KGF müracatları yakında başlıyor
Hazine ile Kredi Garanti Fonu arasında 1 milyar liralık kaynak aktarımını öngören protokol imzalandı.
ANKARA - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kredi Garanti Fonundan (KGF) yararlanabilmek için müracaatların 1 hafta 10 güne kadar yapılabileceğini söyledi.
Babacan, "Hazine ile Kredi Garanti Fonu arasında 1 milyar liralık kaynak aktarımı"nı öngören protokolün imza töreninin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Babacan, protokolün bugünden itibaren yürürlüğe girip girmeyeceğine yönelik bir soru üzerine, bu protokolle artık yasal ve kurumsal çerçevenin tamamlanmış olduğunu, bundan sonra yetkinin önemli bir kısmının KGF Yönetim Kurulunda olacağını söyledi.
Babacan, 20 bankanın bu işin içinde yer aldığını belirterek, bu 20 bankanın da bankacılık sisteminin yüzde 95'ini temsil ettiğini ifade etti. Babacan, "Bundan sonra bu 20 bankanın her şubesi KGF'nin şubesi gibi çalışacak. Müracaatlar 1 hafta 10 güne kadar yapılabilecek" dedi.
"1 milyon liralık kefalet ne kadarlık kredi anlamına geliyor?" şeklindeki soruya, KGF Yönetim Kurulu Başkanı Faik Yavuz, "2,5 milyon lira" yanıtını verirken, Babacan ise 2,5 milyon liralık kredinin yüzde 65'lik kısmının 1,5 milyon lira ettiğini belirterek, kredinin tamamının biraz daha yüksek olacağını kaydetti.
Babacan, yüzde 65'lik oranın garantili bir alacak olması nedeniyle banka sermaye yeterlilik rasyosunun hesaplanırken bu garanti altındaki kısmın hesaba katılmayacağını bildirdi ve "Dolayısıyla bankalarımız kullandırdıkları kredinin yüzde 65'lik kısmı için sermayelerini bir bakıma bağlamış olmayacaklar. Bu da bankalarımızı rahatlatacak" diye konuştu.
"Fon, finansmana erişimde kilit rol oynuyor"
Ekonominin istikrarlı bir şekilde büyümesi için ihracat içinde katma değeri yüksek, ileri teknoloji ürünlerinin payının arttırılması ve işletmeler arasındaki güçbirliğinin sağlanmasının zorunluluk haline geldiğini vurgulayan Ergün, "Bu nedenle, KOBİ'lerin ekonomimiz içindeki paylarının arttırılması, ulusal ve uluslararası piyasada rekabet güçlerinin en üst düzeye çıkarılması için üretimde verimliliğinin arttırılması, modern teknoloji kullanımı, kalite ve standardizasyonun geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır" dedi.
KOBİ'lerin finansal bakımdan güçlü olmaları ya da güçlü bir şekilde desteklenmeleri gerektiğini ifade eden Ergün, KOBİ'lere yeterli ve uygun koşullarda finansal kaynak sağlanmasının hükümet olarak üzerinde hassasiyetle durdukları bir konu olduğunu kaydetti.
KOSGEB'in de ana ortağı olduğu Kredi Garanti Fonu'nun KOBİ'lerin finansmana erişiminde kilit rol oynadığına işaret eden Ergün, fonun son 2 yıl içinde KOSGEB destek programlarında da yer alarak önemli bir sıçrama gerçekleştirdiğini, kuruluşundan 2009 yılı ekim ayına kadarki dönemde 934 milyon 499 bin liralık toplam kefalet hacmine ulaştığını söyledi. Ergün, 2008 yılında verilen kefalet onaylarının ise fonun kuruluşundan 2008 yılına kadar olan kefalet miktarından daha fazla olduğunu, 2009 yılının ilk 6 ayında ise bu miktarın 2008 yılını geçtiğini bildirdi.
