İSO: Yılın ilk yarısı daha olumsuz geçecek

İSO Ekonomik Durum Tespit Anketi sonuçları, Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük tarafından kamuoyuna açıklandı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) Ekonomik Durum Tespit Anketi, işletmelerin, bu yılın ilk yarısının yeni siparişler hariç tüm göstergelerde 2008'in ikinci yarısına göre daha olumsuz geçeceği beklentisi içinde olduğunu ortaya koydu.

Özel sektör imalat sanayinin içinde bulunduğu koşulları, sorunları, beklenti ve öngörülerini tespit edebilmek, çözüm önerileri geliştirebilmek amacıyla İSO üyeleri arasında gerçekleştirilen anketin 2008 yılı ikinci yarısını kapsayan sonuçları ile 2009 beklentileri, Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük tarafından basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı.

Bundan önceki anketlerde beklentilerin, sanayicinin her koşulda iyimserliğini koruduğunu, geleceğe umutla baktığını ortaya koyarken, 2008 yılının ikinci yarısına ilişkin ankette, bu durumun değişmiş göründüğü ifade edildi.

Anket, işletmelerin, bu yılın ilk yarısının yeni siparişler hariç tüm göstergelerde 2008'in ikinci yarısına göre daha olumsuz geçeceği beklentisi içinde olduğunu ortaya koydu.

"2009 yılında ekonomi önemli ölçüde küçülecek"

2009'un ilk yarısında işletmelerin yüzde 59,8'i üretimlerinde, yüzde 61,7'si iç satışlarında, yüzde 56'sı dış satışlarında, yüzde 51,2'si de istihdamlarında azalma bekliyor.

Yeni siparişlerinde azalma bekleyen işletmelerin oranı ise yüzde 61,3 ile 2008'in ikinci yarısının gerçekleşme düzeyi olan yüzde 63'e oldukça yakın oldu.

Anket sonuçlarına geniş bir zaman aralığından bakıldığında, beklentilerdeki iyimserliğin aynı ölçüde hayata geçmediğinin görüldüğü, dolayısıyla 2009'un ilk yarısının beklentilerdekinden daha sıkıntılı geçeceğinin öngörülebileceği kaydedildi.

Ankette, çalışmaya katılan işletmelerin 2009 yılında ekonominin önemli ölçüde küçüleceği beklentisi içinde olduğu, işletmelerin bu yıl GSYH'de yüzde 2,6 oranında daralma beklediği ifade edildi.

Çalışmaya katılan işletmelerin 2009 için ÜFE tahmini ortalaması yüzde 9,8, TÜFE tahmini ortalaması ise yüzde 10,1 oldu. 2009 için öngörülen enflasyon oranı yüzde 7,5 olmasına karşın, çalışmaya katılan işletmelerin enflasyon beklentileri daha yüksek.

Çalışmaya katılan işletmelerin 2009 yıl sonu dolar kuru tahmini 1,67 TL, avro kur tahmini ise 2,26 TL düzeyinde oldu.

"Kriz, başta sanayi olmak üzere reel sektör üzerinde yıkıcı etki yarattı"

Ankette, 2008'in ilk yarısının Türkiye ekonomisi için oldukça sakin geçtiğinin söylenebileceği, ancak olumsuz etkileri yılın ikinci yarısından itibaren olumsuz hissedilmeye başlayan küresel krizin, özellikle yılın son çeyreğinde başta sanayi olmak üzere reel sektör üzerinde adeta yıkıcı bir etki yarattığı ifade edildi.

2008'in ilk çeyreğinde yüzde 6,7 olan büyüme hızının, ikinci çeyrekte yüzde 2,3'e, üçüncü çeyrekte yüzde 0,5'e gerilediği, dördüncü çeyrekte ise büyümenin lokomotifi olan sanayi üretiminin 5 ay üst üste azalmasının da etkisiyle ekonominin durgunluktan küçülmeye doğru yol aldığı belirtilen ankette, "2008'in ilk yarısından ikinci yarısına ekonomide manzara tamamıyla değişmiştir. 2008 yılının ikinci yarısına ait durum tespit anketinin sonuçları, ekonominin genelindeki seyre paralel bir tablo ortaya koymaktadır" denildi.

