KOBİ'lere 3 milyar yeni kaynak geliyor
Ankara Sohbetleri'nin konuğu olan Nihat Ergün, KOBİ'lere kasımda başlayacak projeyle yüzde 75 faiz desteği sağlayacaklarını belirtti.
Hüseyin GÖKÇE
ANKARA - Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, KOBİ'lere 3 milyar lira tutarındaki yeni finansman desteği geleceği müjdesini verdi. Kriz döneminde faizsiz destekledikleri KOBİ'lere kasım ayında başlayacak projeyle yüzde 75 faiz desteği sağlayacaklarını belirten Ergün, kalan yüzde 25'lik kısmın da anlaşma yapılacak 20 banka tarafından karşılanabileceğini ifade etti. Ergün kredide üst limitin 30 bin liradan 100 bin liraya çıkarılacağını söyledi.
KOSGEB'in doğrudan destek yerine proje desteği modeline geçtiğini hatırlatan Ergün, iyi projeler gelmesi halinde KOSGEB'in sermayesinin 300 milyon liradan 1 milyar liraya çıkabileceğini dile getirdi. KOBİ'lerin parasını geç ödeyen Avrupa menşeli şirketlere de sitem eden Bakan Ergün, "Avrupa'da kırmızı ışıkta geçmeyen şirketler Türkiye'de kırmızıda geçerse olmaz" dedi.
Çok sayıda yabancı şirketin tomotiv yatırımı için zemin yokladığı bilgisini veren Nihat Ergün, Türkiye'nin büyük şirketlerini de doğrudan veya ortaklık yoluyla otomobile yatırım yapmaya çağırdı. Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe'nin sorularını cevaplandırdı.
2011 bütçesini, bakanlığınız özelinde değerlendirebilir misiniz?
2011 bütçesi 2010 bütçesine göre daha makroekonomik dengeleri gözeten daha çok yatırım yapmaya imkan veren, krizden çıkıştan sonra sosyal harcamaları da mümkün kılan bir bütçe. Tabi Türkiye kamu harcamaları ve yatırımları açısından bu bütçeden çok daha fazlasına ihtiyacı olan bir noktada. Ancak bir ekonomik krizden çıkarken 2011 bütçesinin dünyanın diğer ülkelerinin bütçeleri ile karşılaştırıldığında son derece iyi bir noktada olduğunu söyleyebiliriz. Bizim bakanlığımız yatırımcı bir bakanlık değil.
Gençlere yönelik girişimcilik desteklerinden sonuç alınabiliyor mu?
Kanunun bu kapsamdaki gençlere verilmek üzere bize verdiği 10 milyon liralık bir yetki var. Geçen yıl başvuran 159 gençten 100 tanesine destek sağladık. Bu yıl 724 proje geldi, 2011 yılında ise bin 500 proje bekliyoruz. Toplam destek miktarını 30 milyon liraya, desteklenecek genç sayısını da 300'e çıkarmaya çalışıyoruz. Kendimize göre bir model oluşturduk. Gençler projelerini sunuyorlar, hocalar eliyor, ticarileşebilir, yeni bir teknoloji veya teknolojik ürün geliştirmeye müsait olanlarını seçiyor.
Onların teknoparkta yerini ayarlıyoruz, şirketlerini kuruyorlar, girişimcilik eğitimi veriyoruz. Biz nakit olarak 100 bin lirayı hesaplarına geçiyoruz. Bazı destekler önce harca sonra paranı al şeklinde. Bizde şirketini kur, projen güveniyoruz deyip desteği hemen sağlıyoruz.
YENİ GİRİŞİMCİYE 27 BİN LİRA HİBE EDİYORUZ
Yeni iş kuracaklara bu desteği veriyorsunuz, peki mevcut KOBİ'lere neler sağlıyorsunuz?
KOBİ'lerle ilgili KOSGEB'deki destekleme modelini bu yıl revize ettik. Bundan sonra proje bazlı destek üzerinde çalışıyoruz. KOSGEB destekleri daha çok genel destekler şeklindeydi. Bunları devam ettireceğiz, kredi faiz desteklerini de ihtiyaç olduğunda devreye sokacağız. Esas amacımız KOBİ'lere proje yapmayı öğretip proje bazlı destek vermek. Sistem şöyle işleyecek: 'Sen projeni yap, ne yapacağını söyle. Eğer uygun projen varsa ciddi destekler sağlayacağız.' Proje desteklerinin kapsamı çok geniş.
