Gayrimenkul sektörünü 2013'te neler bekliyor?

GYODER Yönetim Kurulu Üyesi Emre Çamlıbel: Gayrimenkul sektörü 2013'te yüzde 5-10 arasında büyüyecek.KDV'nin yüzde 18'e çıkarılması yaklaşık 300 bin kişilik iş gücü kaybına yol açar.2013 'yeşil binalar' senesi olacak.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Soyak Holding Üst Yöneticisi (CEO) ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Yönetim Kurulu Üyesi Emre Çamlıbel, Türkiye'nin 2012'de yüzde 3 büyüyecek gibi göründüğünü belirterek, "Gayrimenkul sektörü ise yüzde 2 büyüyerek yılı kapatacak. Türkiye önümüzdeki yıl yüzde 4-4,5 gibi büyüyecek gibi görünüyor. Gayrimenkul sektörü de yüzde 5-10 arasında bir büyümeye erişecek" dedi.
 
AA muhabirine 2012'yi değerlendiren ve 2013 beklentileri hakkında bilgi veren Çamlıbel, Türkiye ekonomisinin ilk üç çeyrekte yavaş seyrettiğini, bunun da büyüme rakamlarına yansıdığını anlatarak, son çeyrekte Türkiye'nin kredi notunun yükseltilmesi ve faiz düşüşüyle birlikte piyasaların moral bulduğunu söyledi.
Gayrimenkul sektöründe ise son çeyrekte ilk üç çeyreğe göre konut satışlarının yüzde 5-10 arttığını vurgulayan Çamlıbel, "Türkiye 2012'de yüzde 3 büyüyecek gibi görüyor. Gayrimenkul sektörü ise yüzde 2 büyüyerek yılı kapatacak. 2013 ise son çeyrek gibi geçecek. Zaten orta vadeli program da çok tutarlı. Türkiye önümüzdeki yıl yüzde 4-4,5 gibi büyüyecek gibi görünüyor. Gayrimenkul sektörü de yüzde 5-10 arasında bir büyümeye erişecek" diye konuştu.
 
Kentsel dönüşüm ve mütekabiliyet yasalarının da sektöre önemli bir canlılık katacağına dikkati çeken Çamlıbel, Körfez ülkeleri vatandaşlarının Türkiye'ye daha yeni yeni gelmeye başladığını anlattı.
 
Çamlıbel, "Onların buradan gayrimenkul almaları için şartları daha kolaylaştırmalıyız. İşte o zaman bu talepler ciddi bir ekonomik girdi sağlar. Gayrimenkul sektörünün, cari açığı kapatmak için döviz girdisini artıracağını düşünüyorum" dedi.
 
Kentsel dönüşüm bir zenginleşeme aracı olarak görülmemelidir
Kentsel dönüşümü Türkiye için vazgeçilmez kılan en önemli nedenin deprem olduğunu dile getiren Çamlıbel, şunları söyledi:
"Türkiye'nin yapı stokunun yaklaşık yüzde 60'ı deprem açısından riskli konumda. Ayrıca bu binalar enerji verimliliği açısından da uygun değil. Oysa Türkiye en çok ithalatı enerji alanında yapıyor. Yasa bu yıl çıktı ama bu işin çözümü uzun vadede ortaya çıkar. Gerçi inşaat Türkiye'nin en iddialı olduğu alanların başında geliyor.
Onun için kentsel dönüşümü başarabilecek bir güce ve birikime sahibiz. Burada kritik olan, mal sahibinin kentsel dönüşümü bir zenginleşeme aracı olarak görmemesidir. Bunu bir iyileştirme ve daha kaliteli bir ortamda yaşama imkanı olarak görmesi lazım. Bakanlık kamuoyunda bu zihniyeti oluşturmaya çalışıyor."
 
