"KOBİ'lere kalite teşviği verimliliği yüzde 50 artırır"
Rakam çok iddialı. Kalder yaptığı araştırmada Türkiye'de kalite modellemesini kullanan KOBİ'lerde yüzde 50'nin üzerinde verimlilik artışı olduğunu raporladı. Başkan Buket Pilavcı, KOBİ'lerin kalite sürecinde bir teşvik mekanizmasının ülke verimliliğini sıçratacağını söylüyor.
ÖZLEM ERMİŞ BEYHAN
Beklentilerin üzerinde bir şeyler yapmak. Kalder Başkanı Buket Pilavcı'ya göre kalitenin en kısa tanımı bu. Uzun yıllar önce CEO olarak başında olduğu Şifa Hastanesi'nde 'kalite'nin sadece bir kavram olmadığını, iş hayatında verim ve kârı artırdığını bizzat deneyimleyen Buket Pilavcı, daha sonra Kalder bünyesinde görev almaya başlamış. Bu, Kalder Başkanı olarak ikinci dönemi. "Şu dönemde öyle tüketilmiş bir kavram haline geldi ki kalite. 'Bizde kaliteciler var, bakıyorlar' denilecek bir şey hiç değil" diyor. Pilavcı'nın Türkiye'nin verimliliğini artıracak dikkate değer projeleri var.
- Siz Kalder ile yollarınızı CEO olduğunuz Şifa Hastanesi'nde başlattığınız kalite dönüşüm programı ile kesişmiş, değil mi?
Evet. Bir kalite dönüşümü arayışına girmiş ve yollarımız Kalder'le birleşmişti. Kalite bitmeyen, bütüncül bir felsefe. Bir kere böyle bakmaya başladığınızda tüm hayatınıza etki ediyor. Ben o dönem hem bir patron, hem bir üst düzey yönetici olarak bu konuya inandım. Hangi kalite çalışması için ne yapmamız gerektiğini araştırırken EFQM Mükemmellik Modeli ile karşılaştık. Bu sistemle hepimiz öğrendik, kurum öğrendi, daha sonra kurumsallaştık. Kurumsallaşmanın şirkete çok büyük bir katkısı oldu. Büyüme gerçekleşti. Daha sonra ben Kalder ile çalışmalarıma devam ettim. Bu da başkan olarak ikinci dönemim.
- Nedir yeni döneme dair projeleriniz?
Biz yeni dönemin başında bir çalıştay yaptık. Yeni dönemde hangi konulara bakmalı, nereye doğru dönüşmeliyiz diye tartıştık. Ben sivil toplum kuruluşları dahil bugün bu şekilde bakmayan hiçbir kurumun ayakta kalamayacağına inanıyorum. Baktık ve gördük ki artık rekabet gücünü artırmak için daha da verimli çalışmaya ihtiyaç var.
Kaliteli modeli kullanan ve kullanmayan arasındaki fark...
- Yani bir vites yükseltme ihtiyacı...
Evet. Ayrıca şirketlerin tüm ekosistemlerinin aynı dili konuşuyor olması gerekiyor. Örneğin holdinglerimiz, ilk Kalder ile çalışmaya başlayan kuruluşlar belirli bir seviyeyi çoktan aşmışlar. Ancak onların birlikte iş yaptıkları teda- ‘KOBİ'lere kalite teşviği verimliliği % 50 artırır’ Rakam çok iddialı. Kalder yaptığı araştırmada Türkiye'de kalite modellemesini kullanan KOBİ'lerde yüzde 50'nin üzerinde verimlilik artışı olduğunu raporladı. Başkan Buket Pilavcı, KOBİ'lerin kalite sürecinde bir teşvik mekanizmasının ülke verimliliğini sıçratacağını söylüyor. rikçileri, paydaşları aynı dili aynı nitelikte konuşabiliyor mu hayır. İşin niteliği orada düşüyor. Rekabet gücü burada azalıyor. Biz topyekün oraya yükselmeliyiz ki rekabet gücümüz artsın.
- KOBİ'lerden bahsediyorsunuz...
KOBİ'lerden bahsediyorum. Ülke olarak bence bizim ana konumuz KOBİ'ler. Eğitim ihtiyacı var, verimlilik ihtiyacı var, dijitalleşme ihtiyacı var... Bunların yapılabilmesi için doğru metodolojilere ve pratik yöntemlere ihtiyaç var. Kalder burada önemli bir partner. Biz bir yıl önce bir çalışma başlattık. Kalkınma Bakanlığı ve UNDP'nin işbirliği ile kalite modeli kullanan ve kullanmayan KOBİ'ler arasındaki farkı görmemizi sağlayan bir proje bu.
Ülke kalkınmasına çok hızlı etki edebilecek bir proje
- Yani kalitenin matematik olarak neye karşılık geldiğini ölçtünüz. Peki nasıl sonuçlar ortaya çıktı?
İnanılmaz bir verimlilik artışı tespit edildi. Rapor çok yakın zamanda yayınlanacak. Artış yüzde 50'nin üzerinde. Bugün hangi verimlilik seviyesinde olursa olsun tüm KOBİ'ler için çok ciddi bir katkı bu. Bu çok kullanılabilir bir model. Ülke kalkınmasına çok hızlı katkıda bulunabilecek bir şey bu. EFQM Modeli, teşvikler içinde bir şekilde kurgulanabilirse, yani örneğin bir teşvik verilirken bu modeli kullananlara daha farklı bir uygulama yapılırsa biz de orada destek verebiliriz. Kalder zaten kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum örgütü. Başarı kaçınılmaz olur. Rekabet gücünü amaçlayan kurum ve kuruluşlar da kazanır. Aslında şu anda ülkenin tam da ihtiyacı olan şey bu. Benim TÜRKONFED içinde de bir görevim var. Tüm kurumların rekabet gücü artırma noktasında birlikte çalışması artık bugünün dünyasında şart.