Hem işletmenin yönetimini hem teknolojisini hem Ar-Ge inovasyon kapasitesini geliştirmeye yönelik, ortak laboratuar, birleşmeye yönelik proje destekleri var. Belirli bir destek de tematik münhasıran sektörün ortak ihtiyacını karşılamaya dönük ticaret, sanayi odaları ile özel sektörün birlikte yaptığı projelere dönük destekler var. Bu kapsamda 150 bin liradan 750 bin liraya kadar destek sağlayabiliyoruz.
Girişimci olmak isteyene ciddi hibe desteğimiz var. Girişimci olmak isteyen önce eğitimden geçiyor, iş planı yapmayı öğreniyor. Sonra iş kurma noktasına geldiğinde 5 bin lira hibe veriyoruz. İşini kurduktan sonra büro malzemesi, ufak tefek malzemeler için 10 bin lira daha hibe veriyoruz. İşini kurduğun zaman, kira, elektrik, su telefon faturalarına aylık bin lira olmak üzere 27 bin lira daha baştan hibe olarak girişimciye veriyoruz.
Sonra eğer yeni bir yatırıma ihtiyacı varsa, makina, mal alımı gibi, geri dönüşümlü faizsiz 70 bin lira daha veriyoruz. Bir girişimci olabilmesi için eğitimden tutun da şirketini kurup, malını almasına kadar desteklerimiz devam ediyor.
Sonra bu kişini işyerini yönetmesi için eğitim desteğine devam ediyoruz. İşini geliştirmesi için bir kuluçka merkezinde İŞ-GEM'ler vasıtasıyla onu piyasaya hazırlıyoruz. Ortak masrafları karşılanan bir yer burası, elektrik, kira ödemesinin olmadığı yerler var. Üç yıl içinde rekabet piyasasına girebilecek dayanıklılığa sahip oluyor. Sonra kendi işyerini kiralayıp diğer masraflarını yapıp çalışmaya devam ediyor.
KOSGEB'İN SERMAYESİNİ 1 MİLYAR LİRAYA ÇIKARIRIZ
Saydığınız bütün bu projeler için yeterli kaynak var mı?
Sağlam projelerle gelen herkesi destekleme imkanımız var. KOSGEB'in bütün bütçesini, 300 milyon liraya yakın rakamı KOBİ proje destekleri için harcıyoruz. Eğer KOBİ'ler daha çok proje yaparlarsa, daha nitelikli taleplerle gelirse 500 milyon liraya, hatta 1 milyar liraya çıkarabiliriz. Eskiden girişimciler, 'Sen parayı ver biz ne yapacağımızı biliriz' diyordu. Şimdi biz 'Sen ne yapacağını söyle biz parayı veririz' diyoruz. Ne yapacağını bilen adama KOSGEB destekleri var.
OSB'DE YATIRIM YAPMAYANDAN ARSAYI GERİ ALIYORUZ
OSB'lerde yatırıma başlamayan tahsisli arazilerin geri alınmasına başlandı galiba?
OSB'lerde arsa tahsisi yapıldıktan sonra 2 yılda yatırımın hayata geçirilmesi gerekiyor. Fakat yıllardır tahsisatı yapılmasına rağmen yatırımın gerçekleştirilmediği çok sayıda arazi var. Bu durumu tespit ettiğimizde bir genelge yayımladık. Bu yakından takip edilmesi gerekiyor. Valiliklere yazdık, OSB'lerde bundan sonraki arsa tahsislerinde, 2 yıllık sürede yatırıma dönüşmeyen arazilerle ilgili gereken işlemlerin yapılmasını istedik.
Tahsis mülkiyet devri anlamına gelmiyor. Yatırım belli bir seviyeye gelince mülkiyet devrediliyor. Eğer OSB müteşebbis heyeti gereğini yapmıyorsa, biz denetleme görevimizi yerine getirip kontrol ediyoruz. Bu genelgeyle ilgili geri dönüşler başladı. OSB'ler uygulamaya başladı. Bu arsa spekülasyonlarını önleyecek, yeni yatırımcıların da önünü açacak.
İRAN'LA BÖLGE İÇİN TEKNİK ÇALIŞMALARI YAPTIK
Hazır OSB konusuna girmişken İran'ı da soralım, ortak OSB neyi bekliyor?
Teknik düzeydeki tüm çalışmalarımızı yaptık. Siyasi karar mekanizmaları ne şartlarda ve nerede olacağına karar verecek. Burada yapılacak üretimin menşeiyle ilgili bazı uluslararası anlaşmalar gerekiyor. Bölgesel kalkınma projesi olduğu için işin bir bölümünü de DPT yürütüyor. Aynı zamanda ikili ilişki gerektirdiği için Dışişleri Bakanlığı da işin içinde. Sanayi bölgesi nasıl oluşur, nerede olursa daha iyi olur. Bunların hepsini ilgili yerlere ulaştırdık.
