Karadeniz Bölgesi ziraat odalarından UFK'ya eleştiri: Son raporun altın imza atmayız / "Fındıkta avans çözüm değil"
Karadeniz Bölgesi ziraat odalarından UFK'ya eleştiri: Son raporun altın imza atmayız / "Fındıkta avans çözüm değil"
Karadeniz Bölgesi'nin önemli gelir kaynağı fındıkta sorunlar devam ediyor. Yeni sezon yaklaşırken sektörün sorunlarının çözümü için sık sık bir araya gelen sektör temsilcileri ortak noktada buluşmakta zorlanıyor. DÜNYA Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım'ın da konuşmacı olarak katıldığı Giresun ve Ordu'da yapılan "Giresun-Ordu Çizgisi: Fındık İçin Ortak Bir Gelecek" konulu sempozyum da ortak görüş bu güne kadar uygulanan yanlış politikaların sektörde sıkıntı yarattığı, avans fiyat uygulamasının çözüm olmadığı, bölge ekonomisi için alternatif ürünlerin belirlenmesi gerektiği, alivre satışların fiyatlara baskı yaptığı yönünde. Öte yandan Ordu Ziraat Odası Başkanı Necat Avcı üretici temsilcileri olarak önceki hafta TMO ve sektör temsilcilerinin Ankara'da bir araya geldiği ve Ulusal Fındık Konseyi'nin (UFK) avans fiyat verilsin önerisine katılmadıklarını söyledi. Sektörde uzlaşı şart Herkesin fındığa kendi penceresinden baktığını ifade eden Gazetemiz DÜNYA'nın Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım 2008 ürünü için önerilen avans fiyatın fındıkta uygulanamayacağını söyledi. Avans fiyatın zeytinyağı, pamuk, ayçiçeği gibi ürünlerde uygulandığını belirten Yıldırım, "Fındıkta arz fazlası ürünü TMO ve FİSKOBİRLİK alacaklar ise fındıkta net bir fiyat açıklaması gerekir. Avans fiyat açıklanırsa ürünün tamamının fiyatını kim verecek. UFK'nın verdiği rakam yanıltıcıdır" dedi. Bölge fındık üreticisinin mağduriyetinin önlenmesi gerektiğini ifade eden Yıldırım, "Üretici olmadan sanayici, sanayici olmadan da üreticinin olmaz. Bu iki kesim bir birini tamamlıyor. Taraflar arasında uzlaşı şart" dedi. Alternatif ürüne yönelmeli Giresun Valisi Mustafa Taşkesen, Türkiye'nin önemli ihraç ürünlerinden biri olan fındığın iç tüketimini arttırmanın, dış pazarı genişletmenin, işlenmiş fındık üretimini ve ihracatını geliştirmenin, yaşanan sorunun çözümünün birinci yöntemini oluşturduğunu söyledi. Fındık tarımının belirlenmiş bölgelerle sınırlı tutulması, bu konudaki yasal düzenlemelerin etkin uygulanmasının, gerçek üretici denilen ve geliri sadece fındığa bağlı üreticinin mağdur olmaması açısından önemli olduğunu anlatan Taşkesen, şöyle devam etti: "Bu amaçla, fındık üretimi yasak olan arazilerde fındık bahçeleri oluşturulmasının mutlaka önüne geçilmesi, alternatif ürün yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi şart. Eğer 'hemen çözüm' tutkusuna esir olmazsak, bu alanda yapılan çalışmalardan sonuç alabiliriz. Fındık meselesini bölgemizin genel kalkınma sorunundan ayrı düşünmek imkansızlığıdır. En çok şikayet edilen konu aşırı üretim ise şüphesiz ki bunun temelinde bölgedeki ekonomik aktivitenin çeşitlendirilemeyişi ve bunun neticesinde bölge insanının fındığa bağımlı hale gelişi vardır. Esas sorun da budur." "Şantaj dönemi bitmeli" Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. İhsan Çetin de fındıkta yaşanan sorunların temelinde ekonomik neden olduğunu, rasyonel aklın, konuya ekonomi biliminin kuralları içerisinde bir yaklaşım ön gördüğünü söyledi. Bir piyasa ürününün sorunlarını politik şantajlarla çözmeye kalkmanın soruna çözüm getirmeyeceği gibi sorunun aynı zamanda kangrenleşmesine de yol açacağını belirten Çetin, "Amaç yöredeki fındık üreticisinin gelirini dolayısıyla refah düzeyini artırmaktır. Bu amaç için öngörülen ve uygulanacak olan politikaların tümü araçtır. Yani fındığa verilecek yüksek taban fiyatı da bir araçtır. Eğer gelirin ve refahın artmasını sağlayacaksa bu doğru, fakat fakirleşmeye yol açacaksa yanlış bir araçtır" dedi. Türkiye'nin uyguladığı yanlış politikaların rakip ülkelerdeki üretimi teşvik ettiğini söyleyen Çetin, "Sonuç olarak geleneksel fındık üretimi yapanlar da artık bilmelidir ki, şantaj dönemi daha