Global krizde Asya korkusu büyüyor
ABD Merkez Bankası'nın (FED) piyasaya pompaladığı ucuz parayı kısma operasyonu, daha başlamadan gelişmekte olan ülkelerde ciddi dalgalanmalar yarattı. Hindistan ve Endonezya ekonomilerinin daha şimdiden darboğaza girmesi, 1990'lardaki Asya krizini akıllara getirdi. Global kriz patlak verdiğinde, ekonomik performanslarıyla krizi hafifleterek "kurtarıcı" olan gelişmekte olan ülkeler, şimdi "kurtarılacak ülkeler" haline düşme tehlikesi yaşıyor.
BRICS diye adlandırılan Brezilya, Güney Afrika, Hindistan ve Çin, döviz hareketlerine karşı savunma amaçlı 100 milyar dolarlık bir fon kurmaya hazırlanıyorlar. Uluslararası Para Fonu (IMF), ABD'yi operasyonu yaparken, gelişmekte olan ülkelere olumsuz etkilerini dikkate alması uyarısı yaptı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), son rapordunda gelişmekte olan ülkelerde yaşanan sorunların, global büyümeyi aşağı çekeceği tesbitini yaptı.
DEPREMİN NEDENİ SICAK PARA
Dünya ekonomilerinde bu kadar büyük dalgalanmaya, FED'in bu dalgalarla karşılaştırılamayacak kadar küçük bir adımı yol açıyor. Bunun nasıl olabildiğini anlamak, hangi ülkelerin daha fazla sarsılacağını ve geleceği görebilmek için gerekli.
FED'in parasal genişleme programının görünürdeki hedefi, ucuz likidite vererek bankaları kredi vermeye teşvik etmek, böylece tüketimi ve yatırımları harekete geçirmekti. Pek sözü edilmeyen ikinci önemli neden ise sayıları hiç de az olmayan batak bankalarının yüzdürülmesini sağlamaktı. Bir diğer amaç ise doların değerini düşürerek, ihracata destek olmaktı.
Ancak bankalar FED'den aldıkları paraları krediye dönüştürmek gibi riskli ve getirisi düşük bir işe girişmek yerine, bu paralarla borsalarda riskli ama getirisi yüksek işlere giriştiler. Paranın ciddi bölümü de nakit olarak FED hesaplarında bekletildi. Böylece krediye dönüşsün diye verilen paralar, dünyanın her yanında yüksek getiri peşinde koşan "sıcak para" haline dönüştü. Borsalar yükseldi, bankalar ucuz yoldan elde ettikleri paralarla güzel karlar elde ettiler.
Sıcak paranın birinci hedefi göreli olarak yüksek faiz veren gelişmekte olan ülke piyasaları oldu. Gelişmekte olan ülke piyasalarına akan sıcak para, borsaları yükselttiği ve büyümeyi hızlandırdığı için herşey güzel gözüküyordu. Ancak ülkelere giren aşırı döviz, o ülkenin parasının değerini artırarak rekabet gücünü azalttı, cari açıklarını ve borçlarını artırdı, enflasyonlarını yükseltti. Ekonomiyi sıcak paraya bağımlı ve kırılgan hale getirdi. Aynı zamanda para politikalarının, yani merkez bankalarının etkinliğini zayıflattı.
AÇIĞI OLAN DAHA FAZLA SARSILACAK
Sıcak para, sermayenin en korkak ve en oynak kesimini temsil ediyor. Uzun vadeli değil, kısa vadeli kar hedefiyle hareket ediyor. Bu yüzden bir risk hissettiğinde veya daha karlı başka yer bulduğunda hemen kaçabiliyor ve sürü halinde hareket ediyorlar.
FED'in küçük bir adımının bile bu kadar büyük dalga yaratması, sıcak paranın bu karekterinden kaynaklanıyor. Sıcak paranın türev piyasalarda yaptığı kaldıraçlı işlemler, dalgaları daha da büyütüyor.
Sıcak paranın gelişmekte olan ülkelerden çekilmeye başlaması, sıcak paraya hassasiyeti yüksek ülkeleri daha fazla etkileyecek. Bunlar cari açığı yüksek, dış finansman ihtiyacı fazla, iç ve dış borcu yüksek, bütçe açığı fazla, enflasyonu yüksek ve büyüme hızı düşük ülkeler. Bu göstergelerde olumsuz not alan ülkeler ilk terkedilecek ülkeler arasına yazılıyor. Politik gerilimler notun daha da kırılmasına yol açıyor.