Çalışmanın sonuçlarının, 2008'in ikinci yarısında olumsuzluk yaşayan işletmeler oranının yılın ilk yarısına kıyasla yaklaşık iki kat arttığına işaret ettiği, 2008 ikinci yarı durum tespit anketi kapsamında olumsuzluk bildiren işletmelerin oranının tüm göstergelerde yüzde 50 ve üzerinde olduğu belirtildi.

Temel göstergelerdeki değişimler artık endeks olarak sunulacak

Önceki anket sonuçlarının artış ve azalış bildiren işletmeler şeklinde verildiği, bu çalışmadan itibaren temel göstergelerdeki değişimlerin endeks olarak sunulacağı hatırlatılan ankette, bu çerçevede üretim, iç satış, dış satış, yeni siparişler ve istihdamdan oluşan 5 temel gösterge için çalışmanın başlangıç yılı olan 1998'den itibaren yayılma endeksleri oluşturulduğu kaydedildi.

@page@

Endekslerin 0 ile 200 arasında değerler aldığı, endeksin 100'den büyük olmasının olumlu, 100'den küçük olması ise olumsuz gelişmeye işaret ettiği belirtilen ankette, şöyle denildi:

"2008 ilk yarıda 105 olan üretim endeksimiz, 2008 ikinci yarıda kırılma olarak tanımlayabileceğimiz bir düşüşle 64,7'ye gerilemiştir. Bu, 2001 ilk yarı hariç 1998'den bu yana karşılaştığımız en düşük değerdir. 64,7'lik endeks değeri, üretimde yaşanan dar boğazın boyutunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu bulgu, üretimde olumsuzluk yaşayan işletmeler oranının çok yüksek düzeylere ulaştığını göstermektedir. Üretim endeksindeki düşüş eğilimi, tüm ölçekler için geçerlidir. 2008 ikinci yarıda üretim endeksi, küçüklerde 63,5, ortalarda 70,2, büyüklerde 57 ile 2008 ilk yarı değerlerinin oldukça altındadır."

Üretim, iç satışlar, dış satışlar beklenti endeksi

Ankette, 2009'un ilk yarısı için üretim beklenti endeksinin 55,7 olduğu, bu bulgunun, işletmelerin çok büyük bir bölümünün bu yılın ilk yarısında üretimde sorun yaşama beklentisi içinde olduklarını ortaya koyduğu ifade edilerek, 2009 ilk yarı için üretim beklenti endeksinin küçüklerde 49,8, ortalarda 57,7 ile 2008 ikinci yarı gerçekleşmesinin altında, buna karşın büyüklerde 69 olan üretim beklenti endeksinin, 2008 ikinci yarı gerçekleşmesine göre daha olumlu olduğu kaydedildi.

"Tüm ölçeklerde endeks 100'ün altındadır. Dolayısıyla tüm ölçekler için olumsuz gelişme söz konusudur. Büyüklerdeki nispi olumluluk, kötünün iyisi olarak düşünülmelidir" denilen ankette, üretim endeksinde olduğu gibi iç satışlar endeksinde de, 2008 ikinci yarı sonuçlarının ilk yarıya göre çok daha olumsuz olduğu, geçen yılın ilk yarısında 98,2 olan endeksin, ikinci yarıda 62,5'e gerilediği belirtildi.