Modele yönelik müdahale var mı? örneğin ABD'nin ambargosu biliniyor?
Bu bölgesel kalkınma projesi, bunun ambargonun içeriğiyle ilgisi yok. Şu ana kadar olumsuz tepki ile karşılaşmadık. Elbette BM kararları önemli ama bunların mahiyetine bakmak lazım. Kararlar, bu tür işbirliklerini engellemiyor. Ambargo konusunda Türkiye olarak bizim tutumumuz belli. Etrafımızdaki sorunların diplomatik ve barışçı yöntemlerle çözülmesinden yanayız. Irak'ta var olan sorunu ABD yönetimi gerçek dışı senaryolar üreterek bugünkü hale getirmedi mi? Bugünkü ABD başkanı olan bitenin yanlış olduğunu söyleyerek iktidara gelmedi mi?
Bu nedenle biz Irak tecrübesini yakından gördük ve sıkıntısını yaşadık. Yeni yanlışlar istemiyoruz. Tabii ki kimsenin nükleer silahlanma yarışına girmesine de taraf değiliz. Ama barışçıl amaçlarla nükleer enerji yatırımı yapmaya herkesin hakkı var, biz de yapacağız. Kimsenin yapamayacağı şeyleri biz yaptık ve İran'ı uranyum takasına ikna ettik. Ülkeleri ekonomik ambargoyla sıkıştıran uygulamalar her zaman ambargoyu koyanların istediği sonuçları vermiyor, ortaya başka sonuçlar çıkıyor. İnşallah yanlış fark edilir.
Son günlerde özellikle alternatif enerji kaynaklarıyla ilgili otomobil örnekleri ortaya çıkmaya başladı. Türkiye'ye yönelik yeni otomotiv yatırımı düşünen şirketler var mı?
Çinli firmalar var, İzmir bölgesini kendileri açısından önemli yatırım alanı olarak tespit eden firmalar var. Bunlar yatırım yapar mı bilmiyoruz. Türkiye'nin bölgesel konum avantajını, mühendis ve işçilerinin nitelikli yapıda olmasını görüyorlar. Çinli firma yıllık 400 bin kapasiteyle İzmir'de yatırımın uygun olduğunu ifade ediyor. İranlılar çok hevesli yatırıma. Samand yanı sıra iki markanın daha üretimini Türkiye'de yapıp Bulgaristan, Rusya pazarına buradan açılma arzusu içindeler. Bir ara Peugeot'un yatırım düşüncesi vardı.
Henüz realize etmediler ama Türkiye otomotivde önemli üretim merkezlerinden biri olmaya aday. Yakın gelecekte Avrupa'da otomotivde ilk üç içinde olabilecek potansiyele sahip. Teknolojimiz, yan sanayimiz, coğrafyamız, tasarımcılarımız, Ar-Ge merkezlerimiz ilgi çekiyor. Faaliyetteki 75 Ar-Ge merkezinin 22 tanesi otomobille ilgili. Türkiye'deki yatırım imkanlarını anlatmaya devam edeceğiz. Kendi yatırımcılarımıza da yeni otomobil markası oluşturmak için şartların müsait olduğunu hatırlatmaya devam ediyoruz.
Tamamen Türkiye'de marka üretimi yapacak firma var mı?
Hem yabancı markaya hem de yerli markaya müsait. Çok yakın bir gelecekte sadece iç pazar 1 milyonu aşacak. Genç bir nüfus var, otomobil sahibi olma arzusu çok yüksek. Az bir para denkleştiren kişinin aklına ilk etapta araba almak geliyor. Türkiye'de yeni üretilecek bir marka, 1 milyonluk pazardan iyi bir pay alır. Türkiye'nin bir ürünü markalaştırma kabiliyeti etrafındaki ülkelerden daha fazladır. Uluslararası markaya da dönüştürebilir. Bütün markaları en kusursuz olarak üreten ülkeyiz.
Japonya, Fransa, Almanya'da üretilen otomobiller geri çağrılırken, aynı markaların Türkiye'deki modelleri dünyanın hiçbir yerinden geri çağrılmadı. Çok güçlü bir yan sanayimiz de var. Bu imkanı hem elektrikli otomobiller hem de dizel ve benzinli otomobiller için markaya dönüştürebiliriz.
Elektriklide erken yol almamız gerekiyor. Klasik motor teknolojisinde de son söz henüz söylenmiş değil. Türkiye'nin büyük şirketlerini, KOBİ'lerini, konsorsiyumları veya yerli yabancı ortaklıklarını Türkiye'de üretilecek bir marka yatırımı yapmaya çağırıyorum. Biz bu tür yatırımlara çok açığız.