Gizli komisyon olmamalı
Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen'e göre kredi büyümesi bu yıl yüzde 18'ler civarında gelişecek. Bankalar için kârlılığın odak noktası ise asıl bankacılık faaliyeti olarak nitelendirilen krediler kalemi olacak.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ece CEYHUN
İSTANBUL - Kamuoyunda en çok tartışılan konulardan biri hiç kuşkusuz bankaların aldıkları ücret ve komisyonlar. Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen'e göre bankacılık sektörü bu konuda kendisini daha iyi ifade etmeli. Türk bankacılığının verdiği kaliteli hizmeti, şube, insan ve teknolojiye yaptığı yatırımı hatta 'banka kiralıyor' denildiğinde yüzde 30-40 daha fazla artan kira maliyetini daha iyi anlatmalı. Ergun Özen, "Bankaların ücret ve komisyon alması normal. Burada sorunun teşhisini doğru yapmak gerekiyor. Bence asıl kritik nokta şeffaflığın artırılması. Yoksa bu ücret ve komisyonlar sadece Türkiye'de alınmıyor, çoğu ülkede hem de fazla fazla alınıyor. Ben alınmasın denildiğini de sanmıyorum" diyor. Özen, faizlerin düştüğü faiz marjlarının daraldığı bir dönemde bankalar için ücret ve komisyonların öneminin daha da ortaya çıkacağını ve ortak bir nokta da kamuoyunun da buluşabileceğini vurgulayarak
"Gizli komisyon denen şeyin olmaması lazım. Bankacılık sektörünün bu konuda son derece şeffaf olması lazım. Ben yoksa çok büyük bir problem olacağını düşünmüyorum. Çok rekabetçi bir piyasada çalışıyoruz. İnsanlar bir bankanın faizini ve
komisyonunu yüksek bulabilir başka bir bankaya gidebilirler. Açıkçası sektör olarak bunu almak zorundayız" diye konuştu.
Karlılığın odağı yine krediler olacak
Bankaların geçen yıl elde ettiği karlar da faizlerin hızlı düşmesi ile birlikte menkul kıymet portföylerinin yaptığı katkı büyüktü. Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen ile bankacılık sektöründeki gelişmeleri ve banka olarak 2013 projeksiyonlarını konuştuk. Özen ile sohbetimizde laf döndü dolaştı yine bankaların karlarına ve karlılıklarına geldi. Özen her zamanki üslubu ile çok net konuştu ve: "100 milyar TL boyutunda sermaye biriktirmiş bir sektörün karı da büyük olacak. Bir sermaye birikimi var çünkü. Ama sermaye karlılığımız hızlıca aşağı geliyor. Burada açıkçası ben bankacılık sektörünün çok zorlanacağını düşünüyorum" dedi. Bundan sonraki faiz düşüşlerinin menkul kıymet portföyünden kara yaratacağı pozitif etkinin 2012 yılındaki kadar büyük olmayacağına inanan Özen, "Karlılığın odağı yine krediler olacak" dedi ve ekledi: "2012 yılında bankacılık sektörü menkul kıymetlerden önemli bir kar elde etti. Bu kar hala belki stoklarda gözüküyor gibi ama bundan sonra çok daha az kar edeceğimiz de açık. Bundan sonra düşüşler çok büyük karlar getirmez. Onun için kredilerdeki büyüme çok önemli. Türk bankacılık sektörü olarak yüzde 17-18 civarında bir kredi büyümesi yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Yoksa hakikaten zorlanır sektör. Büyüyemezse karlılıkta zorlanır"
Faiz marjları 'gerçek bankacılığa' zorluyor
"Türk bankacılık sektöründe faiz marjlarının geldiği seviyeler tüm bankalar için müşteri odaklı gerçek bankacılık yapmayı zorunlu kılıyor" diye konuşan Özen, "Sektörde mevduatı tabana yayma işini en iyi yapan ve aktiflerinde kredilerin ağırlığını yüksek tutan, bunu da bireysel krediler ve KOBİ kredileri yoluyla yapan bankaların kazanacağı bir yarışın içerisinde olduğumuzu düşünüyorum" yorumunu yapıyor.
