KOBİ'ler değişimin mimarları olacak

Kimya sanayinin önümüzdeki 4 yılını biçimlendirecek Strateji Belgesi ve Eylem Planı tartışılıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

 
Canan SAKARYA - Özüm ÖRS
 
ANKARA - Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'ün Eylül 2012'de İzmir'de sektöre ve kamuoyuna açıkladığı Türkiye Kimya Sanayi Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nın (2013-2016) temel hedefleri, yüksek katma değerli, çevreye ve insan sağlığına duyarlı üretim, sürdürülebilir ve rekabetçi dış ticaret yapısı ve dünyada söz sahibi bir sektör şeklinde özetleniyor.
Bu amaçla 6 ana hedef ile 37 eylem belirleniyor. Bunların arasında yüksek katma değerli üretime geçilmesi, ara girdi ithalatının azaltılması, ulusal kimya Ar-Ge politikaları oluşturulması, yerli ürün talebinin artırılması, kimya ihtisas OSB ve teknoparkları kurulması gibi eylemler dikkati çekiyor. Kimya sektörü kuruluşlarının strateji planın hazırlık sürecinde gerektiği ölçüde yer alıp alamadığı; alt sektörlerle birlikte sektörün görüş ve taleplerinin belgeye ve plana yeterince yansımadığı önemli. Eylem planının uygulama, izleme ve değerlendirme mekanizması (yönlendirme kurulu) ilgili bakanlık ve kamu kuruluşlarının yetkililerinden oluşurken özel sektörün bu süreçlerde sürekli katılımcı olarak yer almaması da uygulama açısından kritik önem taşıyor.
DÜNYA Mikro Politika elektrik-elektronik ile demir-çelik sektörlerine ilişkin strateji belge ve eylem planlarından sonra kimya sektörü belge ve planının sektörde nasıl algılandığını araştırdı. Sektörün önde gelen sivil  kuruluşlarından görüş istendi. Çoğunun  cevabı, yoruma son derece açık sessizlik oldu. Üç kuruluş hariç. Sektör temsilcileri, sektörün yalnızca Türkiye'de değil Avrupa'da da KOBİ ağırlıklo olduğunu belirtirken, KOBİ'lerin yapısal değişiklik önünde bir engel olmadığını, tam tersine sektörde dönüşümün ana mimarları olduğunu belirtiyor. Sektör temsilcilerinin dikkat çektiği konulardan biri de dışa bağımlılık. Ancak bunun yüksek katma değerli üretimle aşılabileceği belirtiliyor. Sektör temsilcilerinin dıkkat çektiği bir diğer konu, eylem planının uygulama, izleme ve değerlendirme mekanizmalarında özel sektörün sürekli katılımcı olarak yer almaması. TMMOB Kimya Mühendisleri Odası ise sanayileşmenin önemine vurgu yaparken belgenin daha güçlü bir fason kimya sanayisini öne çıkartacağını belirtiyor. 
 
 
 
