”İstanbul İl Çevre Düzeni Planında sanayiden hiç söz edilmiyor”

Tanıl Küçük, planda sanayi alanı olarak belirlenen alanların dışında kalan üretim tesislerinin geleceğine ilişkin ciddi soru işaretlerinin ortaya çıktığını kaydetti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, 1/100000 Ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı çerçevesinde kente yönelik gelecek vizyonlarında ticaret, finans, hizmetler ve turizm gibi sektörlerin öne çıktığını, sanayiden hiç söz edilmediğini belirtti.

İSO'nun İstanbul Sanayi Forumu adı ile düzenlediği Meslek Komiteleri 2009 yılı Ortak toplantısı İSOV Akadlar Mesleki Eğitim Merkezi'nde gerçekleştirildi.

Toplantıda konuşan Küçük, İstanbul'da yerleşme ve arazi kullanımını belirleyen 1/100000 ölçekli planın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi tarafından onaylandığını ve 17 Temmuz 2009'da askıya çıktığını hatırlatarak, ilgili yönetmelik gereğince planın bir ay süre ile askıda kalacağını, plana yönelik itirazların da bu süre içinde yapılması gerektiğini dile getirdi.

Planın İSO üyelerini son derece yakından ilgilendirdiğini, plan çerçevesinde konut, sanayi, rekreasyon, tarım ve benzeri alanların yeniden belirlendiğini, planda sanayi alanı olarak belirlenen alanların dışında kalan üretim tesislerinin geleceğine ilişkin ciddi soru işaretlerinin ortaya çıktığını kaydetti.

Planın, İstanbul'un çalışan nüfusunun yüzde 40'ını doğrudan ilgilendirdiğini belirten Küçük, "Milyonlarla insanın hayatını etkileme potansiyeli taşıyan bu süreç mutlaka diyalog içinde yürütülmelidir. Ortak akıl ve mutabakatla hayata geçmelidir. Başarılı ve toplumsal uzlaşma temelinde bir uygulama için zarar gören kesimlerin kayıplarını telafi edecek mekanizmaların oluşturulması şarttır" diye konuştu.

İstanbul'un bir plana ihtiyacı bulunduğunun tartışmasız olduğunu vurgulayan Küçük, sanayiciler olarak İstanbul'da sanayinin yeniden planlanmasına ilkesel bir karşı çıkış, toptan bir reddediş içinde olmadıklarını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İstanbul'da sanayici olmak ve İstanbullu olmak arasındaki ince çizginin farkındayız. Bu süreçte bizim temel hedefimiz İstanbul'un menfaatleri ile sanayimizin menfaatleri arasında sağlıklı bir dengenin kurulabilmesidir. Plan çerçevesinde İstanbul'a yönelik gelecek vizyonlarında ticaret, finans, hizmetler ve turizm gibi sektörler öne çıkmakta, sanayiden hiç söz edilmemektedir. Unutmayalım ki tüm diğer özelliklerinin yanında İstanbul bir sanayi şehridir. 1950'lerden bu yana imalat sanayimizin merkezidir. İstanbul'un üretim birikimi ve deneyimi asla göz ardı edilemez. Bu deneyimi göz ardı etmek sosyal sonuçları bir tarafa, her şeyden önce ekonomik olarak rasyonel değildir. Evet, sanayi İstanbul'dan bir şeyler almıştır ama ekledikleri de unutulmamalıdır. Son yüzyılda sanayi bu şehrin ekonomik gelişiminin, istihdamının temel dinamiği olmuştur. Yeniden yapılanma sürecinde üvey evlat muamelesi görmemelidir. Sanayimize haksızlık edilmemelidir."

"Plan dahilinde bazı bölgelerde sanayi için çok dar ve yetersiz alan bırakılmış"

Tanıl Küçük, İstanbul'un sanayi fonksiyonundan kolayca vazgeçeceğini düşünmenin gerçekçi olmadığını belirterek, "İstanbul'da sanayi her zaman olacaktır, ama bu iyi planlanmış çağdaş bir sanayi olmalıdır" dedi.

Sanayinin, sorunların kaynağı, günah keçisi gibi görülmemesi, gösterilmemesi gerektiğini ifade eden Küçük, "(Sanayi gidince her şey yoluna girecek) gibi bir yaklaşım bizce büyük bir yanılgıdır. 2000 yılı verilerine göre İstanbul'un yüzölçümünde sanayinin payı sadece yüzde 1,37'tür ki yeni planda bu yüzde 1,3'ü dahi göremiyoruz" şeklinde konuştu.

Sanayinin taşınmasının İstanbul'un ekonomik ve sosyal yapısında yol açacağı maliyetler ve yan etkiler bir yana bu sürecin sanayiciler olarak doğrudan kendilerine önemli maliyetler getirdiğini, bu çerçevede ilk taleplerinin taşınma sürecinin kapsamlı bir teşvik paketi ile desteklenmesi olduğunu vurgulayan Küçük, taşınmak zorunda kalan sanayicinin ve çalışanların kaderleri ile baş başa bırakılamayacağını, sosyal boyutlar da düşünülerek kapsamlı bir teşvik paketi oluşturulması gerektiğini söyledi.

Küçük, "Taşınmak için adres gösterilen bölgeler yeterli mi? Buralarda sanayi için gerekli altyapı hazırlanacak mı? Varsa mevcut altyapı desteklenecek mi? Liman-karayolu bağlantıları düşünülecek mi? Arıtma ve atık bertaraf tesisleri yapılacak mı? Nitelikli iş gücü bulunabilecek mi?" diye sordu.

Bu sorular ve karşılarındaki tablonun kendilerine bunun İstanbul'u aşan ve mutlaka ulusal ölçekte, Türkiye ölçeğinde planlama gerektiren bir mesele olduğunu düşündürdüğünü, merkezi hükümet, yerel yönetimler ve ilgili tüm kurumların işbirliği içinde olması gerektiğini belirten Küçük, şunları kaydetti:

"Üretim tesisi daha önce sanayi alanında iken yeni planla lejandı değişen sanayicilerin durumu ne olacaktır? Bu sanayicilerimizin kayıpları mutlaka telafi edilmelidir. Ruhsatsız işletmelerin, geçici ruhsatla çalışanların durumu ne olacaktır? Ruhsatlı işletmeler korunacak mıdır?

Plan dahilinde bazı bölgelerde sanayi için çok dar ve yetersiz alan bırakılmış, büyük kısım yeşil alan olarak tahsis edilmiştir. Büyükşehir Belediyemiz ile sorunlarımızı bir çerçeveye oturtsak dahi ilçe belediyelerinin yaklaşımının ne olacağı sanayicimiz için bir diğer soru işaretidir. 1/25000'lik planların hazırlanmasında mutlaka görüşümüzün alınmasını ve önerilerimizin hayata geçmesini arzu ediyoruz. Ömrümüzü verdiğimiz, esasen birkaç kuşağın ömrünü verdiği, emeğini, alın terini akıttığı tesislerimizin geleceği için kaygılıyız."