Morgan Stanley'in "kırılgan beşli" diye isimlendirdiği Hindistan, Endonezya, Brezilya, Güney Afrika ve Türkiye bu göstergelerden kırık not aldıkları için listeye giriyorlar. İlk dalgada en fazla sarsılan, paralarının değeri en fazla düşen ve döviz rezervleri en çok azalan ülkelerin bunlar olması da kırık notlarından kaynaklanıyor.
Bu ülkelerin krizin ikinci aşamasını başarılı yönetebilmeleri de para ve döviz piyasalarında yapacakları operasyonlardan çok, kırık not aldıkları alanlarda, durumlarını güçlendirecek, güven veren sürdürülebilir adımlar atmalarına bağlı. Burada da iş, şu an öne çıkan görüntünün tersine merkez bankalarından çok hükümetlere düşüyor.
KRİZDE YENİ DALGADAN EN FAZLA ETKİLENEN ÜLKELERDE DURUM
Hindistan
Hem cari açık, hem de bütçe açığı milli gelirin yüzde 4.8'ine çıktı. 2008-2001 arasında milli gelirin ortalama yüzde 2.8'i kadar olan cari açık, 2012-13 döneminde ortalama yüzde 5 düzeyine çıktı. 1.8 trilyonluk milli gelire karşılık dış borçlar 400 milyar dolar dolayında. 278 milyar dolar dolar olan döviz rezervleri kısa vadede yeterli. Marttan bu yana döviz rezervleri 14 milyar dolar eridi.
İkinci çeyrekte büyüme hızı yüzde 4.4 ile son 11 yılın en düşük düzeyine indi. Hindistan ekonomisi global krizin patlak verdiği dönemde bile en fazla yüzde 6 düzeyine kadar yavaşlamamıştı. Devlet harcamalarındaki yüzde 10.5'lik büyümeye rağmen ekonomideki yavaşlama önlenemedi. Bu yüzden yıllık bütçe açığı hedefinin yarısına üç ayda ulaşıldı. Son veriler ekonomideki yavaşlamanın sürdüğüne işaret ediyor.
Mayıstan bu yana Hindistan Rupisi yüzde 23 değer kaybetti. Bu durum enflasyonun yüzde 10 ile 17 Asya-Pasifik ülkesi içinde en yüksek düzeye çıkmasına neden oldu.
Merkez Bankası, temel faiz olan repo faizini değiştirmedi ama temmuzda gecelik borç verme faizini ve banka faizlerini artırdı. Merkez Bankası, bankacılık sistemine verdiği likiditeyi kısmaya başladı. Ayrıca döviz piyasasını yatıştırmak için büyük petrol ithalatçılarına doğrudan dolar satmaya başladı.
Ülkede Mayıs 2014'te seçim olması, durumu daha da kritik hale getiriyor.
Endonezya
Cari açığın bu yıl milli gelirin yüzde 3.5'ine çıkması bekleniyor. Bu, Asya krizinden bu yana gerçekleşen en yüksek cari açık oranı olacak. Endonezya 2008-11 arasında milli gelirin ortalama binde 7'si kadar cari fazla veriyordu.
2010'dan bu yana yüzde 6'nın üzerinde seyreden büyüme hızı ikinci çeyrekte yüzde 5.8'e indi. İşsizlik oranı yüzde 5.9 düzeyinde. Enflasyon yüzde 8.8'e çıktı. Bütçe milli gelirin yüzde 1.8'i kadar açık veriyor.
Yıl başında 112.8 milyar dolar olan rezervler temmuza kadar 15 milyar dolar yani yüzde 14 azalarak 92.7 milyar dolara indi. Endonezya Rupisi mayıs başından bu yana yüzde 16 düştü.
Merkez bankası temel faiz oranını, yılbaşından bu yana 1.25 puan artırarak yüzde 7'ye çıkardı. En son geçen hafta Merkez Bankası olağanüstü tolantı yaparak faizi 0,5 puan artırıldı. Hükümet lüks otoda vergi artışına, tarım ve metal sektörü yatırımlarına teşvik getirmeyeve petrol ithalatını azaltıcı önlemler almaya hazırlanıyor.
Endonezya'da da Nisan 2014'te seçim var.