Kredi garanti kuruluşlarına 1 milyar liraya kadar Hazine desteği sağlanmasını öngören Bakanlar Kurulu Kararının yakın zamanda Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini hatırlatan Ergün, Kredi Garanti Fonu'nun, Hazine Müsteşarlığı ile uyumlu bir çalışma yürüterek, bu 1 milyar liralık kaynaktan faydalanabilecek altyapıyı oluşturduğunu, bugün atılacak imzalardan sonra KOBİ'lere 10 milyar liralık bir kredi hacmi sağlanacağını kaydetti.
Kredi Garanti Fonu'nun sermayesiyle birlikte oluşan toplam kredi hacminin ise 12 milyar lira olacağını anlatan Ergün, "Hazine destekli krediden ilave 20 bin KOBİ'miz faydalanabilecektir. Bununla birlikte toplamda faydalanan KOBİ sayısı ise yaklaşık 22 bin olacaktır. Oluşturulan bu kredi hacminin, yaşanan zorlu süreçte KOBİ'lerimize, finansman açısından rahat bir nefes aldıracağına inanıyoruz" diye konuştu.
Hükümetlerinin önümüzdeki süreçte KOBİ'lerin potansiyelini ve girişimcilik özelliklerini dikkate alarak doğru ve yerinde destekler vermeye devam edeceğini de belirten Ergün, 2010 yılında KOBİ'lerin ölçek büyütme, Ar-Ge, inovasyon çalışmaları, teknolojiye uyum, dışa açılma ve ihracatlarını artırmalarına yönelik desteklemelerin yoğun şekilde devam edeceğini bildirdi.
"2010 bütçesinde gerekli tedbirleri aldık"
"Protokol imza süresinin sona ermesinden sonra ne olacak" şeklindeki soru üzerine Babacan, protokolün Hazine'nin bu sisteme destek vermesi ile alakalı olduğunu kaydederek, sistemin bütünü üstüne bir Hazine garantisinin olmadığını söyledi.
Hazine'nin sınırlı bir şekilde ve bu çerçevede destek verdiğini kaydeden Babacan, şöyle devam etti:
"Bunun 2 yıl olmasının sebebi bir deneme süresidir. Memnun kalınırsa süreçten, bu ilerde uzatılabilir de. Biz bunun yasasını çıkartırken kredi garanti kuruluşları dedik. Kredi Garanti Fonu A.Ş ile bu işe giriyoruz. Eminim ki çok başarılı olacaktır. Ama bir sıkıntı olursa, bir başka kredi garanti kuruluşu üzerinden de bu işlemlerin yapılabilmesi için kapı da açıktır. Güven noktasında en ufak bir sorun yok. 20 bankanın ortak oluşu da çok çok güçlendirdi. İnşallah iyi bir şekilde yürüyecektir. Gönlümüzden geçense, eğer başarılı olursa bunun devamı. Ama şu da var ki ekonomik konjonktür o gün nasıl olacak ona da bağlı. İçinde bulunduğumuz konjonktür değişir, çok daha farklı, çok daha olumlu bir ortamda olursak bunun şartları çerçevesi yeni şartlara uygun şekilde o gün itibariyle yeniden düzenlenebilir. Bunu bir miktar bir olağanüstü durum uygulaması görmekte fayda var. Yani 2 yıldan sonra daha normal şartlara göre farklı koşullarda bunun devam etmesi de mümkün olabilir. Çok bariz bir şey söylemeyelim, şimdilik önümüzdeki bu 2 yıllık denemeyi hep beraber kullanalım."
Babacan bir soru üzerine, çıkarılan yasa ile 1 milyar liraya kadar yetki aldıklarını ve 1 milyar lirayı artırmanın da bir yasa değişikliği gerektirdiğini belirterek, "Ancak 1 milyarın defaten aktarılması gerekmiyor. Bütçemize 1 milyar liralık bir anda yük gelmesi gerekmiyor. Protokolde de açıkça kaynak ihtiyacı oldukça KGF'na kaynak aktarılacak deniyor" dedi.
