İktisatçı Mahfi Eğilmez: Merkez Bankası iki tercih arasında sıkışıp kaldı
Duayen iktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez, bu yıl yüksek politika faizinin etkisiyle büyümede çeyreklik bazda düşüş görüldüğünü, faizin tüketimi azalttığını ve talep enflasyonunu düşürdüğünü kaydetti. Eğilmez, büyümenin sıfıra yaklaştık üretici ve satıcılardan faizin düşürülmesi baskının şiddetlendiğini belirterek Merkez Bankası'nın iki tercih arasında sıkıştığını dile getirdi.
Merkez Bankası kasım ayında politika faizini yüzde 50'de sabit tutarken, dezenflasyon sürecinin dikkate alınarak faiz kararı verileceğini kaydetti. Bu da bankanın aralık ayında faizi düşürmeye başlayabileceğine dair yorumlara yol açtı. Ekonomistler kararın erken olup olmadığını tartışıyor.
Duayen iktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez, kendi blogunda yayınladığı yazısında büyüme rakamları ile faizin geleceğine dair tahminlerini kaleme aldı.
Eğilmez, ilk çeyrek yüzde 5,3, ikinci çeyrekte yüzde 2,3, üçüncü çeyrekte yüzde 2,1 büyüme rakamı yakalandığını, geçen yılın son çeyreği dahil bir yıllık büyüme oranının yüzde 3,6 oldyğunu kaydetti.
Eğilmez, ekim ve kasım aylarının sanayi üretim endeksi ve kapasite kullanım oranlarından yola çıkarak son çeyrekte yüzde 3'lük bir büyümenin yakalanacağını belirterek "Demek ki ekonomide bir soğuma var. Şimdiye kadarki görünüm yumuşak iniş denilen görünüme uygun" ifadelerini kullandı.
Ekonomideki soğumanın arkasında yatan nedenin talebin hız kesmesi olduğunu aktaran Eğilmez, "Bunu değerlendirebilmek için tüketim harcamalarının bir önceki yıl ortalamasına göre nasıl değiştiğine bakmamız gerekir" diye yazdı, bir de tablo paylaştı. (altta)
Eğilmez yazısında şunları kaydetti: "(1) 2024 yılında tüketim harcamalarının artış hızı geçen yıla göre bütün kalemlerde gerilemiş bulunuyor. 2023 sonuçlarına bakarsak, üst üste ikinci yılda da gerileme olduğunu görebiliriz. (2) En büyük gerileme dayanıklı tüketim mallarında (beyaz eşya, kahverengi eşya), en az gerileme ise hizmet tüketiminde görülmüş. (3) 2022 yılında görülen büyük sıçramalar faizin 2021 Eylül ayından itibaren düşürülmeye başlanmasının ve reel olarak enflasyonun çok altında kalmasının sonucudur. Ki bugünkü sorunlarımızın da temel yaratıcısıdır. (4) Tüketim harcamaları ile enflasyon oranlarını birlikte ele aldığımızda yüzde 50 olarak belirlenen faizin tüketimi azalttığını ve onun da enflasyonu (talep enflasyonu) düşürdüğünü görüyoruz. (5) Faizin yüksekliği talep enflasyonunu düşürücü etki yapmakla birlikte maliyet enflasyonunu artırıcı etki ortaya çıkarmıştır. Buna karşın kurdaki değişimin düşük kalması, faizin, maliyetlerde çok daha büyük artışa neden olmasını önlemiştir (dikkat edilecek olursa USD/TL kuru 2024 yılında önceki iki yıla göre çok düşük kalmıştır.)
'Merkez Bankası'nın iki tercihi...'
Büyümedeki düşüş, enflasyonda düşüş olduğu için siyasetçi tarafından bugüne kadar idare edilebildi. Ne var ki büyüme sıfıra doğru yaklaştıkça üretici ve satıcılara verdiği rahatsızlık artmaya başlar ve bu kesimin talebiyle faizin düşürülmesi yönündeki baskılar şiddetlenir. İş dünyasının bazı kesimlerinden yükselen faizin düşürülmesi yönündeki talepler arttıkça siyasetçi devreye girme ihtiyacı duyar. İşte o aşamada da Merkez Bankası iki tercih arasında sıkışıp kalır: Faizi indirse enflasyonun yeniden yükselmesi riski, indirmese kredi kullanan şirketlerin şikâyetlerine dayalı siyasetçi baskılarına muhatap olma meselesi."