Hedefler gerçekçi içeriğe sahip
Timur Erk
Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı 
Türkiye Kimya Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nın hazırlanmasında, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 2010-2014 Stratejik Planı, Türkiye Sanayi Stratejisi, Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007- 2013) Kimya Sanayi Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda yapılan I. ve II. Kimya Sektörü Stratejik Plan Toplantısı Sonuç Raporları, kimya kongreleri sonuç raporları, ulusal ve uluslararası sektör sivil toplum kuruluşlarının yayınları ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerinden yararlanıldı.
Ayrıca, neredeyse tüm alt sektörlerin çalışmalarda yer aldığını görebiliriz. Bu bakımdan farklı özelliklere sahip olan alt sektörlerin sorun ve hedefleri genel bir vizyon potasında eritildiğinden, belge ve eylem planlarının reel anlamda tutarlılığı vardır. 
Strateji ve eylem planındaki hedeflerin gerçekçi olup olmadığına, sektörün KOBİ yapısına ve dışa bağımlılığına gelince; dünyadaki tüm kimya sanayi bir şekilde dışa bağımlı. Örneğin, en temel hammadde olan petrol veya doğal gaz; inorganik kimyada temel hammadde olan mineraller her ülkede bulunmamakta. Meselâ, fosfat kayası en yaygın olarak Tunus'da var. İsviçre, hiçbir hammadde kaynağına sahip değil. Ancak, birçok İsviçre şirketi kimya alanında en önde yer alan kuruluşlar. Burada en önemli husus, alınan hammaddeden hareketle katma değeri yüksek ürünlerin üretilebilmesi.
Sektörde yaygın KOBİ yapısı dünya genelinde de çok yaygın. Örneğin Avrupa Birliği'nde kimya kuruluşlarının yüzde 96'sı 250'den az çalışanlı KOBİ olup, istihdamın yüzde 37'sini sağlamakta, satışların yüzde 30'unu gerçekleştirmekte. Eylem planında öngörülen hedefler amaca ulaşmayı gerçekleştirecek içeriğe sahip. Hedefler değişik ortam ve platformda farklı amaçlar için tartışılarak oluşturuldu, strateji belgesinde bir düzen altında yer alıyor. Bir bakıma hedefler bir "filtrasyon" sonucunda nihai hâle getirildi. Aslında strateji belgesinin çalışmalarına ağrılıklı olarak sektörün girişimiyle başlandı; sektör belgenin  tüm aşamalarında görüş ve önerilerini aktarabildi. Eylem planı incelendiğinde yoğun bir bürokrasi ve kimya sektörü işbirliği görülebilir. Bu, zorunlu bir çalışma şeklidir. Eylem planının uygulama, izleme ve değerlendirme mekanizması (yönlendirme kurulu) ilgili bakanlık ve kamu kuruluşlarının yetkililerinden oluşuyor. Özel sektör bu süreçlerde sürekli katılımcı olarak yer almıyor. 
Son iki aydır eylem planında yer alan hedeflere ulaşma çalışmaları başlatıldı. Ayrıca, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından kurulan Kimya Sanayi Teknik Komitesi (KİMTEK)) nin toplantısında alınan karar uyarınca bu çalışmalar her iki ayda bir değerlendirilecek. Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda özel sektör aktif olarak görev aldı.
 KİMTEK toplantısı ayrıca önemli bir çalışmanın da zeminini oluşturacak. Çünkü, strateji belgesinin en önemli unsurlarından biri, eylem ve hedefler konusunda varılan noktaların altı ayda bir Yönlendirme Kurulu'nca incelenmesi. Yani, strateji belgesi hazırlanmış ve rafa kaldırılmış değil. 
 
Ara madde üretimi geliştirilmeli
 
[PAGE]
 