Kredinin kullandırılmasının ardından geri dönüşlerin başlamasıyla, geri dönüşler de sıkıntı yaşanması durumunda bu kaynağın devreye gireceğinin altını çizen Babacan, şunları söyledi:
"Diyelim ki yüzde 3, yüzde 5 aksama olduğunda bu kısım, bu 1 milyar liralık kaynak içinden kullanılmaya başlanacak. Dolayısı ile 1 milyarlık kaynağın, 3-4 yıla yaygın zaman içerisinde ve küçük partiler halinde aktarılacak bir kaynak olmasını bekliyoruz. Kredi kullandırıldığı anda gerekmiyor. Geri dönüşlerde sorunlar yaşanmaya başlandığı anda bu aktarımlar yapılacak. Bununla ilgili biz 2010 bütçesinde gerekli tedbirleri şu anda almış bulunuyoruz. Düğmeye bastıktan belki 9 ay sonra küçük küçük talepler başlayacak. Protokolle Hazine'nin imzası sağlamdır biliyorsunuz. Aksi halde 100'lerce milyar dolarlık Hazine'nin imzasının bulunduğu yükümlülükler vardır."
"Kredi hacmi 10-12 milyar lira olacak"
KGF A.Ş'ye Hazine'nin sağladığı destekle kredilere yüzde 65 oranında bir destek verileceğini belirten Babacan, şöyle devam etti:
"Yüzde 65 oranında kredilere kefil olacaktır. Bankalarımızın üzerinde sadece yüzde 35 risk kalacaktır. Sorunlu kredilerde tahsilat başlandığında da bu böyle olacak. Burada oluşturulacak kredi hacmini yaklaşık 10-12 milyar lira olarak tahmin ediyoruz. Bu ilk etapta Hazine'nin sağladığı 1 milyar liranın kaldıraç etkisi oluşan ilave bir kredi hacmidir. Şu anda tüm KOBİ'lerimizin toplam kredi hacminin 80 milyar lira olduğunu düşündüğümüzde 10 milyar makul bir rakamdır. Ancak, bu 10 milyar stok miktarıdır. Yani zaman içinde ödenip tekrar kullanılacak krediler ile 2 yıllık protokol yapıyoruz, ortalama 1 yıl vadeli olsa bu krediler bunun 2 misli bir akım olacak. 10 milyar bir borç stoğu olarak devam edecek bir bakıma. Akım olarak baktığımızda rakamın 10 milyarın üzerinde."
Hisarcıklıoğlu: KOBİ'ler çok daha rahat biçimde finansmana erişecek
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Kredi Garanti Fonuna (KGF) sağlanan 1 milyar liralık kamu kaynağı ile KOBİ'lerin çok daha rahat biçimde finansmana erişeceğini, böylece üretime, istihdama ve ihracata devam edebileceklerini bildirdi.
Kurumsal yapılanma eksikliği, kayıt dışılık, sağlıklı mali tabloların olmaması ve yetersiz teminat yapısı gibi sorunlar nedeniyle finans kuruluşlarının KOBİ'leri yüksek riskli olarak gördüğünü ve bu durumun da kredi tahsisinde tereddüt edilmesine veya yüksek teminatlar talep edilmesine sebep olduğu anlatan Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:
"KGF, kuruluş amacı ve misyonu gereği, KOBİ'lerin finans kuruluşlarına karşı teminat eksikliğini tamamlayarak, finansmana erişimlerine imkan sağlamaktadır. Özellikle de küresel ekonomi krizinin etkisiyle, bankaların kredi işlemlerinde daha çekingen davranması, KGF'nin önemini artırmıştır. 2008 sonunda 84 milyar lira olan KOBİ kredileri, Ağustos ayı sonu itibariyle 80 milyar liraya düşmüştür. Nakdi kredi müşterisi konumundaki KOBİ sayısı ise 1 milyon 397 binden, 1 milyon 217 bine gerilemiştir.
Bu noktada hükümetimizin olumlu yaklaşımı ile sağlanan 1 milyar lira kamu kaynağı ile oluşturulması hesaplanan 10 milyar lira tutarındaki kredi hacmi sayesinde, çok daha fazla KOBİ finansmana erişecektir. Böylece üretime, istihdama ve ihracata devam edebileceklerdir."