık, çıkıyoruz. Finansal serbestleşmenin gelişmekte olan ülkeleri zehirlediği düşünüyoruz. Bugün herkes büyüme modelini sorgulamaya başladı, biz bunu 4-5 yıl önce gündeme getirdik. Ancak bu eleştirileri yaparken akademik ve etik değerlere bağlı kalıyoruz. Finansal serbestleşme özellikle 2000’li yıllardan sonra likidite bolluğu yarattı. Gelişmekte olan ülkeler tasarruf yapmayı bıraktı, tüketime ve dış ticarete konu olmayan sektörlere (inşaat gibi) yatırıma yöneldiler. Bu süreçten payını alanlardan birisi de Türkiye. Doksanlı yıllarda yüzde 25 dolayında olan tasarruf oranı yüzde 12’ye geriledi. Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünü GSYH’ya oranı yüzde 1’in üzerine çıktı. Çin’de yaşanılanların nedeni de bu sürecin bir sonucu. Kredi şişkinliği başa bela olacak. Bankalar emlak ofisine dönebilir''

Bu konularda ilginizi çekebilir