İtalyan Sireg, İzmirliler'in içme suyunu arıtmaya talip

İtalyan Sireg, İzmirliler'in içme suyunu arıtmaya talip

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İZMİR - İzmir'in bazı ilçelerine verilen şebeke suyunda geçerli limitlerin üzerinde arsenik tespit edilmesi arıtma firmalarını da harekete geçirdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ile görüşerek kentin içme suyunun arıtılmasına talip olduklarını belirten İtalyan arıtma şirketi Sireg SpA'nın Teknik Direktörü Daniele Ferraro, sudaki arseniği arıtabileceklerini söyledi. Ferraro, Kordon Otel'de düzenlenen basın toplantısında, İzmir'den 200 litre kadar su numunesi İtalya'daki tesislerinde inceleyerek burası için en uygun arıtma sistemini geliştireceklerini ifade etti. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2 yıl içinde sudaki arsenik değerlerini 50 mikrogramdan 10 mikrograma çektiğini kaydeden Ferraro, "İzmir'deki oran 12 mikrograma kadar çıkıyor. Yani panik yapılacak birşey yok" dedi. Bugüne kadar sudaki arseniği yüzde 98-99 oranında yok eden çalışmalar yaptıklarını belirten Ferraro, "Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun açıkladığı 4 aylık süre içerisinde bunu gerçekleştirebiliriz. İzmir için acil bir durum söz konusu değil. Ancak İzmir'de ilerisi için deniz suyunu da arıtabiliriz. İzmir büyük bir şehir, sakin ve düzgün bir şekilde projeyi yürütmek ve finansmanını bulmak zorundayız" diye konuştu. AB kriterlerine göre su fakiriyiz Sireg Türkiye Temsilcisi Erdoğan Tözge de 1936 yılında Milano'da kurulan Sireg şirketinin, Avrupa, Afrika, Güney Amerika, Uzakdoğu ve Maldiv Adaları'nda deniz suyunu içme suyuna dönüştürdüğünü veya arsenik arıtma işi yaptığını söyledi. Sireg'in İtalya'daki 20 bin metrekare büyüklüğündeki üretim tesisiyle dünyanın en büyük su arıtan firmalarından biri haline geldiğini ifade eden Tözge, şunları dile getirdi: "Belediye yetkilileriyle bir kez görüştük, Halkapınar'da genişletilmiş bir görüşme daha yapacağız. İZSU Genel Müdürü bizden bin litre deniz suyunun arıtılması ile ilgili proje istedi. Sireg ayrıca 2 bin 400 litre suyun arıtılması konusunda Çeşme'de çalıştı. Bu işin maliyeti ise çok ucuz. AB kriterlerine göre su fakiriyiz. Onun için mutlaka deniz suyuna yönelmek zorundayız. Aldığımız damacana sularının bile birçoğu 2-3 gün içerisinde bakteri üretiyor. Mutlaka bunlar da kontrol altına alınmalı."