- Peki hükümete bu teklifi sundunuz mu?
Raporumuz tamamlandı. Gerekli randevu taleplerimiz var. Anlatacağız. Projelerin içine dahil olup çok hızlı şekilde KOBİ'lerin rekabet gücünü artırma hedefimiz var. Kalder 4.0 olarak tanımladığımız yeni dönemin en önemli projesi bu.
- Teşviklerde en çok eleştirilen konulardan biri, ölçümlemenin hiç yapılmaması. Sizin projenizde bu ölçümleme de yapılabilecek mi? Yani teşvik sonrasında o KOBİ'de nasıl bir rekabet gücü artışı olmuş, ölçümlenebilecek mi?
Kesinlikle yapılabilecek. Şu an yeniden yapılanan bir ülkede yaşıyoruz. Herkes çok iyi niyetle çalışırken adreslenen yer değişebiliyor. Benzer öneriler olabiliyor. Biz mecburuz doğruları tekrar tekrar söyleyip doğru noktaya ulaşmak için çaba harcamaya. Ama tam söylediğiniz noktadayız. Teşvik verilen KOBİ'nin kalite sürecinde nasıl bir ilerleme gösterdiğini ölçme imkanımız olacak ve bunu da kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum örgütü olarak yapacağız.
MBA programı hazırlayacak Kalder 4.0 merkezleri kuracak
- Kalder'in yeni dönemde odak noktalarından biri de gençler olacak. Gelişen dünyaya adaptasyon için ne yazık ki kolaylaştırıcı bir eğitim sistemi olmadığını vurgulayan Pilavcı, "Biz malesef gençleri şirketlerde ayrıca eğitimlere sokmak durumunda kalıyoruz. Yani üniversiteden mezun olan gençler çok da onları bekleyen işlere hazır olamayabiliyorlar" diyor. Peki Kalder bu noktada ne yapacak? Pilavcı anlatıyor: "Bizim paydaşlarımız, üyelerimiz çok güçlü. Üniversitelerde özel MBA programları organize etmeyi planlıyoruz. Şirketler bunun içinde yer almaya çok hazırlar. Bu konuda üniversitelerle işbirliği gerekiyor. Şimdi üniversitelere bir çağrıda bulunuyoruz. Gelin işbirliğini geliştirelim, üniversitelerde Kalder 4.0 merkezleri kuralım. Gençler orada kaliteyi öğrensin, birer deneyim merkezi olarak burayı kullansınlar. Kurum ve kuruluşların sponsorluğunda farklı modelleri görsünler, sürdürülebilirliği deneyimleyebilsinler." Üniversiteler ile görüşmelerin başladığını söylüyor Pilavcı, ülkenin, gençlerin ve üniversitelerin bu tarz yenilikçi yapılara ihtiyacı olduğunu vurguluyor. Bu aslında Türkiye'de eksikliğinden çok şikayet edilen üniversite- sanayi işbirliğinin hızlanmasını da sağlayabilecek bir proje. Pilavcı, "Gençler kalite felsefesi ile ne kadar erken tanışırsa topluma bunun katkısı çok daha fazla olacak" diyor.
Kongre'nin bu yılki konusu Sürdürülebilir Ortak Gelecek
- Avrupa’nın en önde gelen yönetim bilimleri kongrelerinden Kalite Kongre’sinin bu yıl 27’ncisi düzenleniyor. Bu yıl konunun “Sürdürülebilir Ortak Gelecek” olarak seçildiğini anlatıyor Kalder Başkanı. "Bu başlığı çok önemsiyorum. Çünkü artık iş dünyasının sadece kendi işine bakmaması, ortak geleceğe bakması gerektiğini düşünüyoruz. Bu kadar önemli bir başlık altında söylenecek çok söz, heyecanla paylaşılacak çok fi kir ve gülümsetecek çok hikâye olduğunu biliyoruz. Amacımız 2000’e yakın katılımcımızın ufk unu açacak, geleceğe bakışlarını keskinleştirecek ve birlikte güçlü olduğumuzu hissettirecek bir gün inşa etmek" diyen Pilavcı, 13-14 Kasım tarihinde İstanbul Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde yapılacak kongrede, alanında en yetkin isimlerin yer alacağını söyledi. Pilavcı, Kongre'de oluşan etkileşimin çok yüksek olduğunu ve tüm ekosistemi etkileyen bir organizasyon olduğunun altını çizerek, "Bugün artık böyle dev organizasyonlar yapmak giderek zorlaşırken biz tüm paydaşlarımızla nitelikli bir işi ortaya çıkarmaya çalışıyoruz" dedi.
Zor dönemlerde kalite çalışmalarının önemi çok daha artıyor
"Çok verimli çalışmak zorundayız. Ülke olarak anahtar kelimelerimiz kalite, verimlilik ve sürdürülebilirlik olmalı. Üçü de aslında birbirini var eden şeyler. Kalite olmadan sürdürülebilirlik, verimlilik mümkün değil. Bütün dünya verimliliğe odaklanmış durumda. Daha az girdi ile daha az zamanda daha iyi sonuç elde etmek zorundayız hepimiz. Özel hayatımızda da iş hayatımızda da böyle bir dünyada yaşıyoruz. Bunu başarabilmek; kalite felsefesiyle her şeyi bir seferde en iyi şekilde yapmakla mümkün."