Ölçekler itibarıyla bakıldığında, 2008 ikinci yarıda iç satışlar endeksinin küçüklerde 60,2, ortalarda 63,6 ve büyüklerde 67,1 ile 2008 ilk yarı gerçekleşmelerinin altında bulunduğu kaydedilen ankette, bu yılın ilk yarısı için iç satışlar beklenti endeksinin 52,8, ölçekler bazında iç satış beklenti endeksi küçüklerde 47,1, ortalarda 50,3 ve büyüklerde 74,7 olduğu bildirildi.

Ankette, "Bu değerler, iç satışlara ilişkin 2009 ilk yarı beklentilerinin tüm ölçeklerde olumsuz olduğunu göstermektedir. Ancak üretimde olduğu gibi iç satışlarda da büyüklerin beklentisi, ikinci yarı gerçekleşmesinden daha olumludur" denildi.

2008 ilk yarıda 102,7 olan dış satışlar endeksinin ikinci yarıda 67,5'e gerilediği, ölçekler bazında ise 2008 ikinci yarı dış satışlar endeksinin küçüklerde 62,7, ortalarda 68,8, büyüklerde de 76,5 olarak gerçekleştiği, bunların hepsinin, 2008 ilk yarı değerlerinin altında bulunduğu belirtilen ankette, 2009 ilk yarı beklentilerinin, dış satışlarda da olumsuz, ilk yarı dış satışlar beklenti endeksinin 61,9 ve endeksin küçüklerde 52,9, ortalarda 63,4 ve büyüklerde de 81 olduğu kaydedildi.

"Yeni siparişler beklenti endeksi umut kırıcı bir değerdir"

Ankette, 2008 ilk yarıda 102,6 olan yeni siparişler endeksinin ikinci yarıda 51,1'e gerilediği, ikinci yarıda yeni siparişler endeksinin küçüklerde 48,5, ortalarda 54,3, büyüklerde 52,5 ile 2008'in ilk yarısına göre çok daha olumsuz olduğu vurgulanarak, "2009 ilk yarı yeni siparişler beklenti endeksi toplamda 54,6'dır ve bu, iç ve dış piyasada durgunluğun devam edeceğine işaret etmesi itibarıyla umut kırıcı bir değerdir" denildi.

Beklenti endeksinin küçüklerde 49,8, ortalarda 56,9 ve büyüklerde 64,6, endeksin tüm ölçeklerde 100'ün altında kalsa da, 2009 ilk yarı yeni sipariş beklentilerinin 2008 ikinci yarı gerçekleşmelerine göre nispeten daha yüksek olduğu belirtilen ankette, istihdam endeksinin geçen yılın ilk yarısında 106,5 iken, ikinci yarıda 64,6'ya düştüğü, istihdam endeksinin 2008 ikinci yarıda küçüklerde 60,2, ortalarda 70,7 ve büyüklerde 65,1 ile 2008 ilk yarı değerlerinin altında bulunduğu bildirildi.

"Veriler, her 4 kişiden birinin işsiz olduğu anlamına gelmekte"

Ankette, 2009 ilk yarı istihdam beklenti endeksinin 58,1 olduğu, istihdam beklenti endeksinin küçüklerde 55,8, ortalarda 55,5 ve büyüklerde 69,4 düzeyinde bulunduğu ifade edilerek, şu görüşlere yer verildi:

"Bu değerler, istihdamdaki sorunların 2009 ilk yarıda da aynı şiddette devam edeceğinin habercisidir. 2009 ilk yarı istihdam beklenti endeksi küçük ve orta ölçeklilerde 2008 ikinci yarı gerçekleşmesine göre daha olumsuzdur. Büyüklerde ise az farkla olsa da beklenti gerçekleşmeden daha yüksektir. Küresel kriz, zaten büyük bir sorun olan işsizlik sorunumuzun daha da derinleşmesine yol açmıştır. Anket, çalışmamıza katılan işletmelerde ücretle çalışanlar sayısının 2008 ikinci yarıda ilk yarıya göre yüzde 5,1 oranında azaldığını ortaya koymaktadır. Anket kapsamında işten çıkarılmak zorunda kalınanların toplam çalışanlara oranı 2008 ilk yarıda yüzde 3,6 iken, bu oran ikinci yarıda yüzde 6,6'ya çıkmıştır. İstihdamdaki kötüye gidiş, TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi sonuçlarında da açıkça görülmektedir. Son verilere göre, Kasım 2008 dönemi itibariyle açık işsiz sayısı 2 milyon 995 bin kişi ve işsizlik oranı yüzde 12,3'tür. Ancak uluslararası kabul görmüş standartlardaki en geniş işsizlik tanımı çerçevesinde düşünerek bu rakama eksik istihdamı, mevsimlik çalışanları ve iş aramayan ancak çalışmaya hazır olanları eklediğimizde, toplam işsiz sayısı 6 milyon 219 bin kişiye çıkmakta, işsizlik oranı da yüzde 25,6'yı bulmaktadır. Bu veriler, iş gücü kapsamındaki her 4 kişiden birinin işsiz olduğu anlamına gelmekte ve çok derin bir ekonomik ve sosyal soruna işaret etmektedir."

@page@

İSO anketinde, 2008 ilk yarıdan ikinci yarıya, azalış bildiren işletmeler oranının, üretimde yüzde 22,4'den yüzde 55,9'a, iç satışlarda yüzde 27,5'den yüzde 57,8'e, dış satışlarda yüzde 29,4'den yüzde 53,8'e, yeni siparişlerde yüzde 31,4'den yüzde 63'e ve istihdamda yüzde 25,7'den yüzde 50'ye yükseldiği kaydedildi.

Çalışmanın başlatıldığı 1998 yılından bu yana İSO Sanayi Gelişim Endeksi'nin, en yüksek değeri olan 130,5 düzeyine 2004 yılı birinci dönemde çıktığı, en düşük endeks değerinin ise 60,9 ile kriz yılı olan 2001'in ilk dönemine ait olduğu hatırlatılan ankette, "2008 ikinci yarı ise, 62,1'lik endeks gerçekleşme değeri ile 1998'den bu yana, 2001 ilk yarıdan sonraki ikinci en olumsuz dönem olmuştur. 2009 ilk yarıya yönelik endeks beklenti değerine baktığımızda daha da karamsar bir tablo karşımıza çıkmaktadır. İSO Sanayi Gelişim Endeksi'nde 2009 yılı ilk yarısı için beklenti endeksi değeri 56,6'dır ve bu değer, ekonomide önemli kayıpların yaşandığı 2001 yılındaki endeks gerçekleşme değerinin de altındadır" görüşüne yer verildi.

Kapasite kullanım oranları

Ankette, işletmelerde ortalama tartısız kapasite kullanım oranının yüzde 59,1 olarak gerçekleştiği, bu oranın, 2008'in ilk yarısında yüzde 65,2 olduğu belirtilerek, küçük ölçekli işletmelerde ortalama kapasite kullanım oranının 2008'in ilk yarısında yüzde 58,5 iken, ikinci yarıda yüzde 51,5'e, orta ölçeklilerde yüzde 68,5'den yüzde 63'e, büyük ölçekli işletmelerde ise yüzde 78'den yüzde 73,3'e gerilediği kaydedildi.

Çalışmamız kapsamında ihracat yapan işletmeler oranının 1998-2001 yılları arasında ortalama olarak yüzde 66,1 düzeyinde iken, bu oranın 2002-2007 yılları arasında yüzde 75,8'e yükseldiğinin ortaya çıktığı kaydedilen ankette, 2008 ilk yarıda yüzde 75,4 olan ihracat yapan işletmeler oranının ikinci yarıda küçük bir azalmayla yüzde 73,2 olduğu bildirildi.