Maketten satışı yasaklarsanız, sermaye yeterliliği daha da sıkıntılı hale gelir
Çamlıbel, maketten satışın yasaklanmasının gayrimenkul sektörünü olumsuz etkileyeceğini savunarak, "Gayrimenkul sektörünün en büyük sıkıntısı sermaye ve öz kaynak yetersizliğidir" görüşünü dile getirdi.
Gayrimenkul sektörünün 3 şekilde sermaye elde edebileceğini anlatan Çamlıbel, şöyle konuştu:
"Birincisi, halka açılabilir. Oradan topladığı parayla proje yapar. Fakat şu anda GYO'ların vergi istisnalarının kaldırılması konuşuluyor. Dolayısıyla halka açılmak herkeste soru işretleri oluşturuyor.
İkinci yöntem, yabancı ortak almak. Ancak Türkiye'de imar durumu ve ruhsatın kazanılmış hak olmadığını görüyoruz. İmar durumu her an değişebilir. Siz bir arsa alıyorsunuz, ertesi gün oranın vasfı değiştirilebiliyor hatta ruhsat durdurulabiliyor. Böyle olunca da yabancı yatırımcı güven sorunu yaşıyor.
Üçüncüsü de maketten satıştır ki, böylece paranın bir kısmı önceden alınıp, inşaat onunla destekleniyor. Gayrimenkul sektörü 20-30 yıldır Türkiye'de işi bu şekilde yapıyor. Bu günde ilk ikisi soru işareti olduğuna göre, elimizde tek alternatif olarak maketten satış kalıyor. Eğer maketten satışı yasaklarsanız sektörün sermaye yeterliliği daha da sıkıntılı hale gelir."
Geçmişte tüketicinin yaşadığı tek tük sıkıntılar bulunduğunu ifade eden Çamlıbel, "Ancak 100 projeden iki tanesi ile problem yaşandı diye 98'ni karalamak gerekmez. Onları kamu cezalandırmalıdır. Tüketici mutlaka korunmalı ancak, tüketiciyi daha da fazla koruyacağız diye maketten satışı kısıtlarsak, sektöre performans açısından ciddi bir darbe vurmuş oluruz" yorumunu yaptı.
 
KDV'nin yüzde 18'e çıkarılması yaklaşık 300 bin kişilik iş gücü kaybına yol açar
 
[PAGE]
 
KDV'nin yüzde 18'e çıkarılması yaklaşık 300 bin kişilik iş gücü kaybına yol açar
Çamlıbel, KDV oranlarının yükseltilmesinin tüketiciyi zora sokacağını vurgulayarak, "KDV'yi tüketici ödemek durumunda. Yani biz şuan 100 liraya sattığımız daireyi 118 liraya satacağız. Bu da konut satışlarını olumsuz etkileyecek" dedi.
Ayrıca eski konutlarda KDV olmadığına işaret eden Çamlıbel, bu durumda tüketicinin eski konutlara kanalize olacağını savundu.
"Oysa biz, deprem ve enerji verimiliği nedeniyle konutları yenilemeye çalışıyoruz" diyen Çamlıbel, burada kademeli bir geçiş yapılması gerektiğini, bu geçişin hem sektörü hem de vatandaşı daha az zora sokacağını belirtti.
Gayrimenkul sektörünün istihdama ciddi anlamda katkı sağladığını ifade eden Çamlıbel, "Konutta KDV'nin yüzde 1'den yüzde 18'e çıkarılması GSMH'yı 9 milyar dolar düşürüyor. Yan sektörlerle beraber yaklaşık 300 bin kişilik iş gücü kaybına da sebep oluyor. İstihdam, inşaat sektörünün Türkiye'ye kattığı önemli bir değer" dedi.
 
2013 'yeşil binalar' senesi olacak
Türkiye'de konut erime hızının yüzde 5 civarında olduğunu, bu yıl yüzde 3'lere kadar düştüğünü dile getiren Çamlıbel, "Kayda değer bir arz fazlası yok. Ancak, spesifik olarak bazı semtlerde ve bazı hedef kitle gruplarında bir yığılma var. Bunun da zaman içinde tasnif edileceğini düşünüyorum. Zaten sadece İstanbul değil, Türkiye genelinde orta gelir grubunun daha çok konut ihtiyacı var. Konut lüksleştikçe fiyatlar artıyor ve hedef kitleniz daralıyor. Talep aslında orta gelir grubunda" bilgisini verdi.
Soyak Holding CEO'su Emre Çamlıbel, 2013'ün "yeşil binalar" senesi olacağına inandığını ve yeşil kalkınmanın en önemli unsurunun yeşil binalar olduğunu da sözlerine ekledi.