Ara madde üretimi geliştirilmeli
Mehmet Besleme 
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Başkanı
Belgeyi hukuki niteliği itibarıyla bağlayıcı bir metin olarak görmek mümkün değil. Çünkü, belgedeki hedeflerin ve eylem planının hayata geçmesi için hem toplum hem de devlet tarafından içselleştirilmesi gerekir. Hedefler arasında bir hiyerarşi var mı? Önce buna bakmak gerekir. Kimya sektörünün altı hedefi arasında öncelik sırası var mı, yok mu, bu durum belli değil. Bir yandan, ilk hedef olarak katma değeri yüksek, çevre sağlığına duyarlı  üretim hedeflenecek, diğer yandan da mevcut petro- kimya sanayinde uluslararası aktör olan dış yatırımların teşviki sağlanacak.
En başta bu iki hedef çelişkili. Türkiye, kimyada önceliğini araştırma-geliştirmeye; ağırlığı da sektörün teknoloji- yoğun ve yüksek katma değer getiren yönüne vermek zorunda. Fakat, sanayi başta olmak üzere, Türkiye kimya sanayi KOBİ ağırlıklı. 
Kimya sanayi, ara maddelerin üretimine yönelik bir alt sanayi gelişmezse, -ki bu konuda sanayicilere de büyük iş düşüyor- Türkiye'nin teknoloji yoğun  sanayiye geçmesi, maliyetleri düşürmesi, katma değeri yükseltmesi ve çevreye duyarlı bir üretim sürecine girmesi mümkün olmayacak. Bu nedenle hedefler arasındaki öncelikler belirlenmeli. 
Bugün, Türkiye kimya sanayisinin niteliksel ve niceliksel  sıçrama yapabilmesinin koşulu, bilimsel çalışmaların hem şirketler hem de devlet tarafından desteklenmesi. Onbinlerce mühendis işsiz. Beyin göçü var. Böyle bir ortamda teknoloji üretilemez. 
Bu noktada, Avrupa Birliği'ne uyum süreciyle ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmesi, rekabet gücü olan bir sanayinin gelişmesi, sanayicilerin montaj sanayi ve ikinci el teknoloji pazarı odaklı, kısa vadeli kâr arayışı bakış açısından da uzaklaşması gerekir. Özellikle, kimya sanayi tarım, çevre ve gıda sektörlerinde gelişmektedir. Bu sektörlerde ortaya çıkan sorunlar ve olanaklar oldukça fazladır. Tarım kimyasalında artan tüketim talebini karşılayacak ve çevreye duyarlı kimya sektörünün gelişmesi Türkiye açısından yeni olanaklar yaratacaktır.
Ancak, Türkiye uluslar arası iş bölümünde tüketim odaklı kimya mallarının üretimi üzerinden yer almakta. Bu sektör içinde bir aktör olabilmek için tarım, enerji, su ve gıda politikalarımızla birlikte kimya sektörünü düşünmek gerekir. 
Türkiye planlı sanayileşme yaklaşımı içinde değil. O nedenle de devlet tarafından tüm süreçler kontrol altında tutulmak isteniyor. Planlı yaklaşım, hedeflerin sosyal adalet, gelişme ve mevcut iktisadi yapı veri alınarak geliştirilmesini esas alır. 
Türkiye sanayisinin üretime odaklanabilmesi için tüm toplum kesimlerinin nasıl bir sanayileşmeye yöneleceğimize ilişkin ortaklaşmaya ihtiyacı var. Bu, sağlanabilmiş değil. Bu nedenle orta ölçekli sanayi tüm beklentisini, bürokrasinin azaltılması, emeğin esnekleştirilmesi ve devlet teşviklerinin arttırılmasına odaklamıştır. Buradan rekabet gücü yüksek bir pazar doğmasını beklemek ham hayaldir. 
Yaratıcı bir kimya sektörü için yaratıcılığın desteklenmesi lâzımdır. İç pazarda ara mallar üretilmesinin yolu, ikame üretim araçlarının geliştirilmesi, fason sanayinin büyümesiyle mümkün olamaz. Fikrî hakları koruma altına alınmış, mühendislik hizmetlerinin güvenceli olarak geliştiği, bilgi ağırlıklı bir sektör için politika geliştirilmesi gerekir. 
Bu düşüncelerimiz strateji belgesinde  karşılık bulabilmiş değildir. Bu nedenle Kimya Sektörü Strateji Belgesi'ne odamızın isminin yazılması, binlerce mühendisin ihtiyaç ve beklentilerinin sanayi ile uyumlu hâle getirildiği anlamına gelmez. 
Avrupa Birliği'ne  uyum sürecinde, kimya sektörünün bilimsel altyapısı risk yönetim ve denetim modellerinin oluşturulmasına bağlıdır. 
Ancak AB mevzuatı bile iç hukuka bu bağlamda gerektiği gibi aktarılamamaktadır. Direktifler sadece ulusal program gerektirdiği için iç hukuka aktarılmıştır. Oysa bir toplumsal dönüşüm, hem üretim ilişkilerinde dönüşümü hem de kültürel dönüşümü zorunlu kılar. Bizler ortak karar alma kültürünü geliştirebildiğimiz ve kurumsal dayanışmayı sağlayabildiğimiz ölçüde bürokrasi ve risk yönetimi arasındaki farkı anlayacağız.
İdare yetkinin elinden çıkmasını istemiyor, sanayici kısa yoldan kâr elde etmek istiyor. Bu güç dengesinden güçlü bir sanayi yaratmak mümkün değil. Güçler arasında denge arayışı da kimya sanayi strateji belgesi oluyor. Belgeden ortaya çıkacak şey daha güçlü bir fason kimya sanayi olacaktır. Eğer, idare, sanayici ve sektör emektarlarının sanayi üzerinde söz sahibi olacağı bir süreç yaratılmak istenmiyorsa; Avrupa Birliği hedefi sadece bekleyen bir gündem maddesidir. İkinci el teknoloji pazarı olmaktan çıkmamız ve ara mal üretecek birikime sahip olmamız için kısa, orta ve uzun vadeli somut hedefler ortaya konmalıdır. 
 
