”IMF programı olmazsa, Türkiye resesyona girebilir”

Programın pozitif seyir sağlayacağını belirten Lindow, aski takdirde Türkiye'nin 1-2 yıl içinde resesyonla karşı karşıya kalacağını vurguladı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL  - Moody's Ülke Risk Birimi Kıdemli Başkan Yardımcısı Kristin Lindow, "IMF programı olmadığı takdirde Türkiye'nin de 1-2 yıl içinde resesyonla karşı karşıya kalacağını" bildirdi.

Kristin Lindow, "Moody's İkinci Yıllık Türkiye Kredi Riski Konferansı"nda yaptığı konuşmada, ekonomide önemli büyüme döneminin artık sona erdiğini ve bu yıl için Türkiye'de yüzde 3'lük bir büyüme beklediklerini söyledi.

Lindow, Türkiye'nin, IMF programına başlaması durumunda pozitif bir seyir gerçekleşeceğini belirterek, "IMF programı olmadığı takdirde Türkiye de 1-2 yıl içinde resesyonla karşı karşıya kalacaktır" dedi.

Türkiye'nin yeterli döviz rezervi gibi olumlu özelliklere sahip olmasına rağmen sorunun daha çok güven meselesinden kaynaklanacağını ifade eden Lindow, analizlere bakıldığında, son haftalarda ciddi finansman ihtiyacı olduğunun görüldüğünü belirtti.

Lindow, 120-130 milyar dolarlık ihtiyacın söz konusu olduğunu, IMF ve Dünya Bankasının kısa sürede oyuna katılması gerektiğini kaydetti.

"Borç çok ama, kırılganlık az"

Türkiye'nin dış borcunda Ağustos ayından itibaren bir artış gözlendiğine dikkati çeken Lindow, şöyle konuştu:

''Bir kriz olduğunda çok olumsuz söylemler oluyor. Türkiye'nin 2001'den sonra güçlü bir ekonomisi var. Çok borcu var ama kırılganlık daha az. Bunun nedeni risklere rağmen hala döviz esnekliği sağlayabiliyor olması'' şeklinde konuştu.

Türkiye'de bankaların sermaye yapısının güçlü olduğunu, petrol fiyatlarının düşüşe geçtiğini ve mali politikaların daha sıkılaştırılabileceğini düşündüğünü dile getiren Lindow, Türkiye'nin dış kırılganlıklarına, eskisine göre çok daha farklı bir gözle baktıklarını ifade etti.

Lindow, ''Türkiye için hala sorun olan konu, borç yapısıdır. Bu iyileşti ve daha da iyileşecek. Yukarı gidiş eğilimi diğer ülkelerden çok daha fazla. Orta ve uzun vadede iyileşme mutlaka bekliyoruz. Ama Türkiye'nin kriz konusundaki zafiyetiyle ilgili çok fazla spekülasyon var. Biz bunun böyle olmayacağı görüşündeyiz'' diye konuştu.

Türkiye'nin derecesinin artırılmasının mümkün olabileceğini belirten Lindow, ''Ama önemli olan Türkiye'nin bu kısa vadeli krizi atlatması ve bunu yaparken de doğru kararlar alması'' dedi.

"Krizde az etkilenenlerin notunu düşürmüyoruz"

Lindow, bazı 3A'lı reytinge sahip ülkelerin kredi notlarının neden düşürülmediği konusuna da değinerek, ''Bu ülkelerin diğer ülkelere göre ciddi bir kayıp yaşayıp yaşamadıklarına bakıyoruz. Değişiklik yapmadan önce enine boyuna düşünüyoruz. Bu dönemde kredi notlarını tekrar gözden geçirme yoluna gitmiyoruz. Krizin tam ortasında bunu yapmamızın iyi olmadığını düşünüyoruz. Nasıl işler iyi giderken yüksekten uçanlara yüksek notlar vermediysek, kriz döneminde de az miktarda etkilenenlerin notunu düşürmüyoruz'' diye konuştu.

Kristin Lindow, 2001 yılında da Türkiye'nin notunu düşürmeyen tek derecelendirme kuruluşu olduklarını, o dönemde başlatılan reformların etkilerini gördüklerini belirterek, krizde not düşürmenin kolay olduğunu, ancak bunu uygun bir strateji olarak görmediklerini söyledi.

Mali krizin gerçek bir krize dönüştüğünü, gelişmekte olan ülkelerin bu krize daha geç girdiklerini ifade eden Lindow, içine girilen dönemde ödemeler dengesi riskinin tekrar arttığını kaydetti.

Lindow, bu riskin uzun süredir önemli görülmediğini, cari açık sorunu olsa bile birçok ülkede bunu finanse edecek kaynakların bulunduğunu bildirdi.