Hakikaten frene çok sert bastık

İTO Meclis Toplantısı'nda konuşan Yalçıntaş 2012 yılının ekonomik değerlendirmesini yaptı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, "Türkiye olarak hakikaten frene çok sert bir şekilde bastık" dedi.
 
İTO Meclis Toplantısı'nda konuşan Yalçıntaş, yılın son toplantısında, 2012 yılının ekonomik değerlendirmesini yaparak, bu yılın tüm dünyada zorlu bir yıl olduğunu söyledi.
Dünya ekonomisinin ve Türkiye'nin yaşadığı sıkıntının en büyük sebebinin 2011 yılının son çeyreğinden başlayan Avro Bölgesi'nin borç krizi olduğunu dile getiren Yalçıntaş, "Yine çok sıkı ilişki içinde olduğumuz gerek Afrika'nın gerekse Ortadoğu'nun çok zor bir yıl geçirmesi bizi zorladı. Türkiye'nin ise, 2010 ve 2011 yıllarında yüzde 9,2 ve yüzde 8,5 gibi hızla büyüdü. Türkiye küresel krizden çok hızlı bir çıkış yakaladı. Hatta dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri oldu. Ancak, bu süreçte AB mali ve finansal anlamda çok ağır sorunlar ile boğuşuyordu" diye konuştu.
 
Yalçıntaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
" Biz bu sevinci yaşarken, Türkiye'nin önünde iki büyük risk vardı, bir tanesi cari açıktı, diğeri de kredi hacmiydi. İki rakam ciddi ölçüde alarm verdiğinden dolayı Hükümet 2012 yılında ekonomik anlamda yavaşlamak gerektiğine karar verdi ve de frene bastı. Son açıklanan 3. çeyrek büyüme rakamı yüzde 1,6'ya kadar düştü. Bizler Türkiye olarak hakikaten frene çok sert bir şekilde bastık. Önceki gün açıklanan rakamlar daha önce bu kürsüde söylenenlerin ne kadar doğru olduğunu ve ne kadar zamanında sinyal verdiğini tüm Türkiye'ye gösterdi."
 
Yalçıntaş, Türkiye'nin hızlı yavaşlamasıyla ilgili iki noktaya işaret ederek, şunları kaydetti:
"Birincisi 'Başarılı' yönü, bir de riskli yönü var. Başarılı yönü, bizler çok kriz yaşadık. Bu krizlerin her zaman sebebi cari açığın önlenemez yükselişi oldu. Cari açık çok fazla yükseldi. Ondan sonra döviz patladı, kurlar fırladı. Finansmanlar durdu, biz normale döndük. Bu sefer Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hükümet ilk defa cari açığı kriz olmadan indirmeyi başardı. Bu işin güzel tarafı, bir de işin o kadar güzel olmayan tarafı var. İndiriş hakikaten sert oldu. Çünkü, 9 aylık büyüme rakamımızın düzeltilmiş rakamı yüzde 2,6. Revize edilmiş tahminler 2012 hedefi ise yüzde 3,2. Eğer son çeyrekte yüzde 5 büyüyemezsek, ki bu imkansız gözüküyor, revize edilmiş beklentinin bile altında kalacağız.
 
Peki biz ülke olarak neden bu kadar yavaşladık? Bunun başlıca sebebi ise zaten dış pazarlarda çok ciddi sıkıntımız var. Çünkü Türkiye ihracatla büyüyen bir ekonomi. Dış pazarlar yavaşlayınca üzerine iç pazardaki talep daralması gerçekleşince hakikaten çok sert bir fren yapmış olduk. O halde önemli soru şudur; nasıl hızlanacağız? Özel sektörün yatırım harcamalarına tekrar hız vermesini nasıl sağlarız? Bunun cevabı aslında Merkez Bankası'nın (MB) son aylarda başladığı faizleri düşürmeye devam etmesidir. Biz iş dünyası olarak, MB'nın gevşemeyi bir miktar daha artırmasını bekliyoruz."
 
MB faizleri düşürüyor ama kısa bir zaman içinde iş dünyasına yansımıyor
Yalçıntaş, MB'nin faiz indirmesiyle Türkiye'nin başka bir sorununun devreye girdiğini belirterek, "Bu bizim yapısal problemimiz. MB faizleri düşürüyor ama bu bir zaman içinde birebir iş dünyasına sanayicilere KOBİ'lere yansımıyor. Burada ciddi anlamda bir sıkıntı var. KOBİ'lerin finansmana erişimini kolaylaştırmak için çok basit bir yöntem uygulanabilir. Tıpkı bazı yabancı ülkelerde olduğu gibi. Şöyle ki; KOBİ'nin bankadan aldığı her bir birim krediye karşılık devlet eşit miktardaki krediye kefil oluyor. Sonuçta KOBİ bir birim yerine iki birim kredi alabiliyor. Bu son derece basit ve etkili bir sistem ve banka yine işin içinde olduğundan dolayı son derece sağlam bir sistem" dedi.
 
MB faizleri gevşek tutmaya devam ederse, 2013 yılını çok fazla zarara uğramadan geçirebiliriz
Murat Yalçıntaş, 2013 beklentilerine de değindi. 2012 yılında esas olarak dış talebe dayalı bir büyüme yakalandığını söyleyen Yalçıntaş, şunları kaydetti:
"İhracatın ekonomik büyümeye katkısı, 2011 yılının ilk 3 çeyreğine göre 2,5 kat arttı. Türkiye ihracat artışı ile büyümekle kalmıyor, ihracatımız aynı zamanda cari açığımızı da düşürüyor. Bu yılın ilk 9 ayında cari açığın milli gelire oranı yüzde 7'nin de altına indi. Cari açıktaki iyileşmenin yanı sıra döviz rezervlerinde de bir rekor yaşanıyor: 2002 sonunda 28,1 milyar dolar olan altın dahil döviz rezervi, 30 Kasım 2012 itibarıyla 4 katına çıkarak 118,4 milyar dolara yükseldi. Bunlar 2013'te kamu maliyesinin sağlam olacağını gösteriyor. Dolayısıyla 2013'te MB faizleri gevşek tutmaya devam ederse, iş adamlarımızı, KOBİ'lerimizi, şirketlerimizi finansman alanında rahatlatmaya devam edersek, 2013 yılını çok fazla zarara uğramadan geçirebiliriz gibi gözüküyor. Türkiye'nin 2013 yılı 2012'den daha güzel olacaktır."