Hedeflerin bir kısmına ulaşılabilir 
 
[PAGE]
 
Hedeflerin bir kısmına ulaşılabilir 
Hazal Özlem Ersan 
Türkiye Kimya Derneği Genç Kimyacılar Platformu Başkanı
Biz hem dernek olarak hem de platform olarak bu oluşumların içinde yer almaya çalışıyoruz. Sanayi ile ilgili konularda da gerek sanayi şuraları, gerek özel toplantılara katılım gösteriyoruz. Yaklaşık 5 bin üyemiz var. 35 yaş altı kimyacılarla birlikteyiz. Merkezimiz Avrupa'da. Sanayideki tüm gelişmeler bizi çok yakından ilgilendiriyor. Özellikle Ar-Ge merkezlerinin artırılması ve bu merkezlerde çalıştırılacak doktoralı personel konusunu olumlu buluyoruz.
Kimya Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı'ndaki hedeflerin tartışıldığı kimya şurasında bulunmuştum. Hedeflerin bir kısmını ulaşılabilir, bir kısmını ise ulaşılamaz buluyorum. Dışarıya bağımlılıktan dolayı, ulaşılamaz görüyorum. Ancak, bu eğitimli, araştırmacı personel ve daha fazla Ar-Ge merkeziyle aşılmayacak bir konu değil,  hedeflere  ileriki dönemlerde rahatlıkla ulaşılabilir.
 
Hedefler zorlayıcı ama gerçekçi
Ahmet Pura 
Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayicileri Derneği Başkanı
Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayicileri Derneği olarak Kimya Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nın iç tutarlılığa sahip olduğunu düşünüyoruz. Kimya Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nda öngürülen hedeflerin erişilmesi güç, zorlayıcı hedefler olduğunu, aynı zamanda da gerçekçi olduğunu düşünüyoruz. Sektörün dışa bağımlı olması son 50 yıllık süreçte uygulanan sanayi politikalarının bir ürünü bir gecede ortaya çıkmamıştır. Bu yapının dönüştürülebilmesi için de zaman ve hedefe uygun politikaların uygulanması gerekmekte.
 
Belge ve plan çok uzun bir çalışma sürecinin ürünü. Bu açıdan belge ve plana yeterli katkı sağlandığını söyleyebiliriz. Bürokratik yapının bir gecede dönüşmesini beklemek hayalcilik olur, lakin bugün Türk sanayiinin geldiği noktayı da göz ardı etmemek lazım. Bürokratik yapının da seçilen hedeflere uygun olarak değişime uğraması ve bunun için de planlar yapılması gerekmekte. Biz Devlet mekanizmasının bu dönüşümü başarabileceğine inanıyoruz. Bir bütün olarak uygulandığı zaman strateji ve eylem planının başarıya ulaşacağına inanıyoruz. KOBİ'ler yapısal değişiklik önünde bir engel değil, tam aksine uygulanacak politikalar sonucunda dönüşümün ana mimarları KOBİ'ler olacaktır.