uzun süre devam etmeyecektir. Kendi sorunlarına gerçekçi teşhisler koyup akılcı çözümler üretemezlerse topladıkları fındığın maliyeti gelirinden yüksek olacaktır" diye konuştu. "Uluslararası rekabet şansımız düşüyor" Fındık tarımı bilimsel yapılmadığını ifade eden Prof. Dr. S. Zeki Bostan ise, Türkiye'nin fındık verim düzeyinin İtalya ve ABD gibi üretici ülkelerinden düşük olduğunu belirterek "Türkiye'de bir dekar alandan 93.9 kilogram fındık alınırken, Dünya Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre ABD'de 249 kg, Fransa'da 194 kg, İtalya'da 163 kg,Yunanistan'da 159 kg ve Gürcistan'da 143 kg fındık alınmıştır. Türkiye'nin birim alandan diğer üretici ülkelere göre daha düşük verim alması, uluslararası piyasalardaki rekabet şansını düşürmektedir" dedi. Alivre satış olduğu sürece sorunlar bitmez Alivre satışlarının fiyatlar üzerinde baskı oluşturduğunu söyleyen Ordu Üniversitesi (ODÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Karadeniz'de, alivre satışlar sürdüğü sürece fındık da sorunların çözülmeyeceğini savundu. Fındık stratejik bir üründür Doğu Karadeniz Bölgesi'nin arazilerin eğilimli olması nedeniyle fındığın alternatifinin olmayacağını söyleyen Karadeniz, "Arz fazlalığının sebebinin de yeni bölgelerde aranması gerekiyor. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde arazilerin eğimli olması nedeniyle fındık, erozyonla mücadelede uygun bir bitki olası, meyve kabuğundan ve ağacından yakacak olarak yararlanılması bölge ve dolayısıyla ülkemiz için stratejik önemi olan bir meyve türümüzdür. Ancak günümüzde, fındıktaki üretim fazlalığı Giresun, Trabzon ve Ordu'da aranmaktadır. Söz konusu bu illerde yetiştirilen fındıklar dünya pazarında 'Giresun kalitesi' ya da 'Türk fındık kalitesi' olarak ısrarla aranmaktadır. Dolayısıyla fındık alanlarının daraltılması ya da alternatif ürünler arayışının ağırlıklı olarak, yeni üretim bölgesi olan Samsun, Sinop, Kastamonu, Düzce, Zonguldak, Bartın, Sakarya ve Kocaeli illerinde yoğunlaştırılması önemle üzerinde durulması gereken bir konudur" şeklinde konuştu. Gerçek üretici desteklenmeli Alivre'nin yasal bir ticaret türü olduğunu belirten Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ömer Aydın ise, "Alivre yasal bir ticaret türüdür ve sadece fındık da değil, her şeyde ticaret anlamında alivre vardır. Bugün yapılması gereken piyasaların düzenlenerek gerçek üreticinin desteklenmesi ve fındığın serbest piyasa koşullarına bırakarak arz ve talebe göre fındık ticaretinin seyri sağlanmalı. TMO geçmişte FSK'ın yaptığı hataları yaparak son 2 yılda yapmış olduğu emekleri heba etmiştir. Gerek TMO gerekse FKB yanlış politikalardan dönmelidir" şeklinde konuştu. Devlet desteği olmadan fiyat belirlenemez UFK'nin fındıkta devlet desteğinin olmaması yönündeki raporlarına üretici temsilcileri olarak şiddetle karşı olduklarını belirten Ordu Ziraat Odası Başkanı Necat Avcı, devletin fındıkta kesinlikle destekleyici bir taraf olması gerektiğini kaydetti. Avcı, "Fındıkta devlet desteği olmadan fındık fiyatının oluşması mümkün değil. Üretici temsilcileri olarak ikinci önceliğimiz nasıl alınacağı ve bununla ilgili altyapı çalışmalarının yapılıp yapılmadığıdır. Şu an devlet alacağı fındığın kriterlerini belirleme noktasında çalışmalarını sürdürüyor" dedi. Avcı, konuşmalarına şu sözleriyle devam etti: "2008 sezonuna yönelik olarak kısa dönemde izlenmesi gereken önerileri içeren ve Tarım Bakanı Sayın Mehdi Eker'e sunulan 14 Nisan 2008 tarihli UFK raporunu genel anlamda da desteklememize rağmen son günlerde kamuoyunda UFK Fındık Raporu olarak sunulan raporu kabul etmemiz mümkün değil. UFK'nin tüm tarafları tarafından kabul gören 14 Nisan 2008 tarihli raporla son günlerde basında da yer alan rapor aynı değil. UFK raporu olarak sunulan ve sadece avans fiyatını içeren öneri UFK'nın tüm taraflarının önerisi olmayıp yıllardır sektörden ekonomik kazanç sağlayan çıkar gruplarının söylem haline getirdiği modelin UFK maskesi adı altında sunumudur. "