İSO: Yılın ikinci yarısı için beklentiler olumlu yönde
İstanbul Sanayi Odası Ekonomik Durum Tespit Anketi sonuçlarına göre 2009'un ikinci yarısına yönelik beklentilerin oldukça iyimser olduğu görüldü
Çalışmaya göre, 2008 ikinci yarıda 80,8 olan üretim endeksi, 2009 ilk yarıda düşüşle 61,5'e gerilerken, bu, 2001 ilk yarı hariç, 1998 yılından bu yana karşılaşılan en düşük değer oldu. Bu endeks değeri, üretimde olumsuzluk yaşayan işletmeler oranının yüksek düzeye ulaştığını ortaya koydu.
Üretim endeksindeki düşüş eğilimi tüm ölçekler için geçerli oldu. 2009 ilk yarıda üretim endeksi, küçüklerde 52,5, ortalarda 70,2, büyüklerde 67,7 ile 2008 ikinci yarı değerlerinin altında kaldı.
2009 yılı ikinci yarısı 121,7 olan üretim beklenti endeks değeri, işletmelerin büyük bölümünün 2009 ikinci yarıda üretimde daha az sorun yaşamayı ve büyük ölçeklilerin diğer ölçeklere göre daha iyimser olduğunu ve üretimde 2009 ikinci yarıda 2009 ilk yarıya göre daha olumlu bir gelişme beklediklerini gösterdi.
Çalışmaya göre, toplam işletmelerde 2008 ikinci yarıda 78,5 olan iç satışlar endeksi, 2009 ilk yarıda 61,1'e geriledi. İç satışlar endeksinde de 2009 ilk yarı endeks değeri, 2001 ilk yarısından sonraki en düşük değer oldu. 2008 yılı ikinci yarıda 75,5 olan dış satışlar endeksi, 2009 ilk yarıda 66,2'ye gerilerken, bu değer de 1998 yılından bu yana karşılaşılan en düşük değer oldu. Dış satışlarda 2009 ikinci yarı beklentilerinin de olumlu yönde olduğu görüldü.
2009 ilk yarıda 58,3'e gerileyen yeni sipariş endeksi de, 2001 ilk yarı sonrasındaki en olumsuz değer olurken, 2009 ikinci yarı yeni siparişler beklenti değerlerine bakıldığında, büyük ölçekli işletmelerin küçük ve orta ölçekli işletmelere göre daha iyimser oldukları gözlendi.
İstihdam endeksi 2008 ikinci yarıda 76,7 iken, 2009 ilk yarıda 66,6'ya geriledi. Ölçekler bazında istihdam endeksi küçüklerde 60,1, ortalarda 71,1, büyüklerde 73,7 ile 2008 ikinci yarı değerlerinin altında kalırken, bu değerler 2009 yılı ilk yarıda istihdamda olumsuzluk yaşayan işletmeler oranının tüm ölçeklerde küçümsenmeyecek ölçüde arttığını ortaya koydu.
İstihdam beklenti endeksi, ölçeklere göre küçüklerde 102, ortalarda 101, büyüklerde 116,2 düzeyinde bulunurken, bu değerler, istihdamdaki daralmanın 2009 ikinci yarıda da devam edeceğine işaret etti.
"İSO Sanayi Gelişim Endeksi"ne bakıldığında ise, 2008'in ikinci yarısında 75,4 olan endeks, 2009'un ilk yarısında 2001 yılı ilk yarıdan sonraki en düşük değer olan 62,8'e geriledi.
Ortalama kapasite kullanım oranı ölçekler bazında incelendiğinde, küçük ölçekli işletmelerde ortalama kapasite kullanım oranı 2008 ilk yarıda 60,3 iken, 2008 ikinci yarıda yüzde 57,1'e, 2009 ilk yarıda da yüzde 48,5'e geriledi.
Orta ölçeklilerde 2008 ilk yarıda yüzde 69,1 olan kapasite kullanım oranı, 2008 ikinci yarıda yüzde 64'e, 2009 ilk yarıda yüzde 60,5'e geldi. Büyük ölçekli işletmelerde 2008 ilk yarıda yüzde 77,2 olan oran, 2008 ikinci yarıda yüzde 72,8'e, 2009 ilk yarıda yüzde 66,7 oldu.
Çalışmaya göre, 2009 ilk yarıda tüm ölçeklerde kapasite kullanım oranlarında küçülme söz konusu olurken, en düşük oran, küçük ölçeklilerde görüldü. Üretimdeki düşüş, atıl kapasitenin büyümesine yol açtı.
İhracat yapan işletmeler oranı, 1998-2001 yılları arasında ortalama yüzde 66,1 düzeyinde iken, bu oran 2002-2008 yılları arasında yüzde 75,6'ya kadar yükseldi. 2008 ilk yarıda yüzde 75,4 olan ihracat yapan işletmeler oranı, 2008 ikinci yarıda 73,2'ye gerilerken, 2009 ilk yarıda bu oran yeniden artarak yüzde 78 oldu.
İhracatın toplam ciro içindeki payı, 2008 yılı ikinci yarıda yüzde 38,4 iken, 2009 ilk yarıda yüzde 37,6'ya geriledi. 2009 ilk yarıda en yüksek ihracat/ciro oranına sahip sektör, yüzde 68,9 oranıyla giyim sanayisi, en düşük sektör yüzde 8,3 ile orman ürünleri ve mobilya sanayisi oldu.
Karlılık oranlarının geçen yılın aynı dönemine göre düştüğünü belirten işletmelerin oranı 2008 ikinci yarıda yüzde 45,1 iken, 2009 ilk yarıda yüzde 45 oldu. 2008 ikinci yarıda yüzde 23,8'lik zarar ettiğini belirtenlerin oranı 2009 ilk yarıda yüzde 23,7 ile çok büyük değişme göstermedi. Çalışmaya göre, 2008 ikinci yarıda ve 2009 ilk yarıda yaklaşık her 4 işletmeden biri zarar etti.
Çalışmadan elde edilen bulgular, satış hedefi gerçekleştirme oranlarının son dönemlerde giderek düştüğünü ortaya koydu. 2008 ikinci yarıda yüzde 61,8 olan satış hedefi gerçekleştirme oranı, 2009 ilk yarıda yüzde 59,7'ye geriledi.
Anket kapsamında karşılıksız çek ve protestolu senetle karşılaşan işletmeler oranı, 2008 ikinci yarıda yüzde 61,7 iken, 2009 ilk yarıda yüzde 71'e yükseldi. 2008 ikinci yarıdan 2009 ilk yarıya karşılıksız çek ve protestolu senetlerle karşılaşan işletmeler oranı önemli ölçüde arttı.
2008 ilk yarıda yüzde 4,6 olan karşılıksız çek ve protestolu senetlerin toplam satışlara oranı, 2008 ikinci yarıda yüzde 7,7 ile 2001 ilk yarı haricindeki en yüksek düzeyine ulaşırken, 2009 ilk yarıda yüzde 7,1'e geriledi.
2008 ikinci yarıda finansman darboğazında olan işletmeler oranı, yükseliş izleyip, yüzde 69,9'a çıkarken, 2009 ilk yarıda finansman darboğazında olan işletmeler oranı, yüzde 59,9'a geriledi. 2009 ilk yarıda, üretimin küçülmesi işletmelerin kredi taleplerini azaltırken, işletmelerin yüzde 60 civarındaki kısmının finansal darboğazda olduğu gözlendi.
2009 ilk yarıda tüm ölçeklerde finansman darboğazında olduklarını bildiren işletmeler oranı azalırken, küçük ve orta ölçekli işletmelerde sorunun daha büyük olduğu görüldü. 2009 ilk yarıda küçük ölçekli işletmelerin yüzde 68,4'ü, orta ölçekli işletmelerin yüzde 62,2'si, büyük ölçekli işletmelerin yüzde 33,3'ü finansman darboğazı içinde olduğunu kaydetti.
Finansman darboğazında olan işletmelerde, kredi maliyeti yüksekliği yüzde 40,2'lik payla ilk sırayı alırken, ikinci sırada yüzde 28 ile işletme sermayesi yetersizliği, üçüncü sırada yüzde 25,1 ile özkaynak yaratamamak sorunu bulunuyor.
2009 ilk yarıda ankete yanıt veren işletmeler arasında kredi kullanan işletmelerin yüzde 39,1'i, kullandıkları toplam krediler içinde döviz veya dövize endeksli kredilerin oranının yüzde 70'ten yüksek olduğunu belirtirken, bu oran 2008 ikinci yarıda yüzde 40,8 idi.
Döviz ve dövize endeksli kredilerin büyük ölçekli işletmelerde daha yaygın ve yüksek oranda kullanıldığı gözlendi. 2009 yılı ilk yarısında büyük ölçekli işletmeler arasında kullandıkları krediler içinde döviz veya dövize endeksli kredilerin payı yüzde 70'ten yüksek olanların oranı, yüzde 58,6 ile diğer ölçeklerin oldukça üzerinde yer aldı.
Yurt içinde yatırım yapmayı planlayan işletmelerin oranı, 2008 ikinci yarıda yüzde 38,2 iken, 2009 ilk yarıda yüzde 24,6'ya düştü. İşletmelerin yüzde 9,5'i 2008 ikinci yarıda yurt dışında yatırım yapmayı planladıklarını ifade ederken, bu oran 2009 ilk yarıda yüzde 7,5'e geriledi.
2009 ilk yarısında stoklarında miktar olarak artış olduğunu belirtenlerin stoklarındaki ortalama artış oranı yüzde 30,3 iken, stoklarında düşüş bildirenlerde ortalama düşüş oranı, yüzde 24,7 oldu. Bu oranlar, 2008 ikinci yarıda sırasıyla yüzde 26,4 ve yüzde 21,2 idi.
Ankete katılan İSO üyelerinin, üretimlerini azaltırken, ürettiklerinin bir kısmını da stoklarına eklediklerini ifade ettikleri gözlendi.
Ankete katılan işletmeler, 2009 yılında GSYH'da yüzde 4,6 oranında daralma beklerken, fiyat artışlarında da hareketlenme olabileceği beklentisi içinde bulunuyor.
İşletmelerin yüzde 34,5'i ürün kalitesini yükselttiğini, yüzde 29,9'u işgücü verimliliklerini artırdığını, yüzde 28,9'u yeni ürün geliştirdiğini, yüzde 18,5'i yeniden yapılandırdığını, yüzde 16,6'sı insan kaynaklarını geliştirdiğini, yüzde 14,4'ü teknolojilerini yenileyip geliştirdiğini, yüzde 10,9'u Ar-Ge çalışmalarına başladığını kaydetti.
2008 ikinci yarıda işletmelerin yüzde 38'i iç piyasadan aldıkları siparişlerin iptal edildiğini belirtirken, bu oran 2009 ilk yarıdaki siparişlerde yüzde 33,4'e, ikinci yarıya yönelik siparişlerde ise yüzde 18,1'e geriledi.
Dış piyasadan alınan siparişlerde iptaller yaşadığını belirten işletmelerin oranı, 2008 ikinci yarıda yüzde 21,6 iken, 2009 ilk yarıda yüzde 27,2'ye yükseldi.
Çalışmanın finansmanla ilgili bulguları, 2008'in ikinci yarısında işletmelerin yüzde 15,5'inin istemedikleri halde kredilerini kapatmak zorunda kaldıklarını ortaya koydu. Bu oran 2009 ilk yarıda artarak, yüzde 20,1'e yükseldi.
2009 yıl ikinci yarısına yönelik olarak kredilerini kapatmak zorunda kalacak işletmelerin oranı, yüzde 15,8 iken, bu eğilim tüm ölçekler için geçerli oldu.
Ankette olumsuzluk yaşadığını bildiren işletmelerin oranının bazı göstergelerde yüzde 60'ları bulduğunu dile getiren Küçük, mevcut durumdaki olumsuzluğa rağmen, 2009 yılı ikinci yarıya yönelik beklentilerin iyimser olduğunu bildirdi.
Tanıl Küçük, 2009 yılının ilk çeyreğinin başta sanayi üretimi olmak üzere, pek çok ekonomik göstergede, tarihi olumsuzlukların yaşandığı bir dönem olduğunu hatırlatarak, 2009 yılının ikinci çeyreğinde ise ekonomide nispi bir toparlanmanın ve dipten yukarı çıkışın sinyallerinin gelmeye başladığını söyledi.
İşletmelerin yılın ikinci yarısına yönelik iyimserliklerinde bu sinyallerin etkili olduğunu düşündüklerini ifade eden Küçük, sanayi üretiminde, şubat ayındaki yüzde 23,8'lik büyük düşüşten sonra, mart ayı ile başlayan dipten çıkış eğiliminin dört aydır devam etmesinin olumlu olduğunu vurguladı.
''Fakat şunu ifade etmeliyiz ki, yüzde 9,7 normal koşullarda yüksek bir küçülme oranıdır. Sanayi üretimindeki küçülme, geçen yıl ağustos ayında başlamıştı ve neredeyse bir yıldır aralıksız devam ediyor. İçinden çıkıp geldiğimiz bu çok olumsuz süreç nedeniyle yüzde 9,7'yi ehven-i şer olarak değerlendiriyor, ümit verici buluyoruz. Ama bizim ümitten daha fazlasına ihtiyacımız vardır. Sanayi üretiminde hala sıfırın altında olduğumuz unutulmamalıdır.
Fakat bu söylediklerimiz, dipten çıkışı önemsiz bulduğumuz şekilde anlaşılmamalıdır. En kötünün geride bırakıldığı yönündeki kanaatin yaygınlık kazanması önemlidir, kıymetlidir. Rakamlar moralleri yükseltmekte; moral ve beklentinin yükselmesi, kalıcı ve istikrarlı iyileşmeye geçiş için olumlu zemin yaratmaktadır.''
@page@
''Elde edilen olumlu zemin, mutlaka üretim ve istihdamın lehine değerlendirilmelidir, bu çerçevede özellikle iç pazarı canlandıracak tedbirler büyük önem taşımaktadır'' diyen Küçük, hükümet tarafından ÖTV ve KDV indirimlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini dile getirdi.
''Ancak faizlerdeki düşüş, şimdiye kadar kredi maliyetlerine yansımamıştır. Yansıdığı takdirde, finansman giderleri nispeten düşecek ve işletmeler bir miktar nefes alacaktır. Diğer taraftan, faizlerdeki düşüş, tüketici kredilerine ve konut kredilerine de yeterince yansımış değildir. Tüketici ve konut kredisi faizlerinin düşmesi, iç talebi ve dolayısıyla üreteme harekete geçirecektir. Bu iki konuda mutlaka ilerleme sağlanmalıdır.
Fakat korkumuz o ki, faiz ve kurdaki düşüş, sanayiye olumlu yansımak şöyle dursun, ithalatı canlandırma ve ihracatta rekabet gücünü zayıflatma potansiyeli ile sanayi aleyhine bir gelişmeye yol açacak gibi görünmektedir. Bu istihdam boyutuyla büyük bir risktir. Böyle bir duruma bu kez izin verilmemelidir. 2001 sonrasındaki düşük kur kısır döngüsünü yeniden yaşamak zorunda kalmayacağımızı ümit etmek istiyoruz. Sanayimizin, üretim ve istihdam kapasitemizin bir kez daha savunmasız bir şekilde dışardan esen rüzgarların eline teslim edilmeyeceğini ümit ediyoruz.''
Hem küresel ekonominin, hem de Türkiye ekonomisinin geride bırakılan çok olumsuz döneme göre olumlu sinyaller verdiğini dile getiren Küçük, bu olumlu zemini kalıcı kazanımlara dönüştürebilmek için Türkiye'nin rüzgarların getirdiği iyileşmenin avantajını kullanması gerektiğini söyledi.
Tanıl Küçük, ekonomi ve sanayideki konjonktürel ve yapısal zafiyetleri gidermeye yönelik önlem paketlerine ara verilmeden devam edilmesinin önemini vurguladı.
Geçmiş dönem verilerinden hareketle yapılan öngörü gerçekleşme tahmininin 97,7 düzeyinde olabileceği yönünde olduğunu ifade eden Küçük, gerek beklentinin, gerekse gerçekleşme tahmininin, 2009 yılının ikinci yarısında ilk yarıya göre iyileşme beklentisini ortaya koyduğunu söyledi.
Küçük, 2009 yılına yönelik beklentilerin oldukça yüksek olduğunu ifade ederek, bu yüksek beklentinin sebebinin, sanayicinin ileriye dönük iyimserliği kadar, ekonomideki olumlu hava olduğunu bildirdi.
Bu olumlu havanın iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Küçük, ''Geçmişte alınan tedbirler olumlu sonuçlar verdi. Bütün bunlar bize ve hükümete bir mesaj veriyor. Hükümetin atması gereken adımları kararlılıkla atması yönünde bir mesaj veriyor'' şeklinde konuştu.
Küçük, Türkiye'nin IMF ile anlaşmak zorunda olduğunu dile getirerek, ''Biz hiçbir zaman 'IMF'yi istemiyoruz' demedik. Türkiye'nin kaynak ihtiyacı var. Orta ve uzun vadede kaynak olmadığına göre IMF ile anlaşılmalıdır'' dedi.
2009 yılının ikinci yarısına yönelik beklentilerin çok yüksek olduğunu anlatan Küçük, kendi tahminlerinin gelişimin bu beklentilerin altında kalacağı olduğunu söyledi.
Küçük, sanayicilerin yatırım yapmayı düşünmediklerini ve yatırım yapmak isteyenlerin oranının düştüğünü ifade ederek, yeni yatırımlar yapılmayacağı için istihdam artışının olmayacağını düşündüklerini belirtti.
Kredi faiz oranlarının yüksekliğini her kesimin dile getirdiğini belirten Küçük, devletin borçlanma ihtiyacının giderek artması durumunda, faiz oranlarının aşağıya inmeyeceğini söylediklerini anımsattı.
Bir gazetecinin ''İSO'nun 2009 yılı büyüme tahmini ne'' sorusuna, ''Bu yıl bizim beklentimiz yüzde 5 veya daha üzeri bir küçülmedir'' diye karşılık verdi.