Her 100 YTL'nin 39,4 YTL'si devlete gitti
TİSK'in hazırladığı raporda "devlet 2007 yılında işçinin gelirine yansımayan 46,6 YTL'nin 39,4 YTL'sine el koymuştur" denildi
ANKARA - Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonunca (TİSK) hazırlanan rapora göre, geçen yıl, işverenin ödediği her 100 YTL'den ancak 53,4 YTL'si işçinin cebine girdi.
Alınan bilgiye göre, TİSK, istihdam üzerindeki vergi yüküne dikkati çekmek amacıyla rapor hazırladı.
Rapora göre, işverenin ödediği her 100 YTL'nin 39,4 YTL'si devlete gitti, 7,2 YTL'si ise kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve benzeri ödemelere ayrıldı. Bu nedenle, işverenin işçi çalıştırmak için ödediği her 100 YTL'den geriye kalan 53,4 YTL'si işçinin cebine girdi.
Raporda, "Devletin istihdam üzerinden aldığı vergi ve primlerin yükü, işçi ve işveren açısından çok ağır olmuş, devlet 2007 yılında işçinin gelirine yansımayan 46,6 YTL'nin 39,4 YTL'sine el koymuştur" denildi.
OECD verilerine göre, Türkiye'nin istihdam vergilerinin ağırlığı bakımından 2007'de OECD ikincisi olduğu kaydedilen raporda, bir başka ifadeyle, "vergi ve sigorta primi yönünden dünyada istihdam artışını en caydırıcı uygulamalardan birinin Türkiye'de olduğu" öne sürüldü.
Raporda, Türkiye'de ortalama işçilik maliyetinin yüzde 42,7'sinin istihdam vergilerine (ücretten alının vergiler ile işçi ve işveren sosyal güvenlik primleri) ayrıldığına işaret edilerek, bu oranın OECD genelinde ortalama yüzde 27,3, ABD'de yüzde 18,1 ve İrlanda'da yüzde -1,1 olduğu belirtildi.
Raporda, 2000'de OECD genelinde yüzde 28,4 olan vergi ve sosyal sigorta prim yükünün 2007'de yüzde 27,3 gerilediği, Türkiye'de yüzde 40,4'ten 42,7'ye yükseldiği ifade edildi.
"Kayıtdışını özendiriyor"
TİSK raporunda, sosyal sigorta prim yükünün, net ücretin yarısından fazlasına karşılık geldiğine işaret edilerek, şunlar kaydedildi:
"2007 yılında işletmelerin sosyal güvenlik prim yükünün net ücrete oranı yüzde 53,4 olarak gerçekleşmiştir. İşveren, işçiye ödediği ücretin yarısından fazlasını sosyal sigorta primi olarak vermek durumunda kalmıştır. Sosyal güvenlik prim yükü, işletmeler açısından taşınamaz hale gelmiştir. Prim yükünün aşırılığı, işsizlikle mücadelede gelişme sağlanamamasının temel nedenlerinden biridir.
Yüksek vergi ve prim yükleri, işçiyi de işvereni de kayıt dışı kalmaya özendirmektedir. Rakiplerimizin tümü, işsizliği ve kayıt dışı istihdamı önlemek için sosyal güvenlik primlerini ve diğer ücret dışı iş gücü maliyeYTLerinin işletmeler üzerindeki yükünü sürekli azaltmak amacıyla hareket etmektedir."
Raporda, İstihdam Paketi'ndeki uzun dönemli sigorta kolları işveren primlerinin 5 puanlık kısmının 1 Ekim 2008'den itibaren Hazine tarafından karşılanmasıyla ilgili düzenlemeyle kadınların, gençlerin ve özürlülerin istihdamını artırmaya yönelik hükümlerin son derece olumlu olduğu vurgulandı.
Net ücretin brüt ücrete oranını artıran "asgari geçim indirimi" uygulamasının da bir diğer önemli düzenleme olduğuna işaret edilen raporda, bu iki düzenleme sayesinde bu yıl hem işveren hem de işçi üzerindeki vergi-prim yüklerinin azalacağı ve yüklerin iş gücü maliyetindeki payını gösteren OECD sıralamasında Türkiye'nin yerinin daha alt sıralara ineceğinin tahmin edildiği belirtildi.
Vergi ve prim yükünün belirli bir takvime bağlı olarak kademeli şekilde indirilmesine devam edilmesi önerilen raporda, anılan yüklerdeki geçici ve yerel indirimlerin sorunun çözümünde yeterli olmayacağı kaydedildi.