Brezilya
Cari açık, milli gelirin yüzde 2.4'ü düzeyine yükseldi. Geçen yıl yüzde 1'de kalan büyüme hızı, bu yıl da yüzde 2'yi geçemeyecek. Brezilya'nın potansiyel büyüme oranı yüzde 3'ün biraz üzerinde. Bütçe, milli gelirin yüzde 2.38'i kadar fazla veriyor. İşsizlik yüzde 5.6 düzeyinde. Yüzde 4.5 olan enflasyon hedefine karşılık enflasyon yüzde 6.15'te.
Brezilya Reali, bu yıl yüzde 14 değer yitirdi.
Merkez Bankası, nisanda faiz artırımına başladı. Bu sürede 4 adımda temel faizi toplam 1.75 puan yükseterek yüzde 9'a çıkardı.
372 milyar dolar döviz rezervine sahip olan Merkez Bankası kurdaki artışı frenlemek için 60 milyar dolarlık müdahale programı açıkladı. Merkez Bankası, her cumalar hariç her gün, 500 milyon dolarlık döviz swapı yapacak. cuma günü ise spot piyasada repo yoluyla 1 milyar dolarlık döviz satışı yapılacak. Program aralık ayına kadar sürecek. Yıl sonuna kadar yapılacak müdahalenin boyutu 45 milyar doları buluyor. Gerekirse ek önlem alınacak.
Brezilya'da 2014'te hem başkanlık hem de genel seçim var.
Güney Afrika
Cari açık milli gelirin yüzde 5.8'i, bütçe açığı yüzde 5.1'i düzeyinde. Geçen yıl yüzde 2.5 olan büyüme hızı bu yıl yüzde 2'yi geçemeyecek. İlk çeyrek yüzde 0.9 olan büyüme hızı, ikinci çeyrekte yüzde 3'e çıkmasına karşın beklentilerin altında. Grevler ekonomiyi olumsuz etkiliyor. Enflasyon yüzde 6.3 düzeyinde. İşsizlik oranı ise yüzde 25.6'yı buluyor.
Güney Afrika Randı bu yıl yüzde 17 değer yitirirken ülkenin döviz rezervleri 4 milyar dolar azalarak 45 milyar dolara indi.
Merkez Bankası, bir kur hedefi olmadığını açıklarken faizlerde de bir değişiklik yapmadı. Merkez Bankası sadece döviz swapı yoluyla piyasalara müdahale ediyor.
Orta Avrupa ülkelenin sırrı ne?
Gelişmekte olan ülkelerin Avrupa cephesinde farklı bir hava esiyor. Bu ülkelerde belirgin bir döviz çıkışı gözlenmediği gibi, yer yer döviz girişi sürüyor. Çek Kronu ağustosta güçlendi. Macar Forinti ile Polonya Zilotisi'nde sadece çok küçük kayıplar oldu. Bü ülkeler FED'in açıklamalarından da Suriye krizinden de pek etkilenmediler.
Bunun nedeni, daha önceki yıllarda ABD'nin parasal genişleme programından kaynaklanan sıcak para akımlarına bağımlı hale gelmemiş olmaları. O dönemde sıcak paradan uzak durdukları için, şimdi bir fon çıkışı ve dalgalanma yaşamıyorlar.
2008'de milli gelirin yüzde 7.2'si kadar cari açık veren Macaristan, cari fazla verir hale geldi. Polonyada ise cari açık son 10 yılın en düşük düzeyine geriledi. İkinci çeyrekte Çek Cumhuriyeti yüzde 0.7, Macaristan yüzde 0.5, Polonya yüzde 0.4 büyüdü.
• FED'in fazla parayı kısma operasyonu özellikle asya ülkelerinde kaygıları artırdı. IMF ve OECD, gelişen ülke ekonomilerindeki sarsıntının global büyümeye zarar vereceği uyarısı yapıyor.
• FED'in operasyonunun boyutundan kat kat fazla etki yaratması, piyasaya sürdüğü paranın krediye dönüşmek yerine yüksek kar için sıcak paraya dönüşmesinden kaynaklanıyor.
• Geçmişte sıcak para girişine karşı kendini korumayan ülkeler, şimdi tersine dalgadan en fazla zararı görecek. Sıcak paraya bağımlılığı yüksek ülkeler, dalgalanmalar karşısında daha kırılgan durumdalar.