Geçen yılın ikinci yarısında çalışmaya katılan büyük ölçekli işletmelerin yüzde 92'sinin, orta ölçekli işletmelerin yüzde 80,2'sinin ve küçük ölçekli işletmelerin de yüzde 62,4'ünün ihracat yapabildikleri ifade edilen ankette, ihracatın toplam ciro içindeki payının 2008'in ilk yarısında yüzde 36,1 iken, ikinci yarıda yüzde 35,4'e gerilediği, tüm ölçeklerde ihracat/ciro oranının bir önceki döneme göre azalış gösterdiği, 2008 ikinci yarıda en yüksek ihracat/toplam ciro oranına sahip sektörün yüzde 68,3 ile giyim sanayi, en düşük sektörün ise yüzde 11,9 ile kağıt, kağıt ürünleri ve basım sanayi olduğu belirtildi.

Krizin, işletmelerin zaten düşük olan karlılık oranlarının daha da düşmesine yol açtığı vurgulanan ankette, karlılıklarının geçmiş yılın aynı dönemine göre daha yüksek olduğunu belirten işletmeler oranının, 2008'de ilk yarıda yüzde 27,5 iken, bu oranın ikinci yarıda önemli bir düşüşle yüzde 17,9'a gerilediği, karlılıklarının aynı kaldığını belirten işletmelerin oranının da yüzde 26'dan yüzde 13,2'ye düştüğü kaydedildi.

Karlılık oranlarının geçen yılın aynı dönemine göre düştüğünü belirten işletmelerin oranının geçen yılın ilk yarısında 36,2 iken, ikinci yarıda yüzde 45,1'e çıktığı belirtilen ankette, 2008 ilk yarıda yüzde 10,4 olan zarar ettiğini belirtenlerin oranının ikinci yarıda yüzde 23,8'e yükseldiği, geçen yılın ikinci yarısında zarar ettiğini belirten işletmelerde de yüzde 128,8 oranında bir artışın söz konusu olduğu vurgulandı.

Satış hedefi gerçekleşme oranları son dönemlerde giderek düştü

Çalışmadan elde edilen bulguların, satış hedefi gerçekleşme oranlarının son dönemlerde giderek düştüğünü ortaya koyduğu ifade edilen ankette, 2008'in ilk yarısında yüzde 65,2 olan satış hedefi gerçekleşme oranının ikinci yarıda yüzde 61,8'e gerilediği bildirildi.

Karşılıksız çek ve protestolu senetle karşılaşan işletmeler oranının, 2008'in ilk yarısında yüzde 60,6 iken, bu oranın ikinci yarıda yüzde 61,7'ye yükseldiği kaydedilen ankette, şunlar kaydedildi:

"2008 ilk yarıdan ikinci yarıya karşılıksız çek ve protestolu senetlerle karşılaşan işletmeler oranındaki artış küçük kalmakla birlikte karşılıksız çek ve protestolu senetlerin toplam satışlar içindeki payı yükselmiştir. 2008 ilk yarıda yüzde 4,6 olan karşılıksız çek ve protestolu senetlerin toplam satışlara oranı, ikinci yarıda yüzde 7,7'ye çıkmıştır ve bu oran 2001 ilk yarısı sonrasındaki en yüksek orandır."

"İşletmelerin % 73'ü finansman dar boğazı içinde"

Kriz yılı 2001'de durum tespit anketine katılan işletmelerin yüzde 73'ünün finansman dar boğazı içinde olduklarını bildirdiği, daha sonra ekonomideki olumlu gelişmeler doğrultusunda yüzde 50'ler civarında seyreden bu oranın, 2008'in ilk yarısında yüzde 60,2'ye yükseldiği, ikinci yarıda ise küresel piyasalarda yaşanan olumsuz gelişmelerin etkisiyle finansman dar boğazında olan işletmeler oranının yüzde 69,9 gibi çok yüksek bir düzeye ulaştığı, bu oranın 2001 sonrası dönemde görülen en yüksek oran olduğu belirtildi.

@page@

Ankette, tüm ölçeklerde finansman dar boğazı içinde olduklarını belirten işletmeler oranının artmakla birlikte küçük ve orta ölçekli işletmelerde sorunun daha büyük olduğunun görüldüğü ifade edilerek, geçen yılın ikinci yarısında küçük ölçekli işletmelerin yüzde 80,5'inin, orta ölçekli işletmelerin yüzde 67,2'sinin ve büyük ölçekli işletmelerin yüzde 42,9'unun finansman dar boğazı içinde olduklarını belirttiği, ölçekler bazındaki bu farklılığın; küçük ve orta ölçekli işletmelerin üretimlerini devam ettirmek, yeni yatırım yapmak ve istihdam yaratmak için ihtiyaç duydukları kaynağa ulaşmaktaki sıkıntılarının artarak devam ettiğini ortaya koyduğu kaydedildi.

Finansman sorunu yaşayan işletmelerde sorun önceliğine bakıldığında, 2008'in ikinci yarısında finansman dar boğazında olan işletmelerde kredi maliyeti yüksekliğinin yüzde 50,4'lük payla ilk sırayı aldığı, bunu yüzde 36'lık payla işletme sermayesi yetersizliği ve yüzde 29,1'lik payla öz kaynak yaratamama sorununun izlediği belirtilen ankette, kredi kullanan işletmelerin yüzde 40,8'inin, kullandıkları toplam krediler içinde döviz ya da dövize endeksli kredilerin oranının yüzde 70'den yüksek olduğunu belirttikleri bildirildi.

Döviz ve dövize endeksli kredilerin büyük ölçekli işletmelerde daha yaygın ve yüksek oranda kullanıldığı belirtilen ankette, geçen yılın ikinci yarısında büyük ölçekli işletmeler arasında kullandıkları krediler içinde döviz ya da dövize endeksli kredilerin payı yüzde 70'den yüksek olanların oranının yüzde 64,7 ile diğer ölçeklerin oldukça üzerinde bulunduğuna dikkat çekildi.

Reel sektörün dış borç yükünün 2005–2007 arasında yüzde 98,3 oranında arttığına işaret edilen ankette, 2007 sonunda toplam dış borç stokunun 247,4 milyar dolara, bunun içinde reel sektörün borç miktarının da 100,2 milyar dolara ulaştığı, özel sektörün yurt dışından borçlanma eğiliminin 2008'in ilk 9 ayında da yükselmeye devam ettiği, 2008'in ilk 9 ayı sonunda dış borç stokunun 289,3 milyar dolara, bu miktar içinde reel sektörün payının da 126,2 milyar dolara yükseldiği kaydedildi.

"Yatırım eğilimindeki olumsuz seyir alam veriyor"

Krizin, yatırım eğilimini de son derece olumsuz etkilediğine dikkat çekilen ankette, 2008'in ikinci yarısında işletmelerin yüzde 58,7'sinin sabit sermaye yatırımı yapmadığını belirttiği, bu oranın, 2007'nin ilk yarısında yüzde 45,1, ikinci yarıda yüzde 43,6 ve geçen yılın ilk yarısında da yüzde 49,8 olduğu bildirildi.

"2008 ikinci yarıda yatırım yapmayan işletmeler oranı daha önceki dönemlere göre önemli ölçüde artmıştır. Yatırım eğilimindeki olumsuz seyir, üretim ve istihdam kapasitemiz açısından alarm verir niteliktedir" denilen ankette, 2009 ilk yarıda yurt içinde yatırım yapmayı planlayan işletmelerin oranının yüzde 24,6, bu oranın geçen ikinci yarısında ise yüzde 38,2 olduğu belirtildi.

Ankette, "2009 ilk yarıda yatırım yapmayı planlayanlar oranında da düşüş söz konusudur. İşletmelerin yüzde 7,5'i ise 2009 ilk yarıda yurt dışında yatırım yapmayı planladıklarını belirtmiştir. Bu oran 2008 ikinci yarıda yüzde 9,5 ile daha yüksek düzeydeydi" denildi.

Türkiye'ye gelen doğrudan yatırımların çok az bir bölümünün imalat sanayine yönelirken, çıkan yatırımların büyük çoğunluğunun imalat sanayinde olduğu vurgulanan ankette, 2008 ikinci yarıda işletmelerin yüzde 54'ünün maliyetlerini gözden geçirdiklerini ve düşürdüklerini belirttiği, tüm ölçeklerde işletmelerin yarısından fazlasının bu iyileşmeyi sağlamasının, küresel krizle birlikte işletmelerin tasarruf tedbirlerine ağırlık verdiğini ortaya koyduğu ifade edildi.

İşletmelerin yüzde 46,4'ünün ürün kalitesini yükselttiklerini, yüzde 31,5'inin yeni ürün geliştirdiklerini, yine yüzde 31,5'inin iş gücü verimliliklerini artırdıklarını, yüzde 25,3'ünün teknolojilerini yenileyip geliştirdiklerini belirttiği, yüzde 11,5'inin de Ar-Ge çalışmalarına başladığı bildirildi.

"Siparişlerde iptaller oldu"

Küresel krizin, finansmanda dengeleri alt üst ettiği gibi içeride ve dışarıda tüketici talebini de son derece olumsuz etkileyerek sipariş iptallerine neden olduğuna dikkat çekilen ankette, 2008 ilk yarıda işletmelerin yüzde 38'inin iç pazardan aldıkları siparişlerin, yüzde 21,6'sının da dış pazarlardan aldıkları siparişlerin iptal edildiğini, 2009 ilk yarıya yönelik siparişlerde ise işletmelerin yüzde 31,4'ünün iç piyasadan, yüzde 19,1'inin de dış piyasadan aldıkları siparişlerde iptaller olduğunu belirttiği kaydedildi.

Çalışmanın finansmanla ilgili bulgularının, 2008'in ikinci yarısında işletmelerin yüzde 15,5'inin istemedikleri halde kredilerini kapatmak zorunda kaldıklarını ortaya koyduğu ifade edilen ankette, bu oranın küçüklerde yüzde 18,2 iken, ortalarda yüzde 14,1, büyüklerde yüzde 10,8 ile daha düşük olduğu, bu verinin, son dönemde KOBİ'lerin finansman konusunda daha büyük sıkıntı yaşadığına işaret ettiği vurgulandı.

Ankette, "2009 yılı ilk yarısı kredilerin kapatılması veya yenilenmesi bakımından zor geçecek gibi görünmektedir. Ankete katılan işletmelerin yüzde 42,2'si 2009 ilk yarıda kredilerini kapatmak veya yenilemek zorunda kalacaklarını belirtmişlerdir. Bu oran, küçüklerde yüzde 35,7, ortalarda yüzde 46,8 iken, büyüklerde yüzde 52,9 ile diğer ölçeklerin üzerindedir" denildi.

"Sektör 'adeta bir çöküş' yaşıyor"

Krizin, Türkiye'de finans kesiminden çok reel sektörü, özellikle de sanayiyi vurduğu belirtilen ankette, sanayi sektörünün 2008 Ağustos ayından bu yana "adeta bir çöküş" yaşadığı, Ağustos ayında sanayi üretiminde yüzde 3,6 ile başlayan azalma oranının Aralık ayında yüzde 17,6'ya yükseldiği, 2001 yılında bile aylık bazda bu kadar yüksek oranda bir azalma ile karşılaşılmadığı, üretimde önlenemeyen düşüşün, doğal olarak istihdamı da son derece olumsuz etkilediği kaydedildi.

@page@

Sanayi üretimi gibi, işsizlik verilerinin de her ay bir öncekinden daha olumsuz geldiği, anketin; sanayide zaten var olan sorunların kriz nedeniyle daha da ağırlaştığı ve sanayinin çok önemli dar boğazlarla karşı karşıya olduğu gerçeğini açıkça ortaya koyduğu ifade edilen ankette, şu görüşler dile getirildi:

"Ocak ayında ihracatımız yüzde 28 düşmüş, imalat sanayi kapasite kullanımı ise yüzde 63,8 ile 2001 yılında bile görülmeyen bir düzeye gerilemiştir. Tüm bunlar ne yazık ki, üretim ve istihdamdaki sorunların önümüzdeki aylarda daha da kötüleşerek karşımıza çıkacağının habercisidir. Nitekim anket sonuçları, sanayi kuruluşlarının beklentilerinin de bu yönde olduğuna işaret etmektedir. 2009 tahminlerimizin de ötesinde sıkıntılı bir yıl olma riskini taşımaktadır. Üretimde, istihdamda, ihracattaki veriler ve piyasadaki durum Türkiye'nin küresel kriz karşısında ödemek zorunda kaldığı faturanın giderek kabardığını göstermektedir. Şunu ifade etmeliyiz ki, başta ekonominin lokomotifi olan sanayi sektörümüzün sorunları olmak üzere, mevcut sorunlara acilen çözüm üretilmediği takdirde, çok daha ağır faturalarla karşılaşmak zorunda kalabiliriz. Türkiye, şimdiye kadar önlem almakta ne yazık ki geç kalmıştır. Hükümetimizin önlem yönündeki çabaları son dönemde hızlanmış görünmektedir. Ancak, geç kalan önlem paketinin dertlere ne kadar deva olacağı soru işaretidir. İçinde bulunduğumuz olağanüstü koşullar, ekonomideki sorunların da olağanüstü hal mantığı ile ele alınmasını gerektirmektedir. Üretimde ve istihdamda daha olumsuz gelişmelerin önüne geçebilmek için Türkiye, çok daha kapsamlı ve geniş boyutlu önlemleri süratle hayat geçirmek zorundadır."

Küçük: İlk defa beklentilerde bir düşüş görüyoruz

Anketin tanıtımının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tanıl Küçük, 2009'un ilk yarısına ilişkin üretim, iç satış, dış satış ve istihdam beklentilerinin düşük olduğunu belirterek, "Şimdiye kadar sanayicimizin beklentisi her zaman yüksek, olumlu olmuştur. Ama bu dönemde ilk defa beklentilerde bir düşüş görüyoruz. 2009'un ilk yarısına ilişkin beklentiler, geçen yılın ikinci yarısına göre olumsuz" şeklinde konuştu. 

Ekonomide alınacak tedbirlerin sanayicilerin beklentilerini de olumlu etkileyeceğini dile getiren Küçük, Türkiye'nin kaynak ihtiyacı bulunduğunu, IMF ile bir an önce anlaşmakta fayda olduğunu söyledi. Küçük, "Ama bu demek değildir ki, bu anlaşma yatırımları engelleyen, önleyen maddeler içeriyorsa karşı çıkılmayacak" dedi.

Küçük, güven ortamının mutlaka artırılması, dikkatlerin ekonomide olması, üretim, istihdam ve ihracatın korunması, mümkünse yatırımlara da devam edilmesi gerektiğini vurgulayarak, bugün, 2002'de söyledikleri şeyleri ifade ettiklerini belirtti.

Tanıl Küçük, İSO seçimlerinde başkanlığa aday olup olmadığı yönündeki bir soru üzerine, geçen Pazartesi günü bu yöndeki düşüncesini meclis üyeleriyle bir araya geldiği zaman ifade ettiğini, önümüzdeki süreçte devam etmesi yönünde çok sayıda sanayicinin kendisine telkinde bulunduğunu söyledi.

Bu arada, İSO Ekonomik Durum Tespit Anketi'ne 550 firmanın katıldığı bildirildi.