Faizler düşer ama gidecek yol çok değil
Faizler düşer ama gidecek yol çok değil
Faiz oranlarının çok düştüğünü hatırlattığımızda ise Özen, "Trend olarak hala düşme eğiliminde olacak ama ben artık faizlerin düşüş için çok büyük bir yeri olduğunu da düşünmüyorum. Özellikle bono cephesinde çok çok büyük düşüşler olmaz. Düşüş trendi devam eder ama ivmesi azalarak devam edecektir" öngörüsünde bulundu. Kredi cephesinde ise faizlerin sürekli düştüğünü ticari kesime uygulanan gerek O/N gerek spot kredilerde tek haneli rakamlar olduğuna işaret eden Özen, "Borçlu cari kredilerde bile neredeyse tek haneli rakamları telaffuz ediyoruz ama mortgage kredilerinde böyle
giderse tek haneyi belki göremeyebiliriz ama çok yaklaşacağımızda kesin. Mortgage kredilerinde çok düşük iki haneli rakamlar söz konusu olabilir" diye konuştu.
Küçük şube modelini deniyoruz
Sektörün bu kadar düşük faiz ortamında zorlanabileceği bir diğer konunun da verimlilik olduğunu aktaran Özen farklı şube formatlarının da kullanımının gündeme geleceğini düşünüyor. Özen, Garanti Bankası olarak 4-5 kişinin çalıştığı küçük şube modelini de denediklerini kaydederek "Bazı pilot çalışmalarımız var. 15-16 şube açtık bir kısmı İstanbul'da bir kısmı da Anadolu'da" bilgisini verdi. Özen, düşen faiz ve daralan faiz marjlarının olduğu bir ortamda Türk bankacılık sektörünün çok verimli çalışmak zorunda olduğunu da vurgulayarak, "Bu verimli çalışmayı digital kanallarda daha fazla iş yaparken yeni ve küçük verimli şube modelini özümseyerek ve bunu hayata geçirerek devam etmek zorunda. Sektör, kişi başına şube başına düşen kredi, mevduat ve diğer ürünleri artırmak zorunda. Ve bunlar içinde karlılık ve sermaye lazımdır. Onun için karlılığı her zaman ön plana koymak zorundadır bankacılık sektörü" dedi.
Kredide büyüme öngörüsü her sene olmaz
Bankalar için 2011 yılında kredilerde yüzde 25 'sınırı' vardı. 2012'de ise yüzde 15 'tavsiyesi'. Özen'e bunu hatırlattığımızda ise yanıtı: "Kredilerde büyüme hedefinin arkasında finansal istikrar adına çok ciddi hesap-kitap var. Sonuçta 'sopa' şeklinde takdim edilmiyor. Üstelik bize bu rakamı telaffuz etmeseler de istedikleri yerde tutabilirler. Merkez Bankası'nın elinde bir sürü enstrüman var. O araçlarla oynayarak sektörün kredi büyümesini zaten tutabilirler. Ama açıkçası bu sürekli her sene olacak diye de bakmıyorum. Her sene Merkez Bankası bir rakam verecek bizde onun
içinde kalmaya çalışacağız. Böyle bir durumda yok şu anda. Bu durumun tamamen bitmesi ise Türkiye'nin cari açık problemini halletmesi ile alakalı. Onun da kısa vadede çözülmesini bekliyor muyum? Hayır beklemiyorum. Şu ana kadar bankacılık sektörüne zorlayıcı bir etkisi olduğunu düşünmüyorum" şeklinde oldu.
Almanya'da 'bankacılık geliri'nin oranı %42
Kamuoyunda bankalar denilince en çok haber yapılan konulardan biri de hiç kuşkusuz 'bankaların ücret ve komisyon gelirleri'. Özen, dünya bankacılığında tek ücret ve komisyon alan bankaların da Türkiye'de olmadığını anlattı. Ergun Özen, Türk bankacılık sektöründe ücret ve komisyon gelirlerinin toplam gelirlere oranının yüzde 21 düzeyindeyken bu oranın Brezilya'da yüzde 28, İtalya'da yüzde 32, ABD'de yüzde 37 ve Almanya'da da yüzde 42 seviyelerinde olduğu bilgisini paylaştı. Özen, "Ben alınmasın denildiğini de sanmıyorum. Gelen şikayet oranları toplam bankacılık sektöründeki müşteri sayısını dikkat aldığınızda çok az. Herkes şunu kabul ediyor ki bu bankacılık sektörü Türkiye'de çok kaliteli hizmet veriyor. İnanılmaz derecede şube yoğun bir bankacılık sektörü yapısı var. Çok ciddi yatırımlar yapıyoruz. Teknoloji yatırımı, insan kaynağı yatırımı, şubeleşme yatırımı… Bir dükkanı eğer bir banka kiralayacaksa fiyatlar yüzde 30-40 yukarıda gerçekleşiyor. Maalesef ama böyle. Bütün bu yatırımların karşılığında da kaliteli bir hizmet veriyoruz. Bunun karşılığını da alacağız" diye konuştu.
Bankalar kendini iyi anlatmalı
Bankalar kendini iyi anlatmalı
Ergun Özen, burada bankaların kendisini daha iyi ifade etmesi gerektiğinin de altını çizerken 'gizli komisyon'un da ortadan kaldırılması gerektiğine işaret etti. "Bu yatırımların karşılığında bankaların ücret ve komisyon alması normal, burada sorunun teşhisini doğru yapmak gerekiyor, bence asıl kritik nokta şeffaflığın artırılması" diyen Özen, "Ortak nokta bulabiliriz. Burada şu önemli; 'gizli komisyon'un olmaması lazım. Bankacılık sektörünün bu konuda son derce şeffaf olması lazım. Biz bunu önlersek çok büyük bir problem olacağını düşünmüyorum. Hele faizlerin düştüğü, faiz marjlarının gittikçe azaldığı bir dönemde ücret ve komisyon gelirlerinin önemi daha da ortaya çıkacaktır. Hakikatten bankacılık sektörünün şeffaf olması lazım. Zaten çok rekabetçi bir piyasada çalışıyoruz. İnsanlar bir bankanın faizini ve komisyonunu yüksek bulabilir, başka bir bankaya gidebilir"
2013'te 1 milyon müşteri hedefi sürecek
Garanti Bankası'nın müşteri sayısı 11 milyonu aştı. Son birkaç yıldan beri portföyüne her yıl 1 milyon müşteri ekleyerek büyüyen bankanın 2012 yılında da bu müşteri kazanımı ile tamamlayacağı öngörüsünde bulunan Özen, "Bir milyon müşteri hedefi 2013 yılında Garanti Bankası için geçerlidir" dedi. Daha bankacılıkla tanışmamış 26 milyon potansiyel müşteriye dikkat çeken Özen şöyle devam etti: "Ama benim önemsediğim nokta şu: Türk bankacılık sektöründe içeriye müşteriyi alıyoruz, içeriye müşteriyi almak kolay. Mühim olan müşteriyi koruma konusunda çok daha iyi işler yapabilmemiz lazım. İçeriye aldığınız müşteriyi kaybetmeniz inanılmaz maliyettir."
BBVA, GE'den daha iyi anlaşıyoruz
Ergun Özen, bankanın İspanyol ortakları ile iyi bir kimya oluşturduklarını hatırlatarak "Çok başarılı oldu" dedi. GE mi? BBVA mı? denildiğinde ise Özen, "BBVA ile daha iyi anlaşıyoruz aynı lisanı konuşuyoruz. BBVA ile anlaşmak daha kolay diyebilirim" cevabını verdi.
Bilançoyu şişirme modası geçti
Türk bankacılık sektöründe bir dönem aktifte belli sıralamalara ulaşmak önemliydi. Son dönemde ise bankalar için aktif biriktirmek eskisi kadar öne çıkartılan bir başlık olmaktan uzaklaştı. Özen, "Bir ara moda oldu çünkü yabancıya satışlar vardı. Herkes piyasa payı alayım, bilançomu şişireyim büyük görüneyim dolayısıyla daha fazla fiyata satılırım modası oldu. Bu modanın sonuna geldik. Bundan sonra verimli işler yapmamız gerekiyor" dedi. Garanti Bankası olarak her zaman verim aradıklarının da altını çizen Özen, "Mühim olan, riske göre nasıl doğru fiyatlama yaparız, bunun derdindeyiz. Bunu yapmayanlar batıda çok büyük zararlarını gördüler. Türkiye'de şu anda böyle bir risk yok ama bu işler birike birike olur. Biz doğru riske doğru fiyatı uygulamak zorundayız" açıklamasında bulundu.
Mortgage'da bankalar zararına çalışıyor
Mortgage'da bankalar zararına çalışıyor
Bireysel krediler, KOBİ kredileri ve kredi kartları gibi ürünler getiri anlamında karlı ürünler ama risklilik açısından da en dikkat edilmesi gereken ürünler bunlar. Bu nedenle bankaların arka planda çok iyi çalışan bir kredi analitiği sistemlerine ve organizasyonlarına sahip olmaları gerekiyor. Ergun Özen, görüşmemiz sırasında karlılıktan daha fazla aslında verimliliğe ve doğru risk almaya işaret etti. Bir önemli tespiti de faiz düşüşü konusunda tahmin yaparken mortgage'ı farklı değerlendirdi. Özen, bugünkü şartlarda, mortgage kredi faizlerinin aylık binde 8.5 düzeyinde kalması gerektiğini söyledi. Özen'e göre bu seviyenin altı bankalar açısından zorlayıcı olabilir. Özen bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı: "Agresif olmaya devam edeceğiz ama iyi yönetmemiz gereken bir portföy. Bunu uzun vadeli fonlama ile hemen kilitlemeye çalışıyoruz ama kilitliyorsunuz da ne oluyor müşteri gelip tekrar yapılandırıyor. Yönetmesi çok zor bir ürün. Ama burada işin esprisi çok uzun vadeli bir müşteri ilişkisini banka içine almış oluyorsunuz. Bunu bankaların çok iyi yönetmesi lazım. Dünyanın her yerinde böyledir. Çok zor bir üründür. Doğru hesaplamasını dibine kadar yapmak da çok zordur. Sıkıntıları olan bir üründür. Bana kimse demesin ki ben şu kadar kazanıyorum kuruşu kuruşuna hesap ediyorum diyemezsiniz. Evet Türkiye'de faizler çok ciddi şekilde aşağıya gelmiştir tarihsel olarak en düşük seviyesine gelmiştir ama tüketici kredilerinde bir kalınması gereken yer vardır çünkü üzerinde başka yükler vardır. Mortgage kredisinin üzerinde genel karşılıklar itibariyle çok büyük yükler var. Bunları koyduğunuz zaman çok fazla yeri de kalmamış durumda. Bankacılık sektörü zaten bu üründen çok az para kazanmaktadır. Belki kazanmamakta ve zarar dahi etmektedir. Bu kadar da bunu iddialı söylüyorum. Yüzde 2 komisyon alıyorsunuz da demesin hiç kimse. O yüzde 2 komisyon 10 yıllık bir kredide yıllık binde 2 demektir. Onu kurtaracak bir şey değildir. Faizler yukarı çıktığı zaman unutmayın biz onu yükseltemiyoruz. Ama düştüğü zaman yapılandırıyoruz."
Bankanın ihtiyacı olduğu sürece görevimin başındayım
Ergun Özen'e 'emekli olacağınız konuşuluyor genel müdürlük koltuğunu bir arkadaşınıza devredecekmisiniz?' diye sorduğumuzda ise yanıtı şu oldu: "Bu bankanın bana ihtiyacı olduğu kadar ben buradayım, görevimin başındayım. Bunun adını ben koymak istemem. Benim Garanti Bankası ile o kadar derin bir bağım var ki 21'inci senem bitmiş ve bunun 12 senesinde genel müdürlük görevindeydim. Tabii ki bir sözüm olur ama inanın öyle bir duygusal ve fiziki bağım var ki bana ihtiyaç olduğu sürece bankadayım. Bekleyip görsünler."