'İhracatta kur hem gelip geçicidir hem de çözüm anahtarı değildir'

Bu yıl satış gelirlerini TL bazında yüzde 10 büyütmeyi planlayan Şişecam Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman, “Acele etmeden ama hızlı hareket etmemiz lazım” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ece CEYHUN

Şişecam Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman, “Dünya sürekli yeni normallerle uğraşmak zorunda kalıyor. Yeni normaller o kadar hızlı değişiyor ki; her gün yeni bir normalle karşılaşıyoruz. Tam buna göre düşünmeye başlarken ertesi gün yeni bir normalle daha karşılaşıyoruz. 2016’nın ikinci döneminden itibaren artan bu ivmenin 2017’ye de yansıyacağını düşünüyorum” diyor. Bundan sonrası için de iş dünyasının odağının ‘iş’ olması gerektiği üzerinde duruyor. Şişecam Topluluğu için 2017’nin gündeminde de yatırım olduğuna değinen Kırman, Soda Sanayi’nin ithalatı ikame edecek, lokomotif sektörlere girdi sağlayacak stratejik yatırımını işaret etti. 2016’yı kabaca 1 milyar TL yatırımla geçtiklerini de anlatan Ahmet Kırman , 2017’de yatırım miktarlarının bu seviyenin altında olmayacağını da belirtti.

2016’nın özellikle ikinci yarısından itibaren Türkiye açısından özel, dünya açısından da değişen, koşullar ve bunların ardından ortaya çıkan yeni oluşumlar gündemdeydi. ABD seçimleri başta olmak üzere birçok önemli gelişme peş peşe yaşandı. Prof. Dr. Ahmet Kırman, 2017’de bu yansımanın derecesini azaltacak en önemli etkenlerden birinin bölgeye gelecek barış olduğuna inanıyor. Bölgenin siyasi ortamında yaşanacak bir stabilitenin şartları bir anda farklılaştıracağının altını çizen Kırman, “Türkiye açısından 2017’de ekonomiye daha çok yoğunlaşmamıza imkan da yaratılabilir. Ama 2017’de Türkiye’nin güvenlik anlamında bu sorunları aşması, terörü önlemesi için de ciddi bir birlik beraberlik ihtiyacında olduğumuz çok net görülüyor. Birlik beraberlikten kastım şu: Ülkenin selamete çıkması anlamında, şartlarının düzeltilmesi anlamında herkesin kendi faaliyet alanında teröre karşı olmanın, teröre prim vermememin dışında da görevini çok iyi yapması ve işlere yüklenmesi gerekiyor. İhracatçıysa hiç yılmadan ihracatın peşinde koşması, üreticiyse üretim şartlarını zorlayıp, dengelerini bulup Türkiye ve yurtdışında satışlara odaklanması önem taşıyor. Tabi burada Türkiye pazarındaki etkileşim nedeniyle bu hemen olmuyor gibi şeyler akla gelebilir. Ama Türkiye’nin bu dönemde özellikle bile yurtdışı satışlarını ihracat ayağında çok zorlaması gerektiğini ve hiç yılmadan devam etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

İhracatta kur gelip geçicidir çözüm anahtarı da değildir

Çok uluslu bir şirket açısından döviz piyasasındaki gelişmeleri sorduğumuzda ise Ahmet Kırman, “İhracat konusunda sadece kurun yükselmesiyle sorunların hallolduğunu düşünmek yanlış olur. Kur hem gelip geçicidir, hem de çözüm anahtarı değildir. Dolayısıyla ihracatta altyapımızı, ihracat yapma koşullarımızı bir taraftan kolaylaştırırken, şirketlerimizin de buna adapte olması için kendi içlerinde ciddi bir çaba göstermesi gerekiyor. Sorunların birlik beraberlik ile aşılması, vatandaşın yaşam şartlarının iyileştirilmesi, ülkenin yatırım koşullarının düzeltilmesi ile belli bir noktaya gelinebileceği inancındayım. Herkes üzerine düşen görevi yapacak” yorumunu yaptı.

Kur etkisinin özellikle gelişmekte olan ülkeler adına ihracat konusunda tek başına bir anlam ifade etmediğine de işaret eden Kırman, tam bu noktada şu değerlendirmeyi yaptı: “Tabii bu hangi pazara ne sattığınızla yakından ilgili. Biz 150 ülkeye mal satıyoruz. 150 pazara bakarsanız belki 125-130 tanesinin bu kur hareketinden olumsuz etkilendiğini görürsünüz. Bu pazarlar daha önce 1 euroya, 1 dolara sattığımız malı, artık 1 euro, 1 dolar karşılığında alacak durumda değil ki. O ülkelerin de ulusal paraları dolar karşısında gerileme göstermiş. Yani onların da alım gücü azalmış. O zaman onlara da satabilecek konumda olmak için çare yaratmak lazım, çözüm bulmamız lazım. Dolayısıyla ihracatçımızın da tek başına ‘kur böyle oldu, bizim ihracatımız patlar’ gibi bir düşünceyle hareket etmemesi gerekiyor.”

Kırman, Şişecam’ın döviz pozisyonunu dengelediklerini de aktararak, “Çünkü AB ve ABD’nin karşılıklı yaptıkları ince manevraların dünya ekonomisine etkilerinden, paritelerde meydana getirdiği sorunlardan, yeni normallerden kendimizi mümkün olduğu kadar hedge etmeye çalışıyoruz. Şu anda satış gelirlerimizin yüzde 55’ini uluslararası satışlar oluşturuyor. Dolayısıyla kendimizi yabancı para bazında bu kadar geniş coğrafyadaki bütün hareketler konusunda dengelemek ihtiyacında hissediyoruz” diye konuştu.

Yaşanan dönemler için ‘tecrübeyi konuşturacağımız dönemler’ yorumunu yaptığımızda ise Kırman, “Evet, tecrübenin büyük yararı olacak. Tecrübeyle öngörülerimizi iyi harmanlamamız ya da öngörüleri tecrübemizle harmanlayarak risk ölçümlerini iyi yapmamız gereken bir dönemdeyiz. Acele etmeden ama hızlı hareket etmemiz lazım. Hızlı hareket etmek; planlı programlı, düşünülmüş işlerin sürat içerisinde ve ahenkli bir şekilde yapılması anlamına gelir. Acele etmek ise bir şeyden kurulmak adına bütün yan etkileri ya da oluşabilecek riskleri kenara bırakıp aklınıza gelen ilk çözümü sanki kurtuluş reçetesiymiş gibi yapmaktan geçer. Buna başvurmamamız lazım” uyarısında bulundu.

Değişmez kuralların yanında dinamik planlar geliştirin

Dalgalı dönemlerde, yeni normallerin yarattığı etkiler nedeniyle uzun vadeli planların sürekli tekrar tekrar ölçümlenmesi gerektiği üzerinde duran Kırman, “Özellikle bu dönemde kalıcı ve değişmemesi gereken temel ilkeler dışında her işletmenin artık kısa dönemli düşünme tarzında kendisine ayrıca bir harekat planı da geliştirmesi gerekiyor. Yani çok uzun vadeli bakma şansımızın olmadığı çok sayıda konu var” diye konuştu.

Bir deniz biterken yeni bir deniz başlıyor

Yeni normallerin Şişecam’a etkisini sorduğumuzda ise Kırman, “Çok daha fazla müşteriye, tüketiciye ulaşmaya çalışıyoruz. Daha esnek bir yapıya kavuştuk. Daha rekabetçi olmaya çalışıyoruz. Maliyetlerimizi her alanda daha nasıl indirebiliriz, kaliteyi daha nasıl yükseltiriz diye daha fazla kafa yoruyoruz. Operasyonel mükemmelliğin üst tarafına, tavanına çıkma ihtiyacı hissediyoruz ki; bizim tarafımızdan yapılacak bu dengelemelerle yapabileceğimizi yapalım. İleride yeni arayış ihtiyacı olacak. Bir deniz biterken yeni bir deniz başlıyor. Her dağın arkasında yeni bir deniz var. Son denizimiz ise Endüstri 4.0” cevabını verdi.

İTALYA’DA İYİ BİR KÖŞEBAŞI TUTTUK AVRUPA’NIN EN BÜYÜĞÜ OLDUK

Şişecam Topluluğu Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman, cam sektöründeki gelişmeleri de değerlendirdi. Düz camda Avrupa’da piyasanın 2017’de daha iyi gidebileceğini ve talebin daha anlamlı bir fiyat dengesini de beraberinde getireceğini düşündüğünü dile getiren Kırman, gelişmeleri değerlendirirken şunları söyledi:

► Bulgaristan’daki üretim faaliyetlerimiz ve özellikle İtalya’da yaptığımız yeni yatırımın bize ciddi yararlar sağlayacağı inancındayız. İtalya’daki yeni fabrikamız sayesinde üretim kapasitesi açısından Avrupa’nın bir numaralı düz cam üreticisi olduk. Şu anda gayet verimli ve ürettiğini satabilir durumda gidiyor. Dolayısıyla iyi bir köşe başı tutmuş görünüyoruz. Piyasadaki bu arz talepte bizi desteklerse Avrupa piyasaları açısından düz cam verimlilik gösteren bir dönemi ifade edecektir.

Artık şişeler de okyanusları aşıyor

► Cam ambalaj açısından ise 125 bin tonları bulan ihracat gerçekleştirdiğimiz bir yıl oldu. Bunun içerisinde cam ambalajın artık buradan ABD’den, Japonya’ya, Kanada’dan, Tayland’a, Arjantin’den Güney Kore’ye gönderilebileceğini gösteren en önemli örneklerden birini yarattık. Düz camı zaten ABD’ye, Brezilya’ya gönderiyoruz, Güney Kore’ye göndermeye başlamıştık. Şimdi artık şişeler de gitmeye başladı. Artık hakikaten ihracatta sınır diye bir şey yok. Artık bu mal uzun mesafeli gitmiyor, taşıması zor kavramı da giderek köreliyor. Fiyatı ve ürün niteliğini tutturup, müşteriyi yakaladığınız an Brezilya’ya da, Tayland’a da mal satıyorsunuz. Başarı verimli çalışma ve buna dayalı pazarlarda sürekli dolaşıp müşteriyi yakalama noktasında geliyor.

► Cam ev eşyasında global anlamda pazarda önümüzdeki dönemde büyüme beklemiyoruz. Rakipler de çok ciddi bir rekabet içerisindeler. Mesela; Fransızlar “Paşabahçe ne veriyorsa yüzde 10 altına” diye fiyat veriyor. Bu tür sert bir rekabet var. Hem rekabet yüksek hem de talep beklenti seviyesinde gelişmiyor. Biz de burada daha operasyonel mükemmelliği yüksek, daha verimli üretim metodolojileriyle rekabet gücümüzü artırmaya çalışıyoruz.

İngiltere pazarının 4’te biri Paşabahçe’nin

► Dünyada cam ev eşyasında üçüncü büyük, cam ambalaj ve düzcamda ise beşinci büyük üreticiyiz. Türkiye dahil 13 ülkede toplamda 44 üretim tesisiyle faaliyet gösteriyoruz. Mesela 9 üretim tesisiyle faaliyet gösterdiğimiz Rusya’da şu anda cam ev eşyası pazarında yüzde 30 civarında pazar payına sahibiz. Rusya’nın en büyük cam ev eşyası üreticisi Paşabahçe ve bu alanda pazar payı en yüksek şirket. Cam ambalaj pazarında da yüzde 25’lerin üzerindeki payıyla en büyük üreticiyiz. Düzcam daha oraya gelemedi. Çünkü daha yeni başladık orada ama kısa sürede yüzde 15 pazar payına da ulaştı.

Yine İngiltere’de Paşabahçe’nin pazar payı da yüzde 25’lerin üzerinde. İngiltere pazarı gerçekten bizim domine ettiğimiz ve çok da etkili olduğumuz bir pazar. İtalya da aynı şekilde çok etkiliyiz. İtalya üzerinden Avrupa’nın her yerine giriyoruz.

► Kimyasallar tarafında ise küresel talep 2016-2021 döneminde yıllık ortalama yüzde 2 büyüyecek gibi bir beklenti var. Pazar 56,5 milyon tondan 63,2 milyon tona çıkar. Türkiye pazarında ise bu dümende yılık ortalama yüzde 3-4 büyüme olur. Türkiye pazarı 5 yılda 1 milyon tondan 1,3 milyon tona çıkar.

ENDÜSTRİ 4.0 İÇİN ÖZEL BİRİM KURDU

Teknolojik gelişmelerin mutlaka üretim faktörlerine yansıdığının altını çizen Şişecam Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Ahmet Kırman, “Endüstri 4.0 konusunda kesinlikle ülke bazında bir politika yaratmak gerekir” dedi ve ekledi: “Biz Şişecam’da bu işe başlıyoruz. Özel bir birim oluşturduk. Bağımsız bir Endüstri 4.0 ekibimiz olacak. Bütün birimlerle koordineli çalışacak. Daha geniş bakış açısından bakıp 4.0 konseptini nerelere aktarabiliriz, nerelere öncelik vermeliyiz gibi konulara odaklanacağız. Nihai hedefe gittiğimiz yolda maksimum verimlilik sağlama hedefinden yola çıkıyoruz. Her şeyin tam entegre olacağı bir modelden bahsediyoruz. Bu entegrasyon içerisinde de hangi önceliklere yoğunlaşmak gerekir gibi çok daha dikkatlice oluşturulmuş ve geri dönüşümü bizim açımızdan daha fayda sağlayacak bir modelleme üzerinde çalışacağız.”

29 ÜNİVERSİTEYLE İŞBİRLİĞİ YAPIYOR

Şişecam Topluluğu sanayi-üniversite işbirliğine inanan ve bunu hayata geçiren bir grup. 2016 yılında yurt içi ve dışında toplam 29 üniversite ve araştırma kuruluşuyla ortak çalışmalar yürüttüklerini de anlatan Ahmet Kırman, “Türkiye’de ilk kez özel sektör ve devlet üniversitesi işbirliğiyle bir yüksek lisans programı hayata geçirdik. Gebze Teknik Üniversitesi ile birlikte “Cam Bilimi ve Teknolojisi Yüksek Lisans Programı” ile sektörün ihtiyacı olan yetişmiş işgücü ihtiyacının karşılanması hedefliyoruz” diye konuştu.

Las Vegas’ta Nude rüzgârı esiyor

Ahmet Kırman, tasarım alanında dünyaca tanınmış isimlerle birlikte çalıştıklarını aktarırken cam ev eşyası alanında Nude markaları için ünlü tasarımcı Ron Arad ile yaptıkları işbirliğini de hatırlattı. Kırman, “Biz yeni açılımlarımızın hepsinde hem Türk tasarımcılarla hem yabancılara geniş bir çerçevede bütün dünyayı kavrayacak farklı eserler üretmek istiyoruz. Bunu da başarıyoruz. Paşabahçe Mağazaları’nın çıkardığı ülkemiz ve yurtdışından 18 tasarımcının yer aldığı Omnia Koleksiyonu bu karmanın iyi bir örneği. Şişecam’ın global tasarım markası Nude da bu yolda gidiyor. Las Vegas’ın ünlü otellerinde Nude ürünlerini görmek mümkün. Nude markasının hitap ettiği otel ve restoranlar açısından Las Vegas sınırsız bir yer. Bu otellerin en büyüklerinde de Nude’un kullanılması çok özel bir şey. Avrupa’da da yaygınlaşmaya başladı. Paşabahçe Mağazaları’nın yurtdışı yatırımı olan İtalya’daki mağazamızın da Nude markasının tanınırlığını artırmak